Yerel seçimde ittifak stratejileri

31 Mart seçimleri yaklaşırken adaylar da netleşiyor. Ancak bu seçimlerde adaylardan daha çok ittifaklar ve bu işbirliklerine göre belirlenen 'adaylar' daha çok ön plana çıkıyor. Koç Üniversitesi'nden Nezih Onur Kuru seçmen profiline göre ittifakların çerçevesini çiziyor

Kaynak : Karar
Haber Giriş : 15 Ocak 2019 07:30, Son Güncelleme : 15 Ocak 2019 07:14
Yerel seçimde ittifak stratejileri

Türkiye 2014 yerel seçimlerinden bu yana sekizinci seçime tanıklık etmeye hazırlanıyor. Beş yıl gibi görece kısa bir sürede çok sayıda seçimin gerçekleşmesi beraberinde seçmenlerin sosyo-kültürel ve politik-ideolojik bölünme hatlarında sabitlenmesini getiriyor.

24 Haziran seçimleri bu sabitleşmiş görüntüyü net bir şekilde ortaya koyuyor. Milliyetçi-muhafazakar kitleler Cumhur İttifakı ve Erdoğan etrafında kümelenirken, Atatürk milliyetçileri ağırlıkla Millet İttifakı ile Muharrem İnce ve Meral Akşener'i tercih ettiler. Kürt hareketine yakın olan seçmenler ise HDP ve Selahattin Demirtaş'ı desteklemeye devam ettiler. Cumhur ve Millet ittifakları arasındaki rekabet seküler-dindar ve modern-geleneksel bölünme hatları üzerinde gerçekleşirken, HDP Kürt milliyetçiliğini Türk milliyetçiliğini temsil eden bu iki ittifak karşısında konumlandırdı.

Araştırmalara göre seçmenlerin %80'inin parti tercihi belli. Kutuplaşma ile birlikte negatif duyguların hakim olduğu yedi seçimin ardından ardından 2019 yerel seçimlerinin kaderini %20'lik partisiz seçmen grubunun tercihleri belirleyecek.

MİLLİYETÇİ MERKEZ

Türkiye siyasetinde partisiz seçmenlerin tercihlerini "milliyetçi merkez" belirliyor. Nitekim sol-sağ skalasının solunu laiklik savunusuyla öne çıkan CHP temsil ederken, AK Parti de dini değerlerle özdeşleşen sağda konumlanıyor. Hem laikliği hem de geleneksel dindarlığı savunan milliyetçi partiler (MHP ve İYİ Parti) sol-sağ skalasının merkezinde yer alıyor. Partisiz seçmenlerin çoğunluğu milliyetçi partilere benzer olarak hem Atatürkçü-laik hem de dindar-muhafazakar milliyetçiliğin değerlerini benimsemiş durumda. Böylece bu partiler uçlara yönelmek istemeyen partisiz seçmenleri daha kolayca hedefleyebiliyor. Ayrıca bu partiler daha önceden iktidara veya ana muhalefet partisine oy vermiş ancak oy verdiği partiye olan tepkisini, karşıt kutupta bulunan partiye (CHP/AK Parti) olan nefretinden ötürü daha yumuşak bir şekilde (ders vermek için) dile getirmek isteyen memnuniyetsiz seçmenlerin geçici adresi olabiliyor. İYİ Parti kurucularının partinin ideolojik kimliğini "milliyetçi merkez" olarak açıklamaları da tesadüf değil.

Merkez-sağ partilerinin 2002'de baraj engeline takılarak siyaset sahnesinden yok olmasıyla beraber MHP sol-sağ skalasının ortasında konumlandı. Böylece parti kemik seçmeninin yanında CHP ve AK Parti memnuniyetsizlerinin desteği ile TBMM'de yer alabildi. Ancak parti içi ayrılıklar ve Erdoğan yanlılığı/karşıtlığı partinin bölünmesine yol açtı. Bunun sonucunda baraj tehlikesiyle yüzleşen MHP ve Bahçeli, Erdoğan ve AK Parti ile iktidar ortaklığını tercih ederek var oluşunu sürdürürken, İYİ Parti ve Akşener muhalif kimliğiyle birlikte CHP ve Saadet ile Millet İttifakı'na katıldı ve meclise girmeyi başardı. Siyasiler seviyesinde bu ayrılıklar yaşanırken, seçmen bazında sosyo-kültürel ve ideolojik bölünme hatları MHP-İYİ Parti ayrışmasıyla örtüştü. KONDA araştırmasına göre İYİ Parti'nin kurulmasıyla birlikte MHP AK Parti ile yaptığı ittifaka paralel olarak geleneksel-dindar değerlere yakınlaşıp seçmen bazında daha sağa kaydı. İYİ Parti ise Atatürkçü/modern ve geleneksel değerlere aynı anda hitap ederek CHP ve MHP arasında konumlanarak merkezde yer aldı. Özetle Türk milliyetçiliğinin Atatürkçü, Türkçü, geleneksel ve İslami tonlarını temsil eden dört parti (CHP, İYİ Parti, MHP, AK Parti) seçmen bazında soldan sağa sıralanmış oldu.

İlk bakışta MHP ve İYİ Parti'nin karşılıklı olarak iktidar ve ana muhalefete yakınlaşmalarını partilerin ayakta kalmaları için gerekli adımlar olarak tanımlamak mümkün. Bu adımlar AK Parti ve CHP açısından değerlendirildiğinde ittifak kararlarının arkasında siyasal tıkanıklığın yol açtığı ihtiyacın olduğu anlaşılıyor. AK Parti ve CHP siyasette sağ ve sol kutupları temsil ettikleri için merkezde bulunan memnuniyetsiz seçmene ulaşmakta güçlük çekiyorlar. Daha önceden ifade edildiği üzere iktidar/ana muhalefet partilerine uzak olan memnuniyetsiz ve apolitik seçmenler ise milliyetçi partilere yöneliyor. Bu nedenle milliyetçi partilerle ittifak yapmak AK Parti ve CHP için dolaylı yoldan bu seçmen gruplarının desteğini almak anlamına geliyor. Bununla birlikte memnuniyetsiz CHP'lilerin doğrudan AK Parti'yi tercih etmesi oldukça düşük bir ihtimalken, MHP'ye yönelme olasılığı daha yüksek. İYİ Parti de memnuniyetsiz AK Parti seçmenleri konusunda CHP'ye kıyasla daha şanslı. Seçim sonuçları da bu tercihlerin mantıklı olduğunu doğruladı. Son iki seçimde %16 ve %11 olan milliyetçi parti oy oranı, %21'e ulaştı (MHP %11,2, İYİ Parti %9,9). Millet İttifakı ile birlikte CHP etki alanını %26'dan %38'e taşırken, AK Parti MHP'nin desteğiyle Cumhur İttifakı çatısı altında %53'ü yakaladı ve ittifak meclis çoğunluğunu elde etti.

HANGİ İLDE HANGİ PARTİNİN ADAYI YARIŞMALI

Milliyetçi partilerin bu başarısıyla birlikte yerel seçimde ittifaklar tekrar gündeme geldi. Partililer en başta masaya oturmakta zorluk çekmezken, görüşmelerde tıkanıklıklar yaşandı. Mevcut durumda Cumhur İttifakı'nın il ve ilçe adayları büyük ölçüde belli olurken, CHP ve İYİ Parti halen bazı il ve ilçeler üzerinde görüşmelere devam ediyor.

Hangi partinin adayının yarışa gireceğine dair kararlar seçim başarısı konusunda üç kıstasta değerlendirilebilir. Öncelikle ittifaklar performansı beğenilen mevcut belediye başkanlarıyla devam etmeliler. Hem yerel hem de genel seçimlerde seçmenin çoğunluğu değişim yerine istikrara önem vermeye meyilli. Örneğin, İYİ Parti Burdur ve Giresun'da 24 Haziran seçimlerinde neredeyse CHP kadar oy oranı elde etmeyi başarsa da yerel seçim ittifakı dahilinde bu iki şehrin adaylığını CHP'li mevcut başkanlara bıraktı. İYİ Parti'nin sağa daha yakın olduğu için başarılı olduğu bu illerde AK Parti ve MHP seçmeninden daha çok oy alabileceği düşünülse de yerel seçimde mevcut başkandan duyulan memnuniyet parti tercihinin önüne geçiyor. Aynı değerlendirme AK Parti'nin daha başarılı olmasına rağmen MHP'nin elindeki Manisa'da aday çıkartmaması için de geçerli. CHP'nin Balıkesir'de İYİ Parti'yi destekleme kararı da stratejik açıdan uygun.

İkinci kıstas olarak Kürt ve Türk milliyetçilikleri arasındaki kutuplaşmanın etkisi belirleyici. HDP'ye oy veren Kürtler etnik milliyetçi olarak gördükleri MHP ve İYİ Parti yerine AK Parti ve CHP'yi tercih etmeye meyilliler. Bu nedenle HDP'nin ülke ortalaması ve üzerinde oy aldığı il ve ilçelerde AK Parti ve CHP'nin adaylarının yarışması daha uygun. Bu kategoride Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinin yanı sıra İstanbul, İzmir, Adana ve Mersin de yer alıyor. Ancak son iki şehirde 2014 yerel seçimlerinde MHP kazandığı için AK Parti'nin aday çıkarmayacağı dile getirilirken, Mersin'de CHP ve İYİ Parti'nin ayrı ayrı seçime katılacakları ifade ediliyor. Her iki ilde de Cumhur ve Millet ittifaklarının 24 Haziran oyu birbirine yakın. Bu nedenle HDP seçmeninin tutumu bu şehirlerde belirleyici olacak. Dolayısıyla ittifakların milliyetçi partilerle yarışa girmeleri mevcut başkanların adaylığına rağmen önemli bir handikap olabilir.

Mevcut belediye başkanının değişeceği veya rakip partide olduğu ve HDP seçmeninin belirleyici nitelikte olmadığı şehirlerde İYİ Parti ve MHP'nin 24 Haziran seçimlerinde ortaya koyduğu performans hesaba katılabilir. MHP'nin AK Parti'ye yakın seviyede oy alabildiği tek il olan Osmaniye zaten daha önceden MHP yönetiminde olduğu için MHP'ye bırakılmış durumda. Bu nedenle CHP-İYİ Parti ittifakının hamlelerini değerlendirmek daha ilginç ve önemli. CHP'nin Denizli, Manisa, Kocaeli, Konya, Samsun, Trabzon, Kayseri, Sakarya ve Gaziantep'te İYİ Parti'yi desteklemesi bu saikle alınmış bir karar olarak değerlendirilebilir. Özellikle sol partilerin sağ partiler karşısında şansının oldukça az olduğu İç Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu illerinde İYİ Parti'nin Cumhur İttifakı'nı CHP'ye kıyasla daha çok zorlayacağı öngörülebilir. 24 Haziran seçimlerinde Afyon, Aksaray, Bayburt, Çankırı, Erzurum, Gümüşhane ve Kahramanmaraş'ta CHP'nin İYİ Parti'nin gerisinde kalması bu görüşü destekliyor. Ayrıca Cumhur ve Millet ittifakları arasında farkın az olduğu ve İYİ Parti'nin görece daha başarılı performans sergilediği Amasya, Bilecik, Kırşehir, Isparta ve Uşak'ta da İYİ Parti CHP'ye nazaran sağdan gelebilecek oylar konusunda daha şanslı.

Son olarak dindar partilerin Kürt seçmene hitap edebildiği şehirlerde CHP ve İYİ Parti'nin Saadet Partisi veya bağımsız adayları desteklemesi de ittifakın elini güçlendirebilecek bir hamle olabilir. Adıyaman için bu ihtimal dile getiriliyor.

Özetle, partilerin performansları takdir gören mevcut belediye başkanlarıyla devam etmeleri önemli. Ancak HDP oylarının belirleyici olduğu illerde milliyetçi partiler yerine CHP ve AK Parti adaylarının yarışı daha makul. AK Parti ve MHP arasındaki oy farkı çok büyük olduğu için MHP'nin mevcut belediyeleri haricinde AK Parti'yi desteklemesi beklenirken, CHP-İYİ Parti ittifakında CHP'nin mevcut belediyelerine karşılık, İYİ Parti'nin sağ oyların daha hakim olduğu taşra illerde CHP tarafından desteklenmesi uygun bir strateji olarak gözüküyor.

NEZİH ONUR KURU

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber