Disiplin işlemlerinde 'önceki yönetmeliğin' uygulanması mümkün mü?

Rekabet Kurumu Başkanlığı Yönetim Hizmetleri Başkanlığı Muhasebe Biriminde idari hizmet yetkilisi olarak görev yapan davacı tarafından, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemi hukuka aykırı buldu.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 20 Ocak 2023 00:10, Son Güncelleme : 15 Aralık 2022 12:59
Disiplin işlemlerinde 'önceki yönetmeliğin' uygulanması mümkün mü?

Kurumun kendi Yönetmeliğinde eski Yönetmeliğe atıf yapmaktadır

Bakılan uyuşmazlıkta uygulanacak kural ve mevzuat, 07/03/2007 tarih ve 26455 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulun " Rekabet Kurumu Disiplin Amirleri Yönetmeliği'nin 5. maddesiyle yapılan atıf uyarınca, dava konusu olay ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan ve 24/10/1982 tarih ve 17848 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik hükümleri olduğu açıktır.

Eski Yönetmeliğe göre; kurulda başkan ya da üyeliğin aynı kişide birleşmez

Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca, Yüksek Disiplin Kurulu'nun bir başkan ve dört üye olmak üzere beş kişiden oluşacağı, Kurulda başkan ya da üyeliğin aynı kişide birleşmeyeceği de açıktır.
Uyuşmazlık konusu olayda davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Rekabet Kurumu Yüksek Disiplin Kurulunun Kararı incelendiğinde; ''Hukuk Müşaviri'' sıfatını haiz olan ve Kurulda Başkan olarak görevlendirilen ...'nün Kurula hem Başkan, hem de üye olarak katılmak suretiyle Yüksek Disiplin Kurulu'nun teşekkül ettiği ve bu şekilde Yüksek Disiplin Kurulunda "Başkan ya da üyeliğin aynı kişide birleşmeyeceği"ne ilişkin Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik hükümlerine aykırı davranıldığı; bir başka ifadeyle, Yüksek Disiplin Kuruluna katılan üyenin hem Başkan, hem de üye sıfatıyla oy kullanamayacağı açık olduğundan; ayrıca, Yüksek Disiplin Kurulu'nun 5 kişiden oluşması gerekirken, 4 kişiden oluştuğu da görüldüğünden iptali istenen işlemin şekil unsuru yönünden hukuka ve mevzuata uygun olmadığı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.

T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2019/2772
Karar No: 2022/2408

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .
VEKİLİ: Av..
KARŞI TARAF (DAVALI) : . Başkanlığı
VEKİLİ: Av..

İSTEMİN KONUSU:

. Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava Dairesinin. tarih ve E:., K:. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

. Kurumu Başkanlığı Yönetim Hizmetleri Başkanlığı Muhasebe Biriminde idari hizmet yetkilisi olarak görev yapan davacı tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin . tarih ve . sayılı işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

... İdare Mahkemesince verilen . tarih ve E:., K:. sayılı kararla; bakılan davada, davalı idarece . tarih ve . sayılı, . tarih ve . sayılı ve . tarih ve . sayılı yazıların, disiplin amirinin davacının Devlet memurluğundan çıkarılması yönünde teklifini içerdiği iddia edilmekte ise de, anılan yazıların bu yönde bir teklif içermediği, aksine bu yazıların toplantı bildirimi, raportör ve toplantıya katılacak kıdemli üyenin belirlenmesine dair bilgileri içerdiği, öte yandan; dava konusu . tarih ve . sayılı Rekabet Kurumu Yüksek Disiplin Kurulu Kararı incelendiğinde, Rekabet Kurumu Disiplin Amirleri Yönetmeliğin 5. maddesinin atfı gereği Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliği' ne aykırı şekilde ''Hukuk Müşaviri'' sıfatını haiz üye olmadan Yüksek Disiplin Kurulu'nun teşekkül ettiği; ayrıca, Yüksek Disiplin Kurulu'nun 5 kişiden oluşması gerekirken 4 kişiden teşekkül ettiği görüldüğünden dava konusu idari işlemin şekil unsuru bakımından sakat olduğu sonucuna varıldığı, öte yandan; davacı tarafın hakkaniyet gereği, hakkında alt ceza uygulanması gerektiği ve savunma hakkının kısıtlandığı yönündeki iddialarına gelince; savunma hakkının kısıtlandığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığı, keza disiplin soruşturması kapsamında ifadesi alınan her tanığın davacı huzurunda dinlenilmesi gerektiğine dair bir düzenleme bulunmadığı açık olup bu yöndeki iddiaya itibar edilmediği, alt ceza hususunda ise; davacının geçmiş sicilinin olumlu olduğu ve suçunu ikrar ederek zarara neden olan paranın davalı idare hesabına yatırılarak pişmanlık gösterildiği anlaşılmakta ise de, alt ceza uygulamasının usulüne uygun şekilde oluşturulmuş yüksek disiplin kurulunun takdirinde olduğu, dava konusu işlemin eksik ve yanlış üye ile tesis edilmiş olması nedeniyle şekil yönünden sakat bulunması nedeniyle bu iddianın değerlendirilmesine gerek olmadığının açık olduğu; bu durumda, gerek dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden gerekse davacının ikrarı uyarınca davacının üzerine atılı eylemi gerçekleştirdiği yönünde kanaat oluşmakla birlikte disiplin amirinin ''Devlet memurluğundan çıkarma'' cezası yönünde teklifinin olmaması ve Yüksek Disiplin Kurulu'nun, Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğine uygun şekilde teşekkül etmemesi karşısında davacı hakkında tesis edilen işlemin şekil unsuru yönünden sakat olduğu anlaşıldığından, davacının 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan; Anayasanın 125. maddesinin son fıkrası gereğince, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğundan, hukuka aykırı olduğuna karar verilen dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı aylık haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, bu işlem nedeniyle yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:

. Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; dava konusu olayda, Kurum Başkanının davacının atamaya yetkili amiri olması sebebiyle söz konusu yönetmeliğin yukarıda belirtilen 6. maddesi uyarınca toplantıya katılamadığı, ancak Yüksek Disiplin Kurulunun en kıdemli üyesi olması nedeniyle Başhukuk Müşavirliğine vekalet eden ...'yü Kurul toplantılarına Başkanlık etmek üzere görevlendirdiğinin, (ayrıca Başkan Yardımcısı ...'nün Başkanlık Makamının. tarih ve . sayılı Olur'u ile 17/07/2017 - 14/12/2017 tarihlerinde Başhukuk Müşaviri olarak vekaleten görevlendirildiği ve Rekabet Kurulu'nun Başhukuk Müşavirliğine asaleten atama yaptığı tarihe kadar fiilen Başhukuk Müşavirliğine vekalet ettiği) anlaşıldığı, Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesindeki, 'yönetmeliğin 6. maddesindeki sebeplerle toplantılara katılamayan üyelerin toplantı yeter sayısının tespitinde gözönünde bulundurulmayacağına' ilişkin düzenleme dikkate alındığında, Yüksek Disiplin Kurulunun dört üye ile toplanmasında usul ve Kanuna aykırılık bulunmadığı; nitekim, bu sebeplerden kaynaklı olarak Yüksek Disiplin Kurulunun dört üyeden de oluşabileceği ve oylama sonucu oylarda eşitlik olabileceği öngörülerek oylarda eşitlik halinde yine Yönetmelik uyarınca Başkanın tarafının oyunun üstün tutulacağına ilişkin düzenlemeye yer verildiği anlaşılmakla, dava konusu uyuşmazlığa konu Yüksek Disiplin Kurulunun yasal mevzuat çerçevesinde usulüne uygun toplandığı sonucuna varıldığı; öte yandan, disiplin amirinin. tarih ve. sayılı yazısında; Devlet memurluğundan çıkarma cezasına yönelik isteğinin (teklif) bulunduğu görüldüğünden, İdare Mahkemesinin; anılan yazıların disiplin amirinin davacının Devlet memurluğundan çıkarılması yönünde teklifini içermediğine ilişkin gerekçesinde de hukuki isabet bulunmadığı, dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden, davacının kuruma ait parayı sahte evrak tanzim ederek zimmetine geçirdiği ve bu durumun kendisi tarafından da ikrar edildiği, dolayısıyla gerçekleşen eylemin memurluk sıfatı ile bağdaşmadığı anlaşıldığından ve dava konusu işlem usul ve hukuka uygun bulunduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle, davacının söz konusu kararın gerekçesinin düzeltilerek onanmasına ilişkin istinaf isteminin süre aşımı yönünden reddine, davalı idarenin istinaf isteminin kabulüne... İdare Mahkemesince verilen. tarih ve E:., K:. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, ..'nün Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olduğu, Rekabet Kurumu Başkan Yardımcısı olduğu, hukuk müşavirliği kadrosuna hukuk fakültesi mezunu olması gerektiği, hukuk müşaviri üye olmadan kurul teşekkül ettiği, 5 kişi olması gerekirken 4 kişi ile toplanıldığı, başkan ve üyelik aynı kişide birleşilemeyeceği, ceza davasının derdest olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin mevzuat hükümlerine uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek, gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Dosyanın incelenmesinden; 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 39. maddesinde belirtilen gelir türünden "Yeni kurulacak olan anonim ve limited şirket statüsündeki tüm ortaklıkların sermayelerinin ve sermaye artırımı halinde artan kısmın on binde dördü nispetinde yapılacak ödemeler" kapsamında ilgili şirketler tarafından yatırılan tutarların takibi, kayıtlara alınması ve iade işlemlerinin Yönetim Hizmetleri Dairesi Başkanlığı muhasebe birimi tarafından yapıldığı, davacının da bu birimde idari hizmet yetkilisi olarak görev yaptığı, Rekabet Kurumu tarafından şirketlere yapılan iade işlemlerinde kullanılan belgeler üzerinde yapılan araştırmalar neticesinde davacı hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı, soruşturma sonrası düzenlenen soruşturma raporunda; davacının 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 39. maddesi kapsamında ilgili şirketler tarafından yapılan onbinde dört ödeme işlemleri sonrasında Kurum tarafından ilgili şirkete yapılan iade işleminde kullanılan Olur ve muhasebe işlem fişi dayanak belgelerini sahte olarak düzenleyerek resmi evrakın gerçekliğine zarar verdiği, söz konusu sahte belgeleri ve eklerini hile ve aldatmaya yönelik kullanarak 32 sayılı gönderme emri ayrıntı listesi kontrol dökümü belgesinin düzenlenmesini sağladığı ve bu belge üzerinde banka tarafından asıl hak sahibine değil farklı bir şahsa ödeme yapılmasını mümkün kılacak şekilde tahrifat yaparak ...isimli şahsa 51.214,00- TL. aktarılmasını ve daha sonra bu tutar üzerinden kendisine 26.214,00- TL. aktarılmasını sağladığı, böylece kendisine ve başkasına haksız kazanç sağlayarak kurum zararına dolandırıcılık ve sahtecilik eylemini gerçekleştirdiği, görevden uzaklaştırılmasını müteakip eyleminden pişmanlık duyarak . İnşaatçılık ve Turizm Hayvancılık San.ve Tic. Ltd.Şt. adına şirket kuruluş işleminin gerçekleşmemesi gerekçesiyle 31/03/2017 tarihinde davalı idarenin . Bankası nezdinde bulunan hesabına 76.300,00- TL yatırdığı ve suçunu ikrar ettiği belirtilerek, 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasının teklif edildiği; ayrıca, zimmet ve zimmete teşebbüs suçundan açılan kamu davasının ... Ağır Ceza Mahkemesinde derdest olduğu, getirilen teklif doğrultusunda davacının memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak fiilinden dolayı Rekabet Kurumu Yüksek Disiplin Kurulunun . tarih ve . sayılı işlemi ile 657 sayılı Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması üzerine bu işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde; "Memurluk sıfat ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında yer almıştır.
Aynı Kanun'un "Disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar" başlıklı 126. maddesinde; "Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, memurun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra, atamaya yetkili amirler il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde Valiler tarafından verilir.

Devlet memurluğundan çıkarma cezası amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verilir." hükmü yer almaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Disiplin kurulları ve disiplin amirleri" başlıklı 134 üncü maddesinde," Disiplin ve soruşturma işlerinde kanunlarla verilen görevleri yapmak üzere Kurum merkezinde bir Yüksek Disiplin Kurulu ile her ilde, bölge esasına göre çalışan kuruluşlarda bölge merkezinde ve kurum merkezinde ayrıca Milli Eğitim müdürlüklerinde birer Disiplin Kurulu bulunur.

Bu kurulların kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü, hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları gibi hususlar Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.
657 sayılı Kanunun 134 üncü maddesiyle verilen yetki uyarınca Cumhurbaşkanlığınca hazırlanan ve 30/04/2021 tarih ve 31470 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği", yayımı tarihi olan 30/04/2021 tarihi itibariyle yürürlüğe konulmuştur.
Anılan Yönetmeliğin 42. maddesiyle, 17/09/1982 tarih ve 8/5336 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik" yürürlükten kaldırılmıştır.
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan ve 657 sayılı Kanunun 134 üncü maddesiyle verilen yetki uyarınca 17/09/1982 tarih ve 8/5336 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilen "Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik", 24/10/1982 tarih ve 17848 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmelik, Disiplin ve Yüksek Disiplin Kurullarının kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü ile hangi memurlar hakkında karar verebileceklerini ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esasları, bunların yetki ve sorumluluklarını düzenlemek amacıyla hazırlanmıştır." hükmüne; "Kurulların kuruluşuna ilişkin esaslar" başlıklı 4. maddesinde; "Başbakanlık ile Bakanlıkların ve bunlara bağlı Müsteşarlık, Genel Müdürlük ve Başkanlıkların Kurum Merkezindeki Disiplin Kurulları ve Yüksek Disiplin Kurulları aşağıda belirtilen esaslara uymak kaydıyla kurumlarınca kurulur.

a) Kurulların başkan ve üyeleri Bakan onayı ile görevlendirilir.

b) Kurullar bir başkan ve dört üye olmak üzere beş kişiden oluşur.

c) Disiplin Kurullarının başkanlıklarına Başbakanlık ve Bakanlıklarda Müsteşar Yardımcıları, diğer kurumlarda kurumların başında bulunan Müsteşar, Genel Müdür ve Başkanların yardımcıları, üyeliklerine ise kurumların üstlendikleri ana görevlerle doğrudan ilgili birim veya birimler ile Hukuk, Personel, Teftiş veya tetkik hizmetlerini yürüten birimlerin başında bulunan memurların yardımcıları arasından görevlendirme yapılır.

d) Yüksek Disiplin Kurullarının başkanlıklarında Başbakanlık ve Bakanlıklarda Müsteşar veya Müsteşar Yardımcıları, Diyanet İşleri Başkanlığında Başkan veya Başkan Yardımcısı, diğer kurumlarda bu kurumların başında bulunan Müsteşar, Genel Müdür ve Başkanlar, üyeliklerinde (c) fıkrasında belirtilen hizmet birimlerinin başında bulunan memurlar görevlendirilir. Ancak, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kuruluna Emniyet Genel Müdürü veya İçişleri Bakanının uygun gördüğü Emniyet Genel Müdür Yardımcısı da görevlendirilebilir.
Yüksek Disiplin Kurulu ve Disiplin Kurulu başkan ya da üyeliği aynı kişide birleşmez.

Hakkında disiplin soruşturması yürütülen Devlet memurunun üyesi olduğu sendikanın temsilcisi de bu maddede belirtilen disiplin ve yüksek disiplin kurullarında yer alır. Her bir disiplin ve yüksek disiplin kurulunda görevlendirilen temsilci ilgili sendika tarafından önceden bildirilir. Bu şekilde üyesi çift sayıya ulaşan kurullarda oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın kararına itibar edilir.

(c) ve (d) fıkraları uyarınca kurulların üyeliklerine yapılacak görevlendirme esnasında ana görevleri ile ilgili birim veya birimler için bir, yukarıda sayılan diğer birimlerin her biri için bir üye belirlenmesi zorunludur.

Personel, Hukuk, Teftiş veya Tetkik hizmetlerini yürüten birimlerden bir veya birkaçı bulunmayan kurumların Disiplin ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeliklerine ana görevlerle doğrudan ilişkili birimlerden, (c) ve (d) fıkralarında belirtilen esaslara uyulmak kaydıyla görevlendirme yapılır." hükmüne yer verilmiştir.

Dava konusu olay ve işlem tarihinde yürürlükte olan ve 07/03/2007 tarih ve 26455 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulun "Rekabet Kurumu Disiplin Amirleri Yönetmeliği'nin" 3. maddesinde, "Bu Yönetmelik, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 124 üncü maddesi ve 17/9/1982 tarihli ve 8/5336 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 16 ncı maddesi hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır." düzenlemesine; "Disipline ilişkin usul ve esaslar bakımından uygulanacak mevzuat" başlıklı 5. maddesinde ise, "Disipline ilişkin usul ve esaslar bakımından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 17/9/1982 tarihli 8/5336 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik hükümleri uygulanır." düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Bakılan uyuşmazlıkta uygulanacak kural ve mevzuat, 07/03/2007 tarih ve 26455 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulun " Rekabet Kurumu Disiplin Amirleri Yönetmeliği'nin 5. maddesiyle yapılan atıf uyarınca, dava konusu olay ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan ve 24/10/1982 tarih ve 17848 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik hükümleri olduğu açıktır.

Yukarıda açık metinlerine yer verilen Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca, Yüksek Disiplin Kurulu'nun bir başkan ve dört üye olmak üzere beş kişiden oluşacağı, Kurulda başkan ya da üyeliğin aynı kişide birleşmeyeceği de açıktır.

Uyuşmazlık konusu olayda davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Rekabet Kurumu Yüksek Disiplin Kurulunun . tarih ve . sayılı Kararı incelendiğinde; ''Hukuk Müşaviri'' sıfatını haiz olan ve Kurulda Başkan olarak görevlendirilen ...'nün Kurula hem Başkan, hem de üye olarak katılmak suretiyle Yüksek Disiplin Kurulu'nun teşekkül ettiği ve bu şekilde Yüksek Disiplin Kurulunda "Başkan ya da üyeliğin aynı kişide birleşmeyeceği"ne ilişkin Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik hükümlerine aykırı davranıldığı; bir başka ifadeyle, Yüksek Disiplin Kuruluna katılan üyenin hem Başkan, hem de üye sıfatıyla oy kullanamayacağı açık olduğundan; ayrıca, Yüksek Disiplin Kurulu'nun 5 kişiden oluşması gerekirken, 4 kişiden oluştuğu da görüldüğünden iptali istenen işlemin şekil unsuru yönünden hukuka ve mevzuata uygun olmadığı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Bu duruma göre, dava konusu işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kalınan aylık haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine dair ... İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile ... İdare Mahkemesi'nce verilen . tarih ve E:., K:. sayılı kararın kaldırılması, davanın reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ve bu işlem nedeniyle yoksun kalınan aylık haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile ... İdare Mahkemesi'nce verilen . tarih ve E:., K:. sayılı kararın kaldırılması, davanın reddi yolundaki temyize konu . Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın . Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere) 26/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Davacının temyiz talebinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan . Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği görüşüyle, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber