'Şehir merkezinde hastane yapacak arsa bulamıyoruz'

Sağlık Bakanı Demircan: - "Yeni hastane yapacak yer arıyoruz. Gönül istiyor ki şehrin merkezinde hiçbir yere uğramayalım ama bu seferde şehrin dışına gidiyoruz. Ben belediyelere bir kanun teklifi olarak bu sorumluluğun yüklenmesinden yanayım. Şehirlerde eğitime, sağlığa zorunlu olarak imar planlarında yeterli yer ayırma zorunluluğunu getirmek lazım"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Kasım 2017 23:33, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Şehir merkezinde hastane yapacak arsa bulamıyoruz'

Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, şehir hastanelerinin şehrin dışına yapıldığı iddialarına ilişkin, "Yeni hastane yapacak yer arıyoruz. Gönül istiyor ki şehrin merkezinde hiçbir yere uğramayalım ama bu seferde şehrin dışına gidiyoruz. Ben belediyelere bir kanun teklifi olarak bu sorumluluğun yüklenmesinden yanayım. Şehirlerde eğitime, sağlığa zorunlu olarak imar planlarında yeterli yer ayırma zorunluluğunu getirmek lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Demircan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Demircan, CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın sağlık durumuna ilişkin bir soru üzerine, "Genel durumu iyi daha da iyiye gidiyor. Vital bulguları stabil. Şuur açık, yoğun bakımda takibi devam ediyor." bilgisini paylaştı.

Sağlık Bakanlığının Türkiye'deki 80 milyonun sağlık hizmetlerini yerine getirirken dikkat etmesi gereken hususların komisyonda paylaşıldığını ifade eden Demircan, yapılan uyarılardan istifade ederek, sağlık hizmetlerini en iyi şekilde yerine getireceklerini söyledi.

"Sağlık Bakanlığı mı? Hasta Bakanlığı mı?" şeklindeki eleştirilere yanıt veren Demircan, "Aslolan hasta olmamak ama mümkün değil. Herşeyi kontrol etme şansımız yok. Çevreyi kontrol ettik en optimum düzeye getirdik. Bu sefer beslenme sorunları önümüze çıkıyor. Hadi onu çözdük. Etrafımızda bizim sağlığımıza dokunan başka canlılar mikroorganizmalar var. Koruyucu sağlık hizmetleriyle onlardan korunduk. Herşeyi önlesek genetiğimizden gelen birtakım hastalıklar var. Hastalıktan kaçamıyoruz." ifadelerini kullandı.

Demircan, sağlıklı ortamı temin etmek, sağlığı korumak ve sağlığı bozulmuş insanların sağlığının düzelmesine yardımcı olmak gibi bir görevi yerine getirmek zorunda olduklarını vurguladı. Siyasi partiler olarak seçim zamanında millete programlarını sunduklarını ifade eden Demircan, "Milletimiz bu programları bizim geçmişte yaptıklarımızı ve geleceğe dönük vaatlerimizi değerlendirerek bir yetkilendirme yapıyor. Programlarımızda söz verdiğimiz hedefleri yerine getirmek için gayret ediyoruz." dedi.

Koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan bütçenin yetersiz olduğu konusundaki eleştirilere değinen Bakan Demircan, 2002 ve 2017'yi karşılaştırdıklarında bütçenin üç buçuk kat arttığını gördüklerini söyledi. Sağlık harcamlarında artış olduğuna işaret eden Demircan, "Biz Gayri Safi Milli Hasılayı da artırdık. Sadece bu harcamalara ayırdığımız ödenekleri artırarak devam etmedik. Bu süre içerisinde Gayri Safi Milli Hasılamız da üç misli arttı." ifadesini kullandı.

Şehir hastaneleri konusunda çok eleştiri aldıklarını dile getiren Demircan, bunlardan birisinin şehir hastanelerinin şehrin dışında ve ulaşımının zor olduğunu hatırlattı. "Bugünün sorunu değil" diyen Demircan, 1950'lerden sonra başlayan süreçte, kentlere düzensiz göçlerin başlamasıyla bunun bütün dönemlerin sorunları haline geldiğini söyledi.

- "Şehir merkezinde hastane yapacak arsa bulamıyoruz"

Şehir merkezlerinde hastane yapacak arsa bulamadıklarına dikkati çeken Demircan, "Eski hastanelerimizde hem dar mekanlarda yapılmış hastaneler hem süresi içerisinde ekleme yapılmış. Arsa alanları iyice sıkışmış. Ankara Sıhhiye bölgesinde hastaneler yığılmış. Mekanlar eski model koğuş tipi odalara sahipler. Bugünkü anlayışa uygun inşa edilmediği için ameliyathane ve acili uygun değil. Numunenin aciline gidince üzüldüm. Çok daha güzel olmalı. Hemen girişimde bulundum. Mühendis arkadaşları gönderdim. Ufak bir düzenleme yapacağız ama mekan yetmiyor." değerlendirmesinde bulundu.

Fakülte hastanelerinin de eskidiğini vurgulayan Demircan, bu konuda yeni çözümler üretmek gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'nin deprem sorununun da olduğunu belirten Demircan, 1999 öncesi yapılan inşaatların deprem yönetmeliğine uygun yapılmadığını ve büyük bir risk oluşturduğunu söyledi. Birçok hastanenin deprem konusunda riskli olduğunu dile getiren Demircan, bu hastanelerin süratle yenilenmesi gerektiğini söyledi.

Demircan, hastaneleri yenilerken arsaları geniş yerlerde yaparak çözüm aramaya çalıştıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Biz bu hastaneleri en az 60-70 yıl kullanmanın peşindeyiz. Yetmediği zaman nüfus artışı olursa yanındaki boş arsaya eklemeler yaparak bu sorunu çözelim istiyoruz. Eski hastanelerimiz bize bu imkanı vermiyor. Bu mekanlar ne olacak? Bu mekanlar milletin. Bu hastaneleri yıkacağız. Hastaneler zaten yıkılması gereken noktada. Bunların sahibi millet. İlgili bakanlık, milli emlak, maliye değerlendirir. Hastane, yeşil alan ya da eğitimin ihtiyacına göre değerlendirir. Bu ülkenin kaynağıdır. Ülkenin hayrına ne gerekiyorsa siyasi irade karar verir, hesabını da millete verir. Bunun gibi meseleye böyle bakalım."

İstanbul'da hastanelerde yaşanan durumun çözümü için bir çalışma yaptıklarını da aktaran Demircan, İstanbul'a 7 yeni hastane yapılması gerektiğini söyledi. İstanbul'daki eski hastanelerin de yenilenmesi gerektiğini ifade eden Demircan, "Yeni hastane yapacak yer arıyoruz. Gönül istiyor ki şehrin merkezinde hiçbir yere uğramayalım ama bu seferde şehrin dışına gidiyoruz. Ben belediyelere bir kanun teklifi olarak bu sorumluluğun yüklenmesinden yanayım. Şehirlerde eğitime, sağlığa zorunlu olarak imar planlarında yeterli yer ayırma zorunluluğunu getirmek lazım." dedi.

Şehir hastaneleri maliyetinin yüksek olduğu konusunda eleştirilere de değinen Bakan Demircan, Türkiye'nin sağlık mekanları ile ilgili ihtiyacını karşılamak için yerli sermaye ve tasarrufları kullanma imkanı yeterli olmayınca yabancı tasarrufları kullanma noktasına gelindiğini söyledi.

Demircan, şehir hastaneleri için yapılan ihalelere yüzde 80 dış sermaye, yüzde 20'si öz sermaye olmak şartıyla yatırımcının tekliflerine açıldığını ifade ederek, ihalelerin ön değerlendirme ve açık ihale şeklinde yapıldığını söyledi.

Şehir hastaneleri ihalelerinin klasik ihale yöntemiyle yapıldığını anlatan Demircan, devlet hastaneleri ihalelerinde çok daha fazla sorunlar yaşandığını söyledi. İhale modelinin açık eksiltme ile yapıldığından en düşük olana vermek zorunluluğunun olduğunu dile getiren Demircan, Ağrı'daki hastane yapımının 10 yıldır bu nedenle bitmediğini söyledi. Devlet hastaneleri ihalelerini en düşük teklif veren firmaya vermek zorunda olduklarını dile getiren Demircan, "Ağrı'da ikinci müteahhit de iflas etti şimdi üçüncü müteahhitle bitirmeye çalışıyoruz. Ağrı'daki hastanenin bitmemesinden memnun değiliz. Bu müteahhitimizde de iflas durumu olmazsa ocak ayında bitmesini planlıyoruz." diye konuştu.

Sağlık Bakanı Demircan, şehir hastaneleri tamamlanınca eski hastanelerin kapanacağını ancak eski olmayan hastanelerin kapanmayacağını söyledi.

Olağanüstü Halin (OHAL) uygulanmasının kişilerin ruhsal sağlığını olumsuz etkilediği eleştirilerine de yanıt veren Bakan Demircan, bölgede küresel bir operasyon yapılmak istendiğini bunun etkilerinden herkesin nasibini aldığını belirtti.

Türkiye'nin bu konuda güvenlik tedbirlerini de almak zorunda olduğunu ifade eden Demircan, "Terör belasıyla uğraşıyoruz bu konuda da tedbirlerimizi almak zorundayız. 15 Temmuz'da ihanet saldırısıyla karşı karşıya kaldık. Güvenlik ve özgürlük dengesini korumak zorundayız. OHAL'den dolayı vatandaşımızın asla özgürlüğü kısıtlanmamaktadır. Vatandaşın özgürlüğünü korumak için biz OHAL tedbiri almış durumundayız. Ne yapalım? Darbe girişiminde bulunanlara karşı hiçbir tedbir almayalım mı?" dedi.

Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, sağlık çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi için çalışmaların yapıldığını belirterek, "Önümüzdeki bütçeden sonra, Sağlık Yasa Paketi getireceğiz. Bu yasa çalışmamız, sadece sağlıkla ilgili olacak. Bunları komisyona getirmeden önce muhalefete ve kamuoyuna açacağız, tartışılsın, olgunlaşsın, ondan sonra biz tasarımızı getireceğiz komisyona." dedi.

Demircan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Açlık grevini sürdüren Nuriye Gülmen'in sağlık durumuna ilişkin soru üzerine Demircan, Gülmen'in 10 Ekim tarihinden bu yana Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yattığını anımsattı. Demircan, "Mahkum servisinde gözetim altında tutuluyor. Her gün 5 uzman doktordan oluşan heyet kendisiyle görüşüyor. Tedavi ve tetkiklerin yapılması gerektiği hakkında görüşülüyor ancak hiçbir şekilde tedaviyi kabul etmiyor." dedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre, şuuru açık olduğu sürece ne tetkik için kan alınabildiğini ne de tedavi için girişimde bulunulabildiğinin altını çizen Demircan, "Hastanın şuuru açık. Kendisiyle her gün görüşüyoruz. İzin verirse, sağlığının son durumunu gözleme dışında bir hekim ancak müşahede ile buna bakabiliyor. Yoksa, gelip ne kilosunu tartabilirsiniz, yapamazsınız, izin verecek. Etmiyor. Bizim yapacak bir şeyimiz yok. Biz ancak şuur kapanması olursa yasalar izin veriyor ve müdahale hakkını kullanıyoruz ama öyle bir durum olmadığı için biz öyle bir girişimde bulunmuyoruz." ifadelerini kullandı.

CHP'li milletvekillerinin "işine dönsün" talebi üzerine Demircan, "Sağlık Bakanı olarak bana emanet edilmiş. Bu yargının konusu. Elbette ki devletin sahibi millet. Millet yönetme yetkisini siyaset üzerinden kullanıyor. Biz, burada fikirlerimizi özgür ortamda söyleyeceğiz ama hakaret etmeyeceğiz, iftiraya kaçmayacağız ve yalan da söylemeyeceğiz. Bunda hemfikir miyiz? Ondan sonrasını konuşuruz." dedi.

Bakan Demircan, intiharlara ilişkin bir soru üzerine de "Kaba intihar hızı yüz bin, nüfus başına düşen intihar sayısını ifade ediyor. Dünya Sağlık Örgütü 2017 istatistik verilerine göre, Amerika'da yüz binde 14,3, Avrupa bölgesinde 14,1, Türkiye'de TÜİK verilerine göre 2015 yılında yüz binde 4,15. Gönül ister ki sıfır olsun ama insanlar da bu şekilde kendi hayatlarına son veriyorlar." diye konuştu.

Sağlık çalışanlarının yoğun çalıştığını ve yıprandığını ifade eden Demircan, sağlık çalışanlarının zor bir meslek icra ettiğini söyledi.

İhtisas yapanların bunu çok iyi bildiğini dile getiren Demircan, "Nöbetler, yoğun çalışma ortamı sağlıkta kaçınılmaz. Esas mesele, bir aritmetik meselesi. İhtiyacınız belli ve elinizdeki doktor sayısı belli. Elinizdeki doktor sayısını optimum seviyeye çekmedikçe, bizim ne asistanımız ne uzman hekimimiz optimum şartlarda çalışamayacak. Mecburuz, ekstra ilave çalışma yapmaya. Ümit ediyorum, 5 yıl içinde Türkiye pratisyen hekim açığını kapatacak. On yılı alan bir süre içinde de uzman hekim açığını kapatacak diyemiyorum. Çünkü yan dal gelişmesi çok hızlı. Dün dahiliye vardı, sonra nefrolojisi geldi, bir sürü branşlar geldi." değerlendirmesinde bulundu.

- "Şanlıurfa'ya AMATEM açılacak"

"Sağlık hizmetlerinde ana dilde hizmet verilmiyor" şeklindeki eleştiri üzerine Demircan, şunları söyledi:

"Bu, bizim afişimiz sağlık hizmetleriyle ilgili. Türkçe, Arapça, Kürtçe, Zazaca da, Zazaca herhalde. Öbür taraftan sağlık turizmi için verilen numarada da 6 dilde cevap veriliyor, hasta yönlendiriliyor. Böyle bir negatif bakışımız yok.

Hekimler de o dili konuşuyorsa konuşuyor, konuşamıyorsa elbette tercüman kullanılıyor. Başka yapacak bir şey yok. 90'lı yıllardan önce çarşı pazarda Kürtçe konuşulması yasaktı 12 Eylül darbesinden sonra. Yanlış bir şeydi ama 90'lı yılların başında bu düzeltildi. O dönemde ben bölgede çalışırken tercüman kullanıyordum. Ne yapacaksın?"

Bir milletvekilinin "ana dilde hizmet vermek esastır." ifadesi üzerine Demircan, "Esastır tabii. Kürtçe bilen bir hekim arkadaş çok rahat ana dilde hizmet verebilirdi ama ben Kürtçe bilmiyordum, öğrendim ama yetmedi." diye konuştu.

Sağlıkla ilgili konuların siyasetin dışında tutulmasının yanlış olduğunu çünkü sağlıkla ilgili tercihler yapılırken siyasi karar verildiğini ifade eden Demircan, "Ama bir yere gelince de siyaset üstü yaklaşalım." dedi.

"Sağlık Bakanlığının genel bütçe içindeki payı artmıyor." şeklinde yorumlar üzerine de Demircan, "Artacak inşallah, hep beraber artıracağız." ifadelerini kullandı.

Bakan Demircan, Merkezi Yönetim Bütçesi'nde döner sermaye bütçesinin görülmediğini doğrulayarak, "Bakanlığımıza döner sermayeden tahsis edilen kaynaklar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesi içerisinde zikredildiği için bu teknik bir konu." açıklamasında bulundu.

Şanlıurfa ilinde 91 tane 112 acil yardım ambulansı olduğunu da belirten Demircan, bunların yaş ortalamasının 4,3 olduğunu söyledi. Demircan, yeni ambulans alımında bunların yenileneceğini bildirdi.

Öte yandan Şanlıurfa'ya AMATEM açılacağını da belirten Demircan, uyuşturucuyla mücadeleye büyük önem verildiğini vurguladı. Demircan, "Gerçekten Türkiye bu konuda büyük bir saldırı altında. Ben meseleyi öyle görüyorum." dedi.

Bölgeler arasındaki doktor farkına ilişkin bir eleştiri üzerine de Demircan, şöyle devam etti:

"2002 öncesinde çok dengesiz bir dağılım vardı. 2002'den bugüne kadar yapılan çalışmalarla, mecburi hizmetle bunu bir şekilde elde ettik. Bir taraftan da hekim sayısı arttı. Hekim sayısının artması sayesinde belli bir dağılıma adım adım gidiyoruz. Tam istediğimiz dağılım oldu mu? Hayır. İzmir Ödemiş'ten de şikayet geliyor, yeterli hekim ve uzman yok diye. Cizre'den de geliyor."

Demircan, Cizre'de bir bebeğin doğumu esnasında annenin kaybedilmesine ilişkin, bunda uzman yokluğunun değil yönetim yanlışlığının etkili olduğunu söyledi.

- "Hemşire sayısını artırmak için Maliye Bakanlığımızdan kadro talep ettik"

Hemşire sayısının az olduğunun altını çizen Demircan, "Hemşire eksikliğimiz, Türkiye genelinde büyük bir sorunumuz. Hemşire sayısını artırmak için Maliye Bakanlığımızdan kadro talep ettik. İnşallah önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili Maliye Bakanlığımız açıklama yapacak, onu bekliyoruz." bilgisini paylaştı.

Sağlık Bakanı Demircan, yürütülen güvenlik soruşturmalarına ilişkin olarak da "Şu anda güvenlik soruşturması, arşiv araştırması yapılıp Bakanlığımıza bildirilen 19 bin 270 personelden 16 bin 305'inin ataması tamamlanmıştır. Geriye kalan bin 571 personelin Bakanlığımız güvenlik soruşturması değerlendirme komisyonunda değerlendirmesi devam etmekte, 173 personelin ise atama şartlarını taşımadığından dolayı atamasının yapılmayacağı kendilerine bildirilmiş. Bu, 19 bin 270'den şu ana kadar 173 kişi atama dışı tutulmuş, geriye kalan bin 571 kişi için soruşturma çalışması devam ediyor, 16 bin 305'inin de ataması tamamlanmış. Bizim ihtiyacımız var. Soruşturma bitip geldiğinde, hızla bu atamayı yerine getirmek istiyoruz, getiriyoruz da." ifadelerini kullandı.

Demircan, OHAL nedeniyle KHK ile ihraç edilen yan dal uzman hekimlerin durumuna ilişkin de "Daha önceden bir şekilde bunlarla ilgili izin verilmiş, 40 kişi var. Onlarla ilgili değerlendirme yapılacak. Elbette ki kamuda çalışma imkanı olmayanlar eğer özelde çalışmalarında sakınca yoksa çalışacaklar." diye konuştu.

Bakan Demircan, bugün çok verimli bir çalışma yapıldığına inandığını dile getirerek, komisyon üyelerinin de söylediği gibi sağlık çalışanlarının özlük haklarının geliştirilmesi konusunda çalışmaların yapıldığını ve yapılmaya da devam edeceğini vurguladı.

Demircan, "Bu konuyla ilgili önümüzdeki bütçeden sonra, Sağlık Yasa Paketi getireceğiz. Bu yasa çalışmamız, sadece sağlıkla ilgili olacak. Bunları komisyona getirmeden önce muhalefete ve kamuoyuna açacağız, tartışılsın, olgunlaşsın, ondan sonra biz tasarımızı getireceğiz komisyona. Hatta şu açılımı yapmak istiyorum. Yönergeleri bile önceden taslak olarak paylaşmak ve ondan sonra yayımlamayı düşünüyoruz eğer yayımlanmasında bir aciliyet yoksa." dedi.

Bunda amacın sağlığı günlük siyasetin dışına taşımak olduğunun altını çizen Demircan, "Sağlığı siyasetin dışına taşıyamayız ama günlük siyasetin dışına taşıyalım en azından. Günlük siyasetin çekişmesinin dışına taşıyalım ve hep birlikte ülkemize, milletimize hizmet edelim." diye konuştu.

Tüm ağlık çalışanlarına da teşekkür eden Demircan, sağlık çalışanlarının adeta şövalye ruhuyla çalıştıklarını söyledi. Demircan, az sayıda bir kadroyla hizmet verdiklerini anlattı.

Teşkilat yapısındaki değişikliğe ilişkin olarak da Demircan, "2011'de yapılan düzenlemeyi topyekun kaldırmadık, geriye dönüş değil. Geriye dönüş olsa, eskiden sağlık müdürleri devlet memuruydu, şimdi sözleşmeli. Yani, 2011'de yapılan düzenlemeyi topyekun kaldırmadık, uygulamanın şeklini dönüştürdük. Yine sözleşmeli sistemle devam ediyoruz ama üç başlılık olmasın, sistem verimli bir şekilde çalışsın istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Demircan'ın soru ve eleştirileri yanıtlamasının ardından Sağlık Bakanlığı, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun 2018 yılı bütçeleri kabul edildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber