YÖK'ün araştırma görevlilerine müjdesi üniversitelerde nasıl uygulanacak?

Yükseköğretim Kurulunun, 50-d statüsünde görev yapan araştırma görevlileri ile ilgili almış olduğu karar üniversitelerde yeni sorunları beraberinde mi getirecek?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 31 Ekim 2019 16:17, Son Güncelleme : 31 Ekim 2019 11:18
YÖK'ün araştırma görevlilerine müjdesi üniversitelerde nasıl uygulanacak?

Bilindiği üzere, devlet yükseköğretim kurumlarında araştırma görevlisi kadrolarına atamalar 01 Ocak 2018 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 2547 sayılı Kanunun ek 38 inci maddesindeki; "Yükseköğretim kurumları araştırma görevlisi kadrolarına atamalar, 33 üncü maddede belirtilen usule uygun olarak 50 nci maddenin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında yapılır. Bu kapsamda atananlardan doktora veya sanatta yeterlik eğitimlerini tamamlayanların en fazla %20'si doktora veya sanatta yeterlik eğitimini tamamladıkları kurumların senatolarınca belirlenen ve Yükseköğretim Kurulunca onaylanan performansa dayalı kriterler çerçevesinde doktor öğretim üyesi kadrolarına atanabilir. Bu kapsamda atanamayanların, doktora veya sanatta yeterlik eğitimini tamamladıkları kurumların öğretim üyesi kadrolarına atanabilmeleri için en az bir eğitim-öğretim yılı yurt içinde veya yurt dışında farklı bir yükseköğretim kurumunda çalışması gerekir. Bu madde kapsamında atananlara 35 inci maddeye göre yurt içinde başka bir yükseköğretim kurumlarındaki doktora veya sanatta yeterlik eğitim süreleri için mecburi hizmet yüklenemez." düzenlemesi çerçevesinde yapılmaktadır.

Yasal düzenleme sonrası, kadrolarının bulundukları üniversitelerde yüksek lisans/doktora programı bulunmayan araştırma görevlileri, 2547 sayılı Kanunun 50/d statüsünde atandıkları için başka bir yükseköğretim kurumunda lisansüstü eğitimlerine mutlaka devam etmekle yükümlü hale geldiler.

Ancak, özellikle yeni kurulmuş üniversitelerde bölümlerin birçoğunun öğrenci alımına yeni başlamış olması ve buna bağlı olarak araştırma görevlisi sayısının yetersiz olması sebebiyle, 2547 sayılı Kanunun 50/d statüsünde atanan ve başka bir yükseköğretim kurumunda lisansüstü eğitimlerine devam edenlerin izin işlemlerinde çeşitli sorunlar yaşanıyordu.

Sorunların her geçen gün artması ve araştırma görevlilerinin lisansüstü eğitimlerinin sekteye uğraması nedeniyle, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından geçtiğimiz hafta önemli kararlar alındı.

24 Ekim 2019 tarihli haberimizde paylaştığımız üzere, "ÖYP" ve "Öncelikli Alanlar" kapsamında atanan araştırma görevlileri ile 50/d statüsünde atanan araştırma görevlilerinden kadrolarının bulunduğu yükseköğretim kurumunun bulunduğu il dışında bir başka yükseköğretim kurumunda lisansüstü eğitim görenlerin, kadrolarının 2547 sayılı Kanunun 35 inci maddesi uyarınca lisansüstü eğitim gördükleri devlet yükseköğretim kurumlarına geçici olarak tahsis edilmesine imkan verildi.

İlave olarak 50/d statüsünde atanan araştırma görevlilerinin "TALEPLERİNİN" bulunması ve kadrolarının bulundukları yükseköğretim kurumlarında kaydolabilecekleri lisansüstü program bulunması şartıyla, kadrosunun bulunduğu devlet yükseköğretim kurumuna yatay geçiş yapabilecekler.

Ayrıca, 50/d statüsünde atanan araştırma görevlilerinden vakıf yükseköğretim kurumlarında lisansüstü eğitim görenlerin, lisansüstü eğitim yaptıkları ilde bulunan devlet yükseköğretim kurumlarının ilgili lisansüstü eğitim programlarına yatay geçişlerinin yapılmasına, bu kapsamda yatay geçiş yapanlardan "tez aşamasında olanların" tez konuları değiştirilmemesine ve vakıf yükseköğretim kurumlarındaki tez danışmanlarının ikinci danışman olarak belirlenmesine de fırsat verildi.

Araştırma görevlilerinin lisansüstü eğitimlerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmelerine yönelik Yükseköğretim Kurulu tarafından alınan bu karar, akademisyenler tarafından sevinçle karşılanırken üniversite yönetimleri ise böyle bir durumu açıkçası hiç beklemiyordu.

Özellikle yeni kurulmuş ve halen akademik kadrosunu oluşturmaya çalışan yükseköğretim kurumlarında birçok alanda yüksek lisans/doktora programı bulunmadığı için bu bölümlerde istihdam edilen ya da bu süreçten sonra alınacak her araştırma görevlisi 2547 sayılı Kanunun 35 inci maddesine göre lisansüstü eğitim gördüğü üniversiteye görevlendirilecektir.

Örneğin, yeni kurulmuş Malatya Turgut Özal Üniversitesi lisansüstü eğitim vermediği bir alanda araştırma görevli alımı yapması halinde, atanacak kişi lisansüstü eğitimine Ankara Üniversitesinde devam ediyorsa kadrosu Malatya Turgut Özal Üniversitesinde kalacak, kişi 2547 sayılı Kanunun 35 inci maddesi gereğince Ankara Üniversitesinde lisansüstü eğitimine devam edecektir. Öte yandan, 50/d statüsünde atanan bu araştırma görevlileri her ne kadar 2547 sayılı Kanunun 35 inci maddesi uyarınca görevlendirilmiş olsalar bile, aynı kanunun ek 38 inci maddesine göre mecburi hizmet yüklenemeyecekleri için kişileri bağlayıcı bir husus olmayacaktır.

Dolayısıyla, alınan karar büyük üniversitelere yeni araştırma görevlisi kazandırıp lehine bir durum yaratırken, yeni kurulmuş üniversitelerde ise araştırma görevlilerinin mecburi hizmeti bulunmayacağı için ilerleyen süreçlerde farklı sorunlar oluşturacağı kuşkusuzdur.

Konu hakkındaki başka bir husus ise kadrolarının bulunduğu üniversitelerde lisansüstü eğitim imkanı bulunmayan araştırma görevlilerinin "talep etmeseler" bile 2547 sayılı Kanunun 35 inci maddesine göre görevlendirmelerinin yapılıp yapılmayacağıdır. Yükseköğretim Kurulunun yazısına göre değerlendirildiği takdirde, üniversitesinde lisansüstü eğitim imkanı olmayan herkesin geçici görevlendirme işlemlerine ivedilikle başlanması gerekmektedir. Fakat, kadrosunun bulunduğu aynı şehirde başka bir üniversitede lisansüstü eğitime devam eden veya ders aşamasını tamamlayarak teze yeni geçmiş kişiler geçici görevlendirmenin zorunlu olup olmadığı hakkında tereddütler yaşamaktadırlar.

Bu bağlamda, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından alınan bu kararın akademik kadrosunu henüz tamamlayamamış ve diğer yükseköğretim kurumlarına göre sosyo-ekonomik açıdan daha az gelişmiş yerlerde öğretim yapan ve/veya yeterli sayıda öğretim elemanı sağlanamayan üniversitelerin mevcut durumları gözetilerek yeniden değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.

Yavuz Selim KAPLAN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber