Tarım Bakanlığı korona günlerinde ekim ve üretime hazır mı?

Tarımsal organizasyon, içinden geçtiğimiz döneme göre güncellenebildi mi? Tarımda ithalat artık bir sağlık sorunu olarak görülmeli mi? Kendimize yetecek üretimi nasıl gerçekleştirebiliriz?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 30 Mart 2020 09:00, Son Güncelleme : 29 Mart 2020 05:41
Tarım Bakanlığı korona günlerinde ekim ve üretime hazır mı?

Hassas bir salgın sürecinden geçen dünya gezegeninde her ülke kendi derdine düşmüş durumda. Her zaman olduğu gibi insanlığın ilk ve değişmez gündemi sağlık ve gıda! Ancak bu sefer salgından dolayı!

Bu sürecin sonucuna direk etki edecek hizmet sektörü olarak birinci sırada, şu ana kadar süreci çok iyi idare eden Sağlık Bakanlığı, ikinci sırada ise gıda sektörünün başı olan Tarım ve Orman Bakanlığı var.

Şuan gıda konusunda bir sorunumuz yok, bunun devam ettirilmesi ve önümüzdeki dönemlerde de gıda tedariğinde zorluklar yaşanmaması, üretimin kesintiye uğramaması için tedbirleri ve uygulamaları daha disipline hale getirmek ve doğru müdahalelerle süreci devam ettirmek gerekmektedir.

Tarımsal üretimin ve hayvancılığın bu süreçten en az etkilenerek geçirmesini ve sürecin devamında oluşabilecek yeteri gıdaya ulaşamama sorununun yaşanmaması için tarımda alınacak tedbirleri geciktirmemek zorundayız.

Tarımda tüm organizasyon, içinden geçtiğimiz döneme göre güncellenmelidir

Öncelikle ülke çapında köy, ilçe, belde ve şehir olarak zincirleme bir şekilde, içlerine tarımsal STK'ları ve çiftçileri de dahil ederek tarımsal üretim birimleri oluşturulmalıdır. Bunun için köylere kadar hizmet veren tarımsal kurumlar ve tarımsal STK'lar mevcuttur. Ancak organize eksiklikleri ve iletişim kopuklukları görülmektedir.

Sadece üst birimlerde devam eden iletişimin ve organizenin varlığı yeterli olmayacaktır. Her bölgenin şartlarına ve tarımsal üretim imkanlarına göre, şuan içinden geçtiğimiz sürecin hassasiyetine uygun dinamik bir oluşuma gidilmelidir. Bunun için onlarca görevlinin bir araya gelmesine gerek yoktur. Teknolojik iletişim imkanları bu oluşuma imkan verecek durumdadır. Ama sürekli ve programlı bir şekilde iletişim halinde olmaya ihtiyaç vardır.

Çiftçinin, üreticinin ve tarım personelinin bu organizasyonda rolü ve işlevi aktif bir şekilde netleşmelidir. Tarlaya gitmeden üretim başlatılamayacağı için; ekim işlemi için uygun ekipmanların, kontrollerin ve ortamın sağlanması, desteklenmesi önemlidir.

Tarımda bütün işleyiş, yaşadığımız sürecin hassasiyetinden dolayı, hizmet amaçlı çalışma ve üretim evresine girmiş durumdadır ya da girmelidir. Tarım Bakanlığı bu hassas dönemde tarımsal özel sektörü de hizmete dahil etmeli ve bu süreci kolay atlatma bilinciyle yönlendirmelidir.

Fikir üretme yeteneği ve tecrübesi olanların aktif rol üstenmesi sağlanmalıdır.

Tarımsal resmi kurumlar, en küçüğünden en büyüğüne kadar kendi içinde, bu sürecin hassasiyetine uygun bir yönetim masası oluşturmalı ve yaptığı hizmet dahilinde istişare sonucu karar vermeli ve gereksiz işlerle zaman kaybetmemelidir.

Tarımsal bürokratik işlemlerin çoğu elektronik ortamda yapılabilir. Bu alanın işlevi daha da etkinleştirilmeli, üreticilerin bazı STK'lardan zorunlu olarak alması gereken belgelerde kolaylıklar sağlanmalı veya çokta gerekli olmayan bu belgeler en azından bir süreliğine istenmemelidir.

Artık tarımsal ithalatın sağlık sorunu olabileceği ve kendimize yetecek üretimi yapmak zorunda kaldığımız açıktır

Kritik ürünler ve hayati önem taşıyan bitkilerin üretimi öne alınmalıdır. Özellikle ithal etmek zorunda kaldığımız ürünlerde üretim planlaması yapılmalıdır. Havza bazlı üretim bu anlayışla yeniden ve hızlı bir şekilde güncellenmelidir.

İhtiyacımız olan ancak ithal ettiğimi bitkisel ürünler için alternatif bitkileri gündemimize almak zorundayız. Özellikle yağ bitkileri ve baklagiller de bölgesel üretimde alternatif bitkilere yer verilmelidir.

Kırsalın tarımsal üretimde kalmasının ve daha canlı katkı sağlamasının önünü açmak zorundayız. Destekleri daha gerçekçi ve işlevsel düzeye getirmek zorundayız.

Çiftçilerin ve tarım işçilerinin sağlık, barınma ve çalışma şartları yakın takibe almalı, görevini yerine getirecek şekilde organize edilmelidir.

Yerli menşeli tohumları geliştirme çalışmalarına daha fazla alan açmalı ve tohum gen bankasında mevcut yerli tohumların ıslahına hız verilmelidir.

Tıbbi aromatik bitkilerde şu günlerde aktarların önü yoğunluktan geçilmiyor. Hem bilinçlenme hem de kültürel tıbbi aromatik bitki üretimi önemli hale gelmiştir. Çünkü gelişigüzel yetiştiricilik ve kullanım başka sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Bunun için düzenleme ve kontrol şarttır.

Böyle kriz anlarında hangi alanda eksik kalmışsak o alanda aksamalar yaşayacağımız ve fırsatçılara fırsat vermiş olacağımız muhakkaktır. Tarımda da gerek sektörün aktörleri ve ve gerekse resmi tarım kuruluşlarının kendi arasındaki kopukluk şu ana kadar çok ciddi bir sorun oluşturmadı ama bu süreçte bu kopukluk giderilmezse bu süreci atlatmakta önemli sorunlar yaşayabiliriz.

Bu sürecin tamamında çok yönlü ve sürekli pratik eğitime ihtiyaç olduğu açıktır. Gıdaya temas eden sektörün, üretimden tüketime kadar her aşamada ve herkesi bağlayan yönleriyle, alışkanlıkların ötesinde disipline edilmiş bir davranış biçimlerini kurallaştırmamız kaçınılmazdır. Bunları görsel basında kamu spotları vb aracılığı ile herkese ulaştırmak, yazmaktan ve anlatmaktan daha faydalı olacaktır.

Ülkemizde ekilebilecek her alanın, hiçbir karış toprak boş kalmamak kaydıyla, organizeli bir şekilde ekimi yapılmalı, üretim planlaması ihtiyaca göre güncellenmelidir.

Su israfı, tohum israfı, toprak israfı, gübre israfı... gibi konular, bu hassas dönemdeki tarımsal organizenin gündemine özellikle ve sürekli bir şekilde alınmalıdır.

Herkesin evine kapandığı ve akşam açıklanacak rakamlara odaklandığı şuanki gündemi; bundan sonrası için neler yapabiliriz, nasıl bir yaşayış ve alışkanlık kazanabilirize yönelik örnekliği, belki tarımda yapacağımız uygulamalarla topluma sunabiliriz. Çünkü dışarıya yönelik tek ve mecburi uygulama tarımda var.

Tarım Bakanlığı yapılanmasını ve önceliklerini kısa dönem moduna göre formatlamalıdır

Tarımda branşlaşmanın ve branşında hizmet vermenin önemi bir kez daha öne çıkmıştır. Bu süreçte daha da önem kazanacaktır. Bu konuda tarım sektörü ve tarım bakanlığı kendini formatlamalıdır.

Tarım Bakanlığı bu tür hassas süreçlerin daha hafif atlatılması ve devamı için; tarımsal eğitim, yerel tohum ve üretim, yeni bir çiftçilik modeli, kırsal ve köylü tarımı, tarımda bölgesel yönetim, tarımda ülkesel araştırma ve tarımda akademik oluşum konularını yeni başlıklar olarak tekrar ele almalıdır.

Özellikle tarımda koopertifleşmenin önemi, güven ve süreklilik açısından bir daha düşünülmeli ve güdükleşen kooperatifçiliğin önü açılmalıdır.

Bütün bunların yanında tarımsal üretimin ve devamlılığın bu süreçte sekteye uğramaması için özellikle ekim döneminin yaklaştığı şu günlerde tarımsal girdileri, çiftçilerin ekim ve üretim için ihtiyaçlarını dikkate alan ciddi bir tarımsal ekonomik pakete ihtiyaç olduğu da açıktır.

Yaşadığımız bu süreci öncelikle evde kalarak ve gerekli hijyen ve uygun kurallara dikkat edip üretimde kalarak atlatabiliriz. Bu sürecin devamında ise tarımı ve gıdayı kendi varlığına uygun şartlarda yönetmekten ve sürdürmekten başka çaremiz yok.

M. Murat GÜN

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber