Her türlü senaryoya hazırlıklı olmak zorundayız

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Genel olarak dünyada dogal afetlerin ve bunların yıkımlarının arttıgı bir yüzyılın içindeyiz. Dolayısıyla özellikle yönetim noktasında olan sizler, bizler her türlü senaryoya hazırlıklı olmak zorundayız." dedi

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 16 Nisan 2019 13:17, Son Güncelleme : 16 Nisan 2019 13:19
Her türlü senaryoya hazırlıklı olmak zorundayız

Bakan Soylu, Kızılcahamam'da bir otelde düzenlenen "Vali Yardımcıları AFAD Koordinasyon Toplantısı"na katıldı.

Programda bir konuşma yapan Soylu, 1939'da meydana gelen Erzincan depreminde o günün Erzincan Savcısı rahmetli Yusuf İzzet Akçal'ın hapishanedeki mahkumları, kurtarma çalısmalarına yardım etmek ve is bittiginde tekrar hapishaneye dönmek üzere salıverdiğini anımsatarak, canla başla çalışan mahkumların daha sonra hapishaneye geri döndüklerini anlattı.

Bu hikayenin arkasında önemli bir yöneticilik becerisi yattığını ifade eden Soylu, modern zamanlardaki afet yönetiminin, sadece afetle ilgili kurumları yönetmek degil, sehrin tüm kapasitesini etkili biçimde yönetmek oldugunu vurguladı.

Soylu, afet yönetimi anlayışının çok değiştiğini belirterek, sadece olay anına odaklanmıs eski anlayıs yerine, bugün afet öncesi, afet anı ve afet sonrasını içeren bir anlayışla çalışıldığını aktardı.

- Afet yönetiminde ABD örneği

Ülkelere özel çok farklı afet yönetim yapılarının olduğuna işaret eden Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bir afet esnasında hangi yöneticinin ne yapacagı, yetki ve sorumluluk tanımlarının ne olacagı, kimin hangi alanlardan sorumlu olacagı, iletisimin nasıl saglanacagı gibi pek çok baslık, artık önceden belirlenmektedir. Hatta bir anlamda afet yönetim organizasyon semaları ortaya konulmaktadır. Mesela Amerika'da ilgili bütün kurumların isin içinde oldugu bir acil müdahale sistemi var. Bunların tepesinde olaganüstü haller ve afet yönetiminden sorumlu olan kısa adı FEMA olan bir koordinatör kurulus var. İtfaiye de bunun içinde, belediye de bu yapının içinde, federal ve yerel düzeydeki pek çok kurum da bu yapının içinde. Burada kimin hangi düzeyde ve hangi görevi yapacagı, yetkileri, sorumluluk alanları ve diger konular federal müdahale planı içinde ayrıntılı bir biçimde belirtiliyor. Yani, normal zamanda bagımsız olan kurumlar, acil bir durumda bir araya geliyor ve bunların nasıl bir araya gelecegini belirleyen yazılı kurallara göre tek bir kurummus gibi çalısmaya baslıyorlar. Bu yapıyı koordine eden de bir çatı kurulus var."

Türkiye'deki sisteme en fazla benzeyen yapının Fransa'da olduğunu kaydeden Soylu, Fransa'daki bağımsız Halk Güvenligi Müdürlügünün ulusal ve yerel afetlere müdahale ettiğini, kurtarma hizmetleri verdiğini, yurt dısı ve yurt içi yardım hizmetlerini organize ettiğini anlattı.

Soylu, ülkelerin afet yönetimi noktasında farklı yapılar kullanmasına rağmen hepsinin ortak özelliğinin tüm birimlerin koordinasyon içerisinde çalışması olduğunu belirterek, "Dünyanın bütün gelismis devletlerinde afet anında kimin ne yapacagı, nereye kosacagı, kimin kimden talimat alacagını belirliyorlar, kurallara baglıyorlar ve bunu bir alıskanlık haline getirmeye çalısıyorlar." dedi.

- "Yalova ve Düzce depremlerinde üç ders aldık"

Türkiye'nin, 1999'daki Yalova ve Düzce depremleriyle çok acı bir ikaz aldığını vurgulayan Soylu, şunları söyledi:

"Biz, burada üç ders aldık o zaman. Birincisi dogal afet riski yüksek bir ülkede yasadıgımızı hatırlattı. 1990-2003 yıllarında yani büyük depremin oldugu 13 yıllık periyotta Türkiye'de kaydedilen deprem sayısı yıllık olarak 300 ile 2 bin arası bir bantta kalmıs. Oysa 2004-2018 arasında bu sayı 5 bin ile 38 bin arasında gerçeklesmis ve 2008'den beri 11 bin bandının üstünde seyretmis. Ancak çok sükür ki Marmara depremi ölçüsünde bir yıkımla su ana kadar karsılasmadık. Bunun yanı sıra ülkemizde öteden beri heyelan felaketi ile özellikle Karadeniz Bölgesi'nde karsılasıyoruz. Son yıllarda küresel iklim degisikliklerinin ülkemizdeki bir etkisi olarak yorumlayabilecegimiz, özellikle Akdeniz Bölgesi'ndeki hortum hadiseleriyle karsılasıyoruz. Can ve mal kayıpları yasıyoruz. Son 10 yıldır 159 hortum vakası yasandı, bunların 56 tanesini 2017 yılında yasadık."

Bakan Soylu, bu depremlerle alınan ikinci dersin, devletin güçlü olması gerektigi olduğuna işaret ederek, bir afet anında açılan erzak ve malzeme depolarının devletin gücünü gösterdiğini bildirdi.

1999 depreminde depoların bos olduğunu anımsatan Soylu, AFAD Baskanlıgında su anda ülke genelindeki 55 lojistik deposunda 82 bin 836 çadır, 143 bin 148 battaniye ve diger ihtiyat malzemeleri ile 783 müdahale aracı, 23 mobil koordinasyon tırı, bin 823 arama kurtarma personeli, 103 amfibi aracı olduğunu ifade etti.

Soylu, 299 hız ölçer, 757 ivme ölçer ve bin 56 deprem gözlem istasyonuyla Türkiye'nin, Avrupa'nın ikinci büyük deprem gözlem agına sahip olduğunu vurguladı.

- "1999 depreminde bir yönetim kargasası söz konusuydu"

Alınan üçüncü dersin ise modern bir afet yönetiminin gerekliliği olduğunu belirten Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Türkiye, 99 depreminde devletin normal hiyerarsisi içinde süreci yönetmeye çalıstı. Kimsenin hakkını yiyemeyiz, herkes büyük bir gayret gösterdi. Ancak ortada bir yönetim kargasası söz konusuydu, kim neyle sorumlu oldugunu bilmiyordu, özellikle yereldeki sorumlular saskınlık içindeydi. Düsünün ki insanları kurtarmakla veya krizi yönetmekle görevlisiniz ama sizin eviniz de çökmüs veya hasar görmüs. Bu haldeyken etkili bir arama kurtarma faaliyeti koordine edebilmek mümkün değil. Ben deprem oldugu gün sayın Tansu Çiller ile birlikte Kocaeli'ye, Yalova'ya, Sakarya'ya gittim. Sag olsun eski Başbakanımız, eski Meclis Başkanımız Sayın Binali Yıldırım da Yalova'ya geçmemize sağlayabilecek ulasımımızı da temin etti. Dönemin basbakanı rahmetli Ecevit'e sahadaki durumun vahametini Sayın Çiller anlattı. O gün hepimiz anladık ki Türkiye'de afet anında etkili bir yönetim ve koordinasyon saglayacak, süreçte yetkili ve tecrübeli bir kurum yapısına ihtiyaç var."

AFAD'ın, kurulusundan itibaren çok hızlı bir gelisim gösterdiğine değinen Soylu, AFAD bünyesinde 81 il, 11 birlik müdürlügü ve 5 bin 867 personel olduğunu, 4 birlik müdürlügünün kurulması çalısmalarının da sürdüğünü belirtti.

Soylu, AFAD bünyesinde Türkiye'nin "Afet Yönetimi Strateji Belgesi ve Eylem Planı" olusturulduğunu hatırlatarak, afet riskini azaltmada sektörler ve tehditleri karsılastıran detaylı analizler yapıldığını bildirdi.

Vatandaşların afet anında neler yapması gerektigi konusunda bilgilendirilmeleri için "Afete Hazır Türkiye Projesi"nin hayata geçirildiğini anlatan Soylu, proje kapsamında bugüne kadar 11,4 milyon kisiye ulasıldığını kaydetti.

Türkiye genelinde 12 bin 276 afet ve acil durum toplanma alanı belirlendiğini ifade eden Soylu, Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi (AYDES) ile iletisim ve koordinasyon noktasındaki ihtiyaçların karsılanması için tasarlandığını vurguladı.

Soylu, AFAD Baskanlıgı aracılığıyla 2009'dan bugüne kadar 49 bin 524 afet konutu yapıldığını aktardı.

- İnsani yardım faaliyetleri

Türkiye'nin, Küresel İnsani Yardım Raporuna göre, 8 milyar dolar ile 2017'de en çok insani yardım yapan ülke olduğunu vurgulayan Soylu, 5 kıtada 50'den fazla ülkede yardım çalısmaları gerçeklestirildiğini anlattı.

Türkiye'nin, özellikle AFAD Baskanlıgı aracılığıyla sadece harcanan yardımlar yapmadığını, kalıcı yardımlar da yaptığını işaret eden Soylu, Arakan'da Saglık Bakanlıgı ile ortaklasa bir sahra hastanesi kurulduğunu, 2 bin 70 bambu ev, 8 su kuyusu, bir çocuk parkı yaptıklarını kaydetti.

Soylu, Filistin'e 2010-2018 yıllarında toplam 202 milyon dolar nakit ve 137 bin 500 ton un yardımı yapıldığını, Sudan'a ise 2013-2018 yıllarında da 14,7 milyon dolarlık yardım gönderildiğini ifade etti.

Afrin ve İdlib'te 368 noktada, Fırat Kalkanı bölgesinde 285 noktada yardım faaliyetlerinin halen devam ettiğini aktaran Soylu, "Şu ana kadar 321 bin 93 Suriyeli kardeşimiz bu güvenli bölgelere geri dönmüştür." dedi.

- "Bocalama lüksümüz yok"

Türkiye'nin dogal afet riski tasıyan bir cografyada bulunduğuna işaret eden Soylu, şunları söyledi:

"Genel olarak dünyada dogal afetlerin ve bunların yıkımlarının arttıgı bir yüzyılın içindeyiz. Daha kötüsü, bizi ileride neyin bekledigini tam olarak biliyor degiliz. Dolayısıyla özellikle yönetim noktasında olan sizler, bizler her türlü senaryoya hazırlıklı olmak zorundayız. Bugün burada yaptıklarınız, konusulanlar, anlatılanlar, aslında sizlere bir refleks ve alıskanlık kazandırmak içindir. Sorumluluk noktasında olan insanlar olarak bocalama lüksümüz olmadıgı, hepimizin malumudur.

Dolayısıyla bu egitimlere dikkat etmek, sadece burada bırakmamak, afet yönetimi meselesini belki kendimizin en önemli bir uğraş alanı olarak edinmek, bununla ilgili yayınları takip etmek, buradaki arkadaslarımızla sürekli iletisim halinde olmak ve bunu sorumlu olduğumuz alanlara nakledebilmek sizlere çok sey katacaktır ve sizin bu tecrübeleriniz, Allah göstermesin, bir afet anında çok canların kurtarılmasına vesile olacaktır."

- "AFAD'ın kapasitesini paylaşacağız"

AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu da toplantıda, AFAD'ın faaliyetlerinin detaylı olarak anlatılacağını ve olası bir afet durumunda AFAD'ın kapasitenin ne olduğunun paylaşacağını ifade etti.

Yaptıkları işin sahiplenildiğinde daha da kıymetlendiğini vurgulayan Güllüoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya katılımlarından dolayı teşekkür etti.

İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Kızılcahamam Kaymakamı Mehmet Yıldız ve Kızılcahamam Belediye Başkanı Süleyman Acar da toplantıda hazır bulundu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber