Yargı ikiye bölündü

Haber Giriş : 21 Ağustos 2004 00:00, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Yargıtay'da bir grup Özkaya lehine görüş belirtiyor, diğer grup aleyhte düşünüyor

Çakıcı skandalı Yargıtay'da 'usul savaşları' başlattı. Taraflar, "Dolaylı telefon dinleme kayıtları kanıt olmaz ilke kararına göre bu dosya kapatılmalı" diyenlerle, bunu engellemek için harekete geçenler.

Yargıtay'daki dosyada Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, Özkaya, MİT'çi Kaşif Kozinoğlu, Özkaya'nın müteahhidi Hakkı Süha Şen ve Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınkaya'nın adları geçiyor. Dosyanın 'Neşter-2' soruşturmasının akıbetine uğrama öngörüsü, tartışmaları yoğunlaştırdı.


Neşter-2'de ne oldu?
Özkaya'nın başkanlık ettiği Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu, yargıda rüşvet iddialarıyla ilgili (Neşter-2) dosyada adı geçen Yargıtay üyelerine soruşturma açılması istemini, haziran ayında oybirliğiyle reddetmişti. Karar, 'Yargıtay üyeleriyle ilgili doğrudan dinleme kararı olmadığına, dolaylı dinleme kayıtlarının ise delil sayılamayacağı' gerekçesine dayandırılmış; aksi durumun ise yasa ve Anayasa ve AİHM kararına aykırı olacağı vurgulanmıştı. Karar, yalnızca bu yönüyle insan hakları açısından ileri adım olarak görülmüştü.

Ancak, söz konusu kararın, YargıtayBaşkanıÖzkaya'nın kendisinin de telefon dinlemesine takıldığını öğrendiği tarihin hemen ertesinde ve kendisinin de katıldığı toplantıda verilmiş olması kafaları karıştırıyor.

'Karar doğru' diyenler
Aralarında Özkaya'nın da bulunduğu bir grup Yargıtay üyesi, Neşter-2 için alınan kararın, Çakıcı-MİT-Yargıtay dosyası için de geçerli olması gerektiğini; "Aksi durum, hukuk devleti ve özel yaşamın gizliliği ilkelerinin ihlali olur. Bu yasadışılığın sonu alınamaz" gerekçesiyle savunuyor.

'Neşter gibi olmasın'
Neşter-2 dosyasına işlem yapılmamasını da eleştiren diğer grup ise buna şimdiden karşı. Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok'un da görüşlerini paylaştığı bu üyelerin temel itirazı 'Kurul kararının 'içtihat' niteliği taşımadığı' tezine dayanıyor. Bu üyeler, Özkaya-MİT dosyasıyla ilgili izlenmesi gerekli yöntemi şöyle açıklıyor: "Neyin delil olur neyin olmayacağına karar vermesi gereken yer, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'dur. Ancak bu kurulun vereceği karar içtihat olabilir ve tüm mahkemelerle polisi bağlar. Kurul, dosyayı Ceza Genel Kurulu'na sevk etmeli. Bu yasadışı delillerin hükme esas alınamayacağına dair genel kuralı değiştirmez. Ama 'dosya özelinde' durum saptaması yapılır."

Sevk mesaisi başladı
Halen dosyayı inceleyen kıdemli 1. Başkanvekili Mater Kaban dahil birçok yargıcın, dosyanın Ceza Genel Kurulu'na mutlaka sevkini sağlamaya çalışacağı konuşuluyor. Bu tartışmaya ışık tutacak düzenlemeler ise Yargıtay Kanunu'nda düzenleniyor.

Kanun, Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu kararlarının 'içtihat' olduğuna ilişkin hükme yer vermiyor, dahası kurul kararları 'İlke kararı' olarak da tanımlanmıyor. Çünkü; Yargıtay Kanunu'nun 58. maddesinde "Birinci Başkanlıkça emsal teşkil edebileceği belirlenen Hukuk ve Ceza Genel Kurul kararları, Resmi Gazete'de yayımlanır" düzenlemesini içeriyor. Oysa Neşter-2'yi kapatan Başkanlar Kurulu kararı için bu yola gidilmemişti.

Ok 'itiraz hakkı' istiyor
'Bu dosya kapatılmamalı' diyen grubun, kurulun çalışma esaslarına yönelik itirazı var. Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok, yalnız Yargıtay'da da değil, soruşturulması özel usullerle düzenlenip bir nevi dokunulmazlık sağlanan meslek mensuplarıyla ilgili kurul kararlarına itiraz yolunun kapatılmasını eleştirirken, "Bir üyenin dahi bu yönde oy kullanması, dava açılmasını zorunlu kılmalıdır" dedi.

Dosyadaki diğer ciddi usul tartışması Çakıcı-Yargıtay dosyasında yapılan işlemleri kapsıyor. Yapılan eleştiriler şöyle: "İstanbul Başsavcılığı dosyayı Yargıtay Başsavcısı'na değil her şeye rağmen Yargıtay Başkanlığı'na göndermeliydi. Asıl Yargıtay Başsavcısı da dosyayla ilgili hiçbir işlem yapma yetkisine sahip değildi. Oysa, dosyayı işleme koydu." Dosyanın iletildiği başkanvekilinin de yanlışı sürdürdüğünü iddia eden gruptakilere göre; "'Adli tatil' olduğu için dosya nöbetçi heyetin kıdemli başkanına gönderilmeliydi. Tüm bu yanlışlar soruşturmanın seyrini etkiler."

Başsavcı Ok ise öncelikle Yargıtay Kanunu'nun 33. madde 5. fıkrasına dayanıyor. Fıkra "1. Başkanlık Kurulu üyeleri kendileriyle ilgili konularda kurul toplantılarına katılamaz" hükmünü içeriyor. Ama soruşturma kurulun toplanma aşamasında değil. Başsavcı, ayrıca '1. Başka'nın yokluğunda vekillik etmek görevi birinci başkanvekiline aittir' şeklindeki 2. madde 2. bende işaret ediyor. Ama, başsavcının dosyayı işleme koyduğu tarihte Özkaya Yargıtay'da, vekili ise izinden dönmek üzereydi.

radikal

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber