Belediye bütçesinden kitap basılmalı mı?

Her partinin belediyesi kitap basmaya başladı, sosyal sorumluluk projesi adı altında etraf belediye kitaplarıyla doldu, taştı.

Kaynak : Yeni Şafak
Haber Giriş : 15 Eylül 2018 22:27, Son Güncelleme : 15 Eylül 2018 22:56
Belediye bütçesinden kitap basılmalı mı?

Faruk Aksoy

Benim bildiğim kadarıyla bir kitabı yazarı yazar, yayıncısı basar, okuyucusu da okur.

İşler değişti...

Her partinin belediyesi kitap basmaya başladı, sosyal sorumluluk projesi adı altında etraf belediye kitaplarıyla doldu, taştı.

Bu kitapları okuyan var mı, derseniz, yok...

Yok yani, kimsenin bir şey okuduğu falan yok, belediye kitabı basıyor, gönderiyor, bir sayfa bile açılmadan kitap geri dönüşüm kutusuna atılıyor.

Sağ ya da sol, fark etmez, falanca belediyenin kitabı işte...

Önyargı burada başlıyor zaten, haklı bir önyargı bu, belediyeden gelen yazılı şey, bizim insanımızın bilinçaltında su faturasından ibaret bir şeydir, belediye kitabını mı okuyacak millet?

Elbette belediye yaptığı hizmetlerden, belediyecilik anlayışından, planlarından, projelerinden bahsedecek, kendinden haber verecek, buna bir şey dediğim yok.

Benim itirazım, kültür/sanat başlığı altında belediyelerin kendilerine yakın gördükleri isimlerin kitaplarını basması, desteklemesi, gereksiz israfı.

Bu ülkede asırlık yayınevleri var, yeni kurulanlar var, bu işe kafa yoran binlerce, on binlerce insan var.

Senin dosyanı İnkılap basmamış, Timaş basmamış, Dergah basmamış, Varlık basmamış, Ketebe basmamış, falanca belediyeden bilmem kimi bulmuşsun, belediye imkanlarıyla ona bastırmışsın, kitap diye sağa sola yolluyorsun.

Hem sonra kitap basmak külfetli bir iştir, bunun editoryal kısmı var, matbaası, kağıdı, mürekkebi var, bunların hepsi parayla oluyor.

Yayıncı vergi veriyor, adam çalıştırıyor, sigorta ödüyor, bunları cebinden karşılıyor ama belediye, bu saydığım kalemlerin tamamını devletin kesesinden, milletin parasından ödüyor.

Olmaz...

Devlet destekli, belediye destekli sanat, sanat olsaydı, o işi Sovyetler Birliği yapacaktı.

Yapamadı, hiçbir şey çıkmadı oradan, üstüne üstlük solu da yiyip yutmuşlardı, Marksizm'i, felsefeyi, diyalektiği falan biliyorlardı ama yine de beceremediler.

Çünkü sanat, despot solcuya da itiraz eder, "Sen solcusun, gel başıma musallat ol" demez.

İkinci bir mesele...

Belediyelerin organize ettiği konferanslar, paneller ve buralara çağrılan konuşmacılar.

Kimdir bu arkadaşlar, ne anlatıyorlar, birikimleri nedir, daha da önemlisi hangi kıstaslara göre davet ediliyorlar?

Çok açık söylüyorum...

Sırf iş olsun diye, amire, müdüre, başkana, yardımcısına, etkinlik yaptık, demek için saçma sapan işlere tevessül etmeyin.

Verdiğiniz parayı geçtim, madem çağırmışsınız vereceksiniz tabi, fakat konferansa çağırdığınız adamı kendiniz dinliyor musunuz, iki saat boyu buna tahammül edebiliyor musunuz?

YAZININ DEVAMI İÇİN;TIKLAYINIZ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber