'İki rütbetli asker, bilgisayar kasalarını sökmüş'

Tanık eski kursiyer teğmen Mustafa İbiş: Bu sırada uçakların hala havada olduğunu, çatışma seslerinin geldiğini de söyleyen İbiş, saat 06.30 civarına kadar sivil kıyafetli olduğunu, bir ara üzerini değiştirip askeri kıyafetlerini giydiğini belirtti. İbiş, lavaboya gittiği sırada ise İlhami Polat ve yanında bir tankçı yüzbaşı, bir komanda üsteğmen, bir yarbay rütbeli kişilerin rütbelerini söktüğünü ve birkaç bilgisayar kasasını çıkardıklarını gördüğünü bildirdi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Temmuz 2017 22:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'İki rütbetli asker, bilgisayar kasalarını sökmüş'

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında eski sözleşmeli subay adaylarının da bulunduğu 164 kişinin yargılandığı davaya, tanık beyanlarıyla devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen davanın duruşmasına sanıklar, müştekiler, yakınları ile avukatlar katıldı.

Başka bir davanın tutuklu sanığı dönemin Kara Harp Okulu Alay Komutan Yardımcısı eski Albay Rafettin Öztürk tanıklık yaptı.

Öztürk, akşam saatlerinde evindeyken bir başçavuşun arayıp, okuldaki nöbetçi sivil bir memurun telefon ederek hareketlenme gördüğünü, ne olduğunu bilip bilmediğini sorduğunu, kendisinin de bilmediğini anlattığını ifade etti. Başçavuşun da hareketlilikle ilgili kendi bilgisine danıştığını kaydeden Öztürk, "Ben de bilmiyorum." diyerek karşılık verdiğini belirterek, ne olduğunu anlamak için alay nöbetçi amiri Volkan Kençi'yi arayıp olumsuz bir durum olup olmadığını sorduğunu bildirdi.

Öztürk, gelmesini gerektirecek bir durum olup olmadığını sorduğu Kençi'nin, "Komutanım bir gelseniz iyi olur." diye cevap verdiğini ifade ederek, bir terör duyumu olduğu düşüncesiyle saat 23.00 gibi birliğe gittiğini kaydetti.

Rafettin Öztürk, 4 nolu nizamiyede ve ardından gittiği 1 nolu nizamiyede bariyerlerin açılmadığını, sonrasında 1 nolu nizamiye bariyerlerinin yan tarafından geçip içeri girdiğini belirterek, Bozpark bölgesine aracını park edip odasına geçtiğini anlattı.

Kursiyerlerin nereye gönderildiğine dair bir bilgisi olmadığını iddia eden Öztürk, darbe teşebbüsü olduğunu da odasındayken öğrendiğini ve odasında beklediğini savundu.

Öztürk, okul komutanının sabah birliğe geldiğinin söylendiğini, bunun üzerine odasına gittiğini öne sürerek, komutanın derdest edildiği bilgisini de ondan öğrendiğini ileri sürdü.

- Eski kursiyer de tanıklık yaptı

Tanık eski kursiyer teğmen Mustafa İbiş de 15 Temmuz'da ders ve spor faaliyetleri tamamlandıktan sonra akşam çarşıya çıktığını ve saat 21.20 civarında birliğe döndüğünü belirterek, ardından da içtimaya katıldığını söyledi.

İbiş, sabahki Afyon tatbikatı için hazırlık yaptığını, silahsız katılacakları etkinlik nedeniyle astsubay kursiyerlerden muhafız timi seçildiğini ifade ederek, sonradan isminin Ömer Ergenekon olduğunu öğrendikleri yarbayın, bu muhafızları "tatbikat var" diyerek götürdüğünü bildirdi.

Bir süre sonra duymaya başladıkları uçak seslerini birliğe saldırı olabileceğine yönelik değerlendirdiğini anlatan İbiş, saat 21.30'daki içtima sonrası herkesin koğuşlarına çıktığını, kendisinin de depo sorumlusu olduğu için eksikleri tamamladığını ifade etti.

İbiş, saat 22.10 civarında, istirahate çekilmek istediğini söylemek için üsteğmen Atilla Kahraman'ın odasının kapısını çaldığını, içeri girdiğinde onun, konuştuğu telefonu kapatıp "Çabuk alarm ver." dediğini belirtti. "Askeriyede birisi 'alarm' diye bağırınca herkes 'alarm' diye bağırır." diyen İbiş, bu alarmın tatbikat öncesinde hızlı toplanılıp toplanılmayacağına bakılan bir alarm olduğunu sandığını söyledi.

Alarmın ardından depoları açtığını ve kursiyerlerin rastgele silah aldığını belirten İbiş, kursiyerleri tabur içtima alanında göremediğini, bir komutanına "Ne oluyor?" diye sorduğunda ise "Herhalde Rusya ile savaşa girdik." diye cevap aldığını anlattı.

Bozpark bölgesinde toplanıldığını öğrenip buraya gittiğini, Kurmay Başkanı İlhami Polat ile Dekan Kerim Acar'ın da burada olduğunu ifade eden İbiş, o sırada henüz sivil kıyafetli olduğu için er sanıldığını, kursiyer olduğunu söyleyince yerine geçmesinin istendiğini dile getirdi. İbiş, "Beklerken bölük komutanımız Nedir Özsoy'a 'Neler oluyor' dedik. O da 'Bilmiyorum. Anlayacağız. Kanunsuz hiçbir emre uymayın' dedi." ifadelerini kullandı.

Depo sorumlusu olduğu için zaman zaman bir şeyler getirip götürmesinin istendiğini anlatan İbiş, kursiyerlerin elindeki HK 33 piyade tüfeklerinin şarjörlerinin toplandığını da dile getirdi.

- Odasında olduğunu söyleyen albayı içtima alanında görmüş

İbiş, sürekli bir şeyler istendiği için zaman zaman alandan ayrıldığını, bu sırada kursiyerlerin yemekhaneye alındıklarını ifade ederek, alanda, odasında beklediğini iddia eden, alay komutan yardımcısı Albay Rafettin Öztürk'ün de balistik koruyucu başlık ve kamuflajlı şekilde dolaştığını gördüğünü bildirdi.

Bozpark'ta, getirdikleri malzemelerin başında beklediğini anlatan İbiş, Teğmen Ahmet Kurtay'a "Komutanım, biz ne olacağız? Arkadaşlar güvenli bölgeye götürüleceklermiş, biz niye gitmiyoruz?" diye sorduğunu, ondan da "Bize verilen emir böyle. Burada bekleyeceğiz." karşılığını aldığını ifade etti.

- Bilgisayar kasalarını çıkarmışlar

Bu sırada uçakların hala havada olduğunu, çatışma seslerinin geldiğini de söyleyen İbiş, saat 06.30 civarına kadar sivil kıyafetli olduğunu, bir ara üzerini değiştirip askeri kıyafetlerini giydiğini belirtti. İbiş, lavaboya gittiği sırada ise İlhami Polat ve yanında bir tankçı yüzbaşı, bir komanda üsteğmen, bir yarbay rütbeli kişilerin rütbelerini söktüğünü ve birkaç bilgisayar kasasını çıkardıklarını gördüğünü bildirdi.

Bunu, "savaş halinde oldukları için bilgisayarların başına bir şey gelmesin" diye yaptıklarını düşündüğünü ifade eden İbiş, saat 08.00 gibi Ahmet Önder Biberoğlu'nun tabur binasına çağırıp, "Arkadaşlar yapılan faaliyet emir komuta zincirinde olmadığından dolayı faaliyeti sonlandırıyorum. Herkes silahını doldur boşalt yapsın, silahları silahlığa koyacağız." dediğini aktardı. İbiş, "Neyi doldurduk ki neyi koyacağız." demesi üzerine Biberoğlu'nun "Senin dilini koparırım, ne diyorsak onu yap." dediğini öne sürdü.

Bu konuşmanın ardından ne olduğunu anlamak için gazinoya gidip televizyonu açtığını ve neler olduğunu televizyondan gördüğünü anlatan İbiş, saat 09.00 gibi uçak seslerinin kesildiğini söyledi.

İbiş, helikopterle götürülenlerin nereye gittiklerini sonradan öğrendiklerini ifade ederek, şans eseri helikoptere binmediği için sanık olarak burada bulunmadığını savundu.

16 Temmuz'da ise helikopterle götürülmeyenlerin ya da helikoptere ateş edildiği için geri getirilenlerin taburda toplandığını, giden kursiyerlerin de katılmalarını beklediklerini ancak bunun gerçekleşmediğini anlatan İbiş, daha sonra da bir hafta ertelenen sınavlarına girdiklerini ifade etti.

İbiş, sınava girdikleri gün kursiyerlere idari izin verildiğini, bir süre sonra da sivil kaynaklı oldukları için ilişiklerinin kesildiğini anlattı.

Başka davalardan tutuklu bazı kişilerin tanıklık yaptığı duruşma, yarına ertelendi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber