İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Koronavirüsle mücadelede hipnoz

Yeni nesil koronavirüsün (Kovid-19) tüm dünyayı tehdit etmesiyle birlikte hayatımızın bir bölümünü bu virüsle mücadele etmenin yöntemlerini araştırarak geçiriyoruz. Kovid-19'un bulaşmaması için maske takmaktan el yıkamaya, mümkün olduğunca hijyen kurallarının hepsini yerine getirmeye çalışıyoruz. Kovid-19'a yakalanmamız halinde, mücadelenin başarıyla gerçekleşebilmesi amacıyla kilo ve kronik solunum sorunlarının dışında vücudun bağışıklık sisteminin de sağlam ve güçlü olması gerekiyor

Haber Giriş : 23 Mayıs 2020 08:16, Son Güncelleme : 23 Mayıs 2020 08:18
Koronavirüsle mücadelede hipnoz

Milliyet'ten Gülderen Somut'un haberine göre: Bağışıklık sistemini güçlü tutmanın birçok yöntemi var. Belçika'nın Liege Üniversitesi nöro-psikanaliz bölümünde görevli doktor Eric Mairlot, bağışıklık sistemini güçlendirmek için "hipnoz seansları" öneriyor. "Hipnoz" adı eski Yunan'daki uyku tanrısı Hypnosis'ten esinlenerek 1842'de İskoç doktor James Braid tarafından konulmuş bir ad. Bakışla, sözle veya bazı yardımcı nesneler kullanılarak telkin yoluyla oluşturulan özel bir bilinç hali olan hipnoz sırasında kişi, çevreden gelen hiçbir uyarana aldırmaz ve hipnoz yapan kişinin telkinlerini artan bir dikkatle dinler. Doktor Mairlot, bağışıklık sistemini güçlendirmek için stres oranını azaltmak ve anksiyeteden olabildiğince arınmak gerektiğini hatırlatarak hipnozla bunun mümkün olduğuna da vurgu yapıyor.

Stresin bağışıklık üzerindeki olumsuz etkisi kanıtlanmış durumda. Hipnoz ile olumlu duyguların uyarılması halinde bir antikor olan "A tipi immünoglobülin" salgılaması artıyor. Belçika'nın önde gelen hastanelerinin Onkoloji bölümlerinde "yardımcı tedavi olarak" hipnoza da yer verilir. Tabii unutmadan söyleyelim, uzmanlara göre hipnoz "tamamlayıcı bir tedavi" yani ana tedavi yöntemi değil...

Kraliyet ailelerinde hayat sürüyor!

Avrupa'nın önde gelen kraliyet aileleri, Kovid-19 salgınında bile halka yönelik faaliyetlerini sürdürmeye devam etti. Büyük Britanya Kraliçesi 93 yaşındaki II. Elizabeth, Kovid-19'a yakalanmamak için ünlü Buckingham Sarayı'nı terk edip, soluğu Windsor Şatosu'nda aldı. Ancak tecrit döneminde bile "ulusa sesleniş"te bulunup, İngiliz halkına moral vermeye çalıştı.

İsveç'te Veliaht Prens Carl Philippe'in eşi Prenses Sofia da kolları sıvayıp, hastanelere koştu ve sağlık çalışanlarına destek oldu.

Koronavirüsle mücadelede hipnoz
Lüksemburg'da Büyük Dükalık Kovid-19 sırasında nefesini tuttu. Zira Veliaht Prens Guillaume ile Kontes Stephanie de Lannoy'un ilk bebekleri, geçtiğimiz hafta "tam da Kovid-19 salgını can almaya devam ettiği sırada dünyaya geldi. Ülkede herkes, bebeğin doğumu sırasında koronavirüse yakalanma ihtimalinden dolayı endişeliydi. Thüngen Kalesi'nden yapılan 21 pare top atışıyla, halk, Veliaht Prens'in ilk çocuğunun sağlıklı şekilde doğduğunu öğrendi ve rahat nefes aldı.

Belçika'daysa Kral Philippe, her gün hastane ve fabrika ziyaretleri yaparak bir yandan sağlık çalışanlarına desteğini yineledi, diğer yandan da sanayici ve işadamlarının sorunlarını dinledi. Lise son sınıf öğrencisi olan Belçika Kraliyet ailesinin Veliaht Prensesi Elisabeth'in, öğrenimini Belçika Kraliyet Harp Okulu'nda sürdürmesi gerekiyor. Belçika'da halk nezdinde Prenses'e imtiyaz sağlanıp sağlanmayacağı merak ediliyordu. Bu sorunun yanıtını, Belçika Kraliyet Harp Okulu Eğitim Komutanı Albay Thierry Pirenne verdi. Prenses Elisabeth'in Harp Okulu sınavını başarıyla geçtiğini bildiren Pirenne, Prenses'in Eylül ayından itibaren diğer öğrencilerle birlikte aynı sıralarda yerini alacağını ve veliaht olmasından dolayı kendisinin hiçbir imtiyazı bulunmayacağını açıkladı. Prenses Elisabeth henüz hangi kuvvette yer alacağını, hangi sınıfta olacağını seçmedi. Ancak küçük bir hatırlatma: Babası hem F-16 pilotu hem de komando eğitimi görmüştü. Bununla birlikte teyzesi "Sağlık Albayı", amcası da Denizci Albay...

Paylaşım ekonomisinin geleceği

Son dönemlerde yıldızı parlayan ve "paylaşım ekonomisinin simgesi" kabul edilen elektrikli bisikletler, iki tekerlekli elektrikli scooter, araç ve ev paylaşımı sistemleri, Kovid-19'la birlikte zora girdi. Bir yandan tecrit kararları diğer yandan da hijyen koşulları, düne kadar geleceğin modelleri arasında gösterilen paylaşım ekonomisini "tartışmalı" hale getirdi. Eskiden AirBnB gibi ev paylaşım siteleri veya Uber gibi uygulamaların yanı sıra, seyahatler sırasında restoran, otel, bar, kafe tavsiyesi yapan dünyaca ünlü siteler de ayakta durmanın yollarını arıyor. Avrupa'da ekonomiyi kurtarmak amacıyla yaratılan fonlar ve mali desteklerin hiçbirinden yararlanayan bu kuruluşların, geleceğin "ekosistemi" olarak mı yoksa geçmişin "romantik uygulamaları" şeklinde belleklerimizde mi yaşayacağı şimdilik belli değil. Bu uygulamaların tamamının geleceği ise devletlerin değil, tüketicinin elinde. Devletler, bu kuruluşları kurtarma fonlarından faydalandırmayı pek düşünmüyor. Dolayısıyla tüketicilerin yeniden rağbet etmesi durumunda küllerinden tekrar doğabilecek bu firmalar, aksi bir durumda da cep telefonunda hoş bir logo, belleğimizde de anı olarak kalacak...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber