Sınıfta kıldığı namaz kaderini yönlendirdi...

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 22 Mart 2007 08:42, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

hasan pulur

SEFA Kaplan, "Geleceği etkileyecek siyasi liderler" dizisinde Recep Tayyip Erdoğan için hazırladığı kitabın adını "Cumhurbaşkanımızı Tanıyalım" koysaydı, bize göre, daha gerçekçi olurdu. (x)

İsteyen istediği kadar "Dereyi görmeden paçayı sıvama" derse desin, biz Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına aday olacağını ve seçileceğini tahmin ediyoruz.

Zaten bu tahminimizi yıllar önce, Erdoğan'ın Başbakanlığa geldiği günlerde de yazıp söylemiştik, gazeteler ortada...

***

RECEP Tayyip Erdoğan'ın siyasi kaderini çizen olay, daha 11 yaşındayken başlamıştı.

Kasımpaşa Piyale Paşa İlkokulu'nun din dersindeki sınıfın öğrencileri, ikindi ezanını okuyan müezzinin sesini duyunca kulaklarını kabarttılar, müezzinin güzel sesi belki de onları etkilemişti. Din dersi öğretmeni, okul müdürü İhsan Aksoy'du. Beşinci sınıf öğrencilerine "Kim namaz kılabilecek?" diye sordu; kimseden ses çıkmadı, bir öğrenci dışında.

Uzun boylu, zayıf öğrenci elini kaldırdı:

"Ben kılarım öğretmenim!"

Bu öğrenci Recep Tayyip Erdoğan'dı, herhalde namaz kılmasını evinde öğrenmişti.

İhsan Aksoy zaten çok sevdiği bu öğrenciyi yanına çağırdı, yere gazete kâğıdı serdiler, tam namaza duracakları sırada öğrenci itiraz etti:

"Ama öğretmenim, bu gazetede fotoğraflar var, bunu üzerinde namaz kılamayız."

Öğrenci haklıydı, gazete kâğıdı yerine, masa örtüsünü sererek öğretmen, öğrenci namaza durdular.

Namaz bitince öğretmen, öğrencisinin başını okşadı ve eliyle uzakları gösterdi:

"Orada güzel bir okul var, seni oraya gönderelim!"

***

SEFA Kaplan'a göre, öğretmenin "orada" dediği yerde Haliç'le birlikte Süleymaniye, Şehzadebaşı ve Fatih camileri görünüyordu. Buralarda, Yahya Kemal'in "Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen/Çeşmeden her su içerken şükür Allah'a diyen" insanlar, "mütedeyyin insanlar" oturuyordu.

Öğretmenin övdüğü güzel okul da Fatih'teki imam hatip okuluydu.

***

KÜÇÜK Erdoğan o tarihe kadar ne imam hatip okulunun adını duymuştu, ne de ne işe yaradığını biliyordu.

Ama öğrenmesi uzun sürmeyecekti, "sadece o değil bütün Türkiye öğrenecekti, imam hatip okullarının ne işe yaradığını." Mehmet Akif'in "Asım'ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek/İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek" diye tanımladığı "Asım'ın nesli"nin bu okullarda yetiştiğini söylüyordu Sefa Kaplan...

Tabii Necip Fazıl'ın "Büyük Doğu Gençliği"nin de...

Buralarda yetişen gencin, bir gün Çankaya'nın eteğine kadar gelebileceğini kim düşünebilirdi ki!

***

SEFA Kaplan kitabını şöyle tanıtıyordu:

"Biz bu kitapta, Recep Tayyip Erdoğan'ın hikâyesini anlatmaya çalıştık, elimizin erdiği, dilimizin döndüğünce.

Zaman zaman Yeşilçam filmlerine taş çıkartacak pek çok özelliği var bu hikâyenin.

Çoğu zaman da cumhuriyetin hakikaten fazilet olduğunu gözler önüne seren ayrıntılarla dolu.

Hiç kuşkusuz, demokrasiyle barış içerisinde var olan bir cumhuriyetin...

Yoksa, Kasımpaşa'da doğan, okul dönüşü annesinin ısıttığı bayat simidi satan, top oynadığı anlaşılmasın diye ayakkabılarını kömürlükte saklayan bir insan nasıl başbakanlığa kadar yükselebilir ve cumhurbaşkanlığı makamının eşiğine gelebilirdi ki!"

***

RECEP Tayyip Erdoğan'ın yetişmesini "cumhuriyet"e, demokrasiye ve onun "faziletine" bağlayan Sefa Kaplan, bize göre önemli bir niteliği unutmuş, ya da kitap dizilirken atlanmış; Cumhuriyetin "laik" ve vazgeçilmez koşulu....

Recep Tayyip Erdoğan da "laik cumhuriyet"in ürünüdür.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber