Okulda tecrit iddiası

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 17 Nisan 2007 16:37, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 18:59

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, bir ilköğretim okulunda tek başına ders gören 11 yaşındaki Hepatit B'li öğrencinin tecrit edilmesinin söz konusu olmadığını söyledi.

ÖĞRENCİNİN TECRİT EDİLDİĞİ İDDİASI

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, İstanbul'daki bir ilköğretim okulunda tek başına ders gören 11 yaşındaki Hepatit B'li öğrencinin tecrit edilmesinin söz konusu olmadığını, okuma-yazma öğrendiğinde arkadaşlarının arasına alınacağını söyledi.

Özer, yaptığı açıklamada, B.D'nin, ilköğretim 1. sınıfa giden çocuklardan farkı bulunduğunu ifade ederek, 6 yaşındaki çocukların arasına, 11 yaşında okuma-yazma bilmeyen bir çocuğun alınamayacağını, bunun etik, psikolojik ve pedagojik olarak mümkün kabul edilemeyeceğini kaydetti.

''Bu çocuğun okuma-yazması yok. İlkokula bu yıl başlayan çocukların tümü okuma yazma öğrendi'' diyen Özer, B.D'nin iki kelimeyi yan yana getiremediğini söyledi. Özer, şöyle devam etti: ''Milli eğitim olarak bu çocuğa yaptıklarımızı, kendi çocuklarımıza yapmadık. Kıyafetlerini, eğitim setlerini aldık. Ailesine yardım ettik. Evine öğretmen gönderdim. Olmadı. Okulun içine aldık, ayrı bir sınıf verdik. Tek başına bir öğretmen giriyor derse. Okuma-yazmayı öğrenince de onu tekrar arkadaşlarının arasına alacağız.''

''ÇOCUĞUN SAĞLIĞI BİZİM İÇİN ÖNEMLİ''

Çocuğun ailesine bakanlık olarak gerekli tüm hizmeti verdiklerini belirten Özer, ''Vicdanen ve kanunen müsterihiz. Sağlık Bakanlığından görüş alarak bu çocuğun bulaşıcı bir mikrop taşımadığını da ispat ederek, okula aldık. Çocuğu ve aileyi memnun ve mutlu etmek için böyle bir çalışma yaptık'' diye konuştu.

''Aile başka şeyler peşinde. Medyatik olmak istiyor. Halkı sömürmek istiyor'' diyen Özer, devlet olarak her türlü imkanın sağlandığını vurguladı.

Çocuğun annesinin pazarlarda mendil sattığını ifade eden Özer, ''Anne madem hasta niçin pazarlarda mendil satıyor? Bıraksın da çocuğunun sağlığıyla uğraşsın. Çocuğun sağlığı bizim için önemli. O yavru, benim yavrum. Kendi çocuğumdan hiçbir farkı yok. Onun için ben onun lehine ne varsa onu yapmak mecburiyetindeyim. Yoksa gece rahat uyuyamam'' dedi.

Ata Özer, ailenin ''neyin peşinde olduğunu'' bilmediğini kaydederek şöyle konuştu: ''Ailenin bütün derdi yardım toplamak. Halkın vicdani muhasebe yapıp, onların kendi ailesine yardım yapmaya teşvik. Başka derdi yok. Biz çocuğa Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak her türlü imkanı sağladık. O başka şeyler peşinde. Bizim ona yapacak bir şeyimiz yok. Gerek sağlık, gerek eğitim, gerek insani duygular açısından kendi çocuğumuza yapacağımızdan 10 kat daha fazlasını yaptık.''

''O ÇOCUK TOPLUMA KAZANDIRILSIN''

Çocuğun Özel eğitime tabi olduğunu dile getiren Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yaşını geçirmiş. 12 yaş çocuğu. 6 yaşındaki çocukların içine buluğ çağına ermiş olan bir kız çocuğunu koymak etik mi? Psikolojik ve pedagojik olarak etik değil. Biz de bunu yaptık. Çocuğumuzu tecrit etmiyoruz. O benim de yavrum, kendi çocuğumdan farkı yok. Ama ben diyorum ki; okuma-yazmayı çözsün onu arkadaşlarının arasına alalım. Sınıf da atlatırız. Ama okuma-yazması yok. Okuma yazmayı çözdükten sonra sorun yok.'' İyi niyetli davrandıklarını ve bunun sonucunun böyle olmaması gerektiğini ifade eden Özer, ''Aileye mesajım, çocuklarıyla ilgilensinler. Çocuğun sağlığıyla ilgilensinler. Medyatik olmak için oradan oraya dolaştırmasınlar. Bu vakti eğitime ve sağlığa ayırsınlar da o çocuk topluma kazandırılsın'' dedi.

AA

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber