Adnan Oktar organize suç örgütü davasında tahliye taleplerine ret

Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında örgütün elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu 76'sı tutuklu 226 kişinin yargılandığı davada, bazı tutuksuz sanıklar savunma yaptı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Ocak 2020 14:17, Son Güncelleme : 14 Ocak 2020 14:17
Adnan Oktar organize suç örgütü davasında tahliye taleplerine ret

Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında örgütün elebaşı Adnan Oktar'ın da bulunduğu 76'sı tutuklu 226 kişinin yargılandığı davada, bazı tutuksuz sanıklar savunma yaptı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salonda yapılan duruşmada, hakkında adli kontrol tedbiri bulunan tutuksuz sanık Hatice Akoğlu'nun savunması alındı.

Devlet memuru olduğunu söyleyen sanık Akoğlu, 2014 yılında evinin önünde örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın bir kitabını bulup okuduğunu, sonrasında diğer kitaplarından da sipariş verdiğini, bu gruptan birtakım kişilerle sosyal medyadan arkadaş olduğunu ifade etti.

Grubun bazı konferanslarına da katıldığını ve Adnan Oktar'ın kitaplarını sattığı kaydeden Akoğlu, "Dindar ailede yetiştim. Milliyetçi bir insanım, bunlara katkı sağlayacak eserleri okudum, bu eserlerin hiçbir zararını görmedim. Adnan Bey'in arkadaşlarından bir kaç kişiyi tanıyorum hiçbir zarar görmedim böyle bir şeye şahit olsam CİMER'e şikayet ederdim." dedi.

"Örgüte bilerek veya isteyerek yardım" suçundan tutuksuz yargılanan postacı Muhlis Güvenç de savunmasında, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Sanık Güvenç, 22 yıldır postacı olduğunu, Perpa bölgesinde genellikle avukatlık bürolarına dağıtım yaptığını belirterek, "Onlarla telefonda irtibatım oluyor. Bu dağıtım yerlerimden birindeki hukuk bürosunda Fatih Kılıç isimli kişi çalışıyordu. O büroya gelen tebligatları kendisine teslim ediyordum. Dağıtım yaptığım kişilerin örgütle bağlantısı olup olmadığını bilemem. Telefon görüşmelerime bakarsanız beni de genelde avukatlar arar." diye konuştu.

Polis memuru olduğunu beyan eden tutuksuz sanık Oğuzhan Öztürk de 22 yıllık meslek hayatında çeşitli illerde görev yaptığını, örgütlerle ilgili çalışmalarından dolayı takdirnameler aldığını, en son Ümraniye Çakmak Polis Merkezinde Suç Araştırma Bürosunda çalıştığını söyledi.

Sanıklardan Mehmet Alp Ünlü'yü yaklaşık 15 yıldır tanıdığını aktaran sanık Öztürk, "Mehmet Alp Ünlü bir arkadaşının Türkmenistan uyruklu bir kadını yatılı olarak işe alacağını söyleyerek, bu kişinin bir suç kaydı olup olmadığına bakmamı istedi. Bu tür şahıslar genelde evleri soyduğu için ve ben suç araştırmada çalıştığım için araştırdım. Bu kadının herhangi bir sicili olmadığını kendisine söyledim. Bu yaptığım yasaldır. Tapelerde adı geçen diğer kişilerin de örgütle alakası yoktur. Ben sicilinde bozukluk olduğunu gördüğüm şahısla arkadaşlık yapmam. Alp Ünlü'nün bu gruptan olduğunu bilmiyordum. Kesinlikle bu tarz örgütlere karşı savaşan kişiyim. Ben İslamı ve Müslümanlığı bilen bir insanım." ifadelerini kullandı.

Mahkeme başkanının, insanların kimlik bilgilerini sorgulayıp üçüncü şahıslara neden ilettiğini sorması üzerine sanık Öztürk, "FETÖ'cüler bizi çok ezdi, bize bir şey yaptırmıyorlardı. Onlar gidince ben de kendi sistemimi kurdum. Hala aramızda FETÖ'cüler var." diye konuştu.

Mahkeme Başkanı, "Senin, 3. kişilerin talebi üzerine kayıtsız olarak insanların kimlik bilgilerini araştırmanın, anlattığın şeylerle ne alakası var?" diyerek sanığa tepki gösterdi.

Sanık Öztürk, bir telefon görüşmesinde Alp Ünlü'ye "Sadece zeytinyağıyla olmuyor, başka şeyler de lazım" ifadesini kullandığı hatırlatılarak, "başka şeylerden" kastının ne olduğunun sorulması üzerine, "Tapede Ünlü bana zeytinyağı getirmişti, arada da getirirdi. Sadece zeytinyağı olmuyor demekteki kastım arada çay kahve de içelim demekti. Benim burada durmam kendi açımdan utanç kaynağıdır. Herhangi bir örgütle bir bağım yok. Yaptığım işlemlerden kimse bir zarar görmemiştir." dedi.

Bir kısım tutuklu şüphelilerin cezaevindeki hesaplarına para yatırdığı tespit edilen tutuksuz sanık Olcay Boybeyi ise geçimini sürdürmek için ALFA adlı bir inşaat şirketinde 2015 yılında çalışmaya başladığını anlatarak, "Bu şirket 1 baba ve 3 oğlunun ortaklığıyla kurulmuştur. 2018'de çocuklar tutuklanınca patronum olan 80 yaşındaki babaları, çocuklarının cezaevindeki hesaplarına para yatırmamı istemişti. Ben de yatırdım. Çalıştığım dönemde, patronumun tavsiyesi üzerine sosyal faaliyet olarak Entellektüel Bakış Derneğine (EBADER) üye oldum. Suçlamaları reddediyorum." ifadelerini kullandı.

Sanık savunmalarının ardından ara karar oluşturan mahkeme heyeti, haklarında konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol tedbiri bulunan sanıkların, duruşmaya katılabilmeleri için duruşma gün ve saatleri içerisinde izinli sayılmalarına hükmetti.

Bazı sanıkların tahliye talebini reddeden heyet, duruşmayı 11 Şubat'a erteledi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber