Bozdağ: Deniz Feneri hadisesinde şipşak yaptılar

Biz biliyoruz ki Deniz Feneri hadisesinde şipşak yaptılar, hemen. Baktınız, karar çıktı. Öyle 4 yıl falan da sürmedi. Ne kadar hızlı bir yargılama süreci olduğunu hep beraber gördük ama NSU davalarına baktığınızda halen bitmedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Eylül 2017 13:06, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bozdağ: Deniz Feneri hadisesinde şipşak yaptılar

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Rusya'dan S-400 füze sisteminin alımıyla ilgili, "Komşumuz Rusya ile bir görüşme başladı. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Putin arasındaki iyi diyalog da bunun hızlı ilerlemesine yol açtı ve Türkiye ile Rusya arasında şu anda S-400 füzeleri konusunda anlaşmalar imzalandı, kapora ödendi. Bundan sonra süreç devam edecek. Kendi güvenliğimiz bakımından bunu zorunlu görüyoruz. Teknoloji transferini de içeren büyük bir adım." dedi.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'nin, Rusya'dan S-400 füze alımını eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, yurt dışından eleştiriler olabildiğini ve her ülkenin kendi çıkarları açısından olayı değerlendirdiğini ancak yurt içinden ana muhalefetin eleştirisini anlamanın mümkün olmadığını belirtti.

Türkiye'nin, ulusal güvenliğini sağlama konusunda her türlü tedbiri alma hak ve yetkisine sahip olduğunu vurgulayan Bozdağ, "Hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk, Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelerin tamamı Türkiye'ye bu hakkı vermektedir. Kendi güvenliğimizi, hava sahamızı ve sınırlarımızı buralara dönük saldırılara karşı koruyacak savunma sanayi malzemelerine, silahlara, füzelere sahip olmamız lazım. Türkiye de elbette kendi güvenliğine ilişkin gerekli adımları atacak. NATO ülkeleri, ABD veya başka devletler Türkiye'nin hava savunma sistemini kurması ve diğer savunma ihtiyaçlarını karşılaması konusunda ihtiyaçlarını karşılamadığı takdirde Türkiye ne yapacak? 'Benim ihtiyacım var, bu ihtiyacımı siz karşılamıyorsunuz' diye ihtiyaç ortadan kalkmadığına göre, bu ihtiyacın giderilmesi lazım. Ya kendi üretecek ya da üreten birilerinden bu ihtiyacı gidermek zorunda. Bütün ülkeler bunu yapıyor." ifadelerini kullandı.

- "Füzeler Kılıçdaroğlu'nun güvenliğini de sağlayacak"

Türkiye'nin alternatifsiz olmadığının, tek bir kapıdan mal almak zorunda bulunmadığının altını çizen Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bu nedenle komşumuz Rusya ile bir görüşme başladı. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Putin arasındaki iyi diyalog da bunun hızlı ilerlemesine yol açtı ve Türkiye ile Rusya arasında şu anda S-400 füzeleri konusunda anlaşmalar imzalandı ve kapora ödendi. Bundan sonra süreç devam edecek. Teknoloji transferini de içeren büyük bir adım. Kendi güvenliğimiz bakımından bunu zorunlu görüyoruz. Dolayısıyla burada CHP liderinin memnun olması gereken bir şey var çünkü bu füzeler onun da güvenliği için alınıyor. Bu ülkenin güvenliği için alınıyor. Tabii biz NATO üyesiyiz. Bu silahların, NATO'nun kullandığı silahlarla uyumu, diğer konular, elbette bunlar bizim de gündemimizde ve bu işler yapılırken bu hususlar da dikkate alınacaktır."

Alman yetkililerin Türkiye'ye silah satışı konusundaki çelişkili açıklamalarını değerlendiren Bozdağ, 2017'nin Almanya, Fransa, Hollanda ve Avusturya'da seçim yılı olduğunu hatırlattı. Bozdağ, bu ülkelerde seçimin ana malzemesinin Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu, Almanya'nın bu süreçte Türkiye ile yatıp kalktığını ifade etti.

- Türkiye-Almanya ilişkileri

Bir Türk vatandaşı olarak, Türkiye'nin Avrupa ülkelerinde gündem olmasından rahatsız olmadığını dile getiren Bozdağ, bunun Türkiye'nin gücünü de gösterdiğini, dünyanın çok güçlü ülkelerinin bile seçim yaparken Türkiye'ye dönük politikaları konuşmadan halktan oy isteyemediklerini vurguladı.

Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye'nin bu kadar malzeme yapılması, oralarda yaşayan vatandaşlarımıza, Türkiye ile ilişkilerin sağlıklı seyrine gerçekten büyük zararlar veriyor. Biz bunu gördük. Halbuki bekleriz ki siyasi seçimlerde kendi halklarının iktidardan beklentilerine nasıl cevap vereceklerini, ülkelerinin iç sorunlarını, uluslararası sorunlarını nasıl çözeceklerini konuşsunlar, bunun üzerinden oy devşirsinler ama öyle olmadığını gördük. Ben umuyorum ki seçimden sonra aklıselim hakim olur ve bu ilişkiler normalleşme seyrine girer. Benim bu anlamda bir beklentim var. Çünkü seçim bitince işin harareti de ortadan kalkacak. Belli bir zaman sonra normalleşme olacağını tahmin ediyorum."

Alman yetkililerin, Türkiye'ye silah satışının kısıtlanmasına ilişkin açıklamalarını doğru bulmadığını ifade eden Bozdağ, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in tek başına böyle bir yetkisi olmadığını vurguladı. Bozdağ, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de bunu doğru bulmadığı yönünde açıklama yaptığını hatırlattı.

- "Kötü komşu kişiyi mal sahibi yapar"

Merkel'in iradesinin hakim olması ve Türkiye-Almanya ilişkilerinin bu açıdan olumlu seyir takip etmesi temennisinde bulunan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Kötü komşu kişiyi mal sahibi yapar. Türkiye, savunma sanayi konusunda yerlileştirme politikasını AK Parti hükümetleri döneminde ana politika edinmiştir. Biz iktidara geldiğimizde yüzde 20'lik yerlilik oranı vardı, şu anda yüzde 65'i yakalamış durumdayız. Bize yapılan her olumsuz hareket, bizim o konuda kendi yerli imalata yönelmemizi sağlamaktadır. Biz o alanda yeni adımlar atıyoruz. Örneğin SİHA'lar, İHA'lar konusunda bize kapıları kapattılar, vermediler. Parasını verdiğimiz şeyler uzadı, tamire gönderdiğimiz şeyler bir türlü tamirden gelmedi. Sonuçta biz hem İHA'yı yaptık, İHA'dan daha ilerisi SİHA'yı yaptık. Şimdi kendi otomatik silahımızı, tankımızı, savaş gemisi ve helikopterlerimizi yapıyoruz. Bu tür adımlar bizi mal sahibi yapmaya ve erken mal sahibi olmaya mecbur edecektir. Sayın Gabriel'e teşekkür ediyorum, onların askıya aldığı her konuda kendi imkanlarımızla yeni şeyler geliştirebileceğimizi ve yerlilik oranını artırma konusunda bu alana daha fazla bütçe ayırabileceğimizi düşünüyorum. O yüzden bunlar bizi bu alana zorlayacaktır."

- "Olayın aydınlatılmasının bu kadar uzun sürmemesi lazım"

Almanya'da, aralarında Türklerin de bulunduğu yabancıların katledilmesine ilişkin, NSU davasında yıllar sonra savcılığın, tek sanık hakkında müebbet hapis cezası istediği hatırlatılarak, "Bu davanın bu kadar yıl geçmesine rağmen resmen karara bağlanmamasının nedeni ne olabilir?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Bozdağ, "Almanya'nın yetkilileri, Almanya'nın bir hukuk devleti olmasıyla iftihar ediyorlar. Geçen Sayın Merkel de öyle bir açıklama yaptı ama hukuk devletinde bir olayın aydınlatılmasının bu kadar uzun sürmemesi lazım." dedi.

NSU cinayetlerinde 8 Türk vatandaşı, bir Yunan, bir de polisin öldürüldüğünü hatırlatan Bozdağ, şöyle konuştu:

"Olayın aydınlatılması tam yapılamadı. Şu anda bu olaya karıştığı iddia edilen iki kişi şüpheli şekilde öldüler. 'İntihar' dendi, acaba ne kadar intihar, ne kadar intihar değil bu tam aydınlığa kavuşturulamadı. İkincisi, bu örgütün devlet içindeki irtibatları üzerinde de yeterli inceleme yapılamadı. Eyalet parlamentolarında ve Almanya Federal Meclisinde bu konuda komisyonlar kuruldu. Onların raporlarında dahi bu bağlantıların aydınlatılamadığına ilişkin değerlendirmeler var. Devlet içinde NSU'nun bağlantılar var mı, yok mu istihbaratta ve poliste? Bu konu da aydınlığa kavuşturulamadı. 'Bu konuda ihbarlar var mıydı, bu olaylar engellenebilir miydi, engellenebilirse neden engellenmedi?' sorularının da yeterince cevabı bu dosyalarda verilmiyor."

- "Deniz Feneri hadisesinde şipşak yaptılar"

Davanın, üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen hala karara bağlanamadığına dikkat çeken Bozdağ, şunları kaydetti:

"Biz biliyoruz ki Deniz Feneri hadisesinde şipşak yaptılar, hemen. Baktınız, karar çıktı. Öyle 4 yıl falan da sürmedi. Ne kadar hızlı bir yargılama süreci olduğunu hep beraber gördük ama NSU davalarına baktığınızda halen bitmedi. Şimdi savcı mütalaa verdi ama karar ne zaman verilecek o da belli değil. Artık bunun karara bağlanması gerekiyor. Biz de bekliyoruz, karara bağlanmasını geç de olsa olumlu bir adım olarak değerlendirdiğimizi ifade etmek isterim. Sanıklar öldüğü gibi tanıklar da ölüyor yani olayın aydınlatılmasına yardımcı olacak kim varsa bir bakıyorsunuz bir şekilde ortadan kayboluyor. Bu da anlaşılır gibi değil. O nedenle bu olay aydınlatılmadan ve pek çok soru karşılık bulmadan öyle görünüyor ki kapatılacak."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber