İçişleri Bakanlığınca yayımlanan 'Adli Kolluk' genelgesi
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
SAYI: B.050.ÖKM.000011-12/1684 07/11/2005
KONU:
GENELGE
2005/115
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Adli Kolluk Yönetmeliği çerçevesinde yürütülmekte olan adli kolluk hizmetleri ile ilgili olarak uygulamada "adli kolluk görevlerinin hangi personel tarafından ifa edileceği" hususunda bazı tereddütler olduğu görülmektedir.
Ayrıca bazı Cumhuriyet Başsavcılıklarınca "adli hizmetlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi" gerekçesiyle Emniyet ve Jandarma birimlerine verilen talimatlarla, özet olarak:
1- "Adli Kolluk Birim Amirliği"nin kurulmasının ya da adli
işlemlerle ilgili yazışmalarda Jandarmada "adli kolluk komutanlığı veya
adli kolluk", Emniyette ise "adli kolluk amirliği veya adli kolluk"
başlıklarının bulunmasının, her türlü adli tahkikat işlem ve yazışmalarında
idari hiyerarşiye tabi unvanları kullanılmamasının istendiği ve bu bağlamda
"İlçe Jandarma Komutanlığına "Jandarma Adli Komutanlığı", İlçe
Emniyet Müdürlüğüne "Emniyet Adli Kolluk Amirliği" olarak hitap edilmek
suretiyle yazışmalar yapıldığı;
2- Personel istihdamının kendilerine sorularak yapılmasının, adli kolluk sorumlularının fotoğraflı sicil özetlerinin gönderilmesinin istendiği;
3- "Zaman zaman vaki olabilecek araç-gereç ve personel taleplerinin yerine getirilmesi" gibi genel ve idari mahiyette isteklerde bulunulduğu; esasen bir "önleyici kolluk" görevi olan adliye binalarının korunmasına ilişkin olarak bazı düzenlemeler yapıldığı;
4- Adli olaylarla ilgili bilgi akışında, Emniyet ve Jandarma birimlerinin kendi sıralı amirleriyle ve Vali ve Kaymakamlarla ilişkilerine müdahale niteliğinde, bu ilişkileri sınırlayıcı düzenlemeler yapıldığı;
Anlaşılmaktadır.
Konuyla ilişkin mevzuat ışığında, bazı Cumhuriyet Başsavcılıklarının vermiş oldukları ve yukarıda belirtilen talimatlar karşısında mülki idare amirlerimiz ile Emniyet, Jandarma ve Sahil Güvenlik birimlerimiz aşağıdaki esaslara göre hareket edeceklerdir.
A) ADLİ KOLLUK GÖREVLERİNİN HANGİ PERSONEL TARAFINDAN İFA EDİLECEĞİ KONUSU
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili diğer mevzuata göre adli kolluk
görevlerinin hangi personel tarafından ifa edileceği hususu mevzuatımızda
ikili bir ayrıma gidilmek sureti ile düzenlenmiş bulunmaktadır:
1- Adli kolluk:
06.07.2005 tarihli ve B.05.1.EGM.0.65.03.02.4366-3333/1776-118746-(2005-69)
sayılı Genelgede açıklandığı gibi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 164.maddesinde,
Emniyet Teşkilatında adli kolluğun hangi görevlilerinden oluştuğu düzenlenmiş,
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 8, 9 ve 12.maddelerinde belirtilen
soruşturma işlemlerini yapan güvenlik görevlilerini ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
Atıf yapılan Emniyet Teşkilatı Kanununun 9/C. maddesinde adli kolluk tanımlanmış,
"asgari tam teşekküllü bir polis karakolu bulunan yerlerde, adli işlerle
uğraşmak üzere Emniyet Umum Müdürlüğünce kadrodan ayrılan bir kısım"
olduğu belirtilmiştir. Adli Kolluk Yönetmeliğinin 4 üncü madde birinci fıkra
a bendinde de adli kolluğun "asgari tam teşekküllü bir polis karakolu bulunan
yerlerde" görevlendirileceği hüküm altına alınmıştır.
Belirtilen düzenlemeler uyarınca adli kolluk amir ve memurlarından oluşan adli
kolluk görevlileri; il ve ilçe teşkilatları bünyesinde kurulu bulunan polis
karakolları ile polis merkezi amirliklerinde; adli kısım/büroda görevli
olanlar, suça el koyan grup görevlileri ile karakol veya polis merkezinin amirleridir.
Bu personel adli kolluk görevlerini yürütmekle yükümlüdür.
2- Adli görevleri sürecinde adli kolluk statüsünde olan diğer kolluk birimleri:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Diğer kolluk görevlileri"
başlıklı 165.maddesinin birinci fıkrasında "Gerektiğinde veya Cumhuriyet
Savcısının talebi halinde, diğer kolluk birimleri de adli kolluk görevini yerine
getirmekle yükümlüdür. Bu durumda, kolluk görevlileri hakkında, adli görevleri
dolayısıyla bu Kanun hükümlere uygulanır." hükmü bulunmaktadır. Buna paralel
olarak Adli Kolluk Yönetmeliğinin 5.maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
"Cumhuriyet Savcıları, adli görevlere ilişkin emir ve talimatlarını öncelikle
adli kolluk sorumlularına veya adli kolluk görevi ifa eden diğer birim amirlerine
verir" ve aynı fıkranın (c) bendi "Cumhuriyet savcılarınca, adli görevler
ile ilgili emir ve talimatlar zorunluluk bulunmadıkça, kolluk birimlerinin aralarındaki
işbölümü ile kolluk teşkilatlarının görev ve yetki alanları gözetilerek verilir."
biçiminde; aynı Yönetmeliğin 7.maddesi ise C.M.K.'nun 165.maddesi ile aynı şekilde
düzenlenmiştir.
Görüleceği üzere konuyla ilgili mevzuatta, soruşturma işlemlerini yapan diğer
birimlerin de bu görevlerini yapmaya devam edebilecekleri biçimde düzenlemeler
yapılmış bulunmaktadır. Bu çerçevede, kendilerine ilgili mevzuatla adli kolluk
görevleri verilen tüm kolluk birimleri (örneğin İl Emniyet Müdürlüklerinde Asayiş,
Terörle Mücadele, Mali, Narkotik, Organize, Kaçakçılık ve Organize, Çocuk, Olay
Yeri İnceleme, Yabancılar, Güvenlik, Özel Harekat Şube Müdürlükleri; Merkezde
Terörle Mücadele ve Harekat, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi
Başkanlıklarının ilgili birimleri) bu görevlerini yapmaya; anılan Yönetmeliğin
5.maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri ile 7.maddesi uyarınca devam
edeceklerdir. Bu birimlerdeki kolluk görevlileri; ilgili mevzuat uyarınca gerektiğinde
veya Cumhuriyet Savcısının talebi halinde adli kolluk görevlerini ifa ederken,
Ceza Muhakemesi Kanununun 165 nci maddesi gereğince, bu görevleri dolayısıyla
C.M.K. hükümlerine tabi olacaklardır.
Kolluk birimlerinin adli kolluk görevlerini yapma yükümlülükleri, mahkeme veya
hakim kararlarının ifası bakımından da geçerlidir. (CMK'nun mahkeme veya hakim
kararları ile yapılabilen soruşturma işlemlerini düzenleyen maddeleri, özellikle
163 üncü maddenin ikinci fıkrası).
B) BAZI CUMHURİYET BAŞSAVCILIKLARI TARAFINDAN KOLLUK KUVVETLERİNE VERİLMİŞ
OLAN TALİMATLARA İLİŞKİN HUSUSLAR
Konunun açıklığa kavuşturulması ve mülki amirlerle kolluk kuvvetlerinin uyacakları
esasların belirlenmesi bakımından; Bakanlıkların ve bağlı kuruluşların teşkilatlanmasını,
kadroların ihdasını, unvanların kullanılmasını, resmi yazışma kurallarını, mülki
idare amirlerinin hukuki statülerini, görev ve yetkilerini, kolluk kuvvetleriyle
ilişkilerini, kolluk kuvvetlerinin özlük işlerini, adli kolluğu, Cumhuriyet
Başsavcılıklarının adli kollukla ilişkilerini düzenleyen v.s. mevzuatın incelenmesi
gerekmektedir.
1- Kamu Görevlerinin ve Hizmetlerinin Teşkilatlanmasına, Kamu Kuruluşlarının
Kadrolarının İhdasına ve Kullanılmasına, Görev Unvanlarına İlişkin, Resmi Yazışmalara
Dair Hususlar:
Anayasamızın 113.maddesinin "Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri,
yetkileri ve teşkilatı kanunla düzenlenir.", 123.maddesinde ise "İdare,
kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir? Kamu tüzelkişiliği,
ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur."
hükümleri bulunmaktadır. Anayasamızın bu hükümlerine göre Bakanlıkların ve idarenin
teşkilatlanması ancak kanunla düzenlenebilir. Anayasamızın bu hükmü çerçevesinde
Bakanlıkların teşkilatlanmasına ilişkin usul ve esaslar genel olarak 3046 sayılı
Kanunla ve ayrıca her Bakanlığın kendi teşkilat Kanunları ile diğer bazı kuruluşların
özel teşkilat Kanunlarıyla düzenlenmiştir.
a) Bakanlıkların ve Bağlı Kuruluşların Teşkilatlanmasına İlişkin Düzenlemeler:
Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, mevcut bakanlıkların bölünmesi veya birleştirilmesi,
bakanlıkların görevleri, yetkileri ve teşkilatına ilişkin esaslar 27.09.1984
tarihli ve 3046 sayılı Kanunla düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu Kanunun: "Bakanlık
taşra teşkilatı" başlıklı 8.maddesinin (a) bendinde "İl valisine bağlı
il kuruluşları", (b) bendinde "Kaymakama bağlı ilçe kuruluşları"
denilmiş; 15.maddesiyle Bakanlık merkez ve taşra teşkilatlarındaki hiyerarşik
kademeler ve birim unvanları belirlenmiştir.
Yine aynı Kanunun "Taşra teşkilatına ilişkin esaslar" başlıklı 17.maddesinin
1.fıkrasında "Bakanlık ve bağlı kuruluşlarının taşra teşkilatı, bu Kanunla
birlikte teşkilat kanunları, İl İdaresi Kanunu ile belirlenen esas ve usullere
göre kurulur." hükmü yer almış; aynı maddenin 2.fıkrasının (c) bendinde
"Merkezi idarenin taşra teşkilatı kurma yetkisi kurum ve kuruluşların kendi
kanunlarında belirtilir. Kanunlarında açıkça yetki bulunmayan bir kurum veya
kuruluş taşra teşkilatı kuramaz.", (d) bendinde de "Sürekli görev
veya hizmet yapacak taşra teşkilatı ihtiyaçlara ve hizmetin özelliklerine göre
bölge, il ve ilçe kuruluşları olarak, ilgili merkez teşkilatının teklifi üzerine
Devlet Planlama Teşkilatı ile Devlet Personel Başkanlığının görüşleri alınarak
Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur, kaldırılır veya değiştirilir." hükmü
mevcuttur.
Konumuz bakımından Emniyet ve Jandarmanın teşkilatlanmasına ilişkin yasal ve
idari düzenlemelerin ayrıca ele alınması gerekmektedir:
14.02.1985 tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun 29.maddesinin (a) ve (b) bentleri hükümlerine göre ise Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı, İçişleri Bakanlığının bağlı kuruluşlarıdırlar.
04.06.1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu ile bu teşkilatın,
yani Emniyet Genel Müdürlüğünün teşkilatlanması düzenlenmiştir. Bu Kanunun 16.maddesinin
1.fıkrasının (B) bendi hükmüne göre Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatı
"İllerde il emniyet müdürlükleri, ilçelerde ilçe emniyet müdürlükleri veya
ilçe emniyet amirliği ile güvenlik hizmetlerine ilişkin diğer birimlerden oluşur."
10.06.1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 4, 9, 11/A, 27 ve 32/A-B
hükümlerine göre Emniyet Genel Müdürlüğünün il ve ilçelerdeki teşkilatı Valilere
ve Kaymakamlara bağlı olup bu makamların emri altındadırlar.
10.03.1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun
"Bağlılık" başlıklı 4.maddesi hükmüne göre ise Jandarma Genel Komutanlığı
Silahlı Kuvvetlerle ilgili görevleri, eğitim ve öğretim bakımından" Genelkurmay
Başkanlığına, "emniyet ve asayiş işleriyle diğer görev ve hizmetlerin ifası
yönünden" İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Aynı Kanunun "Konuş, Kuruluş"
başlıklı 5.maddesinde de "Jandarma Genel Komutanlığı Teşkilatı; görevin
özelliği ve Türk Silahlı Kuvvetlerindeki esaslara uygun olarak kendi kuruluş
ve kadrolarında gösterilir." hükmü bulunmaktadır.
03.11.1983 tarihli ve 83/7362 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan
Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 5/2.maddesinde, İl Jandarma
Komutanlıkları ile İlçe Jandarma Komutanlıkları "Mülki teşkilata tabi olan
Jandarma Birlikleri" arasında sayılmıştır. Aynı Yönetmeliğin 7.maddesinin
1.fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde "Bir il sınırları içinde bulunan ve
İl Jandarma Komutanlığına bağlı Jandarma İç Güvenlik Birliklerinin, o İl Jandarmasını
oluşturacağı; bir İlçe sınırları içinde bulunan ve İlçe Jandarma Komutanlığına
bağlı Jandarma İç Güvenlik Birliklerinin, o İlçe Jandarmasını oluşturacağı"
belirtilmiştir. Yine aynı Yönetmeliğin "Jandarma İç Güvenlik Birliklerinin
Yetki ve Görevleri" başlıklı Dördüncü Kısmında, Jandarmanın mülki, adli
ve diğer görevleri düzenlenmiştir. Anılan Yönetmeliğin 142.maddesinin 3.fıkrasına
göre il jandarma komutanlıklarının ve ast kademelerinin (mülki makamlar hariç)
diğer makamlarla organik bağlığı bulunmamaktadır.
Özetle Emniyet Teşkilatı İçişleri Bakanlığına bağlı bir kuruluş olup, bu Teşkilatın
il ve ilçe birimleri de Valilere ve Kaymakamlara bağlı ve bu makamların emirleri
altındadırlar. Jandarma Teşkilatı da İçişleri Bakanlığının bağlı bir kuruluşudur.
Bu Teşkilatın mülki ve adli görevlerini yürütmekle görevli ve yetkili olan İl
ve İlçe Jandarma Komutanlıkları mülki teşkilata tabi bulunmaktadırlar. Bir başka
deyişle Emniyet ve Jandarma teşkilatlarının Cumhuriyet Başsavcılıklarına bağlı
olmaları söz konusu değildir.
Ayrıca, Bakanlıkların ve bağlı kuruluşların il ve ilçe teşkilatlarının kurulması,
kaldırılması veya değiştirilmesi, ancak kanunla veya belirli şartlarda Bakanlar
Kurulu kararıyla mümkündür. Bunlar dışında herhangi bir tasarrufla, bu arada
Cumhuriyet Başsavcılıklarının talimatlarıyla "adli kolluk birim amirliği,
adli kolluk komutanlığı veya amirliği" veya başka herhangi bir şekilde
Bakanlığımızın ve bağlı kuruluşlarının taşra teşkilatlarında düzenleme yapılarak
birim oluşturulması mümkün bulunmamaktadır.
b) Kamu Kuruluşlarının Kadrolarının İhdasına ve Kullanılmasına, Görev Unvanlarına
İlişkin Yasal ve İdari Düzenlemeler:
Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmasının en önemli unsurlarından olan
kadroların ihdası, iptali ve kullanılmasına ilişkin esas ve usuller ise 13.12.1983
tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
ile düzenlenmiştir. 190 sayılı K.H.K.'nin 4.maddesinin (a) ve (b) bentlerine
göre genel ve katma bütçeli kuruluşların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
tabi memur kadroları (I) sayılı Cetvelde, Yüksek Mahkemelerde ve Adalet Bakanlığında
hakim ve savcılık mesleklerinde bulunlar ile bu meslekten sayılan görevlerde
olanların kadroları (II) sayılı Cetvelde düzenlenmiştir. Söz konusu (I) ve (II)
sayılı cetvellerin 190 sayılı K.H.K.'ye eklenmesi ve kullanılması, 18.07.1984
tarihli ve 84/8360 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kararlaştırılmış; bu karar
13.08.1984 tarihli ve mükerrer 18488 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Aynı K.H.K.'nin 6, 7 ve 8.maddeleri hükümlerine göre; (il özel idareleri ve
belediyeler hariç) kadrolar kanunla ihdas edilir, kurum ve kuruluşlara kanunlarla
verilmiş bulunan görevlerin gerektirdiği kadrolar Maliye Bakanlığı ile Devlet
Personel Başkanlığının görüşleri de eklenerek ilgili Bakanlığın teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca serbest bırakılır, ekli cetvellerde gösterilen serbest kadrolar
belirli şartlarla ve usul ile Bakanlar Kurulunca değiştirilebilir.
190 sayılı K.H.K.'nin 10.maddesinde ise "Bu Kanun Hükmünde Kararnameye
ekli cetvellerde yer almayan kadro unvanları kullanılamaz" hükmü bulunmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek geçici 54.maddesi hükmüne göre, Emniyet
teşkilatı mensupları hakkında 14.07.1965 tarihli ve 657 sayılı D.M.K. hükümleri
uygulanmaktadır. Dolayısıyla 190 sayılı K.H.K. hükümleri Emniyet Teşkilatı personeli
için de caridir. Nitekim Emniyet Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatı
kadroları, 18.07.1984 tarihli ve 84/8360 sayılı Bakanlar Kurulu kararının ekindeki
(1) sayılı Cetvelde 275 kurum koduyla ve kurumu "İçişleri Bakanlığı Emniyet
Genel Müdürlüğü" olarak gösterilmiştir.
Diğer yandan 2803 sayılı Kanunun 13 ve 20.maddelerinin delaletiyle Jandarma
Teşkilatı mensupları özlük işleri bakımından 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Personeli Kanununa tabi bulunmaktadırlar.
Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin "Teşkilat ve Kuruluş"
başlıklı 5.maddesine göre Jandarma Genel Komutanlığı Teşkilatı; Jandarma Genel
Komutanlığı Karargahı ve Bağlı Birlikleri, Jandarma İç Güvenlik Birlikleri,
Jandarma sınır (seyyar) Birlikleri, Jandarma Eğitim Birlikleri, Jandarma Okulları,
Jandarma idari ve lojistik Destek Birlikleri, görevin özelliğine bağlı olarak
kurulacak diğer kuruluşlardan oluşur. Jandarma İç Güvenlik Birlikleri "mülki
teşkilata tabi olan ve olmayan" şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulmuş;
Jandarma Bölge Komutanlıkları, İl Jandarma Komutanlıkları, İl Merkez ve İlçe
Jandarma Komutanlıkları, Bucak Jandarma Komutanlıkları, Jandarma Karakol Komutanlıkları,
Jandarma Karakol Komutanlıkları, Jandarma Koruma Birlikleri, Jandarma Asayiş
Komando Birlikleri, "mülki teşkilata tabi olan Jandarma Birlikleri"
arasında sayılmıştır. Aynı Yönetmelik maddesinde "Bu karargah, kıt'a ve
birlikler; görevin özelliği ve Türk Silahlı Kuvvetlerindeki esaslar gözönünde
tutularak, kendi kuruluş ve kadrolarında gösterilir." düzenlemesi bulunmaktadır.
Yine aynı Yönetmeliğin "Fiili kadrolar" başlıklı 191.maddesinde de
"Bütçenin hazırlanmasına ve uygulanmasına esas olan personel fiili kadroları,
30/6/1929 tarih ve 1453 sayılı ve 19/7/1931 tarih ve 1844 sayılı Kanuna istinaden
her yıl Jandarma Genel Komutanlığınca hazırlanır." denilmektedir. Dolayısıyla
Jandarma Teşkilatının kadro işleri de anılan özel Kanunlara göre yürütülmektedir.
Mevcut kadro cetvellerinde ve düzenlemelerinde "Jandarma Adli Komutanlığı"
veya "Emniyet Adli Kolluk Amirliği" şeklinde ya da benzeri herhangi
bir kadro ve unvan bulunmamaktadır. 190 sayılı K.H.K.'nin 10.maddesinin açık
hükmü karşısında, kadro cetvellerinde yer almayan bir kadro unvanının kullanılması
da mümkün değildir.
Ayrıca Emniyet Teşkilatı personelinin rütbeleri 3201 sayılı Kanununun 13.maddesinde,
Jandarma Teşkilatının (subay-astsubay) personelinin rütbeleri ise 926 sayılı
Kanunun 29 ve 77.maddelerinde belirlenmiştir. Yine aynı Kanunlarla bu Teşkilatların
personelinin rütbe terfiine ilişkin usul ve esaslar da düzenlenmiştir. Bu itibarla
Emniyet ve Jandarma Teşkilatların personelinin gerekli şartlara uygun olarak
mezkur Kanunlar çerçevesinde iktisap ettikleri rütbeleri kullanmalarının bir
yasal bir gereklilik ve aynı zamanda bir hak olduğu; dolayısıyla görev gereği
yapılan yazışmalarda anılan personelin kadro unvanlarının yanı sıra rütbelerini
de belirtmeleri gerektiği ve bu uygulamanın Cumhuriyet Başsavcılıklarının talimatlarıyla
değiştirilerek, yazışmalarda Emniyet ve Jandarma Teşkilatı personelinin kadro
unvanlarını ve rütbelerini kullanmalarının önlenmesinin mümkün olmadığı görülmektedir.
c) Emniyet ve Jandarma Teşkilatının İl ve İlçe Birimlerinin Yazışma Usulü:
Bütün kamu kurum ve kuruluşlarının resmi yazışma kuralları, Bakanlar Kurulunun
18.10.2004 tarihli ve 2004/8125 sayılı kararıyla yürürlüğe konulan ve 02.12.2004
tarihli ve 25658 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Resmi Yazışmalarda Uygulanacak
Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu Yönetmeliğin
resmi yazışmalarda "başlık" hususunu düzenleyen 9.maddesinin 4.fıkrasında
"Bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların taşra teşkilatlarında kullanılan
başlıklar 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu hükümlerine uygun olarak düzenlenir."
denilmiştir.
Emniyet ve Jandarma Teşkilatlarının İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluşlar oldukları;
Emniyet Teşkilatının il ve ilçe birimlerinin Valilere ve Kaymakamlara bağlı
ve bu makamların emirleri altında oldukları, Jandarma Teşkilatının ise mülki
ve adli görevlerini yürütmekle görevli ve yetkili olan İl ve İlçe Jandarma Komutanlıklarının
mülki teşkilata tabi bulundukları yukarıda açıklanmıştır.
Bu itibarla Emniyet ve Jandarma Teşkilatının il ve ilçe birimlerinin resmi yazışmalarındaki
başlıklar, (Jandarmanın askeri görevleri kapsamındaki hususlar saklı kalmak
üzere) 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu hükümleri, yani mülki idare teşkilatlanması
ile mevcut teşkilat yapıları esas alınarak belirlenecektir. Dolayısıyla Emniyet
Jandarma Teşkilatının il ve ilçe birimlerinin resmi yazışmalarında kullanılacak
başlıkların, Cumhuriyet Başsavcılıklarının talimatlarıyla değiştirilerek başka
şekilde düzenlenmesi mümkün değildir.
2- Emniyet ve Jandarma Teşkilatının Atanmasına ve Görevlendirilmesine ve Sicil
İşlerine İlişkin Hususlar:
a) 3201 sayılı Kanunun 43.maddesi hükmüne göre Emniyet Teşkilatı personelini
atama yetkisi (ortak kararname ile atananlar dışında) İçişleri Bakanına aittir.
5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 8/B ve 11/Ç. maddeleri hükümlerine göre İl
emrine atanan Emniyet Teşkilatı personelinin görev yerlerini belirlemek ve gerektiğinde
değiştirmek yetkisi Valiye ait bulunmaktadır. Yine 5442 sayılı Kanunun 30 ve
32/D. maddeleri hükümleri uyarınca da İlçedeki Emniyet teşkilatı personelinin
görev yerlerini belirlemek ve değiştirmek yetkisi (Valinin onayını almak kaydıyla)
Kaymakama aittir.
2803 sayılı Kanununun 14.maddesi hükmüne göre ise (ortak kararname ile atananlar
dışında) Jandarma Teşkilatı personelini atama yetkisi Jandarma Genel Komutanına
ait bulunmaktadır. Bu maddenin 507 sayılı K.H.K. ile değişik son fıkrası hükmüne
göre, (nokta ataması yapılmayıp) il jandarma komutanlıkları emrine atanan astsubay
ve uzman jandarmalardan emniyet ve asayiş görevi alacak olanların istihdam yerleri
ve il içi yer değiştirmeleri il jandarma komutanının teklifi üzerine valinin
onayı ile yapılmaktadır.
Diğer yandan 5271 sayılı C.M.K.'nun "adli kolluk ve görevi"ne ilişkin
164.maddesi hükmünde adli kolluk personelin görevlendirilme usulüne ilişkin
herhangi bir açıklık yer almamış; Adli Kolluk Yönetmeliğinin ise "Tanımlar"
başlıklı 3.maddesinde adli kolluk görevlileri "?tabi oldukları atama usulüne
göre görevlendirilen komutan, amir, memur ve diğer görevliler?" olarak
tanımlanmış, "Görevlendirme" başlıklı 4.maddesinde Emniyet Genel Müdürlüğü
ve Jandarma Genel Komutanlığınca (ve diğerlerince) "asgari tam teşekküllü
karakol" bulunan yerlerde mevcut imkanlar ölçüsünde yeterince adli kolluk
personeli görevlendirileceği belirtilmiştir. Yönetmeliğin bu düzenlemesinden
de anlaşılacağı gibi adli kolluk personelinin görevlendirilmesi, Emniyet ve
Jandarma Teşkilatlarının kendi özel Kanunları ile 5442 sayılı Kanun çerçevesinde
yapılacaktır.
Bu yasal ve idari düzenlemelere göre adli kolluk personelinin belirlenmesinde
Cumhuriyet Başsavcılıklarından görüş alınmasını zorunlu kılan herhangi bir hüküm
bulunmamaktadır. Bu itibarla adli kolluk personelinin belirlenmesi ve görevlendirilmesi
hususu, Valiler ve Kaymakamlar ile anılan Teşkilatlarının sıralı amirlerinin
yetkisi dahilinde ve sorumluluğu altındadır.
b) Emniyet Teşkilatı personeli de kapsayan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki
sicile ilişkin hükümlerinin uygulanmasına dair usul ve esaslar, Bakanlar Kurulunun
08.09.1986 tarihli ve 86/10985 sayılı kararıyla yürürlüğe konulan ve 18.10.1986
tarihli ve 19255 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğiyle
düzenlenmiş bulunmaktadır. 657 sayılı D.M.K.'nun "Sicil Amirleri"ne
ilişkin 112.maddesi hükmü ve anılan Yönetmelik düzenlemeleri doğrultusunda Emniyet
Teşkilatının il ve ilçe birimlerindeki personelinin sicil amirleri, kendi sıralı
amirleri ile Valiler ve Kaymakamlardır. Aynı Yönetmeliğin "Sicil Dosyalarını
İnceleyebilecek Yetkililer" başlıklı 28.maddesinde "Başbakan, bakanlar,
atamaya yetkili amirler, valiler, kurumların merkez teşkilatının en üst yöneticileri
ve kaymakamlar, başında bulundukları teşkilatta görevli bütün memurların sicil
dosyalarını inceleyebilirler." denilmiştir. Bu itibarla, Emniyet Teşkilatı
personelinin sicil dosyalarını, dolayısıyla bu dosyada bulunan sicil raporlarını,
söz konusu Yönetmelik maddesinde sayılanlar dışında herhangi birinin incelemesi
mümkün değildir.
Diğer yandan Jandarma Teşkilatı personelinin sicil işleri ise 2803 sayılı Kanunun
20.maddesi hükmünün delaletiyle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanunu, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu ile
Subay/Astsubay Sicil Yönetmelikleri, Uzman Jandarma Atama ve Sicil Yönetmeliği
ve Uzman Erbaş Yönetmeliği uyarınca yürütülmektedir. Bu bağlamda Jandarma Teşkilatı
personelinin mesleki sicilleri Komutanlık sicil amirlerince verilmektedir. Ayrıca
2803 sayılı Kanununun Ek-2 nci maddesi ile "İl ve İlçe Jandarma Komutanları
hakkında Valilerce mülki sicil düzenlenmesi" hususu hüküm altına alınmıştır.
5271 sayılı C.M.K.'nun 166.maddesi hükmü ve Adli Kolluk Yönetmeliğinin 11.maddesi
ile Cumhuriyet Başsavcılarına verilen yetki, adli kolluk personeli hakkında
"bunların soruşturma ve kovuşturma işlemlerindeki ehliyetiyle bu işlemlerde
gösterdikleri çalışkanlık, iş disiplini ve başarı durumlarına" ilişkin
kanaat ve görüşünü içeren bir değerlendirme raporu düzenleyerek İllerde Valilere,
İlçelerde Kaymakamlara göndermekten ibarettir.
Bu itibarla adli kolluk görevlisi olarak görev yapan Emniyet ve Jandarma Teşkilatı
personelinin sicil raporlarının veya sicil özetlerinin Cumhuriyet Başsavcılıklarına
gönderilmesi ya da incelettirilmesi mümkün değildir.
3- Cumhuriyet Başsavcılıklarının Araç-Gereç-Personel Talepleri, Adliye
Binalarının ve Yargı Mensupları ile Adalet Teşkilatının Diğer Personelin Korunmasına
Yönelik Tedbirlerle İlişkin Hususlar:
5271 sayılı C.M.K.'nun 251.maddesinin 7.fıkrasında "250 nci maddesinde
belirtilen suçlar nedeniyle Cumhuriyet savcıları, soruşturmanın gerekli kılması
halinde geçici olarak, bu mahkemelerin yargı çevresi içindeki genel ve özel
bütçeli idarelere, kamu iktisadi teşebbüslerine, il özel idarelerine ve belediyelere
ait bina, araç, gereç ve personelden yararlanmak için istemde bulunabilirler."
hükmü bulunmaktadır. Böylece, adli kolluk görevlileri ve bu görevlilere kendi
teşkilatlarınca adli görevleriyle ilgili olarak tahsis edilen araç-gereç dışında,
Cumhuriyet Başsavcılıklarının İdareden araç-gereç-personel talebinde bulunabilmesi,
ancak belirli suçların soruşturulması hallerine inhisar ettirilmiştir. Bunlar
dışında, Cumhuriyet Başsavcılıklarının Emniyet ve Jandarma Teşkilatının il ve
ilçe birimlerinden, hangi amaç için olduğu belirtilmeksizin sınırsız ve genel
olarak araç-gereç-personel taleplerinin karşılanması yönünde talimat vermeleri
mümkün bulunmamaktadır. Cumhuriyet Başsavcılıklarının veya diğer adli mercilerin,
C.M.K.'dan kaynaklanıp yukarıda belirtilen durumlar dışında, yürütmekte oldukları
kamu görevlerinin ifası için diğer kamu kurum ve kuruluşlarının imkanlarından
yararlanmak ihtiyacı duymaları halinde, bu tür taleplerin 5442 sayılı İl İdaresi
Kanunundaki genel görev ve yetkileri çerçevesinde Vali ve Kaymakamlarca değerlendirilebileceği
tabiidir.
Öte yandan, adliye binalarının ve yargı mensupları ile adalet teşkilatının diğer
personelin korunmasının bir "önleyici kolluk" görevi olduğu ve adli
görev kapsamında değerlendirilmeyeceği tartışmasızdır. 5442 sayılı İl İdaresi
Kanununun 11/A-C, 32/B-Ç. maddeleri hükümlerine göre "suç işlenmesini önlemek,
kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri almak; kişi dokunulmazlığı,
tasarrufa müteallik emniyeti, kamu esenliğini sağlamak; önleyici kolluk"
görevleri ve yetkileri, İllerde Valilere, İlçelerde Kaymakamlara verilmiştir.
Dolayısıyla adliye binalarının ve yargı mensupları ile adalet teşkilatının diğer
personelin korunmasına ilişkin her türlü tedbir Valiler ve Kaymakamlar tarafından
alınarak kolluk kuvvetlerine uygulatılacaktır. Cumhuriyet Başsavcılıklarının,
"önleyici kolluk" hususlarında herhangi bir karar ve tedbir alma yetkileri
bulunmadığından dolayı Emniyet ve Jandarma Teşkilatının il ve ilçelerdeki birimlerine
bu yönde talimat vermeleri de mümkün değildir. Cumhuriyet Başsavcılıklarının
bu neviden önleyici kolluk tedbirlerine ilişkin talep veya önerileri bulunduğu
takdirde, bunları (Emniyet ve Jandarma birimlerine değil) Valilere veya Kaymakamlara
intikal ettirmeleri gerekmektedir.
4- Adli Olaylarla İlgili Bilgi Akışında Emniyet ve Jandarma Birimlerinin
Kendi Sıralı Amirleriyle ve Vali ve Kaymakamlarla İlişkileri:
5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu uyarınca Vali, İlde Devletin ve Hükümetin ve ayrı
ayrı her Bakan'ın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır.
İl'in her y önden genel idare ve genel gidişini düzenlemek ve denetlemekten
sorumludur. (Madde 9). İl İdare Şube Başkanları kendi şubelerine taalluk eden
işlerin yürütülmesinden ve şubeleri memur ve müstahdemlerin kanun, tüzük, yönetmelik
ve hükümet kararları ile belirtilen ödev ve görevlerin sürat ve intizamla yapılmasından
valiye karşı sorumludurlar (madde 21).
Vali, il sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet ve teşkilatının
amiridir; lüzumu halinde suçluların aranması ve suçların aydınlatılmasına yönelik
acele tedbirlerin alınması için, -5271 sayılı Ceza Muhakemesi kanunundaki usul
ve esaslara uygun olarak- yetkilerini kullanmaları hususunda adli kolluk üst
ve astlarına emirler verebilir. Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini
korumak için gereken tedbirleri alır. Bu maksatla Devletin genel ve özel kolluk
kuvvetlerini istihdam eder, bu teşkilat amir ve memurları Vali tarafından verilen
emirleri derhal yerine getirmekle yükümlüdür (madde 10,11). İl sınırları içine
huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin,
kamu esnekliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir
(madde 11). Valiler, kolluk amirlerinin birinci derecede sicil amiridirler (madde
18).
İl İdare Şube Başkanlarının her biri kanun, tüzük, yönetmelik ve hükümet kararlarının
verdiği ödev ve görevleri ve valinin emirlerini yürüterek aldıkları işler üzerinde
gereken incelemeleri yaparak bilgi ve düşüncelerini zamanında bildirmek ve valinin
isteği her türlü malumatı vermekle ödevlidirler (madde-21).
Kaymakam İlçede Hükümeti temsil eder ve İlçenin genel idaresinden Kaymakamlar
da, ilçe dahilinde Valilere paralel yetki ve sorumluluklara sahiptirler (aynı
Kanun madde 31, 32, 34, 37, 38).
Diğer yandan, Bakanlar Kurulunun 28.06.1961 tarihli ve 5/1409 sayılı kararıyla
yürürlüğü giren ve 15.07.1961 tarihli ve 10855 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
"Emniyet ve Asayiş İşlerinde İl, İlçe ve Bucaklardaki Jandarma ve Emniyet
Ödevlerinin Yapılması ve Yetkilerinin Kullanılması Suretini ve Aralarındaki
Münasebetleri Gösterir Yönetmelik"in 4.maddesinin (a) fıkrasının 1.bendinde
"Her gün saat (11) bütün Türkiye'de emniyet ve asayiş saatidir. Muayyen
iş olsun olmasın tam bu saatte ve mühim hadiselerde saat kaydıyla mukayyet olmayarak
derhal jandarma kumandanları ve emniyet müdürleri (bulunmadıkları takdirde vekilleri)
beraberce valinin ve bulunmadığı takdirde vekilinin yanına davet edilmeden giderler.
Jandarma kumandanları ve emniyet müdürleri (24) saat zarfında kendi memuriyet
ve inzibat bölgeleri içinde olan bütün vukuatı ve aldıkları haberleri, bunlara
karşı alınan veya alınması gerekli bulunan tedbirleri ve tekliflerini bildirirler.
Ve o gün için hizmete amade bulunan kuvvet miktarını da izah ederler.",
2. bendinde "Emniyet ve asayişe taalluk eden her türlü ihbar ve malumatı
jandarma kumandanları ve emniyet müdürleri re'sen yekdiğerlerine bildirmekle
mükellef oldukları gibi, bu haber ve malumatın asayiş saatinde arzını beklemek
herhangi bir mahzuru intaç edecekse aynı zamanda ve derhal mülkiye amirine de
bildirirler.", 3.bendinde "Memleketin emniyet ve asayişine müteallik
ihbarlar doğruca C. Savcılığına yapıldığı takdirde savcılık gecikmeksizin bu
ihbar ve şikayetlerden mahalli idare amirini ve müstacel hallerde aynı zamanda
ilgili bulunan jandarma kumandanı ve emniyet müdürünü de haberdar eder.";
aynı maddenin (c) fıkrasında da İlçe ve bucaklardaki emniyet ve asayiş hizmetleri
de yukarıdaki esaslar dairesinde yürütülür." denilmiştir.
03.11.1983 tarihli ve 83/7362 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan
Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 144.maddesinde "Jandarma
İç Güvenlik Birlik Komutanları; bölgelerindeki her türlü suçları ve sonuçlarını...vakit
geçirmeksizin o yerin en büyük mülki amirine sözlü ya da yazılı olarak bildirirler.
Suçla ilgili görülen olaylar aynı zamanda Cumhuriyet Savcılığına da bildirilir.",
146.maddesinin 1.fıkrasında da "Her gün saat 11 bütün TÜRKİYE' de emniyet
ve asayiş saatidir. Mülki amirler asayiş saatindeki toplantının zamanında yapılması
için gerekli önlemleri alır. Belirli bir iş olsun ya da olmasın tam bu saatte
ve önemli olaylarda saate bağlı kalmaksızın derhal, Jandarma iç güvenlik birlik
komutanları ve en büyük polis amiri (bulunmadıkları takdirde vekilleri) birlikte
en büyük mülki amirinin, bulunmadığı takdirde vekilinin yanına davet edilmeden
giderler. Jandarma iç güvenlik birlik komutanları ve en büyük polis amirleri
(24) saat içinde kendi görev ve sorumluluk bölgelerinde meydana gelen bütün
olayları ve aldıkları haberleri, bunlara karşı alınan ve alınması gerekli bulunan
tedbirleri ve önerilerini bildirirler ve o gün için görevde kullanılabilecek
kuvvet miktarını açıklarlar." düzenlemesi bulunmaktadır.
Görüldüğü gibi Bakanlar Kurulunca çıkarılan bu Yönetmeliklerle, emniyet ve asayişe
ilişkin her türlü olayın kolluk amirleri tarafından en seri şekilde mülki idare
amirlerine bildirilmesi emredilmiştir. Hatta "memleketin emniyet ve asayişine
müteallik ihbarlar" doğruca C. Savcılığına yapıldığı takdirde, Savcılığın
dahi gecikmeksizin bu ihbar ve şikayetlerden mahalli (mülki) idare amirini haberdar
etmesi öngörülmüştür.
Ayrıca, yine Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğinin 13, 14 ve
148/b. maddelerine göre Jandarma Bölge Komutanları ve İl Jandarma Komutanları
"ast birliklerinin (diğer görevlerinin yanı sıra) adli görev ve işlemlerini
tam, doğru ve zamanında yapılmasını sağlamak, denetlemek, yanlış ve eksiklerin
nedenlerini inceleyerek gidermek" ile görevlidirler. Kuşkusuz aynı şekilde,
İl Emniyet Müdürleri ile İlçe Emniyet Müdürleri veya Amirleri de statüleri,
görev, yetki ve sorumluluklarının gereği olarak, emirleri altındaki personelin
(diğer görevlerinin yanı sıra) adli görevlerini usulüne ve işin icaplarına uygun
olarak yapmalarını temin etmek, bu görevlerine ilişkin işlemleri de denetlemek,
tespit ettikleri eksiklerinin giderilmesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.
Öte yandan suçla mücadele bir bütün olup; istihbari, önleyici ve caydırıcı kolluk
hizmetlerinden başlamakta ve suçun işlenmesinden sonra şüphelinin yakalanması,
delillerin elde edilmesi, elde edilen delillerin ve yakalanan şüphelinin yargı
mercilerinin önüne çıkarılması, hatta "cezanın özel önleyici fonksiyonu"
bakımından yargılama ve ceza infaz aşamalarını kapsayan bir süreçtir. Bu bütünlük
içerisinde; istihbari, önleyici ve caydırıcı tedbirlerin alınmasıyla ve uygulanmasıyla
görevli ve sorumlu olan mülki idare amirleri ile Emniyet ve Jandarma Teşkilatındaki
sıralı amirlerin, bu görevlerini en iyi şekilde icra edebilmeleri bakımından,
işlenen suçlarla ilgili olarak da hızlı ve sağlıklı bilgi akışına ihtiyaç duyacakları
tabiidir. Bu bakımdan, meydana gelen bütün olaylar hakkında, sıralı amirlere
ve mülki makamlara bilgi ve haber verilmesi gereği bulunmaktadır.
Cumhuriyet Başsavcılıklarınca; adli olaylarla ilgili bilgi akışında, Emniyet
ve Jandarma birimlerinin kendi sıralı amirleriyle ve Vali ve Kaymakamlarla ilişkilerine
müdahale niteliğinde, bu ilişkileri sınırlayıcı mahiyette olmak üzere yapılan
düzenlemelerin dayanağı olarak, 5271 sayılı C.M.K.'nun 157.maddesindeki "Kanunun
başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek
koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir." hükmü gösterildiği
anlaşılmaktadır. Ancak, TBMM'ye arzı Bakanlar Kurulunca 03.12.2002 tarihinde
kararlaştırılan ve Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 07.03.2003
tarihli ve B.02.KKG.0.10/101-508/1020 sayılı yazısı ekinde TBMM Başkanlığına
sunulan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanun Tasarısının (soruşturmanın gizliliğine
ilişkin) 159.maddesinin 1.fıkrasının gerekçesinde "?Soruşturma evresi genel
olarak ve esas itibarıyla kamuya karşı gizli biçimde cereyan eder?" denilmiştir.
Adalet Komisyonunda Kanun Tasarısının başlığı "Ceza Muhakemesi Kanunu Tasarısı"
olarak değiştirilmiş, 159.madde 157.madde olarak düzenlenmiş ve mevcut halini
almış, 2 ve 3.fıkralar fıkralar metinden çıkarılmıştır. Tasarıya ilişkin Adalet
Komisyonunun 01.12.2004 tarihli ve Esas No:1/535,1/292-Karar No:65 sayılı Raporunda
157.maddenin gerekçesinde ise "Tasarının 159 uncu maddesinin ikinci fıkrası
gereksiz görülerek, üçüncü fıkrası ise ceza hükmü içermesi nedeniyle 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununda düzenlendiğinden metinden çıkarılmış ve 157 nci madde olarak
kabul edilmiştir." denilmiş, bir başka deyişle Adalet Komisyonun gerekçesinde
maddenin esasıyla ilgili olarak Hükümet Tasarısında yer alan ve yukarıda belirtilen
gerekçeyi nakzeden veya buna ilave herhangi bir husus yer almamıştır. Dolayısıyla,
C.M.K.'nun 157.maddesinin gerekçesi dikkate alındığında; yukarıda ayrıntılı
olarak açıklanan Kanunlar ve Yönetmelikler uyarınca ve bunlarla belirlenmiş
esaslar çerçevesinde, Emniyet ve Jandarma birimlerinin adli olaylar hakkında
kendi sıralı amirleri ile Vali ve Kaymakamlara bilgi vermelerine, C.M.K.'nun
anılan maddesi engel teşkil etmemektedir.
Bu itibarla Vali ve Kaymakamların kanunlarla belirlenmiş olan hukuki statüleri,
görev ve yetkileri, kolluk kuvvetleriyle organik bağlantısı ve mülki makamlar-polis-jandarma
arasındaki ilişkileri düzenleyen Bakanlar Kurulu Yönetmelikleriyle birlikte
önleyici kolluk görevinin gerekleri dikkate alındığında; emniyet ve asayişe
ilişkin her türlü ihbar, bilgi ve olayın kolluk kuvvetlerinin amirlerince mülki
idare amirlerine bildirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla emniyet ve asayişe
ilişkin adli olaylarla ilgili bilgi akışında, emniyet ve jandarma birimlerinin
kendi sıralı amirleriyle ve Vali ve Kaymakamlarla ilişkilerine Cumhuriyet Başsavcılıklarının
talimatlarıyla müdahale edilmesi, bu ilişkileri sınırlayıcı düzenlemeler yapılması
mümkün değildir.
5- Sahil Güvenlik Komutanlığına İlişkin Hususlar:
3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 29.maddesinin
(c) bendi hükmüne göre İçişleri Bakanlığının bağlı kuruluşlarından birisi de
Sahil Güvenlik Komutanlığıdır. 09.07.1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik
Komutanlığı Kanununun 2.maddesi hükmüne göre de bu Komutanlık "Türk Silahlı
Kuvvetleri kadro ve kuruluşu içerisinde olup, barışta görev ve hizmet yönünden
İçişleri Bakanlığına bağlıdır." Yine 2692 sayılı Kanunun "Kadro ve
kuruluş" başlıklı 6.maddesinde "Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilâtı;
görevin özelliği ve Türk Silâhlı Kuvvetlerindeki esaslara uygun olarak kendi
kuruluş ve kadrolarında gösterilir. Sahil Güvenlik Komutanlığının kuruluş ve
kadroları, Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığınca düzenlenir?"
hükmü yer almıştır. Yine 2692 sayılı Kanunun "Emir Komuta Bağlantısı"
başlıklı 10.maddesinde ise "Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli,görevlerini
211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununa tabi olarak kendi emir
ve komuta bağlantısı içerisinde yapar." hükmü bulunmaktadır. Ayrıca, söz
konusu Komutanlık mensupları 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanuna
tabidir.
Diğer yandan 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu hükümlerine göre "Valilerin
ve Kaymakamların, il ve ilçelerde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet
ve teşkilatının amiri oldukları" hususu, ilgili bölümlerde ayrıntılı olarak
açıklanmıştır.
Sahil Güvenlik Komutanlığının bağlılığı, teşkilat yapısı ve kadrosu, emir-komuta
bağlantısı, personel rejimi nazarı itibara alındığında; anılan Komutanlık da,
Emniyet ve Jandarma Teşkilatlarıyla ilgili olarak yukarıda açıklanan esaslar
doğrultusunda hareket edecektir.
6- Cumhuriyet Başsavcılıklarıyla Kolluk Kuvvetlerinin İlişkisinin Kapsamı
ve Niteliği:
04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Adli kolluk
ve görevi" başlıklı 164.maddesi hükmü ve Adli Kolluk Yönetmeliği ile getirilen
düzenlemeler, kolluk kuvvetlerine kanunlarla verilen adli görevlerin yürütülme
esasları, kolluk kuvvetleri içinde adli görevlerle ilgili olarak işbölümü yapılması
ve uzmanlaşmaya, adli kolluk görevlilerinin hizmet içi eğitimi v.s. hususlara
ilişkin olup; bu Kanun hükmünün ve Yönetmeliğin, Emniyet ve Jandarma Teşkilatlarının
il ve ilçe kuruluşlarının mevcut yapılarında değişiklik yapması, yeni bazı kadrolar
ve unvanlar ihdas etmesi, yeni bir yazışma usulü getirmesi, Cumhuriyet Başsavcılıklarının
mülki idare amirlerinin önleyici kolluk yetkilerine müdahale imkanı vermesi,
kolluğun mülki makamlarla ve sıralı amirleriyle ilişkilerini yeniden düzenlemesi
ve sınırlandırması söz konusu değildir. Bir başka deyişle anılan Kanun ve Yönetmelik
düzenlemeleriyle Cumhuriyet Başsavcılıkları ve kolluk kuvvetleri arasında organik
bir bağ kurulmamış, (kolluk kuvvetlerinin mevcut teşkilat yapıları ve bütünlükleri
içerisinde) yalnızca adli hizmetlerle sınırlı fonksiyonel/görevsel bir ilişki
tesis edilmiştir.
Adli Kolluk Yönetmeliğinin "Adli kollukla ilgili esaslar" başlıklı
5.maddesinin (b) bendindeki "Adli kolluk, bağlı bulunduğu kolluk teşkilatının
bir parçası olup, öncelikli görevi, karşılaştığı suçun işlenmesini önlemektir.",
(d) bendindeki "Adli kolluk, adli görevlerin haricindeki hizmetlerde üstlerinin
emrindedir.", (f) bendindeki "Adli kolluk görevlileri, kadrolarında
yer aldıkları birimlere mevzuatla verilmiş ve adli görev kapsamı dışında kalan
diğer görev ve hizmetleri de yerine getirirler.", (g) bendindeki "Adli
kolluk görevlilerinin özlük hakları, bağlı oldukları teşkilat tarafından yürütülür."
şeklindeki düzenlemeler de bu hususu açıkça teyit etmektedir.
Bu bağlamda, Cumhuriyet Başsavcılıklarının Emniyet ve Jandarma birimlerine vermiş
oldukları yukarıda belirtilmiş türden talimatlar, yine yukarıda açıklanan Anayasa,
Kanunlar, Kanun Hükmünde Kararname hükümleri ile Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe
konulmuş Yönetmeliklere açıkça aykırı bulunmaktadır. Bu itibarla, hukuki dayanağı
olmayan bahse konu talimatların herhangi bir geçerliliği ve uygulama kabiliyeti
bulunmamaktadır.
Sonuç olarak:
1- C.M.K.'nun 164.maddesi ile Adli Kolluk Yönetmeliğinin 4.maddesi uyarınca
görevlendirilen adli kolluk görevlilerinin yanı sıra, aynı Kanunun 165.maddesi
ve Yönetmeliğin 7.maddesi uyarınca kendilerine adli kolluk görevleri verilen
tüm kolluk birimleri (örneğin İl Emniyet Müdürlüklerinde Asayiş, Terörle Mücadele,
Mali, Narkotik, Organize, Kaçakçılık ve Organize, Çocuk, Olay Yeri İnceleme,
Yabancılar, Güvenlik, Özel Harekat Şube Müdürlükleri; Merkezde Terörle Mücadele
ve Harekat, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlıklarının
ilgili birimleri) bu görevlerini yapmaya devam edeceklerdir. Bu birimlerdeki
kolluk görevlileri, gerektiğinde veya Cumhuriyet Savcısının talebi halinde adli
kolluk görevlerini ifa ederken, Ceza Muhakemesi Kanununun 165.maddesi hükmü
uyarınca, bu görevleri dolayısıyla C.M.K. hükümlerine tabi olacaklardır.
2- Emniyet ve Jandarma Teşkilatlarının il ve ilçe kuruluşlarının "adli
kolluk birim amirliği, adli kolluk komutanlığı veya amirliği" ya da
başka herhangi bir şekilde adlandırılması ve bunlarla bu suretle yazışma yapılması
veya bu kuruluşların belirtilen adları kullanmaları mümkün bulunmamaktadır.
Bütün resmi yazışmalarda Emniyet ve Jandarma personelinin mevcut kadro unvanlarını
ve rütbelerini kullanmaları gerekmektedir.
Emniyet ve Jandarma Teşkilatının il ve ilçe kuruluşlarının resmi yazışmalarında
başlıkların, (Jandarmanın askeri görevleri kapsamındaki hususlar saklı kalmak
üzere) 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu hükümleri, yani mülki idare teşkilatlanması
ile mevcut teşkilat yapıları esas alınarak belirlenmesi icap etmektedir.
3- Adli kolluk personelinin belirlenmesinde Cumhuriyet Başsavcılıklarından
görüş alınmasını zorunlu kılan herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Bu itibarla adli kolluk personelinin belirlenmesi ve görevlendirilmesi hususu,
Valiler ve Kaymakamlar ile anılan Teşkilatlarının sıralı amirlerinin yetkisi
dahilinde ve sorumluluğu altındadır.
4- Adli kolluk görevlilerinin değerlendirilmesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılarına verilen yetkinin, adli kolluk personeli hakkında "bunların soruşturma ve kovuşturma işlemlerindeki ehliyetiyle bu işlemlerde gösterdikleri çalışkanlık, iş disiplini ve başarı durumlarına" ilişkin kanaat ve görüşünü içeren bir değerlendirme raporu düzenleyerek İllerde Valilere, İlçelerde Kaymakamlara göndermekten ibarettir. Adli kolluk görevlisi olarak görev yapan Emniyet ve Jandarma Teşkilatı personelinin sicil raporlarının veya sicil özetlerinin Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilmesi ya da incelettirilmesi mümkün değildir.
5- Önleyici kolluk görevi niteliğinde olan "adliye binalarının ve yargı mensupları ile adalet teşkilatının diğer personelin korunmasına" ilişkin her türlü tedbirin Valiler ve Kaymakamlar tarafından alınarak kolluk kuvvetlerine uygulatılması gerekmektedir. Cumhuriyet Başsavcılıklarının, bu tür "önleyici kolluk" hususlarında herhangi bir karar ve tedbir alma yetkileri bulunmadığından dolayı Emniyet ve Jandarma Teşkilatının il ve ilçelerdeki birimlerine bu yönde talimat vermeleri mümkün olmayıp; Cumhuriyet Başsavcılıklarının bu neviden önleyici kolluk tedbirlerine ilişkin talep veya önerileri bulunduğu takdirde, bunları (Emniyet ve Jandarma birimlerine değil) Valilere veya Kaymakamlara intikal ettirmeleri gerekmektedir.
6- Vali ve Kaymakamların hukuki statüleri, görev ve yetkileri, kolluk kuvvetleriyle
organik bağlantısı ve mülki makamlar-polis-jandarma arasındaki ilişkileri düzenleyen
Bakanlar Kurulu Yönetmelikleriyle birlikte önleyici kolluk görevinin gerekleri
dikkate alındığında, emniyet ve asayişe ilişkin her türlü ihbar, bilgi ve olayın
kolluk kuvvetlerinin amirlerince mülki idare amirlerine bildirilmesi gereği
bulunmaktadır. Dolayısıyla emniyet ve asayişe ilişkin adli olaylarla ilgili
bilgi akışında, emniyet ve jandarma birimlerinin kendi sıralı amirleriyle ve
Vali ve Kaymakamlarla ilişkilerine Cumhuriyet Başsavcılıklarının talimatlarıyla
müdahale edilmesi, bu ilişkileri sınırlayıcı düzenlemeler yapılması mümkün
değildir.
Mülki idare amirleri ile Emniyet ve Jandarma makamlarının birbirleriyle ilişkilerinin;
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri
Kanunu, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu, "Emniyet ve Asayiş İşlerinde
İl, İlçe ve Bucaklardaki Jandarma ve Emniyet Ödevlerinin Yapılması ve Yetkilerinin
Kullanılması Suretini ve Aralarındaki Münasebetleri Gösterir Yönetmelik"
ile "Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliği" çerçevesinde
yürütülecektedir.
7- Sahil Güvenlik Komutanlığı da, Emniyet ve Jandarma Teşkilatlarıyla ilgili olarak yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda hareket edecektir.
Bağlı kuruluşlar ile İllerde Valiler ve İlçelerde Kaymakamlar bu Genelgenin gereklerini ifa edecekler ve aksamadan uygulanması için icap eden tedbirleri alacaklardır.
Bilgilerini ve gereğini arz ve rica ederim.
Abdülkadir AKSU
Bakan
DAĞITIM:
Gereği: Bilgi:
-Jandarma Genel Komutanlığına -Başbakanlığa
-Emniyet Genel Müdürlüğüne -Adalet Bakanlığına
-Sahil Güvenlik Komutanlığına -Müsteşarlık Özel Kalemine
-Valiliklere -Müsteşar Yardımcılarına
-Bakanlık Merkez Birimlerine