Öğretmen adayları araştırma konusu oldu

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 08 Kasım 2005 11:38, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

 

KAMU PERSONELİ SEÇME SINAVINA HAZIRLANAN ÖĞRETMEN ADAYLARININ PSİKO-SOSYAL DURUMLARININ BETİMLENMESİ

Ar.Gör.Levent ERASLAN

A.Ü.Eğitim Bilimleri Fakültesi

Giriş

Öğretmenlik mesleği diğer mesleklerden farklı özellikleri olan bir meslek alanıdır. Öğretmenlik mesleği bu özellikleri ile diğer mesleklerden ayrılır. Bu özelliklerinden en önemlisi öğretmenliğin diğer tüm mesleklerin öğreticisi olmasıdır. Öğretmenlik mesleği tüm toplumlarda saygı gören, yüksek statü atfedilen kutsal konumdadır. Bireyler işte bu özelliklerinden dolayı öğretmenlik mesleğine yönelmekte öğretmen olarak insanlığa hizmet etme zevkini tadabilmektedirler.

Türkiye'de ise bu durum biraz farklılık göstermektedir. Ülkenin ekonomik darboğazı, özel sektörün daralması ve istihdam olanaklarının kısıtlı olması gibi nedenlerden dolayı bireyler kamu sektöründe çalışmak istemektedir. Bu amaca ulaşmak isteyenler genellikle öğretmenlik mesleğine yönelmektedir. Çünkü kamu istihdamında öğretmenlik mesleğine ağırlık verilmektedir. Garantili iş imkanı bireyleri öğretmenlik mesleğine çekmektedir Durum böyle olunca ?iş? edinmek için binlerce kişinin Eğitim fakültelerini tercih ettiğini görmekteyiz. Bu durum aynı zamanda öğretmenlik mesleği için bir paradoksu beraberinde getirmektedir. Öğretmenlik mesleğine olan ilginin artması sevindirici bir durum iken sırf iş garantisi var diye bu mesleğe yönelmekte bir sorun olarak görünmektedir. Öğretmenlik mesleğine olan bu yığılma beraberinde eleme sınavlarının oluşmasına neden olmuştur. Öğretmen adayları öğretmen olabilmek için iki aşamalı seçme sınavından başarılı olmak zorundadır.

Öğretmen adayları 2001 yılında KMS (Kurumlar İçin Merkezi Eleme Sınavı) adı altında sınava tabi tutulmuşlardır. 2002-2003 yıllarında ise bu uygulama KPSS adıyla (Kamu Personeli Seçme Sınavı ) devam etmiştir. Bu sınavlarda başarılı olabilmek için iki oturumlu bir sınav sürecinden geçmek gerekmektedir. Sabah oturumunda öğretmen adaylarının 120 soru ile genel kültür ve genel yetenek becerileri ölçülmektedir. (Genel yetenek alanında %50 Türkçe, %50 Matematik, Genel Kültür alanında ise, Atatürk İlke ve inkılapları, %40, Temel Yurttaşlık Bilgisi %15, Türkiye ve Dünya ile ilgili Güncel ve Sosyo-Ekonomik Konular %5, Türk Kültür ve Medeniyetleri %10, ve Türkiye Coğrafyası % 30) öğleden sonra yapılan oturumda ise yine 120 soru ile Eğitim Bilimleri alanındaki yeterlik ölçülmek istenmektedir. (Eğitim Bilimleri alanının kategorileri ve ağırlıkları ise Eğitim Psikolojisi %50, Eğitim Programları ve Öğretim %35, Rehberlik ise %15 şeklindedir)[1]. Daha sonra sınav sonuçlarına göre başvuru taban puanları MEB tarafından açıklanmaktadır.

Kamu Personeli Seçme Sınavının amacı öğretmenleri nitelik açısından değil sadece nicel sınırlamalar dahilinde test etmektedir. Belirli bir kadro kontenjanı dahilinde sınava giren öğretmen adayları en yüksek puandan kadro miktarına gelene değin sıralanmaktadır. Örneğin sınıf öğretmenliği için 2005 yılı ikinci atama döneminde 26.689 sınıf öğretmeni 1638 kişilik kontenjan için sınava tabi tutulmuşlardır. Sınav sonucunda 82.90 baraj puanı olarak belirlenmiş ve bu baraj üstünde puan alan öğretmen adayları öğretmenlik mesleğine giriş hakkı kazanmıştır. 82.89 puan alan bir aday ise öğretmenlik mesleğine giriş için yeterli sayılmamıştır. Aşağıdaki tabloda bazı öğretmenlik alanlarının sınava giren kişi sayısı, giriş puanları ve atama kontenjanları verilmiştir.

ALAN ADI SINAVA GİREN KİŞİ SAYISI PUAN ATANAN
Sınıf Öğretmenliği 26689 82,910 1.640
Beden Eğitimi 17220 77,354 400
İngilizce 12709 69,845 1.400
Türk Dili ve Edebiyatı 10390 84,185 72
Fen Bilgisi/Fen ve Teknoloji 8348 86,325 650
Sosyal Bilgiler 9383 81,817 500
Matematik 1 (İlköğretim ) 3209 80,696 1.001

Bu seçme sistemi aday öğretmenlerin psiko-sosyal durumlarını da etkilemektedir. Öğretmen olmak amacıyla dört sene eğitim fakültelerinde öğrenim gören bu genç insanlar zorlu bir sınav sürecine girmekte başarısız olduklarında derin bunalımlar yaşamaktadır. Öyle ki fakülte üçüncü sınıftan itibaren sınava hazırlananlar olmaktadır. Bazı öğretmen adayları bu sınavı bir ölüm-kalım durumu olarak görmekte ve psikolojik yönden problemler yaşamaktadır.

Bu deneme 600 öğretmen adayının katıldığı ?Kamu Personeli Seçme Sınavına Hazırlanan Öğretmen Adaylarının Psiko-Sosyal Durumlarının Betimlenmesi? adlı bir araştırmanın ön değerlendirmesi niteliğindedir.

Araştırma ve Ön sonuçları

Anılan araştırma Ankara'da bulunan çeşitli KPSS kurslarından destek alan 600 öğretmen adayının katılımı ile gerçekleşmiştir. Veri toplama aracı olarak ?anket? ile ?görüşme formu? kullanılmıştır. Aşağıda araştırmanın önemli sonuçları verilmiştir;

1. Öğretmen adayları ?Öğretmenlik mesleğine giriş süreci benim psikolojimi olumsuz yönde etkilemektedir? önermesine genelde katıldıklarını ifade etmektedir. Özelikle yıllardır atanmayı bekleyen öğretmen adaylarında bu durum daha yüksek derecede görülmektedir. Yıllardır atanmayı bekleyen öğretmen adayları bekleme sürecinde sözleşmeli öğretmenlik yapmakta ama büyük bir çoğunluğu eğitimleri dışında niteliğe olmayan işlerde çalışmaktadır.

2. ?Öğretmenlik eğitimi almama rağmen bu mesleği yapamama ihtimali bende ümitsizlik yaratmaktadır.? önermesi öğretmen adaylarının çoğunluğu tarafından kabullenilmiştir. Öğretmen adayları öğretmenlik yapmak istemekte, başka işlerde çalışma olasılığı karşısında psikolojik olarak gerilmektedir. Bu gerilimde aşağıda bahsedeceğimiz çeşitli psikolojik durumlara neden olmaktadır.

3. ?Sınav kaygısı bende zaman zaman baş ağrısı, mide kasılmaları gibi durumlara neden olmaktadır?. Bu durumlar öğretmen adaylarından kimi zaman duyduğumuz sıkıntıların başında gelmektedir. Sınavda başarısız olma korkusu, kadro kontenjanlarının az olması ve sınava çok kişinin girmesi gibi durumlar öğretmen adaylarını psikosomatik rahatsızlıklara itmektedir.

4. ?Sınava hazırlık sürecinde zaman zaman içsel bunalımlar (anksiyete, depresyon vb.) yaşamaktayım.? Öğretmen adayları özellikle sınavın yapılacağı Temmuz ayına doğru çeşitli problemler yaşamaktadır. Sınavda başarılı olamama korkusu, sınavı yetiştirememe korkusu gibi etkenler öğretmen adaylarını psikolojik gerilmelere itmektedir. Sınav salonlarında sinir krizleri geçiren ve ağlama nöbetlerine tutulan öğrenciler bilinmekte olan gerçeklerdir.

5. Öğretmen adayları sosyal yaşamlarında da çeşitli sıkıntılar çekmektedir. Örneğin ?KPSS sonrası öğretmen olamadan eve dönme korkusunu yaşıyorum? ve ?KPSS kazanamam halinde aileme yük olacağım korkusunu taşıyorum? önermelerine bir çok öğrenci tamamamen katılıyorum demişlerdir. Bu durumda potansiyel problemin bir göstergesidir.

6. ?İleri dönük planlarım (Evlilik, yüksek lisans, askerlik, vb.) atanma sürecine bağlıdır.? Öğretmen adayları geleceğe yönelik planlamalarını sınavdaki başarılarına endekslemiş durumdadır. Öyle ki evlilik amacı sözlenen, nişanlanan bir çok öğretmen adayı çift, sınav sonucunu beklemekte, atanma gerçekleşirse, evlenebilmektedirler. Bir çok çift ise sınav sonucunun olumsuz olması nedeniyle evlilik planlamalarını ertelemektedir. KPSS, öğretmen adaylarının sosyal yaşantısında önemli bir belirleyici durumundadır.

7. "Bir öğretmen adayı olarak geleceğimden kaygı duymaktayım." Büyük Atatürk'ün gençliği emanet ettiği öğretmenler geleceklerinden endişe duymaktadır. Çünkü zorlu bir sınav maratonu ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sınav maratonu sonucunda öğretmen adayı ya öğretmen olarak yaşamına devam edecek ya da sınav kaosu ile tekrar karşı karşıya kalacaktır. Bu durum elbette genç öğretmen adaylarını kaygılandırmaktadır. Bu maddeyi destekleyen bir diğer madde de ?Bu sınav benim yaşantımı belirleyecek bir özelliktedir.? önermesidir. Bu önermeye de genelde öğretmen adayları katıldıklarını ifade etmektedir.

8. ?KPSS hazırlık süreci, hazırlık kursları, kitap, dergi gibi yeni rant alanlarının oluşmasını sağlamıştır." Türkiye'de açılan herhangi bir sınav; dershane, kurs, kitap, dergi gibi rant alanlarını da beraberinde getirmektedir. Sınavda başarılı olmak neredeyse bir kursa gitmeye bağlı hale gelmiştir. Bu durum öğretmen adayları için de geçerlidir. Öğretmen adayları, Eğitim fakültesinde verilen içerik ile KPSS'ında çıkan soru içeriklerinin farklı olması (ki bu durumda bir paradokstur) ve fakültede verilen bilgilerin yetersizliği nedenleriyle destek aramak zorunda kalmaktadır. Bu amaçla ticaret piyasası, çeşitli kurslar düzenlemekte, KPSS hazırlık kitapları, KPSS dergileri, KPSS soru bankaları, KPSS denemeleri gibi hizmetler üretmektedir. Ankara ilinde KPSS kursları 1.600. YTL ile 800 YTL arasında fiyatlara sahiptir. Çoğu da ehliyetsiz kişilerce verilen bu kurslar kimilerinin zengin olmasına, öğretmen adaylarının da ümitlerini tüketmelerine neden olmaktadır.

9. ?Türkiye bir sınav toplumu olmuştur?. Öğretmen adayları bu önermeye tamamen katıldıklarını ifade etmişlerdir. Türkiye'de öğretim kademelerine geçişte ne zaman bir sınav konulursa bu işten karlı çıkan kimi sektörler oluşmaktadır. Ve ülkemizde her öğretim kademesine geçiş için sınav yapılmaktadır. Özel İlköğretim Okullarına Giriş Sınavı, Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS), Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) , Lisans Üstü Eğitim Sınavı (LES), Baş Öğretmenlik ve Uzman Öğretmenlik Sınavı ve araştırma konumuz olan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) bu sınavlara örnektir. Ülkemiz ne yazık ki bir ?sınav toplumu? haline gelmiştir. Yedi yaşında yarışmaya başlayan bir öğrenci ortaöğretim, üniversite ve sonrasında 23 yaşına değin sınavlarla uğraşmaktadır. Bu durum çoktan seçen bir nesli ortaya çıkartmıştır. Bu nesilin yaratıcılıkları ise beş şık ile sınırlanmıştır. Bu durumda çerçeveli düşünen, yaratıcılığı sınırlı,analiz, sentez ve değerlendirme yetilerinden yoksun ama bir meslek sahibi bireyler yetiştirilmiş olunmaktadır.

10. ?Bir öğretmen adayı olarak Milli Eğitim Bakanlığı'na karşı güvensizlik içindeyim? önermesine çoğu öğretmen adayı katılıyorum demiştir. Bu durum ileride görev yapacakları kuruma karşı öğretmenlerin, olumsuz tutum içinde olduklarını göstermektedir. Aslına bakıldığında öğretmen adayları pek de haksız sayılmamaktadır. Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığı politik popülizmin ve pragmatizmin en üst düzeyde olduğu her türlü kayırma, iltimas ve ?torpil? mekanizmalarının olduğu bir görünümdedir. Öğretmen adayları Milli Eğitim bürokratlarından bilgi alamamakta, hatta makamlarında azarlanmaktadır. Öğretmen adaylarına göre MEB sözleşmeli öğretmenliği yayarak kadrolu öğretmen sayısını azaltacak böylece ekonomik yönden kar elde ederken, öğretmenleri de sözleşme kıskacında tutacaktır. Bir diğer nokta ise Milli Eğitim Bakanı Çeliğin Eylül 2005'te yaptığı bir açıklamadır. Bakana göre sınav içeriği değişecektir. Sınav; %50 Eğitim Bilimleri, %50 Alan Bilgisi ile Genel Kültür ve Genel Yetenek bölümlerinden oluşacaktır. Peki alan bilgisi nedir ? Bir Fen Bilgisi mezunu öğretmen adayı alan bilgisi sürecinde Fizik, Kimya, Biyoloji alanlarından mı yoksa Fen Bilgisi öğretimi alanından sorularla karşılaşacak ? Bu durum net değildir. Öğretmen adaylarının zihni karışıktır. Böyle hayati konuma getirilen bir sınavın içeriği kapalıdır.

Sonuç ve Öneriler

Öğretmenlik mesleği günümüzde oldukça rağbet edilen bir meslek durumundadır. Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz, ekonomik krizler ve özel sektörün daralması vb. etkenler kamu sektörünü genelinde öğretmenlik mesleğini çekici kılmıştır. Bu anlamda ?iş garantisi? bireylerin mesleklerini seçmede önemli bir faktör olmuştur. Öğretmenlik mesleği de bu yönelişten etkilenmiş ve eğitim fakültelerine yoğun bir ilgi oluşmuştur. Bu bağlamda plansızca açılan eğitim fakülteleri binlerce öğretmen mezun etmeye başlamışlar, ayrıca bu sayıya fen-edebiyat fakültesi mezunları da eklenince karşımızda on binlerle ifade edilen istihdam edilmeyi bekleyen bir öğretmen ordusu oluşmuştur. İstihdam-mezun orantısının işlememesi işsizlik ve KPSS hazırlık kıskacında öğretmen adaylarını da psiko-sosyal yönden çeşitli problemlere itmiştir.

Bu araştırma ile öğretmen adaylarının yaşadığı bir probleme dikkat çekmek amaçlanmıştır. Giderek bir ?sınav toplumu? haline gelen ülkemizde öğretim kademelerine girişten, istihdama değin bir çok kademede sınavlar kullanılmakta ve seçimler yapılmaktadır. Bu sınavlarda başarılı olanlar, alanın gereklerine sahip olarak kabul edilmekte, başarısız olanlar ise bu yetilerden yoksun kabul edilmektedir. Sınırlı bir zaman aralığında ve bilişsel taban ağırlıklı olarak yapılan çoktan seçmeli anlayış pratik düşünüşe belirli bir hıza sahip olanları avantajlı hale getirmektedir. Test tekniğine sahip olan bireyler üniversite sınavında ve sonrası yapılan iş sınavlarında başarılı olmaktadırlar. Böylece bireylerin yaratıcılıkları, becerileri vb. özellikleri geri planda kalmaktadır. Sınavda başarısız olan öğretmen adayları ciddi bir şeklide psiko-sosyal krizlerle karşı karşıyadır. Bu durum ileriki dönemlerde artarak devam edecektir. Çünkü seri bir şeklide öğretmen yetiştirilmektedir.

Bu araştırmada istihdam edilmeyi bekleyen öğretmen adaylarının psiko-sosyal durumlarının betimlenmesi amaçlanmıştır. Büyük Atatürk'ün gelecek nesilleri emanet ettiği öğretmenler yakın ve uzak çevrelerinde işsizliklerini ifade etmede, yaşamlarını kurgulamakta, kendilerini gerçekleştirmede büyük problemler yaşamakta, eğitimlerinin gerektirdiği sosyo-ekonomik yaşantıdan uzak farklı işlerle uğraşmaktadır.

Öneriler

· Ülkemizde mevcut eğitim fakültelerine ek olarak kesinlikle yeni eğitim fakültesi açılmamalıdır. Yeni açılacak üniversitelerde eğitim fakültelerinin olacağı gibi açıklamalar talihsizliktir. İş alanı kamu ile sınırlı olan ve mezunlarının istihdam olanağı bulamayacağı yeni eğitim fakülteleri açılmamalıdır.

· Öğretmen yetiştirme sistemi genel olarak programlar, öğretim elemanları, öğretmen seçimi ve istihdamı açısından tüm tarafların katılımı ile tartışılmalıdır. Bu tartışma ? Öğretmen Yetiştirme ve İstihdamı Şurası? adı altında yapılabilir.

· Etkili bir eğitim planlaması yapılarak eğitim fakültesi mezunları ile istihdam edilecek öğretmen sayıları arasında bir denge kurulmalıdır. Bu planlamaya göre beşer yıllık öğretmen alım planları yapılmalı buna göre eğitim fakültelerine öğrenci alınmalıdır.

· Öğretmen adaylarının atamalarında fakülteye giriş puanı, mezuniyet derecesi gibi değişkenler de dikkate alınmalıdır.

· KPSS'nın içeriği ile eğitim fakültelerinin programları çelişmektedir. Bu farklılaşma düzeltilmelidir.

Son olarak Büyük Atatürk gelecek nesilleri öğretmenlere emanet ettikten sonra öğretmenler hakkında söylediği ve günümüze de ışık tutan sözleri öğretmenlik mesleğinin bu önemini unutanlar için anlamlıdır. Aşağıda bu veciz cümle verilmiştir;

? Okullarda öğretim vazifesinin güvenilebilir ellere teslimini, memleket evladının, o vazifeyi kendine hem bir meslek, hem de bir ideal sayacak üstün ve saygı değer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini sağlamak için öğretmenlik diğer serbest ve yüksek meslekler gibi ,derece ilerlemeye ve her hâlde refah sağlamaya uygun bir meslek haline getirilmelidir.?

--------------------------------------------------------------------------------

[1] www.osym.gov.tr

[2] Tablo MEB istatistiklerinden araştırmacı tarafından oluşturulmuştur.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber