İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Dink cinayetinde FETÖ'cü askerler nezaret etmiş

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin açılan dava haricinde, cinayetin FETÖ ile bağlantısını ortaya çıkaran en kapsamlı iddianamenin detayları belli olmaya başladı. İddianamede, dönemin emniyet görevlilerinin haricinde jandarma istihbaratta görevli bazı şüphelilerin de tetikçi Ogün Samast'a cinayeti işlediği sırada nezaret ettiği vurgulandı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Nisan 2017 15:53, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Dink cinayetinde FETÖ'cü askerler nezaret etmiş

Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında, aralarında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşısı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler ve jandarma görevlilerinin de bulunduğu 51 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, öncesinde, cinayet sırasında ve sonrasında yaşanan tüm olayların FETÖ'nün kontrolünde gerçekleştiğine dair tespitlere yer verildi.

Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin açılan dava haricinde, cinayetin FETÖ ile bağlantısını ortaya çıkaran İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan 122 sayfalık iddianamenin detayları belli olmaya başladı.

İddianamede, Dink cinayetini gerçekleştiren bazı kamu görevlilerinin, eylemi başından sonuna kadar planlayıp icrasının yolunu açtıkları ve denetlendikleri, cinayetin işlenmesine nezaret ettikleri, potansiyel şuphelileri ve eylemi gerçekleştirenleri bildikleri halde FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda Dink'in öldurulmesini engellemedikleri, aksine suça iştirak ettikleri belirtilerek, cinayet sonrasında örgutun amaçları ve hedefleri doğrultusunda kamuoyu algısı oluşturmak için tetikçi Ogun Samast'ın elinde Turk Bayrağı olduğu halde fotoğraf ve göruntulerini alarak medyadaki tetikçileri aracılığıyla yayınladıkları vurgulandı.

"ŞÜPHELİNİN TEŞHİSİ ÖRGÜTÜ ORTAYA ÇIKARAN DELİLLERDEN BİRİ"

FETÖ'nün bugüne kadar yaptığı eylemlerin sıralandığı iddianamede, şüpheliler Metin Canbay ve Yakup Kurtaran'ın, örgütün şifreli mesajlaşma programı "ByLock" kullanıcı olduğu belirtildi.

Soruşturma kapsamında ifadesi alınan İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Mudurluğu görevlisi Uzman Çavuş Yusuf Bozca'nın ''Şupheli Muharrem Demirkale'nin, askeri hiyerarşik yapıda alt rutbede görev yapan astsubaylar Şeref Ateş ve Yavuz Karakaya'ya 'abi' diyerek hitap ettiğini beyan etmiştir. Şupheli Bozca, diğer şuphelilerden Emre Cingöz ve Ali Barış Sevindik'i guvenlik kameralarına yansıyan kayıtlardan teşhis etmiştir. Bu durum şuphelilerin FETÖ/PDY içinde, yasal hiyerarşi dışında örgutsel bir yapılanma ve konumda bulunduklarını da teyit etmektedir.'' denildi.

Ogun Samast'ın İstanbul'a geldiği bilgisinin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Mudurluğu görevlilerince bildirilmesi uzerine, şupheli Muharrem Demirkale'nin TİM Komutanı olduğu Jandarma İstihbarat Şube Mudurluğu görevlileri şüphelilerce keşif çalışması yapıldığı belirtilen iddianamede, şüpheli Demirkale'nin emri altındaki diğer şupheliler Yavuz Karakaya, Bekir Yokuş, Emre Cingöz, Ecevit Emir, Hacı Şefik Şimşek ve Eyup Temel'in görev kayıt defterine göre farklı yerlerde bulunmaları gerekirken, cinayet mahalli ve çevresinde bulunduklarının cep telefonu sinyal baz bilgileri ve guvenlik kamera göruntulerinden tespit edildiği vurgulandı.

İddianamede, İstanbul Jandarma İstihbarat Şube Mudurluğu ASAF biriminde görevli şupheliler Şeref Ateş, Mustafa Küçük, Miktad Özbek ve Musa Yıldırım'ın cep telefonlarının 19 Ocak 2007 gunu saat 14.00'den itibaren Dink'in ikameti ve sahibi olduğu Beyaz Adam Yayınevi çevresinde sinyal bilgisi verdiği belirtildi.

Ogün Samast'ın ifadesine yer verilen iddianamede, "Samast, olay gunu olan 19 Ocak 2007'de kendisini siyah renkli Renault marka bir araçtan inen şahısların takip ettiğini, daha sonra takibe katılan şahısların arttığını söylemiş, guvenlik kamera göruntulerinden, şuphelilerce kullanılan siyah renkli ve mavi renkli iki araç tespit edilmiştir. İstanbul İl Jandarma Komutanlığıyla yapılan yazışma sonucu cinayetin işlendiği gun Jandarma Komutanlığına ait 734531 Askeri, 34 BCD 22 plakalı siyah renkli Renault Clio marka araçla şupheliler Yavuz Karakaya ve Bekir Yokuş'un, 734648 Askeri, 34 R 0844 plakalı mavi renkli Fiat Albea marka araçla şupheliler Emre Cingöz ve Eyup Temel'in görev yaptıkları belirlenmiştir.'' bilgisi yer aldı.

"CİNAYET SÜRECİNİ KAYDA ALMIŞLAR"

İddianamede, fail Ogün Samast'ın Samsun'da otogarda yakalandıktan sonra İl Emniyet Mudurluğu Terörle Mucadele Şube Mudurluğunce de çekilmiş göruntulerinin 8 Eylül 2016'da yazılı ve görsel medyada yayınlanması, bunların soruşturma dosyasındaki göruntuler olmaması üzerine savcılığa getirilen Samast'a görüntülerin izlettirildiği anlatıldı. İddianamede, şunlar kaydedildi:

''Samast'a, Samsun Terörle Mucadele Şube Mudurluğunde yanında oturan sivil şahsın elindeki telefon ekranından Yasin Hayal ile konuştuğu,ankesörlu telefon önunde sigara içip beklerken çekilen göruntulerinin izletilmiştir. Samast, bu göruntulerin iş yeri guvenlik kamera göruntuleri olmadığı, caddenin karşısında park halinde bulunan kendisini takip eden şahısların kullandığı siyah renkli Renault marka aracın yakınında bekleyen, kendisini takip eden şahıslarca çekilmiş fiziki takip göruntuleri olduğu beyanında bulunmuştur. Samast'ın ifadesinde bahsettiği göruntuleri izleten sivil giyimli şahsın Samsun İl Jandarma Komutanlığı Şube Muduru şupheli Murat Bayrak olduğunu tespit edilmiştir.''

İddianamede, Samast'ın beyanına göre şuphelilerden Muharrem Demirkale'nin yönlendirmesi ve koordinasyonu altında görev yapan şupheliler Karakaya ve Yokuş'un, fiziki takip kameralarıyla Ogun Samast'ı bulunduğu yere göre, caddenin karşısından yatay ve yuzune yakın çekim yapacak şekilde kayda aldıkları aktarılarak, cinayetin öncesi ve sonrasıyla tum surecin FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda kullanmak uzere kayıt altına alındığı belirtildi.

Gözaltına alınan Ogun Samast'ın eline Samsun İl Jandarma Komutanlığı görevlilerince deyim yerindeyse zorla, ısrarla Turk bayrağı tutuşturularak kayda alınan göruntulerinin bir kısmının şupheli Ercan Gün tarafından örgutun amaçları doğrultusunda terör örgutuyle iltisaklı medya kuruluşlarına servis edildiğine dikkati çekilen iddianamede, Samast'ın, "Yapılan plan gereği öldurulen Hrant Dink'in cesedinin başında Turk bayrağı açacaktım. Çevrenin kalabalık olması ve öldurulmekten korktuğum için uzerimde taşıdığım Turk bayrağını açamadan kaçmak zorunda kaldım." şeklindeki ifadesi dikkate alındığında, kamuoyu etkisi ve algısı yaratabilmek amacıyla Samast'ın maktulun başında korkusundan açamadığı Turk bayrağının Samsun TEM Şube Mudurluğunde eline tutuşturularak açtırıldığı kaydedildi.

İddianamede, söz konusu fotoğrafların terör örgütü tarafından Dink cinayeti ile hedeflenen algının yaratılabilmesi amacıyla medya kuruluşlarına servis edildiği ifade edilerek, hedeflenen algının oluşturulmasından sonra FETÖ/PDY'nin amacı doğrultusunda asker ve emniyet burokrasisini hedef alan tasfiyeye dönuk soruşturmalara başlandığı anlatıldı.

ERCAN GÜN'ÜN ROLÜ

İddianamede, FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle kapatılan Zaman gazetesinde 1996'da muhabirliğe başlayan şupheli Ercan Gün'ün, Fox TV Haber muduru olarak çalıştığı belirtilerek, şuphelinin, Hrant Dink cinayetinin işlendiği gun FETÖ/PDY üyeleri Adem Yavuz Arslan, M. Faruk Mervan ve Ekrem Dumanlı ile cinayet sonrası yoğun telefon irtibatlarının bulunduğu aktarıldı.

Şupheli Ercan Gün'ün, 31 Ocak 2007'de örgut mensuplarınca gönderildiği Samsun'da cep telefonundan Samsun İl Jandarma Komutanlığı santral numarasını aradığı, bir sure göruştukten sonra telefonu kapatarak jandarma görevlileri ile gizli bir buluşma gerçekleştirdiği algısını yarattıktan sonra İstanbul'a geri döndüğü belirtildi.

Şüpheli Gün'ün 30 Ocak 2007'de, kaçak olarak yurt dışında bulunan FETÖ/PDY'nin medya mensupları Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan ve Mehmet Faruk Mercan ile emniyet mensuplarının örgutsel konumda "abi"liğini yapan avukat Halil İbrahim Koca ile buluştuğu anlatılan iddianamede, kendisine haber olarak yayınlayacağı göruntuler burada verilmesine rağmen bunların Samsun İl Jandarma Komutanlığında çekildiği algısı yaratılması için Gün'ün 31 Ocak 2007'de Samsun'a gönderildiği anımsatıldı.

Tutuklu şupheli Ercan Gün'un yayınlandığı göruntulerin, Samsun İl Emniyet Mudurluğunun İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Mudurluğune network uzerinden gönderdiği 44 saniyelik kayıtlar olduğu belirtilen iddianamede, söz konusu göruntulerin Samsun İl Jandarma Komutanlığında çekilmiş gibi şupheli Ercan Gün tarafından 1 Şubat 2007'de yayınlanmasıyla Hrant Dink cinayetinin arkasında ''ulusalcılar''ın olduğu algısı yaratılarak, Ergenekon operasyonlarının zeminin oluşturulduğu ve cinayetin medya tetikçiliğiyle oluşturulan kumpasla başarıyla yerine getirildiği vurgulandı.

"DEVREM BİZDEN BİRİ OLDUĞUNU NEDEN SÖYLEMEDİN?"

İddianamede, suç tarihinde Samsun İl Emniyet Mudurluğu İstihbarat Şube Mudurluğu olan ve halen Çankırı İl Emniyet Muduru olarak görev yapan Fikri Yalman'ın şu ifadesine yer verildi:

''27 Ocak 2007'de aynı zamanda devrem olan İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Muduru Ali Fuat Yılmazer telefonla arayarak 'Devrem bu yakalamayla ilgili elinizde bilgi, belge, göruntu ne varsa gönderin.' dedi. Network uzerinden İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Mudurluğune bizim kendi göruntumuzu ve o ana kadar temin ettiğimiz bilgi ve belgeleri ust yazı ile gönderdik. 1 Şubat 2007'de Fox TV'de akşam ana haber bulteninde bizim şubemizden İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Mudurluğune gönderilen 44 saniyelik göruntunun Ercan Gun tarafından 'Samsun otogarda Jandarma tarafından çekilen göruntuler' anonsuyla yayınlandığını görduk.

Fox TV'de göruntuler yayınlandıktan birkaç gun sonra Yılmazer network uzerinden telefonla arayarak 'Devrem göruntulerde sivil olan kişinin bizden olduğunu neden söylemedin?' diyerek sitem etti. Bahsettiği kişi Guvenlik Şube Muduru Vekili Yakup Kurtaran'dı. Ben de kendisine 'Göruntulerde polis var mı yok mu sormadın, ben de böyle bir şey söyleme gereği duymadım.' dedim.''

Dink cinayetinin sanıklarından Ali Fuat Yılmazer'in ''Yayınlanan göruntulerde bizden biri olduğunu neden söylemedin'' diyerek Fikri Yalman'a sitem ettiği şupheli Yakup Kurtaran'ın "ByLock'' kullanıcısı olduğu belirtilen iddianamede, Yılmazer'in şupheli Yakup Kurtaran'dan "Bizden biri" diyerek bahsetmesinin, şuphelilerin örgut mensubiyetleri ve örgutsel konumları itibarıyla da örtuştüğü anlatıldı.

İddianamede, ''Ali Fuat Yılmazer'in bu ifadesinden, göruntulerde Yakup Kurtaran'ın bulunduğunun bilinmesi durumunda Samsun İstihbarat Şube Mudurluğunden, İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Mudurluğune gönderilen 44 saniyelik göruntunun FETÖ'nun medya ayağında yer alan 'şakirtlerine' servis edilmeyeceği de anlaşılmaktadır." denildi.

FETÖ'NÜN KİTAPLAR ÜZERİNDEN CİNAYET ALGISI

FETÖ/PDY mensubu olduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı bulunan şupheli Adem Yavuz Arslan'ın, örgüt mensuplarının katılımı ve organizasyonunda işlenen Dink cinayetini FETÖ'cülerden uzak tutmak, perdelemek ve örgüt mensubu emniyet mensuplarının rolunun olmadığını kanıtlamak için "Bi' Ermeni var... Hrant Dink Operasyonlarının Şifreleri", "Ergenekonun şifresi & Dink'ten Malatya'ya Azınlıklar Nasıl Hedef Oldu?" isimli kitaplarını, örgutsel faaliyet kapsamında algı operasyonunun bir parçası olarak yazdığı kaydedildi.

İddianamede, FETÖ/PDY soruşturmalarının şuphelileri gazeteci Nazlı Ilıcak tarafından "Her Taşın Altında The Cemaat mi Var?", gazeteci Bayram Kaya tarafından "21 Numaralı Suikast Yolcusu Kördüğüm'' adlı kitapların da cinayetin FETÖ bağlantısını karartmak, perdelemek için algı operasyonunun bir parçası olarak örgutsel faaliyet kapsamında yazıldığı vurgulandı. Söz konusu kitapların yazarları FETÖ üyeliği suçlamasıyla yargılanıyor.

Cinayet öncesi ve sonrasında yapılan ihbarlara ilişkin tahkikatların yasa dışı olarak çete faaliyeti yürüten C-5 Bürosunda yürütüldüğü ve o dönem büronun başında Ali Fuat Yılmazer'in bulunduğu anımsatılan iddianamede, söz konusu buroda görev yapan kamu görevlilerinin buyuk çoğunluğunun "ByLock" kullanıcısı olduğunun tespit edildiği bildirildi.

- Ergenekon gerekçeli kararında aklanmaya çalıştılar

İddianamede, Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı nedeniyle yeniden yargılama konusu yapılan Ergenekon davasının, kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince hazırlanan yaklaşık 17 bin sayfalık gerekçeli kararında, Ergenekon örgutunun varlığını ve eylemlerini kanıtlamak amacıyla sık sık Hrant Dink cinayetine atıflarda bulunulduğu, başta FETÖ şüphelisi Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer olmak uzere şuphelilerin aklanmaya çalışıldığı vurgulandı.

Gerekçeli kararı yazan hakimlerin de FETÖ/PDY soruşturmalarının şuphelileri arasında bulunduğu anımsatılan iddianamede, şu değerlendirmelere yer verildi:

''Anayasa Mahkemesince verilmiş uygulanması zorunlu hak ihlali kararına rağmen kapatılan İstanbul Kapatılan 13. Ağır Ceza Mahkemesince Ergenekon davasının tutuklu sanıklarının tahliyelerine direnilmesi, aynı kamu görevlilerinin buyuk çoğunluğunun Ergenekon, Balyoz, MİT tırları, 17-25 Aralık gibi kumpas soruşturmalarında da görev alıp örgutsel faaliyette bulunmaları bir butun olarak değerlendirildiğinde; Hrant Dink cinayetinin planlanması ve icrası ile sonrasında kumpas soruşturmalara basamak yapılmasının, kamuda konuşlanan FETÖ/PDY mensupları ile medya da konuşlanan FETÖ/PDY mensuplarının kolektif çalışmalarının bir sonucu olduğu anlaşılmıştır.''

"13 Ekim 2005'ten itibaren bu cinayetin işleneceğini bildikleri tespit edilmiştir"

İddianamede, Dink cinayetinin sanıkları Ramazan Akyurek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar'ın emniyet içerisinde Fetullah Gulen örgütünün yapılanmasında görev aldıkları belirtilerek, Fetullah Gulen örgütünün İstanbul Emniyet Mudurluğu İstihbarat Şube Mudurluğunde yapılanmak istediği, bunu sağlayabilmek için istihbarat görevlilerinin sorumluluğunu doğuran Hrant Dink cinayetinin işlenmesine engel olmadıkları aktarıldı.

Bu şüphelilerin cinayet işleninceye kadar hareketsiz kaldıkları, Ergenekon, Balyoz gibi operasyonların hazırlıklarını oluşturmak için bu cinayetin işlenmesini faydalı gördukleri anlatılan iddianamede, "Kumpas soruşturmaların meşruluk kazanması ve FETÖ'nun hukuki bir iş yaptığı algısının oluşturulması, FETÖ'nun amaç suçlarının gerçekleştirilmesi için Hrant Dink cinayetini araç suç niteliğinde görerek işlenmesine kasten engel olmadıkları anlaşılmıştır. Şüphelilerin Hrant Dink cinayetinin işlenmesini bekledikleri, gerçekte 13 Ekim 2005'ten itibaren bu cinayetin işleneceğini bildikleri tespit edilmiştir." denildi.

Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında, aralarında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen ve eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler ve jandarma görevlilerinin de bulunduğu 51 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, "Coşgun İğci'den, Yasin Hayal'in Dink'i öldürmeyi planladığı bilgisini alan Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugu gorevlilerinin, kontak kurdukları Istanbul Istihbarat Sube Mudurlugu gorevlisi suphelilerle, cinayetin planlanması ve icrası noktasında musterek hareket ettikleri" belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü'nün hazırladığı iddianamede, Agos Gazetesi Genel Yayın Yonetmeni Hrant Dink'in olduruldugu 19 Ocak 2007 tarihinde, şüphelilerin görevlerinin ne olduğu şöyle belirtildi:

"Üsteğmen Ali Barıs Sevindik-Istanbul Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugunde kısım amiri, Yüzbaşı Muharrem Demirkale-tim komutanı, Mustafa Küçük, Emre Cingöz, Yavuz Karakaya, Miktat Ozbek, Seref Ateş, Rahmi Ozer, Ecevit Emir, Osman Kırçalı, Abdullah Dinç ve Eyup Temil-Istanbul Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugunde astsubay ve uzman cavus, Albay Ali Oz-Trabzon Il Jandarma Komutanı, Yüzbaşı Metin Yıldız-Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Muduru, Volkan Sahin, Ergun Yorulmaz, Okan Simşek, Veysel Sahin, Onder Aras, Huseyin Yılmaz, Unsal Urel, Gazi Günay ve Cevat Eser-Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugu ve Jandarma KOM Sube Mudurlugunde astsubay ve uzman cavus, Metin Balta ve Ahmet Cetiner-Samsun Terörle Mücadele Şube Mudurlugunde (TEM) emniyet amiri, Yakup Kurtaran-guvenlik şube muduru, Atilla Güçlüoğlu-Samsun Jandarma Komutanlıgı Asayis Şube Muduru, Yuksel Avan-Samsun Jandarma Komutanlıgı Asayis Şube Mudurlugu olay yeri inceleme biriminde astsubay, Murat Bayrak-Samsun Jandarma Komutanlıgı KOM Şube Muduru, Birol Ustaoğlu- Samsun Jandarma Komutanlıgı İstihbarat Şube Mudurlugunde astsubay, Muhammer Ay-Ihlas Haber Ajansı Samsun muhabiri, Ercan Gün-TGRT-Fox TV muhabiri, halen FETO/PDY uyeligi, darbeye tesebbus ve MIT tırları sorusturması nedeniyle de tutuklu bulunan Albay Hamza Celepoğlu-Jandarma Genel Komutanlıgı Istihbarat Degerlendirme ve Analiz Merkez Amiri."

- İğci vasıtasıyla ulaşılan "Hayal'in Dink'i öldürüleceği" bilgisi

"Hrant Dink cinayetinin planlanması ve gerceklestirilmesi asamalarında aktif rol oynayan Trabzon ve Istanbul Jandarma Istihbarat gorevlilerinin uzerinde ust amir olarak Hamza Celepoğlu bulunmaktadır." denilen iddianamede, şupheli Metin Yıldız'ın da Dink cinayetinin planlandıgı ve sonucunda icra edildigi tarihlerde, Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Muduru olarak gorev yaptığı kaydedildi.

Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugu gorevlileri olan şüpheliler Okan Simşek ve Veysel Sahin'in, "Hrant Dink'in Yasin Hayal tarafından olduruleceginin planlandıgı" bilgisine haber elemanı olan Yasin Hayal'in akrabası Cosgun Iğci vasıtasıyla 2006 yılı Temmuz ayında ulastığı bilgisi verilen iddianamede, "Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugu gorevlilerince, Istanbul Istihbarat Sube Mudurlugu gorevlisi suphelilerle bu noktada kontak kurularak, cinayetin planlanması ve icrası noktasında musterek hareket etmislerdir." denildi.

- Samast'ın telefonunda "komutan" olarak kayıtlı

Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugu haber elemanı olan Cosgun Iğci'nin, silah ve para arayısı icine girerek, Hrant Dink cinayetini planlayan akrabası Yasin Hayal'in faaliyetlerini, irtibatlı oldugu Trabzon Jandarma Istihbarat Mudurlugu gorevlileri Veysel Sahin, Okan Simşek ve Volkan Sahin'e bildirdiği, bu bilginin Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Muduru Yuzbası Metin Yıldız ile paylasıldığı anlatılan iddianamede, şu bilgiler yer aldı:

"Yuzbası Metin Yıldız ise bu bilgileri Trabzon Jandarma Komutanı Albay Ali Oz'e aktarmıstır. Hrant Dink'in Istanbul'un Bakırkoy Ilcesinde bulunan konutu ve Beyaz Adam Yayıncılık unvanlı is yeri cevresinde bir kısım Trabzon Il Jandarma Komutanlıgı gorevlileri ve beraberlerindeki haber elemanlarınca 9 Ağustos 2006 tarihinde yapılan kesif faaliyeti sonrasında, Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugu gorevlileri Okan Simşek ve Veysel Sahin, bir sure sonra Cosgun Iğci'ye, 'Yasin Hayal bu isi yapamaz, gozetimimiz altında, biz o isi hallettik' diyerek, planlanan Dink cinayeti ile ilgili istihbari calısmalarda Cosgun Iğci'yi devreden cıkarmıslardır.

Trabzon Jandarma gorevlisi Unsal Gürel ile Resul Kütükoğlu'nun, 15 Kasım 2006 tarihinde cinayetin tetikcisi Ogun Samast ile telefon irtibatlarının bulundugu tespit edilmistir. Trabzon Jandarma Komutanlıgında gorevli Ahmet Faruk Aydoğdu'nun kullanımındaki telefon numarasının Ogun Samast'ın telefon rehberinde 'komutan' olarak kayıtlı oldugu, bu gorevlilerin Samast ile 15 Kasım 2006 tarihinde gece saat 00.04'de Karadeniz Teknik Universitesi cevresinde bulusma gerceklestirdikleri, HTS kayıtları ile tespit edilmistir."

-2013'teki ihbar değerlendirilmemiş

Istanbul Emniyet Mudurlugu Istihbarat Sube Mudurlugune Galip Taşkın isimli bir sahıs tarafından, 14 Ocak 2013 tarihinde e-postayla ihbar gonderildiği, ihbar dilekcesinin sorusturma dosyasına geregi icin gonderilmediği ve hicbir islem yapılmadan bekletildiginin kolluk gorevlilerince tespit edildiği anlatılan iddianamede, tanık Galip Taşkın'ın SEGBIS aracılıgıyla İstanbul Cumhuriyet Bassavcılıgınca 2 Ağustos 2016'da ifadesinin alındığı ve ifadesinde 14 Ocak 2013 tarihli Istanbul Il Emniyet Mudurlugu Elektronik Sube Mudurlugune e-posta ihbar hattına gonderdigi ihbar metni icerigini tekrarladığı hatırlatılarak, tanığın şu beyanlarına yer verildi:

"Ben, Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugunde gorevli Veysel Sahin ve Okan Simşek'i onceden tanıyordum, Yasin Hayal'i de Mc Donalds bombalanması olaylarını duydugum icin simaen tanıyordum. Ihbar metninde belirttigim gibi, 2006 yılı Aralık ayı baslarında enistem ve onun enistesi ile birlikte Trabzon Macka yolu uzerinde bir lokantaya gelmistik. Buraya daha onceden tanıdıgım Veysel uzman ve Bascavus Okan Simşek, beyaz renkli sivil bir aracla geldiler. Yemek yedigimiz is yeri tenha bir yerdeydi. Musteri olarak sadece biz ve onlar bulunuyorduk. Yasin Hayal ve yanında bulunan esmer celimsiz cocuk, is yerinin icinde bulunuyorlardı. Ellerimi yıkamak icin lavaboya gittigim sırada Yasin Hayal ve yanındaki sahsı gordum. Veysel uzman ve Bascavus Okan Simşek, Yasin Hayal ve yanında bulunan esmer celimsiz cocukla is yeri icinde ayrı bir odaya gectiler. Hrant Dink cinayetinden sonra, Ogun Samast'ın Samsun jandarmada cekilen fotografları basında yayınlandıktan sonra ben Yasin Hayal'in yanında bulunan sahsın Ogun Samast oldugunu ogrendim, korktugum icin kimseye de bir sey soylemedim. Ancak daha sonra, 'generaller iceride yatıyorsa bu adamlar da yatsın' diyerek, vicdani bir sorumluluk duygusuyla bildiklerimi sorusturması icin ihbara konu ettim ancak bugune kadar bana hicbir sorusturma makamınca bu konuda bir sey sorulmadı. Aynı konuyu iceren ihbar yazısını jandarmanın muhabere elektronik servisine de gondererek, jandarmaya da ihbar ettim ancak oradan da bugune kadar bana herhangi bir donus olmadı."

- "Jandarmanın bildiği Samast'ı, İstanbul soruşturma makamları bilmiyordu"

Tanıgın anlatımı, ihbar dilekcesine konu olay, Veysel Sahin ve Okan Simşek'in HTS kayıtları ile baz ve sinyal bilgilerinin uyumlu oldukları ve tanığın beyanlarının gercegi yansıttıgının tespit edildiği de aktarılan iddianamede, "19 Ocak 2007 tarihinde islenen Hrant Dink cinayetinden sonra tetikci Ogun Samast olay yerinden kacmıs, cevrede bulunan guvenlik kamera goruntulerinden beyaz bereli, eskalini veren bir fotografı elde edilmis, kimligine iliskin herhangi bir bilgiye ulasılamaması uzerine, 20 Ocak 2007 tarihinde fotografı basın ve medya kuruluslarına dagıtılmıstır. Ogun Samast, 20 Ocak 2007 tarihinde, Samsun otogarında Trabzon'a gitmek icin icinde bulundugu yolcu otobusunun saat 22.45 sıralarında Samsun otogarına girmesi uzerine, otobuste yapılan arama ve kontroller sırasında yakalanmıs, arama, yakalama ve suphelinin uzerinden cıkan suc aleti tabanca ve mermilere iliskin duzenlenen tutanak, saat 23.00 sıralarında imzalanmıstır." denildi.

İddianamede, Ogun Samast yakalanmadan 1 saat 13 dakika once, saat 21.32'de Bolge Komutanlıgı ve Jandarma Genel Komutanlıgına, Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Muduru Metin Yıldız, istihbarat gorevlisi Gazi Günay ve Il Jandarma Komutanı Ali Oz imzalı Haber Kayıt ve Bildirim Formu gönderildiği de ifade edilerek, bu formda, "Hrant Dink isimli sahsın oldurulme eylemini Yasin Hayal'in organize ettiği, şahısların 4 kisi oldukları ve acık kimlik bilgilerinin tespit edilemedigi, Istanbul'a gittikleri, ev ile Agos gazetesi arasındaki guzergahın kesfini yaparak krokilerini hazırladıkları, olayda kullanılan silahın temin edilmesi icin Yasin Hayal'e 500 lira para gonderildigi, Ardesen el yapımı silah temin ettigi, Hrant Dink'i olduren sahsın Yasin Hayal'in yakın arkadası Ogun Samast oldugunun" belirtildiği anlatıldı. İddianamede bu bilgilerin, Istanbul'daki sorusturma makamları olan Istanbul Istihbarat Sube Mudurlugu, Istanbul Terorle Mucadele Sube Mudurlugu ve Milli Istihbarat Teskilatı Bolge Baskanlıgınca, Ogun Samast yakalanıp ust araması yapılıncaya ve Istanbul'da sorguya alınıncaya kadar bilinmediğine dikkati çekildi.

- Dink'in konutu ve iş yerindeki keşif

Hrant Dink'in konutu ve is yeri cevresinde yapılan kesif faaliyetinin ise sorusturmanın ileri evresinde İstanbul Cumhuriyet Bassavcılıgınca yapılan HTS, baz ve sinyal bilgilerine iliskin Telekomunikasyon Iletisim Baskanlıgından, mahkeme kararına istinaden elde edilen verilerin uzun suren analizi sonucu tespit edilebildiği aktarılan iddianamede, "Hrant Dink cinayetinde kamu gorevlilerinin sorumlulugu ile ilgili yurutulen sorusturma kapsamında duzenlenen iddianame ile acılan kamu davası, halen Istanbul 14. Agır Ceza Mahkemesinin 2016/32 esas sayısı ile derdest olup, bu davanın sanıklarından Engin Dinç ile supheli Metin Yıldız'ın Hrant Dink cinayetinin islendigi 19 Ocak 2007 tarihinde saat 11.44 (307 saniye) ve saat 11.51'de (219 saniye) iki adet telefon irtibatı bulunmaktadır. Supheliler Metin Yıldız, Gazi Günay, Ali Oz, Veysel Sahin, Okan Simşek ve Ergun Yorulmaz'ın Hrant Dink cinayeti ile ilgili butun detay bilgilere cinayet oncesi vakıf oldukları anlasılmaktadır." ifadesi yer buldu.

Cinayetin planlanması ve icrası noktasında musterek hareket eden Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugu gorevlileri olan Okan Simşek, Ergun Yılmaz ve Gazi Günay'ın bu amacla beraberlerinde bir kısım haber elemanlarıyla birlikte 7 Ağustos 2006 tarihinde Trabzon'dan Istanbul'a hareket ettikleri savunulan iddianamede, "9 Ağustos 2006 tarihinden itibaren Hrant Dink'i Bakırkoy ilcesinde bulunan konutu ve sahibi oldugu Beyaz Adam Yayıncılık unvanlı is yerinin cevresinde kesif faaliyetinde bulunmuslar, kesif faaliyeti sırasında Istanbul Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugunde gorevli Seref Ateş, Tim Komutanı Muharrem Demirkale, Yavuz Karakaya ve tim komutanlarının baglı bulundugu kısım amiri Yuzbası Ali Barıs Sevindik ile irtibatlı olarak hareket etmislerdir. Bu husus baz bilgileri ve HTS kayıtlarıyla da tespit edilmistir." değerlendirmesi yapıldı.

- Maskeli şahısların saldırdığı bina görevlisi

İddianamede, Hrant Dink'in konutunun bulundugu binanın gorevlisi tanık Mithat Alkan'ın, konutunda maskeli ve silahlı sahıslarca, "Hrant Dink'in nerede oldugu" konusunda sorgulanıp tehdit edildigine dair ifadesinin alındığı, ifade ile tespit edilen baz bilgileri ve HTS irtibatlarının ortustüğü bildirilerek, şu ifadelere yer verildi:

"Supheli Ergun Yorulmaz'ın 'bir cinayet suphelisi ile ilgili olarak calısma yapmak amacıyla Trabzon Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugu gorevlileri Okan Simşek ve Gazi Günay ile birlikte Istanbul'a gelip Kucukcekmece'de calısma yaptığı, sonra bir gece Tekirdag'da kalarak, Trabzon'a geri dondukleri' yolundaki savunması gercegi yansıtmamaktadır. Trabzon Il Jandarma Komutanlıgından temin edilen gorevlendirme kayıt defterinde 4 Ağustos 2006 - 14 Ağustos 2006 tarihleri arasında supheli Ergun Yorulmaz'ın il dısı herhangi bir gorevlendirilmesinin bulunmadıgı tespit edilmistir.

Supheli Hamza Celepoğlu'nun kendi ifadesiyle de genel komutanlıga baglı illerin Jandarma Istihbarat Subelerine, ASAF, ASOF, BOF ve ACAS birimlerinden gonderilen istihbarat haber ve degerlendirme formları gorev yaptıgı istihbarat degerlendirme ve analiz merkezinde kendisine sunulmaktadır. Trabzon Il Jandarma Istihbarat Sube Mudurlugu gorevlilerince beraberlerinde haber elamanları da oldugu halde, Hrant Dink cinayeti tasarısının olgunlastırılması ve hazırlık evresinde, oldurulen Hrant Dink'in Bakırkoy ilcesinde bulunan konutu ve Beyaz Adam Yayıncılık isimli is yeri cevresinde bu amacla kesif faaliyetinin yapıldıgı 9 Ağustos 2006 tarihinde, supheli Hamza Celepoğlu, Istihbarat Degerlendirme ve Analiz Merkez Amiri olarak Jandarma Genel Komutanlıgında gorev yapmaktadır."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber