YÖK - Ankara Üniversitesi krizi sürüyor

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 23 Şubat 2007 16:14, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

YÖK, Ankara Üniversitesi Rektörlüğünün tıp fakültesi dekanlığına Prof.Dr. Tümer Çorapçıoğlu'nu atama ısrarına, kendi kararında ısrar ederek yanıt verdi. YÖK Başkanı Teziç başkanlığında toplanan Genel Kurul, daha önce veto ettikleri tıp fakültesi dekanlık listesinin ilk sırasında yer alan Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu'nu tekrar veto ederek, alt sırada yer alan Prof. Dr. Ali Sabri Kemahlı'nın atamasını yaptı.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Genel Kurulu, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı'na eski dekan Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu'na atamama yönündeki kararında direnirken, bu göreve Prof. Dr. Ali Sabri Kemahlı'yı getirdi. YÖK Başkanı Prof.Dr. Erdoğan Teziç, Kurul olarak Prof.Dr. Çorapçıoğlu'na ilişkin verdikleri ilk kararın idare mahkemesinden dönmesinde Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras'ın tavrına dikkat çekerek, Aras'ın kendilerine farklı mahkemeye farklı liste sunduğunu bildirdi.

Erdoğan Teziç başkanlığında toplanan YÖK Genel Kurulu, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi dekanlığına atamaya gerçekleştirdi. Başkan Teziç, dekanlık görevine Prof. Dr. Ali Sabri Kemahlı'yı atadıklarını bildirdi.

REKTÖR'E SUÇLAMA

YÖK Başkanı Teziç, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin dekanının belirlenmesine ilişkin sürece değinirken, konunun Kurul'da ikinci kez görüşüldüğünü anımsattı. İlk görüşmelerinin ardından aldıkları kararın Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu tarafından yargıya taşındığını, 15. İdare Mahkemesi'nin de Çorapçıoğlu lehine yürütmeyi durdurma kararı verdiğini kaydeden Teziç, bu sırada kendilerinin dekanlığa atadığı Prof. Dr. Erol Özdiller'in de istifa ettiğini belirtti. Teziç, bunun üzerine Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'nden ikinci kez liste istediklerini, rektörlüğün kendilerine, daha önce gönderdikleri üç isimli listenin geçerli olduğunu bildirdiğini ifade etti.

Dekanlığa atama sürecinde Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aras'ın tavrının dikkat çeken Teziç, Aras'ın kendilerine gönderdiği listeyle mahkemeye gönderdiği listenin farklı olduğunu söyledi. Teziç, ?15. İdare Mahkemesi kararına ilişkin dosyayı okuduğumuz zaman Rektör'ün bize göndermiş olduğu üç adaylı listeyle birlikte eğilim yoklamasını içeren bir liste daha var. Rektör eğilim yoklaması sonucunu gösteren tutanağı ve listeyi bize göndermeyip doğrudan mahkemeye göndermiş? dedi. Teziç, Aras'ın kendilerine yolladığı ilk listesinde eğilim yoklamasına giren iki isme yer verilmediğine dikkat çekerek, YÖK'ün kararına bildiriyle tepki gösteren akademisyenlere bu konuda da duyarlılık çağrısı yaptı. Teziç, şöyle dedi:

?Bildiride dayanışma örneği gösteriyor öğretim üyeleri. Böyle bir dayanışma duygusu içinde olmaları çok güzel ama onun devamı olarak oylamaya katılıp da oy alıp bize gönderilen listede yer almayanlara da aynı duyarlılığı gösterip göstermeyeceklerini çok merak ettik. Maalesef bu nokta eksik kaldı.

Ankara Üniversitesi tıp fakültesi öğretim üyelerinin yayınladıkları bildiride bize hukuka aykırı davranmakla itham etmeleri demokratik ilkelere uymamamız yönündeki açıklamaları karşısında şu soruya soruyorum: Amacınız demokratik miydi başka bir amaç mıydı? Ne için oy verdiğiniz arkadaşlarınıza sahip çıkmadınız.?

YÜKSEKÖĞRETİM GENEL KURULU'NDAN AÇIKLAMA

1- Yükseköğretim Kurulu'nun 22.12.2006 tarihli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığına, Rektörlüğün önerdiği üç aday arasından Prof. Dr. Eroi Ozdiler'in seçilmesi ve atanması işlemine karşı, adaylardan Prof. Dr. Tümer Çorapçioğiu'nun açtığı davada, Ankara 15. İdare Mahkemesi, 19.01.2007 tarihinde yürütmenin durdurulması kararı vermiştir.

Anayasa'nın 125. maddesinin 4. fıkrası, "Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez." amir hükmünü içermektedir. Anayasa'nın 138. maddesindeki, mahkeme kararlarının geciktirilmeksizin uygulanması zorunluluğu, Anayasa'nın bu amir hükmüyle birlikte değerlendirildiğinde, Genel Kurulumuz, 2547 sayılı Kanunun 16. maddesi uyarınca, Ankara Üniversitesi Rektörlüğünün önerdiği üç aday arasından Yükseköğretim Genel Kurulu'nun gizli oylama ile yaptığı seçime dayalı atama işlemine karşı, adaylardan birinin aldığı yürütmeyi durdurma kararının uygulanabilmesinin, ancak dava konusu dekan seçimi ve atama işleminin yenilenmesiyle mümkün olabileceği sonucuna varmıştır. Çünkü, Anayasa'nın yukarıda değindiğimiz 125. maddesinin amir hükmü ve bu doğrultuda Danıştayca da belirtildiği üzere, "idari yargı yerlerinin idarenin yapmadığı bir işlem hakkında hüküm oluşturmasına olanak bulunmadığı" gibi, "idare gerekli nitelikleri taşıyanlar arasında tercihte bulunma hak ve yetkisine sahip olduğundan, bu yetkisini belirli bir kişi lehine kullanmaya yargı kararı ile zorlanamaz." Bu doğrultuda, 08.02.2007 tarihli yazımıza cevaben, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'nün "24.11.2006 tarihli önerilerinin halen geçerli olduğuna" ilişkin 13.02.2007 tarihli tekrarlanan dekan önerisi üzerine, Yükseköğretim Genel Kurulu'nun 23.02.2007 tarihli toplantısında, üç aday arasında yapılan gizli oylama sonucu adaylardan biri seçilerek dekan atanmak suretiyle mahkeme kararı uygulanmıştır.

2- Konuyla ilgili tartışma ve değerlendirmelerin doğru zeminde yapılabilmesi bakımından, bazı hususlarda kamuoyunu bilgilendirme gereği doğmuştur.

Bunlardan ilki; Anayasa ve yasanın dekan seçimi ve atanması konusunda Yükseköğretim Kurulu'na tanıdığı yetkinin niteliğidir. Bu konuda Anayasa'nın 130. maddesinin 6. fıkrası, "Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre,... dekanlar Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır." hükmünü içermektedir. 2547 sayılı Kanunun 16. maddesi de, Anayasa'nın bu amir hükmü doğrultusunda, dekan seçiminde, "Rektörün önereceği üç profesörarasından birini seçme ve atama" konusunda Yükseköğretim Kurulu'na tercih yetkisi tanımıştır. Uygulamada bu yetki, Yükseköğretim Genel Kurulu'nda bu üç aday arasında yapılan gizli oylama ile kullanılmaktadır. Her üçü de dekan seçilme niteliğine sahip adaylar arasında yapılan bir gizli oylamada, Genel Kurul üyelerinin, tercih yetkisini hangi aday için ve niçin kullandığını belirlemek hukuken ve fiilen mümkün değildir. Bu konuda, seçim ve atamada aranan nesnelliği sağlama bakımından, gizli oylamanın kendisi başlıca bir güvencedir.

İkincisi; 2547 sayılı Kanun, dekan adayı üç ismi önerirken de, adayların profesör olmaları koşulu dışında, rektörlere tercih yetkisi tanımıştır. Uygulamada, bazı rektörlerin, dekan adayı üç ismi belirlerken fakültelerinde eğilim yoklamasına başvurdukları görülmektedir. Ancak, üniversitelerimizde bugüne kadar böyle bir teamül henüz oluşabilmiş değildir. Bu, tamamen rektörlerin inisiyatifine kalmış bir uygulamadır. Öyle ki, aynı rektör bazı fakültelerinde eğilim yoklaması yaparken, bazı fakültelerinde bu yola başvurmadan dekan adaylarını belirlemektedir. 2547 sayılı yasa, dekan adayı üç profesörü belirlerken, nasıl rektörlere tercih yetkisi tanımışsa; Anayasa ve yasa, bu üç aday arasından birini seçme ve atama konusunda Yüksek Öğretim Kuruluna tercih yetkisi tanımıştır. Bu doğrultuda, rektörün, önerdiği üç dekan adayını belirleme yöntemi ve tercihi, bu üç adaydan birini seçme ve atama konusunda, YÖK Genel Kurulu'nun tercih yetkisini sınırlayıcı ya da yönlendirici olamaz.

Üçüncü olarak; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi dekan adaylarının eğilim yoklamasıyla belirlendiğine ilişkin, kurumumuza hiçbir bilgi ve belge gönderilmemiştir. Adaylardan Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu'nun eğilim yoklaması ile listeye konduğuna, kurumumuz ancak atama sonrası tartışmalar dolayısıyla muttali olabilmiştir. Bu noktada, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde dekan adayları belirlenirken bir eğilim yoklaması yapılmışsa, neden diğer iki adayın eğilim yoklaması sonucuna göre değil de, buna hiç katılmayan profesörler arasından belirlendiğinin de sorgulanması gerekir. Yükseköğretim Kurulunun yaptığı atama işlemine karşı demokratik tepki gösteren meslektaşlarımızdan, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'nün eğilim yoklamasına katılan isimleri listeden çıkarmış olmasına da aynı demokratik duyarlılığı göstermeleri beklenirdi.

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, Fakültede yaptığı eğilim yoklaması sonuçlarını Yükseköğretim Kurulu'na bildirmediği halde, Ankara 15. idare Mahkemesi'ne göndermiştir. Oysa, mahkeme yürütmeyi durdurma kararının gerekçesini, Yükseköğretim Kurulu'nun bilgilendirilmediği eğilim yoklaması listesi sonuçlarına dayandırmıştır. Bugüne kadar, Ankara Üniversitesi dahil pek çok üniversitede yapılan bu tür dekan atamaları ile ilgili başvuruların hepsinin mahkemelerce hukuka uygun bulunduğunu da göz önüne alarak; yargılamanın ilerleyen safhalarında bu eksik bilgilendirmenin tamamlanacağını ve yaptığımız atama işleminin hukuka uygunluğunun tespit edileceğini umuyoruz.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber