Üniversiteye Yeni Başlayacaklara Tavsiyeler

Üst sınıflardan sınav öncesi, ders öncesi mutlaka taktik alın, çalışmalarınızı ve ders içi davranışlarınızı ona göre yönlendirin.

Ders notları satan kırtasiyeleri keşfedin.

Çalışmayı vize-final akşamına bırakmayın.

Üniversitenin gen havuzunun lise popülasyonu gibi yerel olmadığının bilincine varın. Her siyasi görüşün, ırkın, dinin, mezhebin, tarikatın mensubunun/fanatiğinin yanınızda duran kişi olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.

İlk etapta memleketinizden insanlarla tanışın ki çok fazla yabancılık çekmeyin.

Kimsenin sizi her halinizle kabul eden çocukluk arkadaşlarınız gibi olmadığını bilin.

Uç tiplere bunlar da ne böyle gözüyle bakmayın.

Ne olursa olsun bütün sınavlara girin.

Boş vakitlerimi nasıl doldursam diye düşünüyorsanız, kesinlikle ilk sıraya İngilizce’yi koyun. Kursa mı gidersiniz, roman mı okursunuz, yurtdışında dil okulu mu ayarlarsınız, Erasmus mu yaparsınız, her hafta Sultanahmet’e (ya da şehrinizdeki turistik bir mekâna) gidip pratik mi yaparsınız size kalmış. Ama küçük bir tavsiye olarak: Dil, onu konuşmak zorunda kaldığınızda daha iyi öğreniliyor.

Üniversite hayatınıza o şehri tanıyarak başlayın. Kimi zaman ders çalışmak için yeni yerler arayacaksınız, kimi zaman üniversitede edindiğiniz dostlukları pekiştirmek için, bazen ruhunuz daralacak ve sokakları turlarken bulacaksınız kendinizi... Başka yaşamlara ve başka dünyalara tanık olmaya çalışın. Gezmek gerçekten insanın bakış açısını genişletiyor.

Üniversite yılları gerçekten okumak ve bir şeyler öğrenmek için hayatınızın geri kalanına göre en fazla vaktinizin olacağı dönem, bu yüzden bu yılların kıymetini bilmenizi tavsiye ederim. Ayrıca yine bu yıllarda kendi kütüphanenizi de oluşturmaya başlayabilirsiniz.

Artık üniversiteyi kazandınız. Bu demek oluyor ki siz artık bir meslek grubunun bir parçasısınız. Henüz diploma almamış ve bir konuda uzmanlaşmamış olmanıza bakmayın; kendinize “ben doktorum, mühendisim, avukatım, uluslararası ilişkiler uzmanıyım, yönetmenim, mimarım…” demeye başlayın. Ve her gün o meslekte nasıl daha iyi olabileceğiniz üzerine kafa yorun.

Sevdiğiniz şeyleri yaparak kendinizi geliştirin. Fotoğraf çekmekten tutun bağlama çalmaya, iyi bir sunum hazırlamaktan tutun topluluk önünde konuşmaya, bir hayvan beslemekten tutun kendi söküğünüzü dikmeye, Excel’de tablo oluşturmaktan tutun fon kaynakları için proje dosyası hazırlamaya kadar üniversite yıllarında kendinize katabileceğiniz o kadar çok şey var ki.

Geçimi Öğrenin...

"Öğrenciyim abi indirim yapamaz mısın" demagojisini yapmayı unutmayın.

Katıldığınız faaliyetler İnsanlarla iletişiminizi, empati yeteneğinizi, birlikte iş yapma kabiliyetinizi ve özgüveninizi geliştiriyor. Meslek hayatına atılıp, evlenip, çoluk çocuğa karıştığınızda çok daha az vakit bulabileceğiniz bu faaliyetlere öğrenim hayatınızda mutlaka yer verin.

Bir yetişkin gibi davranın; işlerin, insanların, davaların sorumluluğunu yüklenin. Hayatta karşılaştığınız problemleri başkalarının çözmesini beklemeyin.

Doğru bir zaman planlaması yaptığınızda gerçekleştirmek istediğiniz şeyler için hepsi ve daha fazlası mümkün oluyor. Ama burada önemli olan hayatınızdaki her şeye gerçek değeri ölçüsünde kıymet vermeniz ve vakit ayırmanız.

Büyüdüğünüzün ve öğrenmeniz gereken çok şey olduğunun farkında olun. Kendinizi keşfedin; sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeyleri, hayallerinizi ve korkularınızı öğrenin, sınırlarınızı bilin. Hayatınızın ve varlığınızın amacını sorgulayın, ama bunu yaparken geçmişten getirdiğiniz değerlere karşı acımasız olmayın. Büyüklerinizin sözüne güvenmeye devam edin, unutmayın en akıllı insan başkalarının tecrübelerinden ders çıkarandır.

İnsanlar gerçek yüzleriyle değil de maskeleriyle karşınızda oluyor genelde. Bu anlamda insanı hayata da hazırlıyor aslında üniversite yılları. Herkese kolay güvenmeyin ama kendinizi dışarıya da kapatmayın. İnsanları test edin; menfaat, para, fedakârlık söz konusu olduğunda neler yapabildiklerini görün, beraber yolculuk edin. Üniversite bu anlamda da hayatın küçük bir kopyası.

Evet doğru duydunuz, hata yapın, daha doğrusu hata yapmaktan korkmayın. Hatalar olmadan büyüyemeyiz, onlar olmadan öğrenemeyiz. Olumsuz gözüken her şeye bir tecrübe gözüyle bakın ve onlardan bir anlam çıkartmaya çalışın. Tabii göz göre göre bir yanlışın ya da acının içine atmayın kendinizi; ama bunları yaşadığınızda bunun insanlığın ortak kaderi olduğunu ve hayatın bunlarla mânâ kazandığını da bilin.

Genç olduğunuzu bilin, gezin, eğlenin, ders çalışın....