İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Diğerleri biniyor diye helikoptere binmiş

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Kasım 2017 20:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Diğerleri biniyor diye helikoptere binmiş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, olay tarihinde üsteğmen rütbesiyle Genelkurmay Baskanlıgı Ozel Kalem Mudurlugu Ozel Kalem Islem Subayı olarak görev yapan sanık Mehmet Akçara savunma yaptı.

Akçara, 15 temmuz günü nöbetçi olduğunu, komutan çıkmadığı için mesaiye devam ettiğini savundu.

Dışarıdan gelen sesler üzerine koridora çıktığını ve özel kuvvet personelini gördüğünü ifade eden Akçara, bu kişilerin "Tatbikat var, derhal herkes odasına geçsin." dediklerini ve kendisinin de buna uyduğunu söyledi.

Bir kaç dakika sonra isimliği çıkarılmış 2 özel kuvvet personelinin Genelkurmay Başkanına ve karargaha saldırı olacağını, güvenlik sorunu nedeniyle herkesin gözaltında tutulacağını söylediklerini savunan Akçara, kelepçelenerek gözaltına alındığını ileri sürdü.

Akçara, daha sonra tatbikat için geldiğini söyleyenlerin gözetiminde, onların kendilerinden istediği bazı malzemeleri getirmek için alt kata indiklerini ve tekrar odasına geçtiğini savundu.

Uzun süre odasında gözaltında durduğunu öne süren Akçara, burada karargaha giriş çıkışların yasak olduğunun söylendiğini belirtti.

İlerleyen saatlerde lavaboya gidip geldiğini ve saat 01.00 sıralarında televizyonda kalkışma haberlerini gördüğünü anlatan Akçara, o an özel kuvvet personelinin gerçekten Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı korumak için geldiklerini ve doğru söylediklerini düşündüğünü iddia etti.

Amiri Ramazan Gözel'in saat 02.00 sıralarında yanına gelerek, "Hazırlan, dışarı güvenli olunca çıkarsın." dediğini belirten Akçara, sivil kıyafetlerini giyip odasında beklemeye başladığını kaydetti.

Vatandaşların karargaha girdiği anlarda da odasında olduğunu öne süren Akçara, protokol subayı Kübra Yavuz'a bakmaya gittiğini, Yavuz'un odasında başka komutanların da bulunduğunu, komutanları odasına davet ettiğini savundu.

Sanık Akçara, bu kişilerin arkasından yürüdüğünü, onları rehin almadığını ileri sürdü.

Kimseye silah doğrultmadığını, tehdit etmediğini savunan Akçara, komutanlara odasında su ikram ettiğini, birlikte oturduklarını, bir süre sonra yeniden kendi odasına geçtiğini, komutanların da kapının sürgüsünü çekip beklediklerini iddia etti.

Sanık Akçara'nın, savunmasında kendisi dışındaki konulara ilişkin de yorumlarda bulunması üzerine bir müşteki avukatı "Kendini savun" diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine sanıkların bir kısmı ayağa kalkarak müşteki avukatlarının bulunduğu sıraya doğru bağırmaya başladı. Bu sırada bir sanığın "Sıra size de gelecek." dediği duyuldu.

Yaşanan gerginliğin ardından Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, bu sanıkları ve müşteki avukatını duruşma salonundan çıkardı.

Verilen aranın ardından sanık Akçara'nın çapraz sorgusuna geçildi.

Diğer sanıkların ve müştekilerin aleyhine ifadelerinin hatırlatılması üzerine Akçara, bunları kabul etmediğini söyledi.

- Biriken işleri bitirmek için mesaiye kalmış

Daha sonra olay tarihinde tuğgeneral rütbesiyle Genelkurmay Komuta Kontrol ve Hava Fuze Savunma Daire Baskanı olarak görev yapan sanık Mehmet Arif Pazarlıoğlu savunma yaptı.

15 Temmuz'da izin dönüşünde göreve başladığını belirten Pazarlıoğlu, izindeyken biriken işleri bitirmek için geç saate kadar çalıştığını, emir astsubayının saat 19.15'te ne zaman çıkacaklarını sorduğunu, kendisinin ise işleri bitirmek için çalışacağını söylediğini aktardı. Pazarlıoğlu, "Keşke onunla ben de çıksaydım. Darbeden suçlanan bir subay olmazdım." dedi.

Savcılıkta verdiği ifadeyi aynen tekrar ettiğini dile getiren Pazarlıoğlu, kamera kayıtları dosyaya hazırlık ifadesinden sonra girmesine rağmen Cumhuriyet Savcılığınca buna ilişkin savunma alınmadığını, sadece resimlere bakılarak darbeci olduğunun söylendiğini ileri sürdü.

Pazarlıoğlu, kamera kayıtlarının ısrarla incelenmesini talep ettiğini, darbeci olması halinde bunu talep etmesinin mümkün olmayacağını savundu.

Silah seslerini duyunca neler olduğunu sorduğunu, tatbikat yapıldığının söylendiğini ileri süren Pazarlıoğlu, iki askerle birlikte tatbikat denilen olayı bir süre izlediğini bildirdi.

Uçaklar uçmaya başladığında havacı bir subay olarak bir tatbikatın bu kadar geniş kapsamlı olamayacağını düşündüğünü ve olayı araştırmaya karar verdiğini savunan Pazarlıoğlu, bunun için harekat merkezine indiğini söyledi.

Kimliğini okuttuğunu ve geçersiz olduğu için giremediğini öne süren Pazarlıoğlu, kapının açılmasını istediğinde, "Komutanın emri, giriş çıkışlar yasaklandı, odanızda bekleyin." denildiğini aktardı.

Harekat merkezinin bağlı olduğu tümgeneral Baki Kavun'un yanına gittiğini anlatan Pazarlıoğlu, Kavun'un kendisinin de harekat merkezine alınmadığını söylediğini kaydetti.

Bunun üzerine akıllarına Merasim Sokak'taki patlamanın geldiğini savunan Pazarlıoğlu, karargaha terör saldırısı olabileceğini düşündüklerini, odalarının emniyetini alarak beklemeye karar verdiklerini ifade etti.

İlerleyen saatlerde televizyondan kalkışma olduğunu anladığını belirten Pazarlıoğlu, amiri konumundaki Baki Kavun'a ulaşmaya çalıştığını, ulaşamayınca odasına gittiğini ancak yerinde bulamadığını savundu.

Sanık Pazarlıoğlu, danışabileceği hiçbir bürokrat da bulunmadığını, karargahta kimin kalkışmacı olduğunu bilmediği için de kalkışmaya karşı mücadeleye dışarıda devam etmeye karar verdiğini söyledi.

Koridorlarda göründüğü fotoğrafların, karargahtan çıkmaya çalıştığı anlara ait olduğunu ileri süren Pazarlıoğlu, çıkmayı başaramayınca odasına döndüğünü, ertesi gün öğlen saatlerinde gözaltına alındığını anlattı.

- Diğerleri biniyor diye helikoptere binmiş

Olay tarihinde Ozel Kuvvetler Komutanlıgında jandarma astsubay üstçavuş olarak görev yapan sanık Mete Kılıçarslan da 15 Temmuz'da saat 13.00 sıralarında albay Murat Korkmaz'ın akşam gizli bir görev icra edileceğini, bunun için akşam belirttiği yere üniformasıyla gelmesini ve tatbikat için geldiğini söylemesini istediğini aktardı.

Akşam saat 21.00 sıralarında Korkmaz'ın arayarak muhafız alayına çağırdığını belirten Kılıçarslan, onun söylediği gibi kimlik kartını gösterip, tatbikat için geldiğini söyleyerek içeri girdiğini anlattı.

Burada Korkmaz'ı bulduğunu, silah ve teçhizat aldığını ifade eden Kılıçarslan, Korkmaz'ın, Genelkurmay'a saldırı olduğunu söylediğini, askeri araç bulunmadığı için sivil araçla hareket ettiklerini bildirdi.

Genelkurmay kavşağına geldiklerinde polislerin geçişlerine izin vermediğini ve muhafız alayına döndüklerini dile getiren Kılıçarslan, sabah saatlerine kadar burada beklediğini, hiçbir olaya karışmadığını ileri sürdü.

Sabah saatlerinde alaya iki helikopterin geldiğini belirten Kılıçarslan, diğer askerler helikopterlere binmeye başlayınca kendisinin de bindiğini ve nereye gittiklerini bilmediğini savundu.

Helikopterin Akıncı üssüne gittiğini aktaran Kılıçarslan, üssün bombalanmasının ardından tel örgülerden atlayarak oradan çıktığını, yolda ilk gördüğü kamyonu durdurduğunu, sonrasında polisler tarafından gözaltına alındığını söyledi.

- "Haberleri görüp geldim"

Olay tarihinde kurmay yüzbaşı rütbesiyle Genelkurmay Baskanlıgı Harekat Baskanlıgında görev yapan sanık Metin Demir ise 15 Temmuz'da sabah 09.00'da nöbetten çıkarak evine gittiğini, günü istirahat ederek geçirdiğini söyledi.

Akşam televizyondan olayları farkettiğini belirten Demir, bazı kanallarda darbe teşebbüsü olduğu, bazı kanallarda ise terör saldırısı yapıldığı yönünde haberler gördüğünü savundu.

İstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Daire'de görev yaptığını, burada çalışanların bu tür konularda emir beklemeden görev yerine dönmesi gerektiğini öne süren Demir, terör saldırısı olduğunu düşündüğü için saat 23.14'te birinci amirini arayarak Genelkurmaya geldiğini bildirdi.

Sanık Demir, güvenlik endişesi nedeniyle komşusu yüzbaşı Abdülkadir İlhan'dan kendisine eşlik etmesini istediğini ileri sürdü.

Milli Savunma Bakanlığı tarafındaki nizamiyeden girmeye çalıştıklarında nöbetçilerin kendilerini engellediğini savunan Demir, yaşananların ne olduğunu tam ve doğru olarak öğrenebilmek için görev yerine geçmesi gerektiğini düşündüğünü, nöbetçileri ikna etmek için de hiç görüşmediği halde tuğgeneral Atilla Gökesaoğlu tarafından çağrıldığını söylediğini bildirdi.

Sanık Demir, saat 23.55'te içeri girdiğini anlatarak, amiri olan Atilla Gökesaoğlu'nu aramaya başladığını, bir engelle karşılaşmamak için de üniformasını giydiğini savundu.

İstihbarat başkanlığı koridorunda kimseyi göremeyince şaşkınlık yaşadığını ileri süren Demir, Gökesaoğlu'nu bulabileceğini düşündüğü harekat merkezine gittiğini, burada da bulamayınca odasına döndüğünü kaydetti.

İlerleyen saatlerde televizyondan olayları tam olarak anladığını belirten Demir, daha sonra sicil amiri albay Rafet Kılıç'ın, dairenin FETÖ'cülere karşı korunması gerektiği yönündeki talimatları doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü.

Sanık Demir, saat 03.45 civarında kalkışmanın hedefine ulaşmayacağının anlaşıldığını, dairesine de saldırı olmayacağını düşündüğünden Genelkurmay'dan ayrıldığını, evine gittiğini söyledi. Demir, olayın ardından görevine devam ettiğini, 17 gün sonra gözaltına alındığını kaydetti.

Duruşma yarına bırakıldı.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber