MEB Bakanı Ziya Selçuk'u Bekleyen Sorunlar- 2

Bu dosyada Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'u bekleyen sorunlar dosyasının ikincisine yer verilecektir.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 19 Temmuz 2018 15:35, Son Güncelleme : 19 Temmuz 2018 16:22
MEB Bakanı Ziya Selçuk'u Bekleyen Sorunlar- 2

MEB Bakanı Ziya Selçuk'u Bekleyen Sorunlar-1 başlığı ile ilk yazımızı yazmıştık.

Yazımızdan sonra basında yer alan haberlere göre yazımızda da değindiğimiz Liselere Geçiş Sisteminin öncelendiğini gördük. Evet öncelikli ve acildir. https://www.memurlar.net/haber/763139/

Sayın bakanın bu konuda komisyon kurduğu yazılmış haberde. Ve Sayın bakanın en dikkat çeken cümlesi: "Eğitimde liyakat, kariyer ve adalet anlayışı içinde çalışacağım"

Sayın bakan evet haklı, balık baştan kokar sözü bu dönemde konuşulmayacak gibi . Çünkü sayın bakanın liyakatine yönelik en küçük eleştiri yok ve olmamalı da.

Bunu sağlayabilmeniz çok önemli yani "liyakat, kariyer ve adalet anlayışı" MEB'de yok olan şeylerden biri de bu ve artık MEB'de hukuk rafa kalkmış durumda.

Bazı konulara değinecek olursak;

Şeffaflık:

Bugün bürokratlarınıza sorun denilecektir ki çok şeffafız. Her şey otomatiğe bağlanmış sistemle otomatik yapıyoruz kayırma vs yok. Evet haklılar sistemle yapılıyor ama sistem doğru kurulmamışsa sistemle yapmanız da bir anlam ifade etmiyor.

Daha düne kadar bir çok atamalar şeffaf bir şekilde ilan edilirken son yıllarda yaptığı işten korkanlar gizlemeye başladılar. Örneğin eğitim yöneticisi görevlendirmelerinde puan listeleri sözlü sınav öncesi piyasaya çıkınca sonuçlar sadece kişiye özel açılmaya başlandı. Yaptığı işten emin olanlar denetlenmekten korkmazlar ama bugüne gelinen noktada her şey gizli. Mesela yönetici görevlendirmelerine liste olarak kime kaç puan verdiniz açıklayın denildiğinde kişisel veriler gizlidir deniliyor. Kişisel verileri de gizleyin o zaman yani oraya T.C. kimlik no yazmak zorunda değilsiniz. Branşını, adını yada adından bazı harfleri yazın denilse de olmaz deniliyor. Bırakın ilan etmeyi bir şekilde kendisine ulaşanlar bunu paylaşırsa soluk mahkemede alınıyor ve davacı olunuyor.

Son olarak MEB Sözleşmeli öğretmen alımında kadroları liste olarak yayımlamadı. Her zaman yayınlanan liste yayımlanmayınca kafalarda soru işareti oluştu. Bu da yetmezmiş gibi sözlüde hangi alanda hangi puan kaçıncı sıralaması da yayımlanmadı.

Kariyer ve Liyakat İlkeleri Rafa Kaldırılmıştır.

Bu aynı zamanda hukukun rafa kaldırılması demektir. Her alanda hakim kılınan sözlü sınav uygulamaları bunun en bariz örneğidir. Yargı kararlarını aşmanın formülü KHK'lar çıkarmak, torba yasalara maddeler eklemek şeklinde bulunmuş.

Önce okul müdürlerine sözlü sınav, sonra müdür yardımcısı, şube müdürü, şef, sözleşmeli öğretmen derken müfettişler... her şey kapalı kapılar ardında sözlü sınava endeksli.

Sözlü sınav her daim tartışma konusu olmuştur. Olmaya da devam edecektir fakat kadrolaşmanın başka da formülü bulunabilmiş değil.

MEB'de sayın bakanın dediği gibi adaleti hukuku bulamazsınız.

Hukuku arkadan dolanmak moda olmuş, yargı kararlarını kıvırarak uygulamış gibi görünmek yani günü kurtarmak prensibe dönüşmüştür.

Bu noktada sayın bakanı bekleyen sorunlar:

Şube müdürü atamaları:

1709 şube müdürü ataması yapıldı tam 5 yıldır hukuki sorunlar devam ediyor. Vatandaş dava kazanıyor uygulamada sorunlar var. Düşünün ki 5 yıldır çözülemeyen sorun.

Sözleşmeli Öğretmen:

Bu atamalarla ilgili yönetmelik yargıya taşındı yargı ilk önce komisyon usule uygun değil dedi. Sözlü sınavdan başarısız sayılan ya da atanamayan öğretmenler dava açtılar ve kazandılar. MEB yargı kararını uygulamak adına onları tekrar sözlü sınava aldı. Öğretmen de girdi sınava ve sınavda kendisine yeni komisyon da ya aynı puanı verdi ya da az bir şey düşüğünü. Atanmak istiyorum dedi öğretmen. MEB hayır puanına baktık o dönemde atananlardan az sözlü puana sahipsin dedi. İyi de o dönemde atananların komisyonu da hatalı. Ne olacak şimdi? Yani yargı kararı var ama uygulamada hiçbir şey yok. Yeniden yargı sürecine girdi öğretmenler. Bu çözüm çözüm değildir.

Müfettişler

Son 16 yılda Bakanlık müfettişi ayrı, ilköğretim müfettişi ayrı idi. Sonra eğitim müfettişi oldular, maarif müfettişliği geldi, denetmenlik (sırasını bile şaşırdım) geldi.... derken müfettişlerin başına gelen pişmiş tavuk misali.

Denetim kamuda olmazsa olmazımız olması gerekirken artık denetimsizlik hakim. Çünkü müfettişlik sistemi kaldırıldı. Mevcut müfettişlerden 500 tanesi sözlü ile bakanlık müfettişi yapıldı.

Bu da yargı konusu oldu. Davalar kazanıldı ama uygulama yok. Davayı kazanan müfettişe gel yeniden sözlü yapalım denildi yapıldı da ama sonuç aynı. Farklı sonuç bekleyemezsiniz çünkü kadro dolu. Dolu yere sınav yapılıyor.

Dava sonrası yapılan atamalar hukuksuzdur, geri alın atamaları dendi ama MEB 60 günde cevap bile vermedi ve şimdi zımni redden davaya hazırlanıyor. Eğer atamalar iptal derse (ki diyeceği açık) yargı alın başınıza belayı. Yeni bir 1709 vakası.

Kaldı ki onbinlerce kurumun, 15 milyon öğrencinin 1 milyon öğretmenin olduğu bakanlığı 500 müfettiş ile denetleyemezsiniz hele hele sözlü ile aldığınız kayırmacı bir yapı ile asla.

Soruşturmalar bile okul müdürlerine havale ediliyor. Onlar da iş bilmezlerden oluşunca sorunlar arttıkça artıyor.

Bakan beyin el atması gereken konulardan biri de budur. Yargı kararının yaratacağı sorunları da aşmak adına tüm müfettişlere bakanlık müfettişi kadrosu verilir (sayı 2500 civarı) bunlar illere dağıtılır. Fazla bulunuyorsa emekli olanların yerine alım yapılmayarak kadro azaltılabilir. Kaldı ki sağlıklı denetim için bu kadro bile yetmez.

Maksut BALMUK

MEB Bakanı Ziya SELÇUK'u Bekleyen Sorunlar-1

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber