Memur sendikası kurum yöneticilerini el ilanları ile eleştirebilir mi?
Danıştay 10. Dairesi, davacı sendikanın dağıtmak istediği el ilanında, Kurumun yöneticileriyle ilgili bazı eleştirilere yer verildiği anlaşılmakla birlikte, bu eleştirilerin herhangi bir hakaret ya da iftira içermediği gibi, Kurumun düzen, huzur ve güvenliğini bozacak nitelikte de olmadığından el ilanının dağıtılmasına izin verilmemesine ilişkin uygulama işlemini hukuka aykırı buldu.
Olayda, TRT Genel Müdürlüğü Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı, "Kurumumuz merkez ve taşra teşkilatında sendika, vakıf ve firmaların ürün tanıtımı, el ilanı, broşür, bildiri, afiş gibi materyal dağıtımı ve asılması ile faaliyetlerinde uyacakları kural ve esaslar aşağıda belirtilmiştir." ve 8 madde halinde kurallar sıralanmıştır.
Danıştay 10. Dairesi bu işlemi aşağıdaki gerekçe ile iptal etmiştir.
Gerek ulusal mevzuatımızda gerekse tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde, kamu otoritesinin sendikal faaliyetlere müdahale etmemesi genel bir ilke olarak kabul edilmiştir.
Bu kapsamda konu değerlendirildiğinde, dava konusu duyuru ile davalı idarenin, kurum bünyesinde gerçekleşecek sendikal faaliyetlerin nitelik ve içeriğini sınırlandırması sendikal faaliyetlere karışma (müdahale) niteliğinde olup, bu karışmanın hukuksal dayanağı bulunmamaktadır.
Davacı sendikanın dağıtmak istediği el ilanında, Kurumun yöneticileriyle ilgili bazı eleştirilere yer verildiği anlaşılmakla birlikte, bu eleştirilerin herhangi bir hakaret ya da iftira içermediği gibi, Kurumun düzen, huzur ve güvenliğini bozacak nitelikte de olmadığı, ayrıca dayanağı dava konusu duyuru işleminin hukuka uygun olmadığı sonucuna varıldığı anlaşılmıştır.
T.C.
DANIŞTAY
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/271
Karar No: 2021/1530
DAVACI : . Sendikası
VEKİLİ: Av....
DAVALI : . Kurumu Genel Müdürlüğü
VEKİLİ: Av..
DAVANIN KONUSU:
1. Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından yayımlanan ve Kurumun tüm teşkilatına gönderilen . tarih ve . sayılı duyuru işleminin 2, 3, 4, 6, 7 ve 8 numaralı bentlerinin ve
2. Bu işleme dayalı olarak tesis edilen Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının . tarih ve . sayılı işleminin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI:
Davacı tarafından, Anayasal bir hak olan sendikal faaliyet hakkının bu konuda düzenleme yapma yetkisi olmayan davalı idare tarafından sınırlandırıldığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı, bu durumun Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI: Sendikaların hak ve yetkilerinin sendikal faaliyetlerle sınırlı olduğu, kurumun düzen ve işleyişini bozucu nitelikte ilan, broşür vb. materyalin dağıtılmasının sendikal faaliyet kapsamında bulunmadığı, dava konusu işlemlerin hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:
Dava konusu işlemlerin iptal edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISININ DÜŞÜNCESİ:
Dava; Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan ve tüm teşkilata gönderilen. günlü, . sayılı işlemin 2, 3, 4, 6, 7 ve 8 numaralı bentleri ile buna dayalı olarak tesis edilen. günlü, . sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu. günlü işlemde, Kurumun merkez ve taşra teşkilatında sendika, vakıf ve firmaların ürün tanıtımı, el ilanı, broşür, bildiri, afiş gibi materyal dağıtımı ve asılması ile faaliyetlerinde uyacakları kural ve esaslar sekiz bent halinde tüm teşkilata duyurulmuş, . günlü işlemde ise, davacı Sendika tarafından dağıtılmak istenen ve çeşitli konularda Kurum yönetimine eleştiriler içeren el ilanı ile ilgili olarak . günlü duyuru işlemi ve hukuk müşavirliğinin görüşleri çerçevesinde değerlendirmelerde bulunularak anılan duyuru ve mevzuat hükümlerine uygun olmayan iş ve eylemlere izin verilmesinin mümkün olmadığı belirtilmek suretiyle söz konusu el ilanının dağıtımına izin verilmeyeceği açıklanmıştır.
Anayasanın 53. maddesine 23.7.1995 günlü, 4121 sayılı Kanunun 4. maddesiyle eklenen fıkra ile kamu görevlilerine kendi aralarında sendikalar ve üst kuruluşlarını kurma ve toplu görüşme yapma hakkı tanınmış ve Anayasada belirtilen sınırlar çerçevesinde kamu görevlilerinin sendikal haklarının düzenlenmesi amacıyla 2001 yılında 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu çıkarılmıştır.
Öte yandan; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "Örgütlenme ve Toplantı Özgürlüğü" başlıklı 11. maddesinde, herkesin asayişi bozmayan toplantılar yapma, dernek kurma, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara katılma haklarına sahip olduğu; bu hakların kullanılmasının, demokratik bir toplumda gerekli tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenlik, kamu emniyeti, nizamın muhafazası ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için ancak yasayla sınırlanabileceği, bu maddenin, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel oluşturmadığı hükmüne yer verilmiştir.
Dolayısıyla, çalışanların sendika kurma ve sendikal faaliyette bulunma haklarının temel hak ve özgürlükler kapsamı içinde olduğu hem Anayasanın 53. maddesinde hem de tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde kabul edilmiş ve güvence altına alınmıştır.
Bu nedenle, demokratik sosyal hukuk devletinin vazgeçilmez ögelerinden birini oluşturan sendikaların görevlerini yerine getirebilmeleri ve sendikal haklarını kullanılabilmeleri, sendikaların bağımsız olmalarını zorunlu kılmaktadır. Nitekim Uluslararası Çalışma Örgütünün 98 ve 151 sayılı Sözleşmelerinde sendikalara müdahale yasaklanmıştır.
"Teşkilatlanma ve Kollektif Müzakere Hakkı Prensiplerinin Uygulanmasına İlişkin 98 sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesi"nin 2. maddesinde, işçi ve işveren teşekküllerinin, gerek doğrudan doğruya, gerek mümessilleri veya üyeleri vasıtasıyla, birbirlerinin kuruluşları, işleyişleri ve idarelerine müdahalede bulunmalarına karşı gerekli surette himaye edilecekleri, bilhassa işçi teşekküllerinin bir işverenin veya bir işveren teşekkülünün kontrolüne tabi kılmaya, bir işverenin veya bir işveren teşekkülünün kendi nüfuzu altına alınmış işçi teşekkülleri ihdasını tahrik etmeye veya işçi teşekküllerini mali yollarla veya başka bir şekilde desteklemeye matuf tedbirlerin, bu maddedeki manasıyla müdahale hareketlerinden sayılacağı belirtilmiş; "Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin 151 sayılı Sözleşme"nin 5. maddesinde de; kamu görevlileri örgütlerinin kamu makamlarından tamamen bağımsız olacakları, kamu görevlileri örgütlerinin kuruluş, işleyiş veya yönetimlerinde kamu makamlarının her türlü müdahalesine karşı yeterli korumadan yararlanacakları, bir kamu makamının tahakkümü altında kamu görevlileri örgütlerinin kuruluşunu geliştirmeye veya kamu görevlileri örgütlerini bir kamu makamının kontrolü altında tutmak amacıyla mali veya diğer biçimlerde desteklemeye yönelik önlemlerin bu madde bakımından müdahaleci faaliyetler olarak kabul edileceği ifade edilmiştir.
Ayrıca, 4688 sayılı Yasa'da kamu görevlileri sendikalarının kurulu olduğu hizmet kolunda bulunan kamu kurumu ve kuruluşlarına, sendikaların faaliyetlerinin niteliğini, bu faaliyetlerin yürütülmesinde uygulanacak ilke ve esasları belirleme, bunlara göre sendikaların iş ve işlemlerini denetleme ve bu faaliyetlere izin verme ya da vermeme gibi bir hak ve yetki tanınmamıştır.
Bu kapsamda konu değerlendirildiğinde, dava konusu duyuru ve işlemle davalı idarenin, kurum bünyesinde gerçekleşecek sendikal faaliyetlerin nitelik ve içeriğini sınırlandırması, davacı sendika tarafından hazırlanan el ilanının önceden denetlenmesi ve bunun sendikal faaliyet kapsamında olmadığı sonucuna ulaşılarak el ilanının dağıtılmasına izin verilmemesi yönünde işlem oluşturmasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu. günlü işlemin ve "Duyuru"nun iptali gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince; Daire'mizce, davanın reddi yolunda verilen 27/02/2015 tarih ve E:2010/7168, K:2015/807 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/10/2015 tarih ve E:2015/3311, K:2015/3640 sayılı kararı ile Daire kararının tüm teşkilata gönderilen . tarih ve . sayılı duyurunun 2, 3, 4, 6, 7 ve 8 numaralı bentlerinin iptali istemine yönelik kısmının onandığı, . tarih ve . sayılı uygulama işleminin iptaline yönelik kısmının bozulduğu, bu kararın aleyhlerine olan kısımlarının taraflarca düzeltilmesinin istenilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 30/05/2018 tarih ve E:2016/2002, K:2018/2772 sayılı kararı ile davalı idarenin karar düzeltme isteminin incelenmeksizin reddedildiği, davacının karar düzeltme istemi ise kabul edilerek ve Kurulun 21/10/2015 tarihli kararının onamaya ilişkin kısmı kaldırılarak, davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının tüm teşkilata gönderilen . tarih ve . sayılı duyurunun 2, 3, 4, 6, 7 ve 8 numaralı bentlerinin iptali istemine yönelik kısmının da bozulduğu görüldü.
Kurul kararlarının bozmaya ilişkin kısımlarına uyularak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ:
Davacı sendikanın Ankara şubesi üyelerince, 19/06/2009 tarihinde davalı idare bünyesinde bulunan yemekhane önünde, çeşitli konularda kurum yönetimine yönelik eleştirilerde bulunulan bir el ilanı dağıtılmak istenilmiş, bu faaliyet davalı idarenin güvenlik görevlilerince engellenmiştir.
Davacı sendika tarafından davalı idareye el ilanı dağıtımının engellenmesinin yasal dayanağı sorulmuş, davalı idarece . tarihli işlem ile dağıtılmak istenen el ilanının . tarihli duyuru işlemi ve hukuk müşavirliğinin görüşleri çerçevesinde değerlendirilerek duyuruya ve mevzuata uygun bulunmadığına karar verildiği ve bu nedenle dağıtımına izin verilmediği bildirilmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından, el ilanı dağıtımına izin verilmemesine ilişkin . tarih ve . sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan . tarih ve . sayılı işlemin 2, 3, 4, 6, 7 ve 8 numaralı bentlerinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İlgili Mevzuat:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 53. maddesine 23/07/1995 tarih ve 4121 sayılı Kanun'un 4. maddesiyle eklenen fıkra ile kamu görevlilerine kendi aralarında sendikalar ve üst kuruluşlarını kurma ve toplu görüşme yapma hakkı tanınmış ve Anayasa'da belirtilen sınırlar çerçevesinde kamu görevlilerinin sendikal haklarının düzenlenmesi amacıyla 2001 yılında 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu çıkarılmıştır.
Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "Örgütlenme ve Toplantı Özgürlüğü" başlıklı 11. maddesinde, herkesin asayişi bozmayan toplantılar yapma, dernek kurma, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara katılma haklarına sahip olduğu; bu hakların kullanılmasının, demokratik bir toplumda gerekli tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenlik, kamu emniyeti, nizamın muhafazası ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için; ancak yasayla sınırlanabileceği, bu maddenin, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel oluşturmadığı kuralına yer verilmiştir. Dolayısıyla, çalışanların sendika kurma ve sendikal faaliyette bulunma haklarının temel hak ve özgürlükler kapsamı içinde olduğu hem Anayasa'nın 53. maddesinde hem de tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde kabul edilmiş ve güvence altına alınmıştır.
Bu nedenle, demokratik sosyal hukuk devletinin vazgeçilmez ögelerinden birini oluşturan sendikaların görevlerini yerine getirebilmeleri ve sendikal haklarını kullanılabilmeleri, sendikaların bağımsız olmalarını zorunlu kılmaktadır. Nitekim Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (İLO) 98 ve 151 sayılı Sözleşmeleri'nde sendikalara müdahale yasaklanmıştır.
Teşkilatlanma ve Kollektif Müzakere Hakkı Prensiplerinin Uygulanmasına İlişkin 98 sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesi'nin 2. maddesinde, işçi ve işveren teşekküllerinin, gerek doğrudan doğruya, gerek mümesilleri veya üyeleri vasıtasıyla, birbirlerinin kuruluşları, işleyişleri ve idarelerine müdahalede bulunmalarına karşı gerekli surette himaye edilecekleri, bilhassa işçi teşekküllerinin bir işverenin veya bir işveren teşekkülünün kontrolüne tabi kılmaya, bir işverenin veya bir işveren teşekkülünün kendi nüfuzu altına alınmış işçi teşekkülleri ihdasını tahrik etmeye veya işçi teşekküllerini mali yollarla veya başka bir şekilde desteklemeye matuf tedbirlerin, bu maddedeki manasıyla müdahale hareketlerinden sayılacağı belirtilmiş; Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin 151 sayılı Sözleşme'nin 5. maddesinde de; kamu görevlileri örgütlerinin kamu makamlarından tamamen bağımsız olacakları, kamu görevlileri örgütlerinin kuruluş, işleyiş veya yönetimlerinde kamu makamlarının her türlü müdahalesine karşı yeterli korumadan yararlanacakları, bir kamu makamının tahakkümü altında kamu görevlileri örgütlerinin kuruluşunu geliştirmeye veya kamu görevlileri örgütlerini bir kamu makamının kontrolü altında tutmak amacıyla mali veya diğer biçimlerde desteklemeye yönelik önlemlerin bu madde bakımından müdahaleci faaliyetler olarak kabul edileceği ifade edilmiştir.
Ayrıca, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nda, kamu görevlileri sendikalarının kurulu olduğu hizmet kolunda bulunan kamu kurumu ve kuruluşlarına, sendikaların faaliyetlerinin niteliğini, bu faaliyetlerin yürütülmesinde uygulanacak ilke ve esasları belirleme, bunlara göre sendikaların iş ve işlemlerini denetleme ve bu faaliyetlere izin verme ya da vermeme gibi bir hak ve yetki tanınmamıştır.
Dava Konusu. tarih ve. sayılı işlemin incelenmesi:
Dava konusu. tarihli duyuru işleminde; "Kurumumuz merkez ve taşra teşkilatında sendika, vakıf ve firmaların ürün tanıtımı, el ilanı, broşür, bildiri, afiş gibi materyal dağıtımı ve asılması ile faaliyetlerinde uyacakları kural ve esaslar aşağıda belirtilmiştir.
(1) Sendika iş ve işlemleri, ilgili mevzuat uyarınca "Sendikal Faaliyet" kapsamında olacaktır.
(2) Kurum faaliyetleri ile kurum çalışanlarının işlemleri hakkında olumsuz kanı oluşturabilecek ve kurumun kamuoyundaki itibarını zedeleyecek asılsız iddialara yer verilmeyecektir.
(3) Kurum tüzel kişiliğine, kurum yöneticilerine, personele hakaret içeren ve üçüncü kişilerin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde iş ve işlemlerde bulunulmayacaktır.
(4) Kurumumuzu üçüncü kişilere karşı hukuki sorumluluk altına sokabilecek iddia ve faaliyetlerde bulunulmayacaktır.
(5) Tanıtım ve faaliyetlerde bulunurken Cumhuriyetin temel niteliklerine ve mevzuata aykırı konulara yer verilmeyecektir.
(6) Kurumumuzun tarafsız ve kamu kurumu olma niteliği gözetilerek, siyasi ve ideolojik amaçlı faaliyetlerden, siyasi gruplaşmalara neden olabilecek tutum ve davranışlardan özenle kaçınılacaktır.
(7) Sendikal faaliyetlerde diğer sendika yöneticilerine ve üyelerine saygılı davranılacaktır.
(8) Kurum çalışma düzenini, işleyişini, huzur ve sükünunu ve güvenliğini bozacak faaliyetlerden kaçınılacaktır." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Gerek ulusal mevzuatımızda gerekse tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerde, kamu otoritesinin sendikal faaliyetlere müdahale etmemesi genel bir ilke olarak kabul edilmiştir.
Bu kapsamda konu değerlendirildiğinde, dava konusu duyuru ile davalı idarenin, kurum bünyesinde gerçekleşecek sendikal faaliyetlerin nitelik ve içeriğini sınırlandırması sendikal faaliyetlere karışma (müdahale) niteliğinde olup, bu karışmanın hukuksal dayanağı bulunmamaktadır.
Diğer yandan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, AİHS'nin 11. maddesi ile ilgili olarak vermiş olduğu kararlar incelendiğinde; Mahkemenin, sendika hakkının kullanılmasını engelleyen bir karışmayı "yasayla öngörülme", "demokratik bir toplum için zorunlu olma" ve "ölçülü-orantılı olma" koşullarının her biri yönünden ayrı ayrı inceleyerek sonuca ulaştığı görülmektedir.
Dava konusu uyuşmazlık bu açıdan değerlendirildiğinde, tüm teşkilata gönderilen. tarih ve. sayılı duyurunun ilgili bentlerinin, bahsedilen koşulları taşımaması nedeniyle sendika hakkının kullanılmasına karışma (müdahale) niteliğinde olduğu ve örgütlenme özgürlüğünü ihlal eden bu yönüyle uluslararası sözleşmelere ve hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava Konusu . tarih ve . sayılı İşlemin İncelenmesi:
Davacı sendikanın dağıtmak istediği el ilanında, Kurumun yöneticileriyle ilgili bazı eleştirilere yer verildiği anlaşılmakla birlikte, bu eleştirilerin herhangi bir hakaret ya da iftira içermediği gibi, Kurumun düzen, huzur ve güvenliğini bozacak nitelikte de olmadığı, ayrıca dayanağı dava konusu duyuru işleminin hukuka uygun olmadığı sonucuna varıldığı anlaşıldığından, davacı tarafından hazırlanan el ilanının dağıtılmasına izin verilmemesine ilişkin uygulama işleminde de hukuka uygunluk görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından yayımlanan ve Kurumun tüm teşkilatına gönderilen. tarih ve. sayılı duyuru işleminin 2, 3, 4, 6, 7 ve 8 numaralı bentlerinin İPTALİNE,
2. Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü Destek Hizmetleri Daire Başkanlığının. tarih ve . sayılı işleminin İPTALİNE,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam . TL dava yargılama giderinin, toplam . TL temyiz yargılama giderinin ve toplam . TL karar düzeltme yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca . TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 01/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.