Zoraki evlilik mağduruna MEB ve Aile Bakanlığı sahip çıktı

Diyarbakır'da, 17 yaşındayken tecavüz sanığıyla evlenmek zorunda bırakılan K.Ç.'ye Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile Bakanlığı sahip çıktı. Genç kız, yaşadığı olayın duyulmasıyla bırakmak zorunda kaldığı lise eğitimine dö

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 22 Ağustos 2017 06:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Zoraki evlilik mağduruna MEB ve Aile Bakanlığı sahip çıktı

GÜLDEN AYDIN

HÜRRİYET gazetesinin, 17 yaşındaki bir kızın dramını anlatan "Çığlığım duyulmadı" başlıklı manşet haberi, iki bakanlığı birden harekete geçirdi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı, iki erkeğin tecavüzüne uğrayan ve bir tecavüzcüsüyle 'imam nikahı'yla evlenmek zorunda bırakılan Diyarbakırlı K.Ç. için devreye girdi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın talimatıyla Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'nden bir heyet dün K.Ç.'nin evine giderek görüştü. Bakanlık K.Ç. ile ailesine hukuki, psikolojik ve sağlık desteği verileceğini açıkladı. Aile, yaşam koşullarının iyileştirilmesi için ekonomik yardımdan yararlanacak.

Milli Eğitim Bakanlığı da K.Ç.'nin başına gelenlerin okulunda duyulması nedeniyle başka bir lisede okuma talebi ve eğitim koşullarının iyileştirilmesi için harekete geçti.

SANIĞI HAPİSTEN KURTARAN DÜĞÜN OYUNU

K.Ç aile meclisinin "Ya evlenirsin ya ölürsün" kararıyla tecavüzcülerden V.B. ile 20 bin TL başlık parası karşılığında imam nikahıyla evlendirilmişti. Tecavüz davasında yargılanan damadın, düğün fotoğraflarını mahkemeye gönüllü birlikte olduklarının delili olarak sunmasıyla iki sanık da beraat etmişti.

MAHKEMEYE 'BU DÜĞÜN DÜZMECE' DEMİŞTİK

Kadın hakları dernekleri ve hukukçular, düğün fotoğraflarının mahkemeye delil olarak sunulmasıyla, tecavüz davası sanıklarını serbest bırakan mahkeme kararına tepki gösterdi.

Avukat Burak Göncü (K.Ç.'nin avukatı): Verilen karar, haksız ve hukuka aykırı. Sanıklar, K.Ç.'nin yaşından ve bölgenin hassasiyetlerinden yararlanarak bir evlilik düzmecesi kurarak şikayetinden vazgeçmesine sebep oldular. Bu durum sanıkların tutuksuz yargılanmasına sebep oldu. K.Ç., kandırıldığını fark ettikten sonra şikayetine devam etti. Fakat mahkeme toplum vicdanı takdirini kullanması gerekirken sanıklar hakkındaki şikayetten vazgeçilmesi sebebiyle düşme kararı verdi. Her iki sanık, önce tahliye olup tutuksuz yargılanıyor, biri düzmece düğün yapıyor. Düğün fotoğraflarını delil olarak mahkemeye sunduktan sonra "İşimiz bitti. Zaten sahipsiz" diyor, kızı evden kovuyorlar. Mahkeme de mağdurenin sahipsizliğine sahipsizlik katan bir karar veriyor. Oysa ikinci celsede mahkemede K.Ç.'nin aile baskısı nedeniyle konuşamadığı için mahkeme salonunu boşalttık, bu düğünün düzmece olduğunu anlattık. Ama yargı, kamu davası olarak davanın sürmesine karar vermek yerine sanıklar hakkında K.Ç.'nin şikayetten vazgeçmesini neden göstererek davanın düşmesine karar verdi. Kadın hakimin şerh oyu da verilen kararın adaletsiz ve hakkaniyetten uzak olduğunu ortaya koyuyor. Bu kararın Yargıtay'dan döneceğini umuyorum.

TOPLUMSAL BİR KANGREN

Nuray Karaoğlu (KADER) K.Ç.'nin başına gelenler toplumumuzun kangren haline gelen sorunu. Kadına her türlü şiddet, erken yaşta zorla evlendirme, konunun ne denli vahim olduğunu gösteriyor. Kadınların ikincil cins olarak görülmesi, kadınların insan haklarından faydalanmalarının önünde bariyer oluşturuyor.

HUKUKA AYKIRI

Avukat Canan Arın: Sorulması gereken sorusu şu: Nikah, tecavüzden önce mi sonra mı kıyıldı, resmi nikah var mı? Türkiye'de kadın hareketinin en büyük başarılarından biri, kadınların kendilerine tecavüz edenle evlendirilmeleri durumunda tecavüz edenin cezadan muaf kılınması kılıfının engellenmesiydi. Bu olayda yargıçların önlerine gelen fotoğrafları kadının rızası olarak kabul etmeleri de hukuka aykırıdır. Kaldı ki şikayetinden vazgeçmesi, ailenin 20 bin TL başlık parası alması sonucunda olduğuna göre kadın üzerindeki baskı çok açıktır. Karara muhalif kalarak şerh yazan kadın yargıcın bütün gerekçelerine katılıyorum. 20 bin TL karşılığında mal olarak kabul ettikleri çocuklarını satmışlardır. Tecavüz sanığının ailesi oğullarını cezadan kurtarmış, karşı taraf da kızlarını feda etmiştir. Karar, hukuka tamamen aykırıdır.

ÇOCUK YAŞTAKİ TECAVÜZDE 'RIZA' ARAMAK

Canan Güllü (Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı) Birleşmiş Milletler, 0-18 yaş arasındakileri çocuk olarak tanımlıyor. Peki çocukta 'rıza' yaşı diye bir kavramı gündeme getirirseniz ne olur? İşte böyle ucube kararlar çıkar. Yargı, toplum ve hükümet yetkililerine diyoruz ki kadını cinsel obje görme zihniyetini bırakın. Önce çocuk sonra birey olarak farkındalıkları artıralım. Bakın, kapımızda bir başka tehlike daha bekliyor. Nüfusta beyan usulü bildirim de bu tecavüzlerin üstünü örtecek. Bu ülkenin Cinsel Suçlar Yasa Tasarısı'nı anlama, algılama ve uygulama sorunu var. Rıza da yaş sınırı da kapımızın önündeki en büyük tehlike. Kız çocuklarının hayatlarını devlet eliyle karartan yargı kararlarının Yargıtay'dan dönmesi gerekir. Sizin takip ettiğiniz bu davada şerh koyan kadın hakime binlerce teşekkür.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber