Erdoğan, öğretmenden dayak yiyen Alevi öğrenciyi aradı

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 09 Aralık 2007 18:44, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Milli Eğitim Bakanı Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün, İstanbul'da öğretmenden dayak yiyen Alevi öğrenciyi arayarak hakkının kaybolmayacağını söylediğini açıkladı.

TBMM Genel Kurulu'nda Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, Yurt-Kur Genel Müdürlüğü, ÖSYM Başkanlığı ve üniversitelerin bütçeleri üzerindeki görüşmeler sırasında hareketli saatler yaşandı. Hükümet adına söz alarak muhalefet milletvekillerinin eleştirilerini cevaplayan Milli Eğitim Bakanı Çelik, Aleviler hakkında kimsenin spekülasyon yapamayacağını belirterek, Alevi vatandaşların, bu ülkenin birinci sınıf insanları olduğunu söyledi. 'Alevilik

Türkiye'nin gerçeğidir, yanlış kanaatler var' diye düşünerek ders kitaplarına Aleviliği koyduklarını anlatan Çelik, bütün vatandaşların eğiriyi doğruyu öğrenmesi için ilk defa Aleviliğin ders kitaplarına konulduğunu ifade etti. İstanbul'da bir öğretmenin, bir öğrenciyi Alevi diye rencide ettiği için, olayı inceleyen müfettiş tarafından bir başka okula gönderildiğini hatırlatan Çelik, "İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sayın Zafer Üskül bana geldi, 'bu öğretmen haksızdır' dedi. Ben de başka okula

göndermek yetmez dedim, derhal açığa aldık. En alt tabakadan en üst tabakaya kadar kime haksızlık yapılırsa yapılsın kendimize yapılmış sayarız. Dün Başbakanımız bu öğrenciyi de arayarak, bu öğrenciye revâ görülen muameleyi tasvib etmediğimizi ve hakkının kaybolmayacağını ifade etmiştir" şeklinde konuştu.

Sınavlarda sıfır çeken öğrencilerin sayısının arttığı yönündeki eleştirilere işaret eden Çelik, 2003'ten önce bir öğrencinin kaç puan alırsa alsın sıralamaya girdiğini hatırlattı. 2003'ten sonra 0.5'in altındakileri 0 kabul ettiklerini ve değerlendirmeye tabi tutmadıklarını kaydeden Çelik, "İstesek öyle bir hesaplama yaparız ki sıfır alan tek öğrenci çıkmaz. 'Bunlar arttı' yorumu yapılırsa çok yanlış olur. Bu ayıptır" diye konuştu. Eğitim alanında yapılan reformların uzun vadeli olduğuna dikkat çeken

Çelik, Çin'de yetişen bambu ağacının 5 yılda çimlendiğini, 5 yıldan sonraki 6 haftada 25 metreye ulaştığını söyledi. Çelik, eğitim alanındaki reformların sonuçlarının belediye hizmetleri gibi ertesi yıl görülemeyeceğini vurguladı.

"BÜROKRATIN KULAĞI DUYMUYORDU, 24 SAAT KOŞTURUYORUM, BANA AYAK UYDURMALARI LAZIM"

Göreve getirdiği 13 bürokratı daha sonra görevden aldığı için eleştirildiğini belirten Çelik, "Bir Başbakan kendi partisinden bir kişiyi bakan yapar, daha sonra şu veya bu sebepten dolayı onu değiştirebilir. Bu, onu gözden çıkardığı anlamına gelmez. Bir bürokrat kaydı hayat şartıyla göreve atanmaz. Başarısız olursam Başbakan'ın beni değiştirme hakkı vardır. Başarısız olmuşsa görevden alırım. İsmini verip rencide etmek istemiyorum, bir bürokratımız o kadar rahatsız ki kulakları duymuyor. Söylediğiniz

şeyleri anlamıyor ama mahkemeye müracaat ederek geri gelmişse bunu benim suç haneme yazmaya kimsenin hakkı yoktur. Ben başarı peşindeyim. Ben 24 saat koşuşturduğum gibi o bürokrat bana ayak uydurmak zorundadır. Bunları göreve getirdiğimde 'kadrolaşma yapıyorsunuz' dediniz, görevden aldım buna da karşı çıkıyorsunuz. Hangisi doğru bunların" şeklinde konuştu.

"SIRALARA VURMAYIN, DEVLETİN MALI O"

CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter'in internetteki bir makalesinden alıntı yaparak Fettullah Gülen'le ilgili sözlerini gündeme taşıdığına işaret eden Çelik, CHP milletvekilleri gibi düşünmek zorunda olmadığını kaydetti. Çelik, "Meselelere bakışı sizin gibi olmayan insanları şu veya bu şekilde damgalamak zorunda mısınız? Ben sizin gibi düşünmediğime şükrediyorum. Cumhuriyet'in temel niteliklerini gözümüz gibi koruduğumuz gibi bizi başkalarından farklı kılan özelliklerimizi ve değerlerimizi, milletimizin

değerlerini de korumak zorundayız. Biz milletin değerleriyle cedelleşen, halkla cedelleşen bir iktidar olmadık, olmayacağız. Bir siyaset bilimci 'nasıl iktidar olunmaz' diye bir araştırma yaparsa, bu sorunun cevabını ararsa bunun için CHP'den daha iyi laboratuvar bulunamaz" diye konuştu. Çelik'in bu sözleri CHP milletvekillerinin tepkisine neden oldu. CHP milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak Çelik'i protesto etti. Çelik, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'na 'Sayın Kılıçdaroğlu, devletin malı o'

şeklinde seslendi. Bazı CHP'liler Çelik'i saygısızlık yapmakla suçladı. Çelir, "İktidara gelemiyorsunuz dediğim için niye kızıyorsunuz. Niye rahatsız olduğunuzu anlamış değilim" dedi. CHP'lilerin protestolarının son bulmaması üzerine Meclis Başkanvekili Nevzat Pakdil, oturuma ara verdi. Verilen aranın ardından tekrar kürsüye gelen Çelik, CHP'nin kurumsal kimliğine yönelik bir ifadede bulunmadığını söyledi. Bir hakem heyeti oluşturularak sözlerinin incelenmesini isteyen Çelik, "Eğer sözlerim hakaret

içeriyorsa ben sizden özür dileyeceğim" diye konuştu.

"YOLSUZLUĞU BİLDİRMEZSENİZ ORTAĞI OLURSUNUZ"

Şahsına yönelik yolsuzluk suçlamalarının da yapıldığını belirten Çelik, "Bizi zan altında bırakan insanın bunu ispat etmesi gerekir. Aksi halde müfteridir. Benim Allaha da, millete de veremeyecek hesabım yoktur. Ben Türkiye'nin en büyük bütçesini yöneten bakanım. En ufak bir yolsuzluk bizim bilgimiz dahilinde zemin bulmaz. Bildiğiniz bir yolsuzluk varsa, bunu mahkemelere taşımazsanız, bize sormazsanız o yolsuzluğun ortağı olursunuz" ifadelerini kullandı. YÖK'ün içinde bulunduğu çelişkiye dikkat çekmek

istediğini ifade eden Çelik, 2002'de 2.5 katrilyon lira olan YÖK bütçesinin 2007'de 7 katrilyon 318 trilyon liraya yükseldiğine işaret etti. Çelik, Maliye Bakanı'nın son Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda üniversitelere 3 bin kadro tahsis edildiğini açıkladığını, ancak bunun yükseltilmesini istediğini anlatarak, yaptıkları değerlendirme sonucu 3 bini 5 bine çıkardıklarını bildirdi. Çelik'in ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, muhalefetin temel görevinin iktidarın yanlışlarını dile

getirmek olduğunu ifade etti.

Çelik'in, kendisine sorulan soruları bırakıp CHP'nin kurumsal kimliğine saldıran bir tavır sergilediğini öne süren Kılıç, "Bir insan kendisine sorulan soruya cevap veremezse başka birşeyin arkasına sığınır" dedi. Kılıçdaroğlu, Kamu İhale Kurumu'nun geçen dönem Bakan Çelik hakkında soruşturma açılması için Başbakanlığa yazı yazdığını, CHP'nin de gensoru verdiğini hatırlatarak, "Kim izin vermedi buna, siz vermediniz. Sayın Bakan sizi de yolsuzluklara ortak etti. Gözünüz aydın" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun iddiasına cevap veren Milli Eğitim Bakanı Çelik, bir okul ihalesinde en düşük teklifi veren firmaya ihaleyi vermediklerini hatırlatarak, "Bugün olsa yine vermem. Ben çocuklara mezar yapmıyorum dedim" şeklinde konuştu. Kamu İhale Kurumu'nun bu ihaleyle ilgili olarak Başbakanlığa yazı yazdığını ve gerekirse kendisiyle ilgili inceleme yapılmasını istediğini hatırlatan Çelik, "Başbakan'a gittim, 'incelemeyi yapmazsanız şaibe altında kalırım' dedim. Bir heyet kurulsun, bu ihale

incelensin dedim. Başbakanlık farklı kuruluşlardan denetçi elemanlar biraraya getirdi. 3 ay sürdü, 2 kamyon evrak incelendi. Kamu İhale Kurumu'nun talebini inceyen kurulun oybirliğiyle aldığı karar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın iş ve işlemlerinin yasalara uygun olduğu yönündedir" diye konuştu.

YAĞMURDERELİ: "SİZ DE İYİ BİR GENEL MÜDÜR DEĞİLDİNİZ"

Bu arada Genel Kurul'da CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu ile AK Parti İstanbul Milletvekili Osman Yağmurdereli arasında da söz düellosu yaşandı. Kılıçdaroğlu, konuşması sırasında kendisine laf atan Yağmurdereli'ye, 'sanatçılığınıza saygı duyuyorum ama siyasetiniz doğru değil' karşılığını verdi. Yağmurdereli ise ne sanatçılığını, ne de politikacılığını CHP'lilerle tartışmayacağını söyledi. Milli Eğitim Bakanı Çelik'in söylediklerinin çok doğru olduğunu belirten Yağmurdereli, "35 senedir bu ülkede

iktidar olamıyorsanız, bunun bir sebebi var. Daha dün değil önceki gün milletvekiliniz, hiç gereği yokken Başbakan'ın 1 milyar doları var derken ne alâkası vardı. Bütün hayatınızı iktidara iftira atarak geçirdiniz. Bana göre zat-ı aliniz iyi bir genel müdür değildiniz" diye konuştu. Kılıçdaroğlu ise Yağmurdereli'nin şahsına yönelik sözlerinden dolayı yeniden söz isteyerek, "Sanatçılığına saygı duyuyordum, saygı duymuyorum kusura bakmasın. Sanatçıysanız laf atmamanız gerekirdi. Laf atmasaydınız, söz

isteyip konuşsaydınız biz de size saygımızı sürdürürdük. Benim milletvekilliğimi, genel müdürlüğümü siz değerlendirecekseniz ben mahvolurum. Sizi ciddiye almak gibi bir gaflette bulundum, onun için özür dilerim" şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber