İtirafçı albay FETÖ'yü anlattı: İçki de içtim
Niğde'de FETÖ soruşturması kapsamında yargılanan ve etkin pişmanlıktan yararlanan eski Garnizon Komutanı Albay Taşkın, örgütün askeri yapılanmasına ilişkin bilgiler verdi.
Zekeriya Karadavut
Niğde'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında hakkında açılan davada tutuklu yargılanan ve etkin pişmanlıktan yararlanan eski Garnizon Komutanı Albay İbrahim Taşkın, örgütün askeri yapılanmasına ilişkin bilgiler verdi.
Niğde Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davada, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve resmi belgede sahtecilik" suçlarından yargılanan Taşkın, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak, örgüte askeri lisedeyken nasıl girdiğini, FETÖ'nün askeri yapılanmasını ve gördüğü baskıları anlattı.
Taşkın, 1983'te Kuleli Askeri Lisesi, 4 yıl sonra da Kara Harp Okulunu kazandığını belirterek, mutaassıp bir aileden geldiği için okul hayatı boyunca namazlarını kılmaya ve Kur'an-ı Kerim okumaya devam ettiğini söyledi.
Harp okulunda 3. sınıftayken FETÖ'nün elemanlarıyla tanıştığını anlatan Taşkın, kendisine açıktan namaz kılması ve Kur'an okumasının yanlış olduğunun, bu nedenle ilerleyen yıllarda okuldan atılabileceğinin söylendiğini ifade etti.
"Namazlarınızı imayla kılacaksınız"
Askeri okuldan ayrılmadan önce hafta sonları bu yapıya ait evlere gittiklerini dile getiren Taşkın, şu bilgileri verdi:
"Üniversiteli arkadaşların oturduğu evlere giderdik. Burada ilk başlarda namaz kılar, Kur'an okurduk ancak daha sonralar Fetullah Gülen'in kasetlerini izlemeye başladık. Yine ev toplantısının birisinde sohbet eden 'abi' bizlere 'Okulda namazınızı kesinlikle kılmayacaksınız. Dindar bir insan olduğunuzu kesinlikle hiç kimse bilmeyecek. Milliyetçi bir kişilik görüntüsü vereceksiniz. Abdestlerinizi sakın ola herkesin göreceği yerde değil, tuvaletlerde taharet musluklarında alacaksınız. Namazlarınızı imayla kılacaksınız. İmayla namaz her yerde kılınabilir. Çarşıda yürürken, banyoda tıraş olurken, hoca ders anlatırken, eğitimlere çıktığınız boş arazide gözlerinizle kılabilirsiniz' telkininde bulunuyordu. Ben de birkaç defa tuvaletin taharet musluğunda abdest alıp imayla namaz kıldım."
Taşkın, mezuniyet dönemi yaklaşınca terör örgütünün, kendi gibi asker olanlara yüzbaşı rütbesine kadar evlenmemeleri telkininde bulunduğunu vurguladı.
"Sürekli eşinin başını aç telkinleri geliyordu"
Okul bittikten sonra Hatay'a atandığı ve yapının elemanlarının kendisini burada da bırakmadığını öne süren Taşkın, şöyle devam etti:
"Hatay'da da bu yapıyla ilişkim devam etti. Ardından Bitlis'in Tatvan ilçesine tayinim çıktı. Burada da bu yapının elemanlarıyla ilişkimiz devam ediyordu. Ben bu yapının namaz kılma ve Kur'an okuma telkinlerine uymadığım için zaman zaman 'cezalandırılacaksın' sözleri kulağıma geliyordu. Bu arada evlendim. Eşimin başının kapalı olması bu yapıyı iyice çıldırtmıştı. Sürekli eşinin başını aç telkinleri geliyordu. Bir gün birisi geldi bana 'Duydum meslekten atılıyorsun. Hiç gerek yok, değmez buna. Sen dinine hizmet etmek, yaşamak istiyorsan ibadetlerini açık yapmana ve eşinin başının kapalı olmasına gerek yok. İçki de içmelisin. Ben içiyorum.' telkinlerinde bulundu. Yapmadığım takdirde dosyam hazırlanmış. Askeriyeden beni atacaklarmış. Ben de durumu eşime anlattım. Bu yapıyla irtibatlı olduğumu, çok güçlü olduklarını. Her şeyimizi bildiklerini, her attığımız adımdan haberleri olduğunu söyledim. 'Eğer başını açmazsan beni askeriyeden atacaklarmış.' dedim. O da 'Tamam açarım.' dedi. Böylelikle ibadetlerimi gizli yapmaya, içki içmeye başladım ve eşimin başını açmam benim askeriyede kalmama yetti. Yıllar sonra orada personel başkanlığında çalışan bir asker beni Nevşehir'de gördü. 'Komutanım siz hala askeriye de misiniz? Sizin dosyanızı ben hazırlamıştım. Sizi topun ağzına koymuşlardı, askeriyeden atmışlardı hatta dosyalarınız beyaz torbaya konmuş Ankara'ya gönderilmişti. Nasıl kurtuldunuz?' diye sorunca bu yapının ne kadar güçlü olduğunu anladım."
"Abiler yardım edecek"
Muş'ta görev yaptığı dönemde 2 arkadaşının akademi sınavlarına çalıştığını, kendisine de çalışma telkininde bulunduklarına dikkati çeken Taşkın, "Ancak ben nereden bilebilirdim, soruların verildiğini. Ben müracaat etmedim. Arkadaşlar o şekilde çalışmalarına devam etmeleriyle sınavı kazanmışlar ve her ikisi de kurmay subay olarak benim üzerime çıktı." ifadelerini kullandı.
Taşkın, Muş'ta tabur komutanının düzenlediği yemekte içki içmeye başladığını ve herkesin bu durumu gördüğünü bildirdi.
Kendisine harp okulunda "Namık" kod adını verdiklerini, Trabzon Alay Komutan Yardımcılığına atandığında bu yapıdan, personel hakkında ciddi manada istihbari bilgiler geldiğini belirten Taşkın, "Bilgileri alay komutanına işte bu adam böyle, bu adam şöyle şeklinde bir 'satış' yapıyordum. Komutan da gereğini yapıyordu." şeklindeki değerlendirmeleri paylaştı.
Telefonuna Bylock yüklemiş
Trabzon'da 2 yıl kaldıktan sonra Van'a tayini çıktığını anlatan Taşkın, burada "Doktor Cafer" kod adlı birisinin kendisini aradığını, daha sonra da çarşıda birkaç defa buluştuklarını, evlerine gittiğini kaydetti.
Bu kişinin ankesörlü telefondan konuşmanın zor olduğunu söyleyerek, telefonuna ByLock programını yüklediğini ve oradan konuşmaya başladıklarını ifade eden Taşkın, bir süre sonra programı, kendisine sıkıntı yaratabileceğini düşünerek sildiğini söyledi.
Daha sonra Niğde'ye İl Jandarma Alay Komutanı olarak atandığına işaret eden Taşkın, şunları anlattı:
"Cafer burada da benimle irtibat kurdu. 'Niğde'de seninle görüşebilecek bir adam yok. Herhalde sıkıntı var. Kayseri'den gelecekler, seninle irtibata geçecekler.' dedi. İnşallah aramazlar dedim ama gene buldular. Kayseri'den kendisini öğretmen diye tanıdığım şahısla irtibata geçtik. İlk başlarda çarşıda buluştuk, sonra kafede, daha sonra da evde buluştuk. Bu toplantılarda Fetullah Gülen'e ait CD'ler izlettiriyorlar, siyasi konuşmalar oluyordu. Seçim zamanında bana 'AK Parti yerine HDP'ye oy verin daha iyi.' dediler. Sanki hepsi ağız birliği yapmış gibiydiler. Bu durum benim midemi çok bulandırdı. Biraz da konuşmalarımda belli ettim bu durumu.
Bana aba altından 'Seni adam edeceğiz, sen adam olacaksın.' diye söylemeye başladılar. Artık yavaş yavaş bu yapıdan kurtulmaya karar vermiştim. Telefonları açmıyor, toplantılarına gitmiyor gittiğim de de az kalıyor hemen çıkıyordum. Bir gün toplantıda yine 'İşim var çıkacağım.' dedim. Abi bana 'Bizden kaçmaya çalışanları bir şekilde tespit ediyor ve cezalandırıyoruz.' dedi. Ben de aldırış etmeden çıktım. O dönemlerde askeriye içerisinde isimsiz, imzasız mektup furyası başlamıştı. Bir personelin canını yakmak istediklerinde, kendileri gibi olmayan, düşünmeyen birisine hemen isimsiz, imzasız bir mektupla kendi kurumlarına mektup yazarak susturuyorlardı. Bana da böyle yapacaklarını söyleyerek tehdit ettiler."
Taşkın, 15 Temmuz 2016 yaklaştığında toplantılarda "Sabredin bir gün bunlar gidecek artık." söylemlerinin artığını ancak darbe girişiminde bulunacaklarının aklına gelmediğini savundu.
O gece sıkı yönetim komutanları listesinde adını gördüğüne dikkati çeken Taşkın, kendisini "Onlarla birlikte hareket etmedim. Valimiz Ertan Peynircioğlu ile valilik binası önüne gelerek, İstanbul ve Ankara'daki askeri darbe girişimine tepki gösteren vatandaşlara hitap ettim." şeklindeki ifadelerle savundu.