Deniz Baykal'a tıbbî bir tavsiye: Tayyip Bey'in bel fıtığını şişle ve kızgın demirle tedavi edebilirsiniz

Kaynak : Sabah
Haber Giriş : 25 Mart 2007 09:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

murat bardakçı

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın belfıtığı olduğunu öğrenen Deniz Baykal'ın "Çankaya yokuşuna fıtıkla çıkılmaz" diyerek siyaset sözlüğümüze "fıtıksız başkanlık" kavramını ilâve etmesi, bana 15. yüzyılın ortalarında yaşamış olan Şerefeddin Sabuncuoğlu adındaki bir hekimin "Cerrâhiyyetü'l-Hâniyye" isimli kitabını hatırlattı. Temeli kızgın demirle dağlamaya ve vücudun hastalıklı bölgelerini özel olarak imal edilmiş metal âletlerle yarmaya dayanan bu tedavi sistemini, Başbakan Erdoğan'a zevkle tavsiye edebilir düşüncesiyle Deniz Baykal'a hatırlatmak istedim..

Çankaya'ya kimin çıkacağı tartışmaları sürerken, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın belfıtığı olduğunun duyulması üzerine Deniz Baykal "Çankaya yokuşuna fıtıkla çıkılmaz" buyurdu. Siyaset sözlüğümüzde artık fıtıksız başkanlık diye yepyeni bir kavram var. Ben, CHP liderinin bu tıbbve meslekuyarıyı Başbakan'ın hem sağlığını, hem de siyasgeleceğini düşünerek yaptığından emin olduğum için bu kadarla yetinmemesi ve mâlum belfıtığının tedavisi için bizzat yardım etmesi gerektiğine inanıyorum. İşte bu düşünceyle, Deniz Baykal'a tavsiye edebileceği eski bir kitabı ve bu kitapta yazılı olan tedavi usullerini hatırlatmak istedim.

USTURUPLU DAĞLAMA

Deniz Bey'e tavsiye edeceğim kitap, bundan beş buçuk asır önce, kaleme alınmış olan bir eser: "Cerrâhiyyetü'l-Hâniyye"... Amasya'daki "dârüşşifâ"nın, yani hastahanenin hekimi olan Şerefeddin Sabuncuoğlu'nun yazdığı "Cerrâhiyyetü'l-Hâniyye"deki tedavi metodları iki temele dayanıyor: Vücudun hastalıklı bölgelerinin kızgın demirle dağlanmasına yahut metalden yapılmış özel âletlerde yarılmasına... Şerefeddin Sabuncuoğlu adı size günümüzün isimlerindenmiş, yani ad ve soyad imiş gibi gelebilir ama öyle değil. Bu, eski zamanlarda azrastlanan fakat günümüzdekilere benzer bir isim. Şerefeddin'e göre, hastalıkların sebebi tabiat ile onun uzantısı olan insan vücudu arasındaki uyumsuzluklardır ve dağlama, yani hastalıklı bölgeye kızgın demirle müdahale sayesinde, tabiat ile vücudun bozulan dengesinin yeniden kurulması mümkündür. Sadece dağlamanın kâr etmeyeceği hastalıklarda ise, vücudun ârızalı olan yerlerinin yarılması gerekir ve Şerefeddin, kesip biçme ameliyesinde kullandığı âletleri de bizzat kendisi imâl etmektedir. Ama, kızgın demir, cızzz! diye yapıştırılmaz ve daha hafif bir metod uygulanır. Hastaya, önce ilâç verilir. Meselâ baş, kulak ve boğaz ağrılarında birkaç gün boyunca havanda dövülmüş müshil hapları içirilir. Ağrı azalmasa bile hastalıklı bölge yumuşamış ve sıra dağlamaya gelmiştir. Bu gibi hastalıklarda, dağlanması gereken yer burunun üzerindeki bir noktadır. Doktor iri bir zeytin çekirdeğini ateşte iyice kızdırıp kor hâline getirecek ve hastaya Şerefeddin'in ifadesiyle kafa kemiği görünene kadar bastıracaktır. İş bitince dağlanan yeri tuzlu suya batırılmış pamukla temizleyecek ve yanmışderi düşünce, hasta şifaya kavuşmuş olacaktır.

İSTER DAĞLA, İSTER YAR

Diş ağrısı için yapılan tedavi de bunun benzeridir. Bir demir çubuğun ucuna pamuk tutturulur, çubuk kaynamış yağa batırılır, sonra pamuk ve demir dişin köküne kadar ağza daldırılır. Zonklama geçmediği takdirde, hastanın ağzı tamamen yağ ile doldurulur ve bir saat kadar bu vaziyette bekletilir. Şerefeddin'e göre, fıtığın bile her çeşidinin tedavisi mümkündür ve bunun da iki yolu vardır: Dağlamak yahut yarmak... Hastaya bu iki tedaviden birini, yahut ikisini de birden uygulamak tabibin kararına kalmıştır. Bu sayfada beş buçuk asır öncesinin doktoru Şerefeddin Sabuncuoğlu'nun tam metni Prof. Dr. İlter Uzel tarafından 1997'de yayınlanan Cerrâhiyyetü'l-Hâniyye isimli eserinden tedavi, yani dağlama ile ilgili bazı çizimler yeralıyor. Ben, "Çankaya yokuşuna fıtıkla çıkılmaz" diyen Deniz Baykal'ın her ne kadar işkenceyi andırsa da, aslında sadece şifa vermeye yarayan bu tedavi metodları ile ilgili olarak Başbakan Erdoğan'a tavsiyede bulunacağına eminim.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber