Off-shore yasal olsa da etik kuralları çiğniyor

Önce Panama şimdi de Paradise Belgeleri off-shore şirketlerini su yüzüne çıkardı. Kanunlara uysa da başta siyasiler olmak üzere zenginlerin vergi ödemeden kazanç elde ettiği bu sistemin ne kadar etik olduğu ise tartışılır

Kaynak : Karar
Haber Giriş : 08 Kasım 2017 08:35, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Off-shore yasal olsa da etik kuralları çiğniyor

1980 sonrasında hızla artan liberal ekonomik sistem gelir dağılımının hızla bozulmasına neden oldu ve zenginler daha zengin yoksullar daha yoksul hale geldi. Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam'ın raporuna göre, dünyanın en zengin 62 kişisinin serveti, dünya nüfusunun yarısı olan 3,6 milyar insanın mal varlıklarına denk geliyor. Raporda, çok uluslu şirketlerin off-shore merkezlerine yatırımlarının ise 2000-2014 yıllarında 4 kat artarken, kaçırılan verginin de yılda 100 milyar dolara ulaştığı ifade edildi. Özellikle 2008 krizi sonrasında off-shore ülkeleri sayesinde vergi vermeden kazanç sağlama yolunu daha sık kullanmaya başlayan şirketlerle hükümetlerin mücadelesi hızlandı. Bu tarihten sonrası hükümetler ülkelerindeki hesapları diğer ülkelerle paylaşma yoluna giderken İsviçre, bu anlaşmaya uymadı. 2015 yılında basına sızan belgelere göre 2008 yılında hazırlanan bir rapora göre, gizli hesaplardaki toplam mevduatın 100 milyar dolar olduğu ifade edildi. 2016 yılında patlak veren, İtalyan 'Corriere della Sera' gazetesinin 'bütün zamanların en büyük finans skandalı' yakıştırmasını yaptığı varlık gizleme faaliyetlerine katılanlar arasında eski ve görevdeki 12 devlet ve hükümet lideri ile 128 politikacı, milyarder ve ünlü sporcu da bulunuyordu. Kayman ve Bermuda Adaları gibi Panama da Latin Amerika'nın en önemli finans merkezleri arasında yer alıyor. Liberal yasaları bankaları Latin Amerika'ya çekiyor. Panama Belgeleri skandalı, Panama'yı etkilemediği gibi bu ülkedeki yatırımların artmasına da yaradı. Son olarak ise Paradise Belgeleri ile 120'den fazla politikacının sırları bir kez daha ortaya saçıldı. 'Paradise Papers' olarak adlandırılan yeni sızıntılar, 13.4 milyon belgeden oluşuyor ve ABD Başkanı Donald Trump'ın milyarder ticaret sekreterinin Rusya ile olan bağları, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun baş bağışçısının gizli ticari ilişkileri, İngiltere Kraliçesi ve farklı ülkelerden 120'den fazla politikacının off-shore ortaya döküldü.

ÇİFTE İRLANDALI HOLLANDA SANDVİCİ

Uluslararası şirketler genelde finansal literatürde 'Çifte İrlandalı Hollanda Sandviçi' adı verilen metodu kullanarak ABD'de vergi ödemekten kaçınıyor. Bu metodu uygulamak için şirketler İrlanda'da iki şirket kuruyor ve Amerika'daki satışlarından elde ettikleri gelirleri 'telif ödemesi' olarak İrlanda'daki Şirket 1'e yönlendiriyor. Böylece ABD'de kar etmedikleri için herhangi bir vergi de ödemiyorlar. Diğer ülkelere yaptıkları satışları ise İrlanda'daki Şirket 2'ye yönlendiriyorlar. Sonra da Hollanda'nın vergi avantajlarından yararlanarak bu parayı Hollanda'ya ve Hollanda'dan tekrar İrlanda'daki Şirket 1'e yönlendiriyorlar. Son adımda ise kar, bir vergi cennetinde realize ediliyor ve vergi ödemeden şirket içinde kullanılmaya devam ediyor.

NEDEN YAPIYORLAR?

Peki şahıs ya da şirketler neden off-shore bankaları tercih eder?

1. Gizlilik: Öncelikle kıyı bankaları müşterilerinin bilgilerini paylaşmak zorunda değildir. Bu sebeple varlıklarını saklı tutmak isteyenler off-shore bankaları tercih edebilir.

2. Güvence: Stabil bir siyasi ve ekonomik konjektüre sahip olmayan ülkelerin vatandaşları ülkelerindeki banka varlıklarının dondurulması ya da varlıklarına el konması riskini bertaraf etmek için bu bankaları tercih edebilirler.

3. Vergi kolaylığı: Örneğin; Ülkemizde şirketler için uygulanan kurumlar vergisi oranı yüzde 20'dir. Bir şirket, organizasyonunu off-shore finans merkezinde kurduğunda karının yüzde 20'sini devlete vergi olarak ödemek yerine yeniden işine yatırabilir.

4. Faiz ve kredi avantajı: Ayrıca bu bankalar bazı dönemlerde standart bankalara göre daha yüksek mevduat faizi ya da daha düşük kredi oranları sunabilirler.

K. NEDİR? VERGİ CENNETLERİ

Off-shore (kıyı) bankaları genel olarak 'vergi cenneti' ülkelerde faaliyet gösteren ve mudilerinin (mevduat müşterilerinin) bankanın faaliyet gösterdiği bankalardan farklı bir ülkede ikamet ettiği finansal kuruluşlar olarak tanımlanır. Off-shore şirketlere sahip olmak kanunlara aykırı olmasa da özellikle siyasilerin bu açığı kullanarak vergi ödemekten kaçınmaları tüm dünyada tartışılan konuların başında geliyor. Vergi cennetleri olarak kabul edilen bu ülkelerdeki hesapların şeffaf olabilmesi yolunda adımlar atılması ve ülkelerin ortak hareket etmesi gerekiyor.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber