İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Mezhepçilik fitnesi, İslam dünyasını yakacak en önemli ateşlerden biri

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Müslümanların Kur'an ve sünneti doğru anlaması, İslam'ın kavramlarını doğru öğrenmesi, öğretmesi ve yaşaması durumunda bugün İslam dünyasında tek bir terör örgütünün yer bulamayacağını belirtti.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Eylül 2017 13:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Mezhepçilik fitnesi, İslam dünyasını yakacak en önemli ateşlerden biri

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırmaları Merkezi (IRCICA), Azerbaycan Kafkas Müslümanları İdaresi, Azerbaycan Dini Kurumlardan Sorumlu Devlet Komitesi ile Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin iş birliğinde düzenlenen "Türkiye-Azerbaycan Örneğinde İslam Dayanışması Uluslararası Konferansının açılışında konuştu.

Bekir Bozdağ, İslam dünyasının, İslam'ın doğru anlama, anlatma, öğrenme, öğretme ve yaşama ile dini kavramların doğru algılanmasına çok büyük ihtiyacı olduğu bir dönemde böylesi toplantıların tertip edilmesinin, farkındalığın oluşmasına çok büyük katkı sağlayacağını söyledi.

"Türkiye-Azerbaycan örneğinde İslam dayanışması" denildiğinde bunun "Tek millet, iki devlet" arasındaki bir dayanışma olduğu gibi aynı kültürden beslenen bir millet, tek bir anlayış olacağını belirten Bozdağ, çünkü iki devletin kültürlerinin bağının aynı olduğunu dile getirdi.

Katılımcıların her birinin kana kana içtikleri medeniyetin, kültür çeşnisinin aynı olduğunu, aynı yerden beslendiğini, aynı kaynaklardan ve aynı anlayışları birlikte paylaştığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti:

"Bu bizim için büyük bir birliktelik, dayanışma nedenidir. İslam dünyasının bugün içinde bulunduğu sorunlar ve Müslümanların yaşadığı sıkıntıların ana nedenleri herkes tarafından kendince ayrı ayrı değerlendiriliyor. Ama karşı karşıya olduğumuz sorunlara baktığımızda Kur'an, sünnet, kısaca İslam konusunda Müslümanlar arasında yer etmiş olan cehaletin çok büyük yer tuttuğunu görüyoruz. Müslümanlar Kur'an ve sünneti doğru anlamış, İslam'ın kavramlarını doğru öğrenmiş, öğretmiş ve yaşamış olsalar, bugün İslam dünyasında tek bir terör örgütünün yer bulamamış olması lazım. Bir yandan DEAŞ terör örgütü, bir yandan FETÖ terör örgütü, bir yandan El Kaide terör örgütü, bir yandan Boko Haram terör örgütü, bir yandan adını unuttuğumuz başkaca terör örgütleri. Nereden bakarsanız bakın, İslam'ı, Kur'an-ı istismar eden, Allah'la, Peygamberle, Kur'an'la insanları ölüme atan ve daha ziyade şeytanın peşinden koşan pek çok terör örgütü vardır. DEAŞ, El Kaide terör örgütü ve diğer terör örgütlerinin ortaya çıkmasından sonra yeryüzünde insanlar 'Müslümanım' diyerek çok rahat şekilde gezebilme imkanını neredeyse kaybetmek üzere."

"PANZEHİRİ BİLİMDİR, DİNİN DOĞRU ÖĞRENİMİ VE ÖĞRETİMİDİR"

Amerika'da, Batı'da, başka yerlerde İslamofobi adı altında resmen ve alenen İslam düşmanlığı yapıldığını dile getiren Bozdağ, esasında İslamofobi'nın, bu düşmanlığın hafif bir kavramla ifade edilişinden başka hiçbir mana ifade etmediğini vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, şunları kaydetti:

"Bütün şeytanlar bir araya gelseler, 'İnsanların Müslümanlardan, İslam'dan, Kur'an'dan, Peygamber Efendimizden nefret etmesi için nasıl bir organizasyon yapabiliriz?' diye düşünseler ancak DEAŞ terör örgütü gibi bir organizasyon yapabilirler. Şu anda DEAŞ terör örgütü başta olmak üzere İslam'ı istismar eden bütün terör örgütleri yaptıklarıyla Allah'a, Peygamber'e ve İslam'a en büyük düşmanlığı ve kötülüğü yapıyorlar. O nedenle bu terör örgütleri karşısında mücadelede en önemli görev İslam alimlerinindir, bilim insanlarınındır. Müftülerimize düşmektedir. Din görevi yapanlara düşmektedir. Eğer dinimizi doğru kavramlarla, doğru şekilde anlatamazsak o zaman bu terör örgütleri dinimizi ve hepimizi kirletmek için daha pek çok maalesef suçları işlemeye devam edecektir. Bunların panzehiri bilimdir, dinin doğru öğrenimi, öğretimidir."

"İSLAM'I İSTİSMAR EDEN TERÖR ÖRGÜTLERİNİN VARLIĞI, DİN EĞİTİMİNDE BAŞARISIZLIĞIMIZIN GÖSTERGESİ"

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, dinin doğru öğretilmesinin önemine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer dinin doğru öğrenimi ve doğru öğretilmesi konusunda çekingen davranırsak yerin altı dini istedikleri gibi öğreten, çarpıtan farklı yapılarla, terör örgütleriyle doluşur, evlatlarımız elimizden kaçar gider. O nedenle diyorum ki her yerde 'dini doğru öğretmek, doğru öğretilmesine katkı sağlamak ve bu konudaki mekanizmaları insan hakları ve hürriyetler çerçevesinde işler kılmak bu terörle, teröristle mücadelede en önemli güç kaynağımızdır, en önemli dayanağımızdır. Nerede bunlar kapanıyorsa orada bir zaman sonra bakıyorsunuz şikayet ettiğimiz terör örgütleri orada yuvalanıyorlar ve orada güç bulabiliyorlar. Kur-an'ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hadisleri İslam dayanışmasının nasıl olduğuna ilişkin çok güzel örnekler ortaya koyuyor. Ama bugün sıkıntı Kur'an'ın ortaya koyduğu bu dayanışma ve Peygamberimizin hayatında gösterdiği bu dayanışma örneğinden bizim çok ama çok uzakta olmamızdır."

Bozdağ, din eğitimi konusunda bazı ayetlerden örnekler vererek, "Bugün Türkiye'de ve dünyanın değişik yerlerinde İslam'ı istismar eden terör örgütlerinin varlığı din eğitimi noktasında bizlerin başarısızlığının somut göstergesidir. İslam'ı kullanarak bir insanı öldürdüğü halde cennete gideceğine inanan böylesi canavarların olduğu ve çoğaldığı bir ortamda İslam alimlerinin onların işlediği cinayetlerden manevi mesuliyetten kurtulamayacaklarına inanlardan birisiyim. Biz, 'Bize ne' diyemeyiz. Doğruları söyleyeceğiz, doğruları anlatacağız ve doğru bilgiyle bu teröristlerin, terör örgütlerinin karşısına çıkacağız, Hakk'ın ve hakikatin temsilcisi olacağız." şeklinde konuştu.

Bakara suresinin "Islah edicileriz" diye geçinenlerin nasıl insanları birbirlerine düşürdüklerini, nasıl aldattıklarını, nasıl bir şeytanla yoldaşlık yaptıklarını anlattığını dile getiren Bozdağ, onun için bütün bunların üzerinde detaylıca durmaya ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

Bekir Bozdağ, İslam'ın yaşatmayı emreden bir din olduğunu, öldürmeyi emretmediğini ifade ederek, onun bu emrine rağmen dünyanın dört bir yanındaki fotoğrafın maalesef İslam'ın gerçek fotoğrafı olmadığını ve bugün bu algı operasyonlarının oluşturduğu fotoğrafla boğuşmak zorunda olduklarını dile getirdi.

O nedenle algı operasyonlarına karşı da hep beraber mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları aktardı:

"Mezhepçilik fitnesi İslam dünyasını yakacak en önemli ateşlerden biridir. Mezhepçiliğe karşı da bütün İslam ülkelerinin, Müslümanların bir ve bütün olması şarttır. Peygamber Efendimiz hangi mezhepten? Vahabi midir Allah'ın Resulü yoksa Şia mıdır? Yoksa başka bir mezhepten midir? Hangi mezhepten Allah'ın resulü. Hz. Ömer, Hz. Ebubekir, Hz. Ali, Hz, Osman, Sahabe-i Kiram'ı hangi mezhebe sokacaksınız? Onlar Allah'ın dininden ve Peygamber Efendimizin yolundan gidenler. Bizim işimiz de o. Allah'ın dininde, Peygamber Efendimizin yolunda gitmemiz lazım. Ama maalesef mezhepçilik hastalığı o kadar yaygınlaşıyor, o kadar insanları rehin alıyor ki, Kur'an ve sünnet mezheplerin gölgesinde kalıyor. Kitapları okuyorsunuz Allah'ın ayetlerini, o mezhep ne kadar haklı, ne kadar doğru söylüyor onun için delil olarak kullanıyorsunuz. Peygamber Efendimizin hadislerini, sünnetlerini o mezhebin ne kadar doğru mezhep olduğunu ispatlamak için kullanıyor. Dini anlamak için uğraşmıyor. Peygamberi, Kur'an-ı doğru anlamak için uğraşmıyor, tam tersine mezhebinin doğruluğunu ispatlamak için uğraşıyor. Bunun bize bir faydası yok.

Biz mezhepleri doğru algılamadık diye sorgulanmayacağız. Bu kadar müftünün huzurunda soruyorum. Ben mezara girince Cenabı Allah 'Sen Hanefi mezhebini çok iyi anladın mı, anlamadın mı?' diye bana bir soru soracak mı? 'Kur'an-ı çok iyi yaşadın, yaşamadın, dinini çok iyi öğrendin, öğrenemedin, uydun, uymadın mı?' diye mi soracak? Ama bakıyorsunuz başka bir noktaya doğru gidiyor."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber