İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

'FETÖ'nün gerçek yüzünü göstermek için mücadelemizi sürdürmeliyiz'

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş, "FETÖ'nün İslam'a ve Müslümanlara verdiği zararı görmeyen veya göremeyenler varsa, hain din istismarcılarının gerçek yüzünü onlara göstermek için mücadelemizi hep birlikte sürdürmeliyiz." dedi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 16 Nisan 2018 18:55, Son Güncelleme : 16 Nisan 2018 18:54
'FETÖ'nün gerçek yüzünü göstermek için mücadelemizi sürdürmeliyiz'

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Hain terör örgütü FETÖ güçlü ve zenginleri, fakirlere; gayri Müslimleri de Müslümanlara tercih etmiştir. Çocuklarımızın akıl ve iradelerini esir almış, onları ülkesine ve ailesine bağlı iyi birer Müslüman şahsiyet olarak eğitmeleri gerekirken, örgüte militan haline getirerek millet ve ümmet ülküsünden uzaklaştırmıştır. Hala çevrenizde bu terör örgütünün İslam'a ve Müslümanlara verdiği zararı görmeyen veya göremeyenler varsa, hain din istismarcılarının gerçek yüzünü onlara göstermek için mücadelemizi hep birlikte sürdürmeliyiz." dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Uluslararası Müslüman Topluluklarla Dayanışma Vakfı tarafından düzenlenen Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesinde konuşan Erbaş, zirvenin dünyanın farklı coğrafyalarındaki Müslüman varlığının dini liderleriyle meseleleri müzakere etmek ve işbirliğini geliştirmek amacıyla düzenlendiğini anlattı.

Dünyanın, sosyal, kültürel, siyasi ve iktisadi açılardan devasa sorunların ve küresel krizlerin kuşatması altında olduğunu ve tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşadığını ifade eden Erbaş, şöyle konuştu:

"İnsanlığa huzur, barış ve refah getirme iddiasıyla denenen tüm ideolojiler ve politikalar inandırıcılığını yitirmiştir. Dünya insanının neredeyse yarısı açlık ve sefaletle boğuşmaktadır. 100 milyondan fazla insan ülkesini zorunlu olarak terk etmiş ve mülteci olarak hayatta kalmaya çalışmaktadır. İnsanlık fotoğrafının hangi karesine baksak, hüzün ve matem görmekteyiz. İslam dünyası da savaşlar, işgaller, şiddet ve yoksulluk altında zor ve sıkıntılı süreçlerden geçmektedir. İslam coğrafyasının Gazze, Doğu Guta, Şam, Sana, Kabil, Trablus, Mogadişu, Myanmar gibi şehirlerinden bugün acı ve gözyaşı içerisinde feryatlar yükselmektedir. Özellikle son iki asırdır dünyada yaşanan gelişmelerden, bilhassa sömürge ve istila politikalarından en fazla İslam toplumları etkilenmiştir. İslam dünyasına yönelik işgal ve baskı, öncelikle oryantalizm çalışmaları ile başlamış, Müslüman coğrafya, acımasız müdahalelere maruz kalmıştır."

Ali Erbaş, bağımsızlıkların ilan edildiği dönemlerde dahi emperyalist güçlerin İslam dünyasından elini çekmediğini belirterek, bu amaçla yeryüzündeki Müslüman varlığının birbirleriyle irtibatını koparmaya ve kardeşlik duygularını zayıflatmaya yönelik birçok proje hayata geçirildiğini ve bu amaca yönelik sinsi faaliyetlerin halen devam ettiğini söyledi.

Son iki asırdır İslam coğrafyasında etnik kimlikler ve mezhep farklılığı üzerinden fitne ve tefrika üretildiğini vurgulayan Erbaş, "Ümmetin kardeşlik, birlik ve beraberlik şuuru zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Bir yandan terör ve şiddet diğer yandan fakirlik ve cehalet Müslüman dünyanın büyük çoğunluğunu etkileyen temel sorunlar olmaya devam etmektedir. Azınlık olarak varlığını sürdüren kardeşlerimizin durumu ise bazı ülkelerde daha da hassas bir hale gelebilmektedir." diye konuştu.

Oryantalist çalışmalarda İslam'a yönelik en büyük iftiralarından birisinin İslam'ın şiddet yoluyla yayıldığını iddiası olduğunu ifade eden Erbaş, şöyle devam etti:

"Günümüzde de bu yanlış algıyı adeta somutlaştırmak için, İslam'ın temel kavramlarını istismar eden eli kanlı terör örgütleri kurulmuştur. DEAŞ, Boko Haram, Eş-Şebab gibi terör örgütlerinin arkasında hangi kirli çıkar ilişkilerinin olduğu apaçık ortadadır. Uluslararası güç ve iktidar savaşlarının ürettiği bu kukla yapılar, aslında bilhassa gençlerimizle İslam'ın rahmet ve adalet mesajı arasına perde çekmeyi amaçlayan birer araçtır. Hiçbir insani ve ahlaki değeri tanımayan bu gruplar, ideolojik şartlanmışlık içinde yakıp yıkmakta, İslam medeniyetinin tarihi, kültürel, estetik ve mimari mirasını yok etmektedir. Bu şiddet sarmalında esasında İslam'ın kavram ve ilkeleri tahrif ve tahrip edilerek ortak değerler zedelenmekte, vahdet ve kardeşlik bilinci yara almaktadır. Cihad, şehadet gibi İslam'ın en muazzez kavramlarının arkasına gizlenen bu terör örgütlerinin maddi tahribatları kadar manevi bir yıkıma da sebep olmaktadır."

Avrupa'da artan yabancı düşmanlığı ve İslamofobiye de değinen Erbaş, "İslamofobi bütün dünyada bir insanlık suçu kabul edilmelidir. İslamofobiyle mücadele konusunda Müslümanların alternatif söylemlerini, eylem planlarını oluşturmaları ve bütün dünyada yaygınlaştırmaları gerekmektedir. İslam alimlerinin, kaba, dışlayıcı ve tekfir edici bir dille İslam'ın anlatılmasına müsamaha göstermemesi, Peygamberimizin eşsiz örnekliğinde, mutedil, kuşatıcı, kucaklayıcı ve zarif bir üslubu, dini söyleme hakim kılmaları elzemdir." dedi.

"FETÖ güçlü ve zenginleri, fakirlere; gayri Müslimleri de Müslümanlara tercih etmiştir"

Prof. Dr. Erbaş, terör örgütü FETÖ'yü dine hizmet kisvesi altında yayılan dış güdümlü bir yapı, İslam'ın bütün değerlerini karanlık ve süfli emellerine alet eden, itikadi, ameli ve ahlaki bir sapma hareketi olarak tanımladı.

FETÖ üyelerinin İslam ülkelerinin de iyi niyetini istismar ederek kapılarını çaldığını aktaran Erbaş, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Sizlerin ülkesinde de dini görünümlü eğitim faaliyetleri organize ederek okullar açtılar, üniversiteler kurdular. Sizler, haklı olarak milletimize karşı beslediğiniz samimi sevgiyi ve güveni onlara da gösterdiniz. Zira tarih boyunca, her türlü dünyevi, siyasi ve ekonomik çıkarını din perdesi arkasına saklayarak İslam'ı istismar eden böyle bir örgüte bizler gibi sizler de karşılaşmamıştınız. Ancak 15 Temmuz bir dönüm noktası olmuştur. Artık FETÖ'nün bir ihanet projesi olduğunun sizler tarafından da anlaşılması, hepimiz için büyük bir belanın defedilmesi anlamına gelmektedir. Zira bu hain terör örgütü FETÖ, güçlü ve zenginleri, fakirlere; gayri Müslimleri de Müslümanlara tercih etmiştir. Çocuklarımızın akıl ve iradelerini esir almış, onları ülkesine ve ailesine bağlı iyi birer Müslüman şahsiyet olarak eğitmeleri gerekirken, örgüte militan haline getirerek millet ve ümmet ülküsünden uzaklaştırmıştır. Hala çevrenizde bu terör örgütünün İslam'a ve Müslümanlara verdiği zararı görmeyen veya göremeyenler varsa, hain din istismarcılarının gerçek yüzünü onlara göstermek için mücadelemizi hep birlikte sürdürmeliyiz."

Muhabir:Mücahit Türetken,Kenan Irtak

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber