İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

Güvenlik soruşturması gerekçesiyle ataması iptal edilen sözleşmeli öğretmeni Anayasa Mahkemesi haklı buldu

Anayasa Mahkemesi, güvenlik soruşturması nedeniyle ataması iptal edilen bir sözleşmeli öğretmenin açtığı davada önemli bir iptal kararı verdi. Mahkeme heyeti, başvurucunun atamasının neden iptal edildiğini ancak istinaf aşamasında öğrenebildiği, bunun silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğunu belirtti.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 23 Şubat 2021 00:03, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Güvenlik soruşturması gerekçesiyle ataması iptal edilen sözleşmeli öğretmeni Anayasa Mahkemesi haklı buldu

Başvurucular 2017 yılı Temmuz dönemi sözleşmeli öğretmen atamalarında Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesi ve Şırnak'ın İdil ilçesinde bulunan ilkokullara sınıf öğretmeni olarak atanmışlardır.

657 sayılı Kanunun 48. maddesi uyarınca yapılan değerlendirme sonucu mesleğe başlatılmalarının uygun olmayacağı kanaatine ulaşılan başvurucuların atamaları 20/10/2017 ve 24/10/2017 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı işlemleri ile iptal edilmiştir.

İlgililer dava açmış ama hem ilk derece mahkemesinde hem de istinafta dava reddedilmiştir. Anayasa Mahkemesi ise ilgilileri aşağıdaki gerekçe ile haklı bulmuştur:

Somut olayda uyuşmazlık başvurucuların atamalarının güvenlik soruşturması nedeniyle iptal edilmesi işlemlerinden doğmuştur. Mahkemeler 18/1/2018 ve 31/1/2018 tarihli ara kararları gereği Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan belgeler uyarınca güvenlik soruşturması sonuçlarının olumsuz kabul edilmesi nedeniyle başvurucuların atamalarının iptal edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bir başka ifadeyle Mahkemeler uyuşmazlıkların çözümünü büyük ölçüde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan belgeler üzerine temellendirmişlerdir.

Dosya içeriğinden ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinde yapılan incelemeden anlaşıldığı üzere başvurucular atanmalarının iptal edilmesine temel olan olguları mahkemelerin kararları ile de öğrenememişlerdir. Başvurucular işlemlere temel olan olgulara ilişkin olarak bilgi/belge sahibi olmamaları durumunu yargılama süreci boyunca Mahkemelere iletmiş ve taraflarına bilgi/belge sunulmasını istemişlerdir. Mahkemelerin 18/1/2018 ve 31/1/2018 tarihli ara kararları uyarınca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından iletilen uyuşmazlık konusu işlemlere esas olan belgelerin içeriğinden başvurucuları haberdar etmeden yargılamaları sonuçlandırdıkları anlaşılmaktadır.

Bu nedenlerle içeriğinden haberdar edilmemeleri nedeniyle başvuruculara hükme esas alınan belgelere yönelik yorumda/itirazda bulunma konusunda etkin ve pratik imkanların sağlanmamasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığı ve bu bağlamda adil bir yargılamanın gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

FEYZULLAH ÇELİK VE SEVDA ÖZDEMİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/35147)

Karar Tarihi: 16/12/2020

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; sözleşmeli öğretmenliğe atamanın güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle iptali yönündeki işleme karşı açılan davada, hükme esas alınan bilgi ve belgelerin tebliğ edilmemesi, dava konusu işlemin sebebinin bildirilmemesi nedenleriyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurular 22/11/2018 ve 5/12/2018 tarihlerinde yapılmıştır.

3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemelerinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. 2018/37008 numaralı başvuru dosyasının konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2018/35147 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2018/35147 numaralı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine ve diğer başvuru dosyasının kapatılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucular 2017 yılı Temmuz dönemi sözleşmeli öğretmen atamalarında Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesi ve Şırnak'ın İdil ilçesinde bulunan ilkokullara sınıf öğretmeni olarak atanmışlardır.

10. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesi uyarınca yapılan değerlendirme sonucu mesleğe başlatılmalarının uygun olmayacağı kanaatine ulaşılan başvurucuların atamaları 20/10/2017 ve 24/10/2017 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı işlemleri ile iptal edilmiştir.

11. Başvurucular söz konusu işlemlere karşı Ankara 5. İdare Mahkemesi ve Ankara 15. İdare Mahkemesi (Mahkemeler) nezdinde iptal davaları açmışlardır. Başvurucular 13/12/2017 ve 18/12/2017 tarihli dava dilekçelerinde işlemlere yönelik hukuka aykırılık iddialarını ileri sürmekle birlikte işlemlerin somut sebeplerini bilmediklerini belirtmişlerdir.

12. Milli Eğitim Bakanlığının 8/1/2018 ve 24/1/2018 tarihli ilk savunma dilekçelerinde güvenlik soruşturmasına ilişkin mevzuat hükümlerine, öğretmenlik mesleğinin niteliklerine yer verilmekle beraber başvurucuların neden mesleğe başlamalarının uygun olmadığına ilişkin bir açıklamada bulunulmamıştır. Savunma dilekçelerinde, Şanlıurfa ve Şırnak Valiliklerinin gizli ibareli olarak gönderdiği evrakların incelenmesi sonucu başvurucuların mesleğe başlamalarının uygun olmadığının değerlendirildiği ifade edilmiştir.

13. Mahkemeler 18/1/2018 ve 31/1/2018 tarihli ara kararları ile başvurucuların atamalarının iptaline gerekçe olan dayanak somut tüm bilgi ve belgeleri Milli Eğitim Bakanlığından istemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı 1/2/2018 ve 14/2/2018 tarihlerinde istenilen belgeleri Mahkemelere sunmuştur.

14. Başvurucular 10/1/2018 ve 12/3/2018 tarihli savunmaya cevap dilekçelerinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından işlemlerin sebeplerine dair bilgi/belge sunulmaması nedeniyle beyanda bulunma şanslarının olmadığını belirterek idari işlemlere ilişkin belgelerin taraflarına verilmesini talep etmişlerdir.

15. Milli Eğitim Bakanlığı 27/4/2018 tarihli ikinci savunma dilekçesinde ilk savunma dilekçesine eklenecek bir husus olmadığını beyan etmiştir.

16. Mahkemeler 6/6/2018 ve 21/6/2018 tarihli kararları ile davaları reddetmiştir. Ret gerekçelerinde özetle güvenlik soruşturması sonucunda elde edilen ve davalı idarece dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelendiği, yürütülecek görevlerin özellikleri ve hassasiyetleri dikkate alındığında elde edilen bilgilerin başvurucuların güvenlik soruşturmalarının olumsuz olarak değerlendirilmesi için yeterli olduğu, başvurucuların atamalarının iptal edilmesine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.

17. Başvurucuların ret hükümlerine yönelik itirazları Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 27/9/2018 ve 17/10/2018 tarihli kararları ile kesin olarak reddedilmiştir. Başvurucular itiraz dilekçelerinde de işlemlerin sebeplerini yargılama süreci boyunca bilmediklerini ve bu durumun yargılamayı hukuksuz kıldığını ileri sürmüşlerdir.

18. Nihai kararlar 24/10/2018 ve 9/11/2018 tarihlerinde tebliğ edilmiştir.

19. Başvurucular 22/11/2018 ve 5/12/2018 tarihlerinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

..

V. İNCELEME VE GEREKÇE

26. Mahkemenin 16/12/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

27. Başvurucular; işlemlerin gerekçelerinin kendilerine açıklanmadığını ve gerektiği gibi savunma yapamadıklarını, Mahkemelerce sadece idarenin sunduğu gizli ibareli belgeler dayanak alınarak hüküm kurulduğunu, aleyhlerine açılmış herhangi bir ceza davasının bulunmadığını, işlemlerin sebepten yoksun olduğunu belirterek adil yargılanma ve çalışma hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

28. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular esas olarak işleme ilişkin sebep unsurunun ve işleme esas olan somut olguların kendilerine sunulmaması nedeniyle iddia ve itirazlarını gereği gibi sunma imkanından yoksun bırakıldıklarını ileri sürdüklerinden şikayet, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

31. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).

32. Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dahil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dahil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dahil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkeye uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir (Mehmet Fidan, § 38).

33. Anayasa Mahkemesinin görevi başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığını değerlendirmektir. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara iddialarını sunma hususunda uygun imkanların sağlanması şarttır (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19).

34. Silahların eşitliği ilkesi; davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması, taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

35. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkanı vermektedir. Bu çerçevede başvuranların bilirkişi raporunun sonucuna itiraz edememesi ya da delillerle ilgili görüş bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılama ilkesinin ihlali olarak değerlendirilebilmektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).

36. Yargılamanın tüm aşamalarında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin güvence altına alınarak adil yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir (Mustafa Kupal, B. No: 2013/7727, 4/2/2016, § 52).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

37. Somut olayda uyuşmazlık başvurucuların atamalarının güvenlik soruşturması nedeniyle iptal edilmesi işlemlerinden doğmuştur. Mahkemeler 18/1/2018 ve 31/1/2018 tarihli ara kararları gereği Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan belgeler uyarınca güvenlik soruşturması sonuçlarının olumsuz kabul edilmesi nedeniyle başvurucuların atamalarının iptal edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bir başka ifadeyle Mahkemeler uyuşmazlıkların çözümünü büyük ölçüde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan belgeler üzerine temellendirmişlerdir.

38. Dosya içeriğinden ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinde yapılan incelemeden anlaşıldığı üzere başvurucular atanmalarının iptal edilmesine temel olan olguları mahkemelerin kararları ile de öğrenememişlerdir. Başvurucular işlemlere temel olan olgulara ilişkin olarak bilgi/belge sahibi olmamaları durumunu yargılama süreci boyunca Mahkemelere iletmiş ve taraflarına bilgi/belge sunulmasını istemişlerdir. Mahkemelerin 18/1/2018 ve 31/1/2018 tarihli ara kararları uyarınca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından iletilen uyuşmazlık konusu işlemlere esas olan belgelerin içeriğinden başvurucuları haberdar etmeden yargılamaları sonuçlandırdıkları anlaşılmaktadır.

39. Adil bir yargılamanın gerçekleşmiş olduğundan söz edilebilmesi için yargılamanın bütününde taraflara yargılamaya esas olan tüm kanıt ve belgeler hakkında yorumda ve itirazda bulunabilmeleri için pratik ve etkin imkanların sunulmuş olması/çelişmenin sağlanmış bulunması gerektiği açıktır.

40. Başvuruya konu olaylarda Mahkeme kararlarının gerekçelerinin (bkz. § 16) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan -Mahkemelere sunulan ancak içeriğinden başvurucuların haberdar edilmediği- ve hükme esas alınan belgelerin içeriğini yansıtmadığı, bu suretle başvurucuların ilk derece aşamasında söz konusu belgelerin içeriğinden hiçbir şekilde haberdar olamadıkları anlaşılmıştır. Bu nedenle güvenlik soruşturması sonucunun neden olumsuz kabul edildiği konusunda idare tarafından Mahkemeye sunulan bilgi ve belgelerin içeriğinden haberdar edilmeyen başvurucuların ret hükmünün gerekçesi ile (istinaf aşamasında) hükme esas alınan belgelere ilişkin etkin olarak yorumda ve itirazda bulunması adına yeterli imkana sahip kılındıkları söylenemez. Sonuç olarak somut yargılama sürecine bu çerçeveden bakıldığında başvuruculara hükme esas alınan belgelerin içeriğinden haberdar olmaları, bu belgelere yönelik yorumda ve itirazda bulunabilmeleri için pratik ve etkin imkanların sağlanmadığı görülmüştür.

41. Bu nedenlerle içeriğinden haberdar edilmemeleri nedeniyle başvuruculara hükme esas alınan belgelere yönelik yorumda/itirazda bulunma konusunda etkin ve pratik imkanların sağlanmamasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığı ve bu bağlamda adil bir yargılamanın gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.

42. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

43. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir.

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hallerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

44. Başvurucular, yeniden yargılama yapılmasına hükmedilerek ihlalin giderilmesi ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.

45. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

46. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hale getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

47. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).

48. İncelenen başvuruda yargılama süreci içinde silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

49. Bu durumda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın birer örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemelere gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

50. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu sonucuna varıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

51. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvuruculara ayrı ayrı ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 5. İdare Mahkemesine (E.2017/3400) ve Ankara 15. İdare Mahkemesine (E.2017/3473) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuların tazminat talebinin REDDİNE,

E. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvuruculara AYRI AYRI ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması halinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber