Polis Akademisi Kovid-19 raporuyla 'ekonomi güvenliği'ne dikkati çekti

Polis Akademisi Başkanlığınca "Kovid-19 Salgını ve Sonrası Ekonomi Boyutu ile Ilgili Degerlendirmeler" başlıklı rapor hazırlandı- Rapordan: Değerlendirmelerimize göre, güvenlik paradigmasındaki en büyük degisim, tartısmaların sıklet merkezinin 'ekonomi güvenligi' eksenine kayacak olmasıdır

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 07 Mayıs 2020 11:20, Son Güncelleme : 07 Mayıs 2020 11:36
Polis Akademisi Kovid-19 raporuyla 'ekonomi güvenliği'ne dikkati çekti

- Polis Akademisi Başkanlığınca hazırlanan raporda, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) güvenlik alanındaki tartısmaların odak noktasını "ekonomi güvenligi" eksenine kaydıracağı belirtilerek, "ekonomik istihbarat" faaliyetlerinin güçlendirilmesi gerektiği önerisinde bulunuldu.

"Kovid-19 Salgını ve Sonrası Ekonomi Boyutu ile Ilgili Degerlendirmeler" başlıklı raporda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının küresel ekonomi özelinde ekonomiler uzerindeki etkilerinin ele alındığı ve salgının ekonomik yan etkileriyle mucadele icin alınan onlemlerin degerlendirildiği belirtildi.

Salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin ekonomik maliyetlerinin gün geçtikçe arttığına işaret edilen raporda, şu tespitlerde bulunuldu:

"Salgın öncesi dönemde rekor seviyelere ulasan küresel özel sektör ve kamu borçlarının çevrimiyle ilgili sorunlar çıkması beklenmektedir.

Salgın sonrası dönemde dünya genelinde ticaret hacmi ve gayrisafi hasılada çok ciddi düsüsler öngörülmektedir.

Dünya Çalısma Örgütü'nün tahminlerine göre salgının ekonomik etkilerine maruz kalan çalısan sayısı, dünya is gücünün yüzde 81'ine denk gelen 2,7 milyar çalısandan olusmaktadır. Bu durum, ciddi gelir kayıplarının yasanması anlamına gelecektir.

Salgınla mücadele kapsamında alınan önlemlerin yetersiz olması halinde yarım milyardan fazla insanın yoksulluga itilebilecegi degerlendirilmektedir.

Salgının ardından zengin ile yoksullar arasındaki esitsizliklerin daha da hızlı bir sekilde artacagı öngörülmektedir.

Yasanan gelir kayıpları ve artan esitsizlikler dikkate alındıgında salgın sonrası dönemde toplumsal hareketlerin tetiklenme ihtimali bulunmaktadır.

Salgınla mücadele kapsamında sınır kapılarının kapatılması, uçusların ve gemi tasımacılıgın azaltılması ve bazı ürün gruplarına getirilen ihracat yasakları küresel tedarik zincirinde aksamalara/kopmalara neden olmaktadır. Bu durum gıda güvenligi açısından olumsuz sonuçlar dogurabilir.

Seyahat kısıtlamaları kaldırılsa bile turizm sektörünün toparlanmasının uzayacagı öngörülmektedir.

Hükümetler bir yandan salgınla mücadele etmek için ekonomiye etki eden kapatmalar yapmak zorunda kalırken diger yandan da ekonomik maliyeti yönetebilmek için bir an önce ekonomiyi yeniden açmak istemektedir. 'Kovid-19 Ikilemi' adı verebilecegimiz bu durum, sürecin yönetimini zorlastırmaktadır.

Salgının toplam talep üzerinde olusturdugu baskı piyasalarda anomali döneminin baslamasına neden olmustur. WTI (Batı Teksas Tipi) petrol fiyatı tarihte ilk kez negatif fiyatlanmıstır."

- Ekonomik sıçramada "erken başarı" vurgusu

Geçmis salgın örneklerinde salgınla mücadelede erken basarı saglayan ülkelerin salgını kontrol altına aldıktan sonra ekonomik sıçrama gerçeklestirebildikleri anımsatılan raporda, bunun, Kovid-19 ile mücadelede başarı sağlayan Türkiye gibi ülkeler için ciddi avantajlar sunduğuna dikkati çekildi.

Raporda, salgın döneminde Dünya Saglık Örgütü, Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve Birlesmis Milletler gibi uluslararası örgütlerin yetersiz kaldıgı belirtilerek bu durumun, 2. Dünya Savası sonrası kurulan sistemin daha fazla sorgulanmasına yol açtığı ifade edildi.

Salgın sonrasında kapitalizmin sona ermesi veya liberal ekonomilerden tümüyle vazgeçileceği gibi ütopik tartısmaların zaman kaybına neden olabilecegi belirtilen raporda, sistemin aksaklıklarının giderilmesi için dogan fırsatın uluslararası toplum tarafından iyi kullanılması gerektigi kaydedildi.

Kovid-19'un kontrol altına alınacagı zamana ilişkin belirsizliğin ve kısıtlamaların ülkelerin ekonomileri üzerinde ciddi baskı olusturdugu vurgulanan raporda, ABD, Birleşik Krallık, Almanya, İtalya, İspanya, Fransa, Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye'nin salgınla mücadele kapsamında aldığı ekonomik tedbirlere yer verildi.

- Kapitalizm yeniden eleştirilerin hedefinde

Raporda, salgın sürecinde küresel ekonomi sistemi olarak kapitalizmin yeniden eleştirilerin hedefinde olduğuna dikkat çekildi.

Ekonomi dışı bir faktörün küresel ekonomiyi fazlasıyla etkilediği belirtilen raporda, gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerin saglık sistemlerinin altyapısı ile sosyal güvenlik sistemlerinin kapsayıcılıgının yetersizligiyle ortaya çıkan yeni durumun, neo-liberal politikalar ve yerleşik iktisadi sisteme yönelik eski dönem eleştirilerine yeni bir boyut kazandırdığı kaydedildi.

- "Batı ülkelerinde çok ciddi politik kırılmalar olacağı öngörülmekte"

Raporda, şu ifadelere yer verildi:

"En önemli tartısma alanının, birey-devlet iliskilerinde olacagını ifade etmek gerekiyor. Zira gelismis ekonomilere sahip ülkelerdeki bireylerin, devletin saglaması gereken saglık altyapısından mahrum kaldıgı, sosyal güvenlik sistemlerinin yetersiz oldugunun anlasıldıgı ve ödedikleri vergilerin nerelerde harcandıgının sorgulanacagı bir dönem baslıyor. Bu durum, çok ciddi toplumsal sonuçlar dogurabilecek bir sürece isaret etmektedir. Salgın sonrası dönemde Batı ülkelerinde çok ciddi politik kırılmalar olacagı ve su an is basında olan pek çok hükümetin görevi bırakmak zorunda kalacagı öngörülmektedir.

Her ne kadar virüs, Çin kaynaklı ortaya çıksa da salgının ekonomik etkilerinin Batı ülkelerinde daha agır hissedildigi ve toparlanma sürecinin bu ülkelerde daha fazla zaman alacagı görülmektedir. Degerlendirmelerimize göre, güvenlik paradigmasındaki en büyük degisim, tartısmaların sıklet merkezinin 'ekonomi güvenligi' eksenine kayacak olmasıdır."

- Öneriler

Salgınla mücadele ve salgın sonrası döneme iliskin öneriler raporda şöyle sıralandı:

"Uluslararası kurulusların yapısının gözden geçirilmesi elzem hale gelmistir. Bunun saglanamaması alternatif is birliklerini doguracaktır.

Hükümetlerin ve uluslararası kurulusların esitsizliklerle mücadele konusunda yeni stratejiler gelistirmesi gerekmektedir.

Tüm ülkelerin saglık altyapılarının güçlendirilmesi ve sosyal güvenlik sistemlerinin daha adil sekilde dizayn edilmesi gerekmektedir.

Bireyi önceleyen yönetim anlayıslarının tesisine iliskin ön çalısmalar yapılmalı.

Acilen kamu ve özel sektör borçlarının çevrimine iliskin yeni küresel mekanizmalar devreye alınmalı.

Türev piyasalar ve fiziki ürün degisimi olmayan islemler mercek altına alınmalı.

Ülkelerin bundan sonraki süreçte ekonomi güvenligini önceleyen stratejiler izlemesi elzemdir.

Ekonomi güvenligi kavramının daha fazla kullanılmaya baslanması ve ülkelerin ekonomi güvenligine iliskin daha etkin politikalar izlemesi, küresel rekabet ortamında avantaj saglamak ve ekonomik saldırılara karsı proaktif önlemler alabilmek 'ekonomik istihbarat' faaliyetlerinin güçlendirilmesini gerektirecektir."

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber