'Ağaçları kurumasın' diye evinden ayrılmıyor

Antalya'da Tahtalı Dağı eteklerinde elektriği ve suyu olmayan ahşap evinde tek başına yaşayan Dudu nine, çocuklarının ısrarlarına rağmen zorluklarla büyüttüğü ağaçlarını bırakıp bir yere gitmiyor.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 20 Ekim 2017 18:56, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Ağaçları kurumasın' diye evinden ayrılmıyor

Antalya'nın Kemer ilçesi Tahtalı Dağı eteklerinde 650 rakımda bulunan ahşap dağ evinde iki çocuk büyüten 70 yaşındaki Dudu Habire, eşi Hüseyin Habire'yi 10 yıl önce karaciğer kanserinden kaybetti.

Elektrik ve suyu olmayan evinde yalnız yaşayan Dudu nine, evini terk ederse tenekelerle su taşıdığı ve "çocuk" gibi büyüttüğü ceviz, zeytin, dut, kayısı ve nardan oluşan 20 ağacının kurumasından endişe ediyor.

Çevresinde hiçbir yerleşim bulunmayan, kayalık patikalardan ulaşılabilen evinin bahçesinde yetiştirdiği ürünlerle yemek yapan Dudu Habire, çocuklarının ilçe merkezine taşınması yönündeki taleplerini ise "Ağaçlarımı bırakıp bir yere gidemem." diyerek geri çeviriyor.

"Gidersem uzun süre buraya gelemem"

Yalnızlığını radyo dinleyerek gideren Dudu Habire, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 45 yıl önce eşiyle kaçarak evlendiklerini, bulundukları dağa yaptıkları derme çatma evde yaşamaya başladıklarını söyledi.

Eşiyle 15-20 keçiye bakıp onlardan elde ettikleri süt ve etlerle geçimlerini sağladıklarını anlatan Habire, iki çocuğunun büyüdükten sonra Kemer'e yerleştiğini dile getirdi.

Eşinin ölümünden sonra keçilere bakmaya gücünün yetmediğini aktaran Habire, "Çocuklarım, keçileri satıp beni Kemer'e evlerine götürmek istedi. 'Biz sana bakarız. Seni şehre götürelim, rahat edersin' dediler. Gidersem uzun süre buraya gelemem. Gelmediğim zaman da domuzlar, yabani hayvanlar buraları mahveder." dedi.

"Ağaçlara çocuklarım gibi baktım"

Ağaçları bir çocuk gibi elleriyle büyüttüğünü söyleyen, Dudu Habire, şunları söyledi:

"Çocuklarımı burada büyüttüm. Keçilerimi otlatırken, bir çocuğumu sırtıma diğerini de kucağıma alıyordum. Bu ağaçları dağdan 20 kiloluk tenekelerle su taşıyarak suladım. Gençliğimde tenekeleri omzuma alıp suyu getirir, ağaçları sulardım. Burayı, ağaçlarımı bırakıp bir yere gidemem. Ağaçlara çocuklarım gibi baktım."

Yunus İçen

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber