Yerel tohumu kaybettiğimiz yerde aramalıyız!

Yerel tohum; aslını, asaletini yitirmemiş, bulunduğu yöreye has olan atalık tohum olarak tarif edilebilir. Yerel tohum, yerli tohum kavramıyla özdeş kabul edilip genetiğiyle oynanmamış, bir takım kimyasal işlemlere maruz kalmamış ve doğallığını kaybetmemiş tohumdur

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 07 Aralık 2018 11:22, Son Güncelleme : 07 Aralık 2018 12:27
Yerel tohumu kaybettiğimiz yerde aramalıyız!

Yerel tohum; aslını, asaletini yitirmemiş, bulunduğu yöreye has olan atalık tohum olarak tarif edilebilir. Yerel tohum, yerli tohum kavramıyla özdeş kabul edilip genetiğiyle oynanmamış, bir takım kimyasal işlemlere maruz kalmamış ve doğallığını kaybetmemiş tohumdur. Bu nedenle de sağlıklı ve öncelikli olarak tercih edilmektedir.

BESLENME DEĞERİ DÜŞTÜĞÜ İÇİN YEREL TOHUMUN ÖNEMİ ARTIYOR

Son yıllarda gıdalarda görülen, besleme değerinin düşmesi, görünüşü güzel ama kalitesi düşük ürünlerin artması, bu gıdaların hammaddesi konumunda olan tohumun, özelliklede yerel tohumun önemini artırmıştır.

YEREL TOHUM ÇOK ÇOK AZALDI

Ancak tüm yönleriyle yerel tohum ya da ata tohumu diyebileceğimiz tohumlar büyük ölçüde tükendiği veya özellikleri değiştiği ya da değiştirildiği için, ayrıca zaman içinde tescil edilerek ve sertifikalandırılarak sahiplenilmediği için üretimdeki payı çok azalmıştır.

Bu tohumların tükenme noktasına gelmesinin başlıca üç nedeni vardır;

Birincisi tabiattaki doğal değişim süreci ile oluşan değişim ki, bu durum doğaldır ve masumdur,

İkincisi teknolojik gelişmelerle tohumun öz yapısını ciddi manada tahrif etmeden geliştirmeye yönelik yapılan ıslah çalışmaları ki bunu da masum çalışmalar olarak görebiliriz.

Üçüncüsü ise, bu alandan para kazananların aç gözlülüğünün sonucu olan; "insan nüfusu artıyor ve dolayısıyla doyurulması zorlaşıyor" tezine dayandırılan, (GDO gibi insan sağlığı açısından tartışmalı) bitkilerin genetiğini değiştirecek nitelikteki çalışmalardır.

Bu maddelere, toprak ve bitki üzerinde ölçüsüzce kullanılan kimyasalları da ekleyebiliriz. Bu açıklamalar ışığında, hala yerel tohum, ata tohumu kalmış olma ihtimali var mıdır? Belki, ama çok az.

YEREL TOHUMLAR BÜYÜK ÖLÇÜDE KAYBOLDUKTAN SONRA KAYIT ALTINA ALMAK HATIRLANDI

Devam edelim; Tohumculuk Kanununa göre, ticarete arz edilen tüm tohumların kayıt altına alınması zorunludur. Pe ki ticaret dışı bırakılan ata tohumları, yani yerel tohumlar aslına uygun şekilde kayıt altına alınmış mıdır? Alınmamıştır. Çünkü mevzuatta, bugüne kadar yerel tohumların aslına uygun olarak kayıt altına alınması ile ilgili bir madde bulunmamaktaydı. Tohumculuk sektörünün ileri gelenleri ve bu mevzuata müdahil olan anlayış; yerel tohumların, yerel tohum olarak kayıt altına alınmasının gerekliliğini o tarihte unutmuştu! Bunca yıl sonra, yani yerel tohumlar büyük ölçüde kaybolduktan sonra, mevzuattaki eksiklik hatırlanmış, ancak yeni çıkarılan "yerel çeşitlerin kayıt altına alınması" yönetmeliğinde de, yine çiftçi pas geçilmiş, yerel çeşidin kurumsal veya bölgesel kaydı söz konusu edilmiştir (Madde 3. (c)- Başvuru sahibi: İlgili olmak kaydıyla meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, kamu araştırma kuruluşları, yerel idareleri ve üniversiteleri). Oysa yerel tohumun en güvenilir koruyucusu ve devamını sağlayıcısı çiftçidir. Ayrıca çiftçinin, uygulamadan ve sürekli üreticiliğinden gelen bilgisi ve tecrübesi bir çok akademisyenden ve tarım araştırmacısından fazladır.

ÇİFTÇİNİN TOHUMUNU DA TESCİL ETMELİYİZ

Zira birçok akademisyen ve araştırmacı çiftçinin bilgi ve tecrübesine başvurmaktadır. Bu nedenle çiftçi de mevzuatta, yerel tohum veya çeşit sahibi olarak yer almalıdır. Bunun için çiftçilik belgesi yeterli olmalıdır. Bir araştırmacının çevresinden topladığı ve bir iki yıl selekte ederek tescile getirdiği çeşidi kendi adına tescil ediyoruz da, neden bir çiftçinin 15-20 sene ekip biçtiği kendi yerel tohumunu yine kendi adına tescil etmiyoruz?

ÇİFTÇİ YILLARDIR KULLANDIĞI YOHUMU KAYDETTİREMİYOR

Yıllardır olduğu gibi, tohum kaydında, illaki bir ıslahçı veya bir firma veya benzeri bir kurumsal kanalla, resmi prosedüre uygun olarak kayıt başvuruları dikkate alınmış/alınmakta, çeşit olma şartı devam etmekte, çiftçi veya köylü kendi kullandığı ve kendine ait olan tohumunu kendi adına kaydettirememektedir. Bu şartlarda çiftçi, yıllardır kullandığı ve kendine ait olan yerel tohumu ancak başkası üzerinden kaydettirebilmekte ve böylece de telif hakkını da kaybetmektedir. Bu durumda, köylünün ve çiftçinin büyük çoğunluğu mevzuattaki tanıma uygun bir ıslahçı veya ticari bir firma olmadığı için bugüne kadar kendi elindeki tohumunu getirip kaydettiremediği gibi, bundan sonra da kaydettirmek için bir hassasiyet göstermeyecektir. Daha önce kaydedilmemiş olan yerel tohumların zaman içinde kaybolması veya başkalarının eline geçmiş olması muhtemel olduğu gibi, şimdi de yeni çıkan bu mevzuattaki eksiklikten dolayı, yerel tohumda ilk muhatap olan köylü ve çiftçiye yine ulaşılamamış olacaktır.

YEREL TOHUMA ENGEL OLANLARIN HALAY BAŞI OLMASINA İZİN VERİLMEMELİ

Bütün bunların yanında, bugüne kadar, belki bilinçli belki bilinçsiz, belki de ilgisizlikten kaynaklanan nedenlerle kaydedilmediği ve takibinin gereği gibi yapılmadığı yerel tohumları, eğer kaldı ise, toplamak ve onları kayıt altına almak için, bugünlerde yoğun bir faaliyet yürütülmektedir. Bu faaliyetler yürütülürken de, bu tohumların kaydedilmesine ve sahip çıkılarak korunmasına, zamanında mevzuatı bahane ederek bir nevi engel olanlar şimdi yerel tohum projelerinde ve tohum şenliklerinde halay başı olmaktadırlar. Ayrıca son derece saygın insanları da bu faaliyetlere davet ederek; kendi suçlarını bastırmadan öte, bu işin duayenleriymiş gibi görünme peşindedirler. Şimdilerde yerel tohumu; tohumun izinde diyerek; köy köy, belde belde tohum aramak zorunda bırakanlar, yıllarca ve halen, ülke tohumunu yabancının izinde götürenlerdir.

Geldiğimiz bu durumda, on binin üzerinde bitki türünün anavatanı olan ülkemizde, yerel tohumların acıklı bir şekilde tükenişi karşısında, tohum şenliği olarak yapılan faaliyetlerde; mühendislerin ellerine torbalar vererek yerel tohum toplayanlar mı dersin, vitrindeki kavanozları boşaltıp yerel tohum diye stantlarda sunalar mı dersin, yanlışlıkla boyalı tohumu yerel tohum standına koyanlar mı dersin, amatörce ve tohum toplama tekniğinden uzak bir yaklaşımla tohum toplayanlar mı dersin, çiftçiden, tohumdan çok kendini ön plana atanlar mı dersin... saymakla bitmeyen ve getirisi günü birlik olan faaliyetler silsilesi yaşanmaktadır.

YEREL TOHUMUN İZİNİ KAYBETTİRENLERİ BULMALIYIZ

Yerel tohumu arıyorsak; öncelikle yerel tohumun izini kaybettirenlerin izini bulmamız, nedenini doğru sorgulamamız ve yerel tohum izini, yabancı tohum izinden ayırmamız gerekmektedir. Zira bu şenliklerde yabancı tohum izi, yerli tohum izi adı altında örtülmektedir.

En düşündürücü olanı da; yerel tohumu, zamanında mevzuat dışı bırakarak, sahipsiz kalmasına, tükenmesine kapı aralayan ve yerel tohumun izini kaybettirenlerin, büyük meblağlarda proje parası alarak ve çok azını bu tür projelerde kullanarak, tohumun izinde benzeri projeler yaptırmak suretiyle, hala halay başı olma peşinde olmalarıdır. Ne diyelim? Şen olsun yerli tohum şenliklerimiz!

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber