Tarım gerçekçi bir eğitim hamlesi bekliyor

Dört başı mamur bir Tarımsal eğitim olmadan veya tasarlanmadan tarımda geleceği konuşmak mümkün mü? Uygulamada kendini göstermeyen eğitim, eğitim midir? Tarımsal eğitim anlayışında sorun ne? Tarımda eğitime ihtiyaç yok mu?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 20 Kasım 2019 14:26, Son Güncelleme : 20 Kasım 2019 14:28
Tarım gerçekçi bir eğitim hamlesi bekliyor

Tarımda eğitim ihtiyari değil zaruridir

Nasıl bir iş yaparsak yapalım, mutlaka o işin eğitimini almak durumundayız. Hem de bihakkın almak durumundayız. Hele ki sorumluluk sahibiysek, insanların kaderinde rol oynuyorsak eğitimi öncelemek ve gereği gibi yapmak ve yaptırmak zorundayız. Bunun aksinin ne kadar pahalıya mal olduğunu hepimiz yaşayarak görüyor, bizzat bedelini ödüyoruz. Ayrıca eğitim konusunda, "yapmış olmak için yapmanın" bir işe yaramadığını da toplum olarak en derinden müşahede etmekteyiz.

Tarım eğitiminde ziraat meslek liselerinin, büyük eğitim hamlesi! olarak kapatılmasıyla elimizde kala kala ziraat fakülteleri ve birkaç meslek yüksekokulu kaldı. Bunlarında çoğunluğu, en düşük puanla öğrenci kabul etmesine rağmen bir türlü kontenjanını dolduramamakta ve öğrenci yokluğundan kapanmaktadır. Ziraat fakültelerini kazanan öğrencilerin, sınırlı kapasitelerinin yanı sıra bu bölüme önem verememeleri, hedefsizlik, tarımsal eğitimde sistemsizlik, hem eğitimde kaliteyi yakalamamızı engelliyor, hem de az sayıda hocanın öğretmek için çabalarını buhar edip uçuruyor. Eğitime ve eğitilmeye enerjisini harcayamayan genç, enerjisini ya israf ediyor, ya da kendi kendine tükeniyor. Gençlerin tükenmesi demek tarımın tükenmesi demektir, geleceğin tükenmesi demektir.

Ziraat eğitimi yetkin kuruluşların sorumluluğunda olmalı

Ziraatın her türlüsünün yapıldığı ve tarımın işsizlik ve istihdam için ciddi bir potansiyel olduğu ülkemizde tarımsal eğitimle ilgili ne Milli Eğitim'in, ne YÖK'ün ne de Tarım Bakanlığı'nın ciddi bir projesi yok. Tabela asmanın, unvan vermenin, belge vermenin eğitim için yeterli olmadığı bilinmesine rağmen ne ortak, ne de tek olarak kuşatıcı, kapsayıcı ve gelecek vadeden bir eğitim projesi gündemde değil.

Her alanda, çok sayıda özel lise ve özel üniversite mevcut, ancak zirai alanda bilinen bir tane özel üniversite var. Onunda başarısı ve sürekliliği henüz netlik kazanmış sayılmaz. Birçok alanda yüzlerce özel okul ve üniversitenin olduğu ülkemizde ziraatla alakalı bir tane özel üniversitenin olması, bu alanda tarımdan geçinen özel sektöründe eğitim konusunda çok ciddi olmadığını gösteriyor. Ha keza ülkemizin en büyük ve gözde üniversitelerinde ziraat fakültesi bulunmaması da düşündürücüdür. Bütün bunlar tarımsal eğitimin durumunu tespit etmemizde yeterince fikir veriyor sanırım. Bunların yanında var olan kırk civarında Ziraat Fakültesi ve Tarım Bakanlığı'nın eğitim birimleri, üzerine düşen fonksiyonlarını gereği gibi yerine getirebiliyor mu? Getiremiyor ki, daha önceleri örneğini verdiğimiz, birçok bitkinin vejetasyon süresini bile tamamlayamadığı süre içerisinde, çeyrek yıldan daha az bir sürede "bitki ıslahçı kursu" düzenleyerek belge vermeleri gibi, benzeri kursları düzenleyen fırsatçılara gün doğuyor. Gerçekte, resmi ve özel meşru eğitim kurumları fonksiyonlarını gereği gibi yerine getirseler bu tür göstermelik kurslara fırsat kalır mı? Elbette ki kalmaz.

Eğitim Konusu Tarım Şurasında daha ciddi ele alınmalıydı

Tarımsal eğitim diplerde ve ciddi bir neşter bekliyor. Tarım Bakanlığı bile ziraat mühendisine yeterince güvenmiyor, tarımda birçok yetkin konuma farklı meslek erbaplarını getiriyor. Son yirmi yıldır Tarım Bakanlığına gelenler arasında Ziraat Mühendisi ünvanlısı yok.

Tarımsal eğitim, Tarım Şurası'nın en ciddi konusu olması gerekirken; sıradan çiftçi eğitimi ve toplantılarda defalarca konuşulan, gerçekçilikten uzak; kurumsal işbirliği seviyesinde ele alınmaktadır. Bu durum tarımsal eğitimin önemine mugayir bir yaklaşımdır. Belki de Tarım Şurası'nın amacı baştan belli olduğu için, belli olan amaca yönelik çalışılmış ve asıl önemli olan konulara gereken önem kazandırılamamıştır.

Eğer bugüne kadar YÖK, Milli Eğitim ve Tarım Bakanlığı her şeyden önce kafa kafaya verip tarım için, ülkemiz tarımının şartlarına ve gerçeklerine uygun disiplinli, getirisi ve kalitesi yüksek sürekli güncellenebilen bir eğitim modeli belirleseler ve uyguluyor olsalardı, bugün tarım denince akla; yoğun tarımsal sorunlar, ithalat, üretim dengesizliği, fiyat dengesizliği gibi olumsuzluklar değil, yüksek ve kaliteli üretim, ihracat, bolluk ve bereket gelirdi.

Tarımsal eğitim için eksiğimiz ne?

Eğitim için, uzmanlarımız var, binalarımız, laboratuvarlarımız, arazilerimiz var, Tarım Bakanlığı'nın bir çok eğitim birimi var, Üniversitelerin eğitim imkanı ve Milli Eğitimin meslek edindirme ve okul açma potansiyeli var. O halde eksik olan ne? Öncelikli olarak bu alanda yetkin olan büyük çoğunluk, beynini ve bedenini yormak istemiyor ya da yanlış yoruyor, yanlışa yoruyor. Tarımsal alanda; kolay unvan, kolay makam, kolay kazanma, üreticinin sırtından geçinme, ithal etme ve fırsatçı anlayış; emek vererek üretmeye, çaba sarf ederek kazanmaya, kafa yorarak sistem oluşturmaya, zihinsel ve bedensel disiplinle çalışmaya ve bunları sürekli yapmaya galip geldi. Bu durumda da eğitim ihtiyaç olarak görülmekten çıktı. Pek bir şey öğrenmeden, bilmeden birkaç günde alacağınız bir belge veya belli kuruluşlara kağıt üzerinde üye olmanız tarımda sizi birden bire eğitimli ve yetkin yapmaya yetiyor. Öyle ki, işlerinizi yürütmek için, biraz paraya kıyıp, tarımın bazı önemli alanlarında üçüncü sınıf kuruluşlardan, sadece birkaç günlük göstermelik kurslarla birçok belge almanız yetiyor. Bu şartlarda dört yıl ziraat fakültesi okumanın gerekliliği de düşündürücü oluyor tabi! Unutmayalım ki tarım tarlada, bahçede, tabiatta öğrenilir, laboratuvarda analiz edilir ve öylece öğrenilir. Birçok fakültede ikisi de yok. Tarımsal eğitim yaptık diyerek belge verenlerin ise sadece ofisleri var. Bu şartlarda tarımsal eğitimi konuşmayacağız da neyi konuşacağız?

Tüm alanlarda olduğu gibi, tarımsal alanda da, tarımdaki her konunun ruhuna ve özüne uygun eğitim modeli geliştirilmedikçe, bu alandaki yetkin kuruluşlar bunu gerçekçi ve sürekli bir şekilde gündemlerine alıp sonuca gidici hamleler yapmadıkça, ülkemiz tarımının geleceğinden büyük beklentilerle bahsetmemiz ütopik bir yaklaşım olur. Zira defalarca kararlar alınıyor, toplantılar düzenleniyor, ama alınan kararların çoğu uygulamaya geçmiyor. Alınan kararlar uygulamaya geçmiyorsa, karar alıcılar arasında alınan karaları bile anlama sorunu yaşayanlar varsa, kaynaklar doğru değerlendirilmiyorsa, bir türlü istenen hedefe ulaşılamıyor hatta hedeften uzaklaşılıyorsa tarımsal eğitimi baş konu yapmanın zamanı gelmiş de geçiyor demektir.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber