İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Erdoğan seçim gecesi ağladı... İşte ağlamasına neden olan olay

Başbakan Yıldırım: Mesela o seçim akşamı İstanbul'da toplanan kalabalığın içinden bir yavrumuzun ayağının sıkışması onu o kadar çok etkiledi ki, duygu doruktaydı. Ağlıyordu telefonda, konuştuk. Ne seçim kazanması, ne o coşku hepsi gitmiş. Bütün dikkatini oraya vermiş

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 05 Temmuz 2018 11:24, Son Güncelleme : 05 Temmuz 2018 11:38
Erdoğan seçim gecesi ağladı... İşte ağlamasına neden olan olay

AA Editör Masası'na konuk olan ve 9 Temmuz'da Başbakanlık görevi bitecek olan Yıldırım'ın açıklamalarından öne çıkanlar başlıklar şöyle:

Seçim bitti, artık geçim zamanıdır. Yatırımcı yatırımını, tatile giden tatilini planlayacak ve hayat tüm yönleriyle devam edecek.

- Bu seçimin böyle ittifaklar arası bir keskin rekabete dönüşmesini istemezdik. Nihayet bir cumhurbaşkanı seçeceğiz, parlamentoda vekilleri seçeceğiz. İş döndü dolaştı, karşı taraftaki ittifak tek bir noktada anlaştı. Adayları teke düşüremediler ama anlaştıkları tek bir nokta vardı, Recep Tayyip Erdoğan olmasın, ne olursa olsun.

1 Kasım seçimlerine göre AK Parti'nin oyunda, milletvekili sayısında düşme var. Bu da bize bir mesajdır. AK Parti olarak bu mesajı aldık.

Denetim ve yasama faaliyetlerinde Meclis daha etkin hale gelecek. Yeni dönemde Meclis'in önemi artıyor.

- (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) Bütçe Kanunu dışında hükümetin Meclise kanun getirme yetkisi yok. Bu neyi gösteriyor? Meclisin yasama konusunda mutlak gücünü, hakimiyetini gösteriyor.

Karşı taraftaki adayların retorikten, söylemden öteye elle tutulur bir şeyleri yok. Arka planında bir tecrübe de yok. Yapılmış işler de yok. Bütün bunları vatandaş değerlendirdi. Vatandaş niye değerlendiriyor, çünkü vereceği karar kendisinin geleceğini ilgilendiriyor. Bütün bunların özeti olarak sonuç ortada. Açık ara farkla, en yakın adayla arasında 11 milyon oy fark var, böylece bu süreç tamamlandı.

'KAYBOLAN OYLARIMIZ ORTAĞIMIZDA, ONLARINKİ BAŞKA PARTİDE, HERKES MEMNUN'

Bizim kaybolan oylarımız ortağımızda, ortağımızın kaybolan oyları da başka bir partide. Sonuçta herkes memnun halinden. Parlamento yapısı da bu haliyle herhangi bir sorun teşkil etmiyor. AK Parti'nin içinde olmadığı hiçbir yasama faaliyeti sonuç çıkarmaz.

Yeni sistemde artık uzlaşma kültürünün daha çok gelişmesi gerekiyor.

TBMM BAŞKANLIĞI İDDİASI: YAKINDA NE OLACAĞI BELLİ OLUR

Onun kararını ben vermem. Şöyle söyleyeyim, benim liderim, partimizin genel başkanı ve partimiz ne yönde karar alırsa, neyi münasip görürse biz her türlü görevi yaparız. Bu da çok uzun bir süre değil. Yakında ne olacağı belli olur.- (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) 15 Temmuz'u yaşadıktan sonra bu işin dönüşünün olmadığı ve mutlaka bu meseleyi kökünden çözmek gerektiği kanaati iyice toplumda da yerleşti, bizde de yerleşti.

BÜYÜME HESABI

Türkiye 1924-2002 arası ortalama yüzde 4.7 büyüdü. 2003-2017 arası 5.7 büyüdü ortalama. Şimdi bunun anlamı ne biliyor musunuz? Eğer Türkiye 1924'ten bugüne 5.7 büyüseydi bugün dünyanın 7. büyük ekonomisi olacaktı 2.3 trilyon dolarla, Fransa'dan sonra gelecekti. Şimdi 17. sıradayız.

'CUMHURBAŞKANI, RAHAT ETMEZ, YANINDAKİNİ DE RAHAT ETTİRMEZ'

Cumhurbaşkanı, rahatı sevmeyen bir adam. Rahat olmak isteyeni de sevmiyor. Kendi de rahat etmez, yanındakileri de rahat ettirmez. Böyle bir iş tutuş şekli var. Alışık olmayanlar bu yolculukta dayanamazlar. Bu neden kaynaklanıyor? Memleketin meselelerine olan hassasiyetinden kaynaklanıyor.

'ERDOĞAN TELEFONDA AĞLIYORDU'

(24 Haziran akşamı) Mesela o seçim akşamı İstanbul'da toplanan kalabalığın içinden bir yavrumuzun ayağının sıkışması onu o kadar çok etkiledi ki, duygu doruktaydı. Ağlıyordu telefonda, konuştuk. Ne seçim kazanması, ne o coşku hepsi gitmiş. Bütün dikkatini oraya vermiş. Bir ara gelmemeyi düşündü, işler normalleşince geldi. Cumhurbaşkanımızla çalışmak keyifli bir iş. Ben kendisini 1978'den beri bilirim. Beraber belediyede çalıştık.

- (Başkanlık sistemi) 1950 ihtilalinden bu yana bu sistem hep tartışılıyor ve değişmesi yönünde seçim vaatlerine bunu koymayan hemen hemen lider yok.

'VATANDAŞIN AĞIRINA GİTTİ'

24 Haziran aslında 16 Nisan'ın uygulamasıdır. Vatandaş 'Kabul ettiğim şeyin gereğini yapıyorum' dedi. Ama bizim muhalefet adayları, Allah canlarını sağ etsin, ona karşı çıktılar, 16 Nisan'ı kabul etmediler. Çıktılar, 'Biz bunu değiştireceğiz, geri götüreceğiz, sistemi değiştireceğiz...' Vatandaşın bu ağırına gitti.

'DIŞ KAYNAĞI DAHA ÇOK KULLANACAĞIZ'

Türkiye, açıkla büyüyen bir ülke. Türkiye'nin petrol üretimi yok, buradan enerji açığı var. Türkiye'nin aynı zamanda bütçe açığı veren bir ülke. Çift açıkla büyüyor, büyümesini sürdürmesi lazım. Açığımız olmasın, o zaman büyüyelim demek bu ülkeyi konuşmamak demek. Kontrol edebildiğiniz müddetçe tabii ki dış kaynak kullanarak hedeflediğiniz noktaya getireceksiniz. 15 yıldır bunu yapıyoruz. Yaparken şuna dikkat edeceğiz, bütçemiz kısıtlı olduğu için dış kaynağı daha çok kullanacağız. Yap-işlet-devret modellerini daha çok kullanacağız. Buradan artan kısımları da sosyal projelere harcayacağız.

Türkiye'nin mutlaka üretim, istihdam, ihracat ekseninde büyümesini sürdürmesi lazım. Bundan sonra yapılması gereken, milletin verdiği bu krediyle ülkemizin önündeki sorunları çözmektir.

Faizleri aşağıya indirmek, enflasyonu aşağıya çekmek ana önceliklerin başında geliyor. Bunun için tedbirler alınacak.

'MUHARREM BEY HAKLI OLARAK...'

Muharrem (İnce) Bey tabii haklı olarak seçimlerde partisinin üzerinde bir oy, destek aldığı için bunu bir sonuca dönüştürmek istiyor. Muharrem Bey tabii haklı olarak seçimlerde partisinin üzerinde bir oy, destek aldığı için bunu bir sonuca dönüştürmek istiyor.

'VERİMSİZ PROJELER YERİNE VERİMLİ PROJELER TERCİH EDİLECEK'

Yeni hükümet döneminde yapısal reformlar yapılmaya devam edecek. Verimsiz projelerin yerine öncelikleri olan, daha fazla verimli projeler tercih edilecek. Kamu da kendi içinde tasarrufa gidecek. Böylece kaynak ihtiyacını daha da azaltmış olacağız.

Para politikalarıyla ilgili taahhütlerimizle kaynaklarımızın dengelenerek yönetilmesi lazım. Bu dönemde en fazla ona dikkat edeceğiz.

'TERÖRLE MÜCADELEDE ÇOK FARKLI BİR YÖNTEM DENEDİK'

- Terörle mücadelede doğrusu son iki yılda çok farklı bir yöntem denedik. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra terörle mücadelede bir karar aldık, 'savunma değil taarruz esas olacak' dedik.

Bugüne kadarki temel altyapı yatırımlarının üçte birinden fazlasını alternatif finans modelleriyle yaptık.

Terörü bulunduğu yerde etkisiz hale getirmemiz lazım. Akdeniz'den Fırat'ın batısına kadar olan 400 kilometrelik bölümünü hallettik.

Terörle mücadele seçime endekslenen bir iş olamaz. Bunu böyle düşünmek bu ülkeye en büyük haksızlıktır. Bu, Türkiye'nin beka meselesi.

Şimdi Irak tarafında 350 kilometrelik alanda, İran sınırından Habur'a kadar, orada da, Kandil de dahil, sahadayız.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber