'Ülke kimliğini taşıyan herkesin başımızın üzerinde yeri var'

Başbakan Yıldırım: Bu ülke kimliğini taşıyan herkesin başımızın üzerinde yeri var. Son 2 yılda taarruz esasına dayanan bir mücadele yöntemi ile 780 kilometrekare her noktasında Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı dalgalanıyor. Bunu gören dış güçler, yeni versiyonlarını hayata sokmak gayreti içerisindedir

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Aralık 2017 12:47, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
'Ülke kimliğini taşıyan herkesin başımızın üzerinde yeri var'

Başbakan Binali Yıldırım, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'na katıldı.

Binali Yıldırım'ın konuşmasından satır başları şöyle;

Türkiye'nin ekonomisi ve gelecek vizyonu ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yaptılar. Bu değerlendirmeleri not ettik. Bir kısmı bizim de iştirak ettiğimiz konular, bir kısmı da herhalde bu toplantı sonrası yapacağımız geniş kapsamlı açıklığa kavuşacak, birbirimizi daha iyi anlamamıza vesile olacak konulardır.

Türkiye ekonomisini yakından ilgilendiren birkaç süreci, bir arada yaşadığımzı süreçten geçiyoruz.

Başınıza gelenler yüzde 10'dur. Nasıl tepki vereceğiniz nasıl davranacağınız da yüzde 90'dır.

Türkiye'nin son 15 yılına baktığımız zaman başına gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmemiştir.

Hizmet açığını kalkınma için kamunun yapması gereken işleri yaparken, diğer yandan Türkiye'nin ekonomisini geliştirmek için gayret gösteriyoruz. 2007-2017 kıyaslamasını yaptığımızda 3 katına çıkmıştır.

Küresel kriz, 2008 krizi 1929 buhranına bir ölçüde benzetiliyor. Bu doğrudur. Üzerinden yaklaşık 10 sene geçmesine rağmen, küresel krizin henüz bittiğini söyleyemeyiz. Zamanlıca alınan tedbirler sayesinde en asgari düzeyde etkilenen ülke olduk. Küresel krizde büyümesini artırmaya devam etmiş, istihdama, üretime katkı sağlayan bir ülke olarak ayakta kalmasını bilmiştir.

2013'e geldiğinde Türkiye neredeyse faiz oranlarını yüzde 5'in altına indirmiş, IMF ile olan borcunu bitirmiştir. En büyük havalimanını ihale etmiş, tam o sırada Gezi olayları ile karşı karşıya kaldı Türkiye. Daha kısa süre sonra da 15 Aralık FETÖ Örgütü'nün yargı kumpası ile yüzleşmek zorunda kaldı. Altın vuruşunu 15 Temmuz Darbe Girişimi ile gerçekleştirmiş. Türk milleti bu belayı def edebilmiştir.

Hedefte Türkiye vardı.

Başka bir ülkede yaşansa 10 senede belini doğrultamaz.

Burada adalet vurgusu yapılıyor. Adalet mülkün temelidir. Bundan şüphe yoktur.

15 Temmuz'un hedefi Türkiye idi, Türkiye'nin önünü kesmekti.

Geçmiş yıllarına geri dönmesini ve gelecek vizyonunu ortaya koyamayan bir ülke olması için adım atılan bir hamle idi.

15 Temmuz sonrası 3. çeyrekte Türkiye 4.9 küçüldü. Yılın sonuna geldiğimizde 3.2 büyüme ile AB ülkelerinin üzerine çıkan bir büyüme oranını yakaladı ve yılı böyle tamamladı. Aylar süren süre içinde tamamlamış ve yoluna devam etmiş bir ülke olan Türkiye'den bahsediyoruz.

2017'de büyük kriz olacak, iflaslar olacak, faizler kontrol edilemeyecek denildi. 2017'ye geldiğimizde Türkiye birinci çeyrekte yüzde 5.2 büyüdü, 2. çeyrekte 5.1 büyüdü, üçüncü çeyrekte büyüme 2 haneli olursa şaşmayın diyorum. Yüzde 5-6 arasında bir büyüme gerçekleşecek. Özel sektörümüze, ekonomimize güveniyoruz ve bu yüzden gerekli tedbirleri aldık, kredi garanti fonu ile 250 milyar lira bir kaynak oluşturuk ve bundan 250 bin civarında işletmemizin yararlanmasını sağladık. KOSGEB'in KOBİ'lere sağladığı imkanlar ile 500 bin işletmemiz burada nefes aldı, işlerini yoluna koydu ve ekonomimiz büyümeye devam etti. Kriz senaryolarını ters yüz edip geride bıraktık. Aynı şeyler 2018 için de söylenmeye başladı.

BÜYÜME DEVAM EDECEK

2018 kolay olmayacak ama ülkemizin bugüne kadar kazanımları sayesinde, güven sayesinde 2018'de de inşallah büyüme aynen devam edecek. İki haneli duruma gelen enflasyonun aşağı doğru seyri devam edecek. Gerekli tedbirleri alıyoruz, etkilerini gösterecek. Özellikle 2018'de yol haritamızı hazırlıyoruz. Beraber yapacağız.

Türkiye'nin kalkınmasına kamu 1 katkı sağlıyorsa, özel sektör 8 katkı sağlıyor. Sizleri dikkate almadan, meseleye dahil etmeden yapılması söz konusu edilemez. Yol haritasını birlikte yapacağız. Bu işler nedir? Bir kere reformları yapmaya devam edeceğiz. Vergi reformunu yapacağız. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için iddialı bir eylem planını hayata geçireceğiz.

Hedefimiz önümüzde 3 yıl içerisinde ilk 20 ülke arasına sokmak.

Beşeri sermayemizin kalitesini artıracağız. Eğitimde göstergelerimiz tam da bizim arzu ettiğimiz seviyede değil ama birkaç hususu burada aydınlatmak isterim.

Okul öncesi eğitim özellikle son 15 yılda kayda değer bir şekilde artmıştır. Okul öncesi eğitim yüzde 50 seviyesine ulaşmıştır. 15 yıl önce yüzde 10'un altındaydı. İlköğretimde yüzde 97, ortaöğretimde yüzde 83 seviyesine erişmiş bulunuyoruz. Üniversitelerimizin sayısı fazla. 4+4+4'ü getirdiğimiz yıldan itibaren okulda kalış süreleri 5.5 yıldan 2015 yılda 8 yıla çıktı, 2030 yılında 14.5 yıla çıkacak.

Üniversitelerimizin sayısını artırmak eleştiri konusu olabilir. 1 milyon gencimiz lise mezunu oluyor ve üniversite kapısında bekliyor. Sayıları artırmasaydık, üniversiteye girecek sayıları daha fazla artacaktı.

Bütün şartlara rağmen Türkiye büyümeye gelişmeye devam ediyor. Bu konuda tereddüt göstermeyin, ülkemize güvenelim, bölgemizin ülkemiz açısından ne kadar önemli olduğunun farkında olup, çalışmalarımızı sürdürelim.

Suriye sorunu çözüm noktasına geldi ise Türkiye'nin büyük payı vardır.

Kimin gerçekte terör ile mücadele ettiğini bilen biziz. Dünyada hiçbir ülke aynı anda 3 terör örgütü ile mücadele etmiyor. Bir yandan DAEŞ, PKK, FETÖ...

Bu ülke kimliğini taşıyan herkesin başımızın üzerinde yeri var. Son 2 yılda taarruz esasına dayanan bir mücadele yöntemi ile 780 kilometrekare her noktasında Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı dalgalanıyor. Bunu gören dış güçler, yeni versiyonlarını hayata sokmak gayreti içerisindedir.

Terör örgütü ile açık ve seçik bir şekilde işbirliği yapmak, DAEŞ'i yok etmek için böyle bir işbirliği yapmaya mecburlarmış. Bunu asla ve asla ikna edemezler. Önem verdiği dostluk ilişkisine zarar verdiğini söyledik.

Sorun, Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgeye bakışındadır. İşte 15 Temmuz Darbesi'nin arkasında olan FETÖ'nün tüm dünya kabul ediyor, Amerika bu konuda hiçbir adım atmıyor. 11 Eylül'de ikiz kuleler yıkıldığında birkaç gün sonra Başkan Bush onların enkazında direnerek Amerika büyük bir atak ile karşı karşıyadır. Bunu yapanı ininde vuracağız dediğinde tüm ulusları buraya davet ettiğinde en önce giden ülkelerden biri biz olduk. Aynı Amerika, terör örgütü başını vermeti kabul etmiyor. Tüm bunlardan öte, Türkiye, niye Amerika'ya soğuk bakıyor. FETÖ darbesi sonrası Amerika'nın hareket etmekte isteksizliği nedeniyle soğuk bakıyor ve haklı. Müttefikimiz olan ülkeler, ne4 demelerini beklerdik. Asla ve asla bu darbeyi desteklemiyoruz, Türk hükümetin yanındayız demelerini beklerken. Derin bir sessizlik karşısında kaldık. İngiltere bunun istisnasıdır. Darbe oldu geçti, bu işi yapanları fazla hırpalamayın demeye başladılar. Bu da bizim canımızı sıkan en önemli gelişme olmuştur. Türkiye'nin geleceğinin modern dünya ile entegre bir şekilde devam etmekte olduğunu biliyoruz.

Adama açıkça diyor ki "Yalan söylersen ceza almaktan kurtarırız, Amerika yetkilileri ile işbirliği yaparsan cezandan kurtulursun" bu adalet oluyor, bize gelince nerede hukuk devleti? Bunu Türk milleti yemiyor. 15 Temmuz'da yapılamayan işi ekonomik saldırı ile başarmaktır. Bu ekonomik saldırıdır. Türk ekonomisi, Türk milleti bu saldırıyı boşa çıkaracaktır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber