İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Tohumda kaliteyi kim düşürüyor?

Devletine bağlı çiftçi kendi ürettiği tohumu kullanabilir, ama satamaz! Kanundan ilham alınarak mevzuata yerleştirilmiş bir handikap! Tohumunu satabilmesi için, devlete bağlı olması, çiftçilik yapması, çiftçi belgesi alması yetmez, birliklere de bağlanması gerekir. Hatta birliklere bağlanmazsa çiftçilik belgesi iptal edilebilir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 27 Eylül 2017 09:31, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Tohumda kaliteyi kim düşürüyor?

M. Murat GÜN

Tohum Kalitemizi Kim Düşürüyor?

Devletine bağlı çiftçi kendi ürettiği tohumu kullanabilir, ama satamaz! Kanundan ilham alınarak mevzuata yerleştirilmiş bir handikap! Tohumunu satabilmesi için, devlete bağlı olması, çiftçilik yapması, çiftçi belgesi alması yetmez, birliklere de bağlanması gerekir. Hatta birliklere bağlanmazsa çiftçilik belgesi iptal edilebilir.

Tohumculuk yapmak mı istiyorsunuz? 5553 sayılı tohumculuk kanunu ve bununla ilgili mevzuata göre, bütün işlemlerinizi tamamladınız. Yetmez. İlgili birliğe üye olmak zorundasınız. Üye olmak istemezseniz de, sonunda üye oldurulursunuz. Üye olmanız, üyelik aidatı ödemeniz ve birliğin ne yaptığını merak etmeniz dışında, çok da sorunlu bir durum değildir. Hatta birlik sayesinde bazı faydalandırmalarda yaşayabilirsiniz. Bu sizin bağlılık performansınıza bağlı!

Tohumcu oldunuz ve kendi tohumunuzu sertifikalandırma yetkisi de aldınız. Artık sertifikalı tohum satacaksınız. Bu yetki almanın ne demek olduğunu bir örnekle açılayacak olursak, şöyle ki; sınava girdiniz, kendiniz soruları sordunuz, kendiniz soruları cevapladınız, kendiniz kendinize not verdiniz ve yetkililere, ben dersi geçtim diyerek sonucu teslim ettiniz. Aslında çok güzel bir uygulama, çünkü tam mükemmeliyetçi bir yaklaşım! Ama işin içinde ticaret olunca böyle bir açıklama saflık olur. Peki, bunun denetimi yok mu? var. Ama binlerce numunenin denetimine yetişmek mümkün mü? Ne mümkün! Peki denetlenip olumsuz bulunan, işlem yapılan, var mı? Bir Allah bilir, bir de bu işi yapan kulları bilir. Bu durumun sonunda, sertifikalandırma yetkisini alıp bunu uygulayan tohumcu, sertifikalı tohum üreticisi oldu mu? Oldu.

Yetkilendirilmiş, yani kendi sertifikasını kendi veren 30 küsur tohumculuk firması var ve sayıları hızla artıyor. İşin ucunda para var, teşvik var. Şimdi sorumuz şu; siz olsanız, kendi laboratuarınızda test ettiğiniz, kendi tohumluğunuz, herhangi bir testten kaybetse, kendi ürününüz olan bu tohumluğa "sertifika alamaz" diyerek o partiyi imha eder misiniz? Ya da kendi kendinize (kendi yaptığınız testin sonucuna) itiraz edip! itiraz numunelerini devletin yetkili birimlerine götürüp test ettirir misiniz?!

Devlet eliyle yapılan sertifikalandırma işlemlerinde ne gibi bir sıkıntı vardı ki, ille de yetkilendirme diye bastırılıp mevzuata yamandı. Bütün bunlar olurken, bir taraftan da devlet eliyle sertifikasyon kuruluşları açılıyor. Bu kadar çok yetkilendirmenin olduğu alanda bu kuruluşlar ne iş yapacak?

Yetki alan tohumculuk firmalarının bağlı bulunduğu birlik yöneticileri, kaçak tohumdan muzdarip olduklarını dillendirirken, haklı olarak kaçak tohum için; onaylı olmaması, hiçbir kontrolün yapılmaması, genetik safiyetinin belirsizliği, çimlenme yeterliliğinin bilinmemesi, hastalıklardan ari olup olmadığının bilinmediği yönündeki açıklamalarda bulunmaktadır. Aynı yöneticilerin, yukarda kısaca zikretmeye çalıştığımız yetki alan tohumcuların sertifikalandırma sürecini de aynı hassasiyette takip etmelerini ve ülkemiz tohumculuğunun gelecekteki kalite ve verimi açısından devlete ve sektöre gereken desteği sağlamalarını bekleriz. Aksi halde Türkiye genelinde %1 bile olmayan kaçak tohum söylemi hedef şaşırtma mesabesinde kalacaktır.

Tohumculuk alanında belediyelerin ve diğer kuruluşların çiftçiye yardım amacıyla dağıttığı alet ekipman desteğine karşı çıkarak ve tohumculuk alanında hep yönlendirici konumunu öne çıkarmak suretiyle, bu alanda şerik kabul etmeyen bir eda takınan oluşum; öncelikle üyelerinin eğitimi, yetki almış üyelerinin yaptıkları işleri doğru yapıp yapmadıklarının takibi, kaliteyi hedefleyen tutumu, üyelerince yerli çeşitlerin tercih edilmesinin teşviki ve bu alandaki yetkilileri yönlendirmekten çok destek olmayla ilgilenmeleri asli görevleridir. Ülkemizde tescil edilen yeni çeşitlerin %90'a yakını yabancı menşelidir. Bu yabancı çeşitleri getiren firmalar söz konusu birliğin üyeleridir. Peki bu birlikler yerli çeşitlerin geliştirilmesi, çoğaltılması, öne çıkarılması ve yabancı çeşitleri tescile getirmenin sınırlandırılması ile ilgili ne yapmıştır? Hiçbir şey!

Sonuç;

- Birliklere üye olmayan tohumcuların çiftçilik belgesinin geçersiz sayılması yanlıştır.

- Kaçak tohumu bahane ederek, çiftçilerin farklı kanallardan alet ekipman tedarikine karşı çıkmak, Bu alanda tekel olma, tek söz sahibi olma girişimidir.

- Birlikler, üyelerine bu alanla ilgili ciddi eğitim verme sorumluluğundadır.

- Birliklerin bu alandaki fonksiyonu, resmi kuruluşları yönlendirme çabası yerine, tavsiye ve teklif getirme düzeyinde olmalıdır.

- 5553 sayılı yasa, daha gerçekçi bir şekilde ele alınmalı ve yeniden güncellenmelidir.

- Yetkilendirme şartları gözden geçirilmeli, tohumluk kalitesinin geleceği düşünülerek tedbir alınmalıdır. Gerekirse yetkilendirmeden vazgeçilmelidir.

- Yetkilendirme almış, birlik üyesi tohum firmalarının, sertifikalandırma süreci birliklerce hassas bir şekilde takip edilmeli, kaliteyi olumsuz manada etkileyecek unsurlar elemine edilmelidir.

- Birlikler üyelerine yerli çeşit geliştirme ve tescile getirme konusunda teşvik etmelidir.

- Birlikler yabancı çeşit getiren tohumculara sınırlandırma getirme konusunda devlete yardımcı olmalıdır.

Zaten birlikler, bunları yapmak için var değimlidir? Bunların hakkını vererek yapmıyorsa ne yapıyordur?!

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber