AYM: Haksız yere karakolda tutulma hak ihlali

Anayasa Mahkemesi, bir kadının taciz ve tehdit yönündeki sözlü ifadesi üzerine karakola çağrılarak resmi ihbar olmadan burada tutulan kişinin, Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 14 Haziran 2018 12:26, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
AYM: Haksız yere karakolda tutulma hak ihlali

Anayasa Mahkemesi, bir kadının taciz ve tehdit yönündeki sözlü ifadesi üzerine karakola çağrılarak, resmi ihbar olmadan burada tutulan kişinin, Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı"nın ihlal edildiğine karar verdi.

Çorlu'da, bir kadın, mail ve mesaj yoluyla kendisine sarkıntılık yaptığını öne sürdüğü kişiyi sözlü olarak polise ihbar etti. Bunun üzerine polisin davetiyle karakola giden vatandaş, kendisinden şikayetçi olan kadının akli dengesinin yerinde olmadığını ileri sürerek suçlamayı kabul etmedi.

Bu sırada, karakoldaki polisler tarafından aranan kadın, resmi başvuruda bulunması için karakola çağrıldı ancak kadın o gün gelemeyeceğini söyledi. Karakolda bir süre tutulan kişi, hakkında herhangi bir işlem yapılmadan bırakıldı.

Karakolda haksız yere alıkonularak şiddete maruz kaldığını, tehdit edildiğini öne süren başvurucu, polis merkezindeki görevlilerden şikayetçi oldu. Savcılık, görevliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi, buna yapılan itiraz ağır ceza mahkemesince reddedildi.

Karakola çağrılan kişi, bunun üzerine hakkında geçerli bir suç isnadı veya kovuşturma olmaksızın çağrıldığı polis merkezinde haksız şekilde tutulmak suretiyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

- Mahkemenin değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, başvurucunun, Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Yüksek Mahkemenin kararında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale için kişinin, rızası olmaksızın en azından rahatsızlık verecek uzunlukta bir süre boyunca belirli bir yerde fiziki olarak tutulması gerektiği belirtildi.

Somut olayda başvurucunun, davete uyarak polis merkezine gittiği, burada kaldığı süre kapsamında üç sivil polis memuruyla da kamera kaydının yapılamadığı bir ortamda baş başa kaldığı anlatıldı.

Görev listesine göre, polis memurlarının belirtilen gün ve saatte anılan merkezde görev yapan personel arasında bulunmadığının tespit edildiği hatırlatılan kararda, "Başka bir amirliğe bağlı olan polis memurlarının yetkili makamlarca yapılmış usulüne uygun görevlendirmeleri olmadan somut olayın soruşturulmasında görev ifa etmeleri mümkün değildir." ifadelerine yer verildi.

Başvurucunun bir suç işlediğine yönelik, yöntemince yapılmış bir ihbar veya şikayet bulunmadığı vurgulanan kararda, bir kadının Çocuk Büro Amirliğinde görevli polislere, başvurucu tarafından rahatsız edildiğini ifade etmesi üzerine polislerin söz konusu kişiyi görevli olmadıkları bir polis merkezine telefonla çağırdıkları ve burada bir süre tuttukları kaydedildi.

Polis memurlarınca olayın soruşturma makamlarına bildirildiğine dair herhangi bir olgunun da belirlenemediğine işaret edilen kararda, şu tespitler yapıldı:

"Başvurucunun polis merkezinde tutulduğu süre içinde adli bir işlemin gerçekleştirilmesi de söz konusu değildir. Olayda polis memurlarının derhal harekete geçmesini gerektiren suçüstü hali, gecikmesinde sakınca bulunan hal veya benzeri bir durum bulunmamaktadır. Buna göre başvurucunun görevli olmayan polis memurlarınca herhangi bir işlem tesis edilmeden polis merkezinde bir süre tutulması söz konusudur.

Başvurucunun şikayete konu tutulma halinin Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale edilmesine imkan tanınan durumların hiçbirine girmediği anlaşılmaktadır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir."

Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek manevi zararları karşılığında başvurucuya 5 bin lira manevi tazminat ödenmesine de karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber