Fakıbaba başarılı olmak istiyorsa 'tohum'a el atmalı!

Tohumculukta "Üretim İzni" Garabeti

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 23 Ekim 2017 12:20, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Fakıbaba başarılı olmak istiyorsa 'tohum'a el atmalı!

Tohumda Millileşme Çağrısı

M. Murat GÜN

Tohumculukta "Üretim İzni" Garabeti

Yeni bitki çeşidinin; kalitesi ve verimliliği onaylanmadan, tıpkı tescilliymiş gibi, üretilmesi ve satılması, milli tohumculuğa vurulan en büyük darbedir.

Tohumda "üretim izni" ile tohum firmaları kazanıyor ama tarımsal gücümüz, etkinliğimiz ve geleceğimiz kaybediyor.

Bizdeki tohum "üretim izni" uygulaması dünyanın hiçbir ülkesinde yok.

Dışarıdan gelen yabancı çeşitler, çoğu bitki türünde, üretim hakimiyetini ele geçirdiği için, Enstitüler ve Üniversiteler bitki ıslah çalışmalarına yoğunlaşmıyorlar.

8-9 yıllık emek ve çalışma sonucu bitki ıslah eden, ıslahçıların nesli tükeniyor.

Tescil edilmemiş olan bitki çeşidine verilen üretim iznini kaldırdığınız an, yerli çeşit çalışmaları güçlenmeye başlayacak ve gerçek milli çeşitler ortaya çıkacaktır.


Yeni bitki çeşitlerine, henüz tescil edilmeden üretim izni veriliyor. Yani kalitesi ve verimliliği tespit edilmeden, tıpkı tescilliymiş gibi, üretilmesi ve satılması serbest hale gelmiş oluyor. Bizdeki bu üretim izni uygulaması, dünyanın hiçbir ülkesinde yok.

Bizde niye var? Diğer ülkelerde niye yok?

Bizde; milli tohumculuğumuz gelişsin, ülkemiz kazansın diye değil de, bu gün için; firmalar kazansın, istatistiklerde üretim yüksek görünsün diye var. Ya yarın! Evet yarınını düşünenler; ikinci, üçüncü sınıf tohumlarına, pazar bulma mutluluğunu yaşayan, yabancı tohum firmaları ile dünya tarımına bu yolla yön veren devletlerdir. Çünkü onlarda, bizdeki gibi tohumculuğun gelişmesini engelleyen, tescil öncesi "üretim izni" uygulaması yoktur.

Bu üretim izni serbestisi ile ülke dışında tescili yapılmış olan veya tescil aşamasında olan yabancı bitki çeşitleri, ülkemize rahatça gelip pazarımızda yerini alıyor, hatta pazarımızı istila ediyor.

Bunların büyük çoğunluğu kendi yerli firmalarımız eliyle gerçekleşiyor. Peki, tohum firmaları özellikle niye bu yolu tercih ediyor?

Bir bitkinin ıslah süreci, ortalama 8-9 yıl sürüyor. Biyoteknolojik uygulamalarla bu süreyi biraz daha kısaltmak mümkün. Islah çalışması; bilgi, emek, zahmet ve masraf istiyor. Ama sonuçta ıslah ettiğiniz çeşit, kendinizin malı oluyor. Gerçek manada milli çeşit oluyor. Ve tohumculuğunuz güçleniyor, kimseye muhtaç olmuyorsunuz. Bu alanda yönlendirme ve güdülme yaşamıyorsunuz.

Çok yeterli olmasa da, Araştırma Enstitüleri, Üniversiteler ve çok az sayıda tohumcu firma, 8-9 yıllık sıkı bir çalışma ve emek sonucu bitki ıslah ediyor ve yeni bir çeşit olarak tescile sunuyor. Yani gerçek manada yerli ve milli çeşit diyeceğimiz bitki çeşitlerini tescile sunmuş oluyor. Dolayısıyla bu ürün, ticarete, en az 10 yıllık sürecin sonunda arz edilmiş oluyor. Ancak özellikle yabancı ülkelerde tescil edilmiş veya tescil aşamasına gelmiş bir çeşidi ülkemize getirenler, üretim izni alarak, getirdikleri tohumları hiç zaman kaybetmeden direk ticarete arz etmiş oluyorlar. Islah çalışması ile 10 yıl kaybetmeden hemen para kazanmaya başlamış oluyorlar. Böyle olunca da; Ülkemiz yabancı menşeli bitki çeşitlerinin üretilip satıldığı pazar haline gelmiş oluyor. Dışarıdan gelen çeşitlerin çok da üstün kalitede olmadığını göz önüne alırsak, ülkemiz, yabancı tohum çeşidi çöplüğüne dönmüş oluyor. Tek amacı para kazanmak olan tohum firmaları kazanıyor ama tarımsal gücümüz, etkinliğimiz ve geleceğimiz kaybediyor. Dışarıdan gelen yeni çeşitler, üretim hakimiyetini ele geçirdiği için, Enstitüler ve Üniversiteler bitki ıslah çalışmalarına, haliyle yoğunlaşmıyorlar. Kendi kaynaklarımız da, böylece körelmiş oluyor. Bu alanda çalışmak doğal olarak firmalarında işine gelmiyor. Dolayısıyla yabancı menşeli tohum üretiminin hakimiyeti gittikçe artıyor. Gelecek açısından çok tehlikeli olan bu durumun bu günden görülmesi ve çözülmesi şart.

Görüldüğü gibi, hayvancılıkta dışa bağımlı hale gelmekte olan tarımımız, en temel konulardan biri olan tohumda da, dışa bağımlı hale gelme yolunda ilerliyor. Bunu önlemenin çok basit bir yolu var. Tescile getirilen bitki çeşidine, özellikle yabancı bitki çeşidine tescil edilmeden önce verilen "üretim iznini" kaldırdığınız an, yerli çeşit çalışmaları güçlenmeye başlayacak ve gerçek milli çeşitler ortaya çıkacaktır. Ya da yabancı ülkelerde olduğu gibi tescil edilmeden üretim izni vererek, ticarete arz etmek yerine, sadece çoğaltım amaçlı üretim iznine müsaade edilirse, bu sorun ortadan kalkacaktır.

Gidişata bakınca, genel manada tarımımızın, özel manada tohumculuğumuzun millileşmesi için, üzerinde kafa yoracak ve çözüm bulacak, "milli tarım aklının" hala oluşmamış olması üzücü!

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber