'Gerekirse taksi tutup gelin' emri

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki faaliyetlere ilişkin, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski Başyaveri Albay Ali Yazıcı, eski Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış'ın da bulunduğu 534 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 17 Ekim 2017 14:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Gerekirse taksi tutup gelin' emri

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde yapılan duruşmaya sanıklar, avukatları ve yakınları ile TBMM, Başbakanlık, TRT ve diğer kurumların müşteki avukatları katıldı.

Sanık eski Uzman Çavuş Yunus Can Ergişi, izinden dönüşünün ilk günü olan 15 Temmuz'da, dönemin tabur komutanı Fedakar Akça'nın tabur yoklamasındaki konuşması sırasında tatbikat yapılacağını öğrendiğini savundu.

Ergişi, Akça'nın, "Günü ve zamanı belli olmayan bir günde erlerin de dahil olacağı bir tatbikat yapılacak. Tatbikatın amacı kışlaya herhangi bir terör saldırısı karşısında alayda toplanma reaksiyon süresini ölçmek olacaktır. Tatbikatı bizzat Muhsin Kutsi Barış ve Genelkurmay 2. Başkanı denetleyecektir." dediğini aktardı.

Akça'nın, herkesin kılık kıyafetine dikkat etmesini, bir kişinin bile eksik olmamasını istediğini belirten Ergişi, o dönemki bölük komutanları Recep Karabayır'ın da benzer bir konuşma yaptığını söyledi.

Ergişi, Karabayır'ın, "Bu tatbikatı bir kere yapalım, beni mahçup etmeyin. 24 saat telefonlarınız açık olsun, 'Şarjım bitti' diye bir mazeret kabul etmiyorum. Gerekirse taksi tutup gelin. Genelkurmay 2. Başkanı gelecek ve tatbikatı bizzat yerinde denetleyecek. Hatta 1. Başkan'ın bile gelme ihtimali var. Tatbikat alarmı verildiğinde alayda olacaksınız. Birbirine yakın olanlar birlikte gelsin." ifadelerini kullandığını anlattı.

15 Temmuz'da gün içerisinde herhangi bir tatbikat hazırlığı yapmadan mesaisini tamamladığını ifade eden Ergişi, akşam saatlerinde WhatsApp üzerinden tatbikatın başladığı haberini alır almaz aynı muhitteki arkadaşlarıyla alaya gittiğini kaydetti.

Alaydan G-3 piyade tüfeği aldığını ve kalmadığı için mühimmatsız şekilde takıma katıldığını ileri süren Ergişi, "Yoklamalar ve kontrollerin ardından tatbikatın biteceğini düşünürken, Alay Komutanı Barış, Genelkurmaya DEAŞ saldırısı olduğunu, emniyetini alacağımızı söyledi ve telefonlarımızı toplattı. Darbeyi önceden bilsem neden telefonumu bırakayım, neden korumasız bir hücum yeleği alayım, neden şarjörsüz Genelkurmaya gideyim." diye konuştu.

Genelkurmaya girdikten sonra şüphelendiği hiçbir durum yaşamadığını öne süren Ergişi, saat 02.30 sıralarında uçak sesleri gelmeye başladığını söyledi.

Ergişi, bu sırada flamalı siyah bir araçtan inen uzman çavuşun hızlı şekilde nöbet kulübesine mühimmat verip gittiğini belirterek, bunu görünce terör saldırısının gerçek olabileceğini düşündüğünü ileri sürdü.

O an yaşananlara anlam veremediğini savunan Ergişi, arslanlı kapıdan vatandaşların girmeye başladığını, daha sonra safari kıyafetli rütbelilerin "Kimseyi yaklaştırmayın, gelen olursa vurun." dediğini kaydetti.

Vatandaşlardan darbe girişimi olduğunu öğrendiğini savunan Ergişi, "O an elim, ayağım boşaldı. Tatbikat için geldiğimizi söyledik. İnsanlara müdahalemiz olmadı. Karşımızda durdular, baktılar, baktılar, 'Bunlar saf salak, hiçbir şeyden haberi yok' diye bırakıp gittiler." ifadelerini kullandı.

Ergişi, çevrelerinde bulunan askerleri kimseye ateş etmemeleri konusunda uyardıklarını iddia etti.

Daha sonra toplandıklarını ve bir olaya karışmadıklarını savunan Ergişi, öğlen saatlerinde oradan ayrıldıklarını bildirdi.

Sanık Ergişi, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'den, suçlu bulunmaları halinde Fedakar Akça ve Muhsin Kutsi Barış'tan da şikayetçi olduğunu söyledi.

- "Gerekirse alayda kal"

Sanık eski uzman çavuş Nurhak Can, 13 Temmuz'da tatbikat olacağının ancak zamanının henüz belirlenmediğinin söylendiğini aktardı.

15 Temmuz sabahı dönemin Bölük Komutanı Burak Ercan'ın, "Arkadaşlar bu gece tatbikat olabilir, herhangi bir sıkıntısı olan var mı?" sorusu üzerine gelmek için aracının olmadığını söylediğini belirten Can, Ercan'ın gelememe ihtimaline karşı gerekirse alayda kalmasını istediğini, kendisinin ise bunu kabul etmediğini savundu.

Daha sonra o dönemki Takım Komutanı İsmail Kutluay Mıhçı'nın kendisi ve bir uzman çavuş arkadaşını yanına çağırdığını ifade eden Can, Mıhçı'nın araç problemini sorduğunu, kendisinin de bir arkadaşıyla görüşüp bu sorunu çözdüğünü bildirdiğini anlattı.

Can, Mıhçı'nın, "Arkadaşlar akşam size 'Pars' diye mesaj atacağım" dediğini, WhatsApp kullanmaması nedeniyle arkadaşının kendisini araması konusunda anlaştıklarını kaydetti.

Arkadaşlarıyla alaya gittiğini, burada Burak Ercan'dan mühimmat aldığını belirten Can, içtima alanında manga komutanı olduğunu öğrendiğini ancak mangada tanımadığı kişiler bulunduğunu ifade etti.

Alay Komutanı Barış'ın "Genelkurmaya IŞİD saldırısı var, gazanız mübarek olsun." dediğini aktaran Can, telefonları bırakıp çıkmalarının istendiğini bildirdi.

Can, Genelkurmayda flamalı siyah bir araçtan inen uzman çavuşun kendilerine doğru "Bu sizin" deyip mühimmat kutusu bıraktığını, bu sırada bir vatandaş grubunun gelmeye başladığını söyledi.

Safari kıyafetli bir binbaşının "Arkadaşlar tel örgüden kimseyi geçirmeyin, geçen olursa vurun." dediğini aktaran Can, bu sözler üzerine silahını kuran bir askere kızdığını ve şarjörünü çıkarttırdığını savundu.

Bir süre sonra bir komutanın geldiğini ve "Tabur komutanının emri, nöbet kuralları geçerli, mecbur kalınmadığı sürece silah kullanılmayacak." diye konuştuğunu belirten Can, uçakların alçak uçuş yaptığını, vatandaşların seslerini duymaya başladıklarını kaydetti.

Can, vatandaşların taş atmaya başladığını ve askerlerden ağaçların altından çıkmamalarını istediğini, silah sesleri gelmeye başladığını, yan tarafında bulunan safari kıyafetli askerin de havaya ateş ettiğini gördüğünü söyledi.

Askeri ateş etmemeleri konusunda uyardığını ileri süren Can, içeri giren vatandaşlardan darbe yapıldığını öğrendiğini bildirdi.

Can, uyarısına karşın askerlerinin havaya ateş ettiğini, askerlere kızarak silahlarını indirmelerini istediğini iddia etti.

Daha sonra helikopterlerin vatandaşların bulunduğu yerlere ateş ettiğini anlatan Can, "Helikopterin ateş ettiğini görünce kendimi kaybettim ve helikopterin olduğu yere doğru mermim bitene kadar ateş ettim." savunmasını yaptı.

Duruşmaya öğle arası verildi.

Ferdi Türkten

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber