Sezer, bürokratların görev sürelerinin hükümetlerle sınırlamasını veto gerekçeleri arasında gösterdi

Haber Giriş : 03 Ağustos 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in konuya ilişkin görüşleri şu şekildedir.

b- Kamu personel rejimimizde, memuru da içerecek biçimde, geniş anlamıyla kamu görevlisi, hükümetin değil Devlet'in memuru olarak düzenlenmiştir. Bu konumu nedeniyle, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin siyasal kaygı içine düşmeden hizmet vermeleri için yansız olmaları ilkesi getirilmiş ve bu ilke gereği yasal güvenceye alınmışlardır.

Anayasa'nın 128. maddesinde, bu düşünce ve gerekçeyle, memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin, atanmalarının, görev ve yetkilerinin, haklarının ve yükümlülüklerinin, aylık, ödenek ve diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği kurala bağlanmıştır.

Kamu personel rejimi, göreve alınmada ve görevde yükselmede kariyer ve liyakat ilkelerine dayanmaktadır. Memurlar ve diğer kamu görevlilerine sağlanan güvencenin temel amacı ise, bu gibilerin kamu görevini hiçbir etki altında kalmadan, yalnızca kamusal çıkarları gözeterek yerine getirmesidir.

Nitekim, yine aynı nedenle, Anayasa'nın 68. maddesinin altıncı fıkrasında kamu görevlilerinin siyasi parti üyesi olmaları yasaklanmış; 76. maddesinin son fıkrasında da, görevlerinden çekilmedikçe aday olamayacakları ve milletvekili seçilemeyecekleri kurala bağlanmıştır.

Öte yandan, Anayasa'nın 70. maddesinde, kamu hizmetlerine girmek bir hak olarak düzenlenmiş; ikinci fıkrasında, hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka bir ayırımın gözetilemeyeceği belirtilmiştir.

Yasa'nın 46. maddesiyle, maddede sayılan kimi üst düzey kamu görevlilerinin görev sürelerinin hükümetin ömrüne bağlanması hiçbir bilimsel ölçüte dayanmamaktadır. Tüm kamu görevlileri gibi müsteşarlar, başkanlar ve genel müdürler de Devlet'in görevlileridir ve görevlerini yasalar çerçevesinde dürüstlük ve yansızlıkla yapmakla yükümlüdürler.

Bir müsteşarın, başkanın ya da genel müdürün görevinin, hiçbir haklı neden olmadan, salt hükümetin değişmiş olmasına dayanılarak kendiliğinden sona erdirilmesi, kamu yönetiminin sürekliliği ilkesine aykırıdır, kamu hizmetinin gerekleri ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Getirilen düzenleme ile üst düzey kimi görevlerde bulunan kamu görevlilerinin "Devlet memuru" kimliği yok edilmekte, parti yandaşlığı yarışının önü açılmaktadır. Bunun neden olacağı üst düzey görevlere gelebilmek için bürokratlar arasında başlayacak yandaşlık tutkusunun ve öne geçme ve kazanma çatışmalarının kamu hizmetini ve kamu yönetimini olumsuz yönde etkileyeceği kuşkusuzdur.

Kamu görevlilerinden, görevinde kusurlu davranan ya da başarılı olamayanların bu nedenle bir yönetsel işlemle görevden alınmaları ile, böylesine bir haklı nedenin var olup olmadığına bakılmaksızın salt hükümet değişikliği gerekçesiyle kimi üst düzey kamu personelinin görevlerinin sona ermiş sayılması, birbirinden çok farklı hukuksal sonuçlar doğuracak olgulardır.

Bunlardan birinciler, doğrudan kamu yararına dayanan işlemler olmasına karşılık, ikinci kümede yer verilenler, kamu personelinin yükselmesinde ve görevde kalmasında liyakat sistemini geri plana iteceği ve bürokrasinin siyasallaşmasına yol açacağı için kamu yararına aykırı olacaktır.

Ayrıca, Yasa'da öngörülen yönteme göre, belirtilen üst düzey yöneticilerin görevi kendiliğinden sona ereceğinden, görevde kalması istenenler için yeniden bir işlem yapılması gerekecektir ki, bunun anlamsızlığı ortadadır.

Yasal düzenlemelerin genel amacının kamu yararını gerçekleştirmek olduğu gözönünde bulundurulduğunda, 46. maddenin beşinci fıkrasının anayasal ilkelere, kamu hizmetinin gereklerine ve kamu yararına uygun düştüğünü söylemek olanaksızdır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber