Personel Konularına İlişkin 9 Soru ve 9 Cevap

Bugün, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinin personel konularına ilişkin olarak 2007 yılında verdiği görüşlerden önemli gördüklerimizi yayımlıyoruz. Yayımlanan bu görüşlerden bir kısmı daha önce sitemize de sorulmuş olup, editörlerimiz tarafından http://sorucevap.memurlar.net adresinde yayımlanmıştır. Lojman, aday memur, 4/B, harcırah, aile yardımı ödeneği, maaş haciz gibi konuların yer aldığı görüşlere bakmak için tıklayınız.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 03 Nisan 2008 07:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Memurlar.net'in notu: Memurlar.net'in de daha önce aynı doğrultuda görüş verdiği soru ve cevaplar ilgili konu başlığının altına link olarak verilmiştir.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliğinin bu sayfada yer alamayan görüşleri için tıklayınız.

EŞLERDEN BİRİSİ LOJMANDA 5 YIL OTURMUŞ, DİĞER EŞ BAŞVURU YAPABİLİR Mİ?

15 Aralık 2006 Eşiyle beraber oturan kişi lojman beyannamesindeki soruyu nasıl cevaplayacaktır?

T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.09.1.TKG.061-647-03-01-07-503/ / /2007

Konu : İntibak

İDARİ VE MALİ İŞLER DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: 02/05/2007 tarihli ve 361 sayılı yazınız.

I.Hakkında hukuki görüş sorulan mesele: İlgi yazıda, Kurumumuzda çalışmakta olan eşlerden birinin daha önce kamu konutlarından 5 yıl yararlanması halinde, diğer eşin kamu konutlarından yararlanmak için dolduracağı kamu konutları talep beyannamesinin 5. maddesinde geçen ?daha önce yararlanmış iseniz konutta oturduğunuz süre? şeklindeki soruya verecekleri cevap hakkında Müşavirliğimiz görüşlerinin istenildiği anlaşılmakla, takdir Başkanlığınıza ait olmak üzere gerekli inceleme yapılmıştır.

II.26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı genelgeye göre yapılan inceleme ve neticesi: 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı genelgemiz hükümlerine göre hukuki açıdan tereddüde düşülen veya anlaşılamayan hususun ne olduğu açıkça ve ayrıntılı olarak belirtilmemiş olmakla birlikte konuya ilişkin Başkanlık görüşünün bildirildiği gözlenmiştir.

III.Konuyla ilgili anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuat hükümleri ile yargı kararları: Bilindiği üzere, Kamu Konutları Yönetmeliğinin 5. maddesinin (c) bendinde, sıra tahsisli konutlar; Yönetmeliğe ekli (4) sayılı cetvelde gösterilen puan durumu dikkate alınarak 9 uncu maddede belirtilen usul ve esaslara göre tahsis edilen konutlardır şeklinde tanımlanmıştır.

Yönetmeliğin 9. maddesi, ?Sıra tahsisli konutlar, Yönetmeliğe ekli (4) sayılı puanlama cetveli esas alınarak konut dağıtım komisyonunca hak sahiplerine tahsis edilir. Hak sahiplerinin puanlarının eşit olması halinde, hizmet süresi fazla olana, hizmet süresi de eşit ise, yetkili ev dağıtım komisyonunca ad çekme yoluyla konut tahsis edilir?

Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hariç, bu maddenin birinci fıkrası uyarınca hak kazananlardan, bulunduğu ülke, merkez, bölge, il veya ilçe ayrımı yapılmaksızın daha önce Yönetmelikte belirtilen oturma süresince veya daha fazla süre konutta oturanlara, konut tahsis edilemez. Bu durumda olanlara tekrar konut tahsisi mevcut talepler karşılandıktan sonra, kalan boş konut olursa Yönetmelik esaslarına göre yapılır.?

12. maddesi, ?Bu Yönetmelik hükümlerine göre kendisine konut tahsis edilen biriyle evli bulunanlar bu konutta oturdukları sürece kamu konutlarından yararlanamazlar.?

13. maddesi, ?Konutlarda oturanların yanlarında yalnız kendisinin veya eşinin usûl ve füruu ile üçüncü dereceye (üçüncü derece dahil) kadar hısımları veya gelenek, görenek ve ahlâk kuralları gereği, korumak ve bakmakla yükümlü bulundukları kimseler oturabilir.?

14. maddesi, ?Kendisine konut tahsisini isteyen personel, bir örneği Yönetmeliğe ekli (EK - 5) beyanname ile bağlı bulunduğu en yakın sicil amirine başvurur. Amir tarafından beyanname tetkik edilerek, konut tahsis komisyonlarına sunulmak üzere, konut tahsis işlemlerini yürütmekle görevlendirilen birime gönderilmesi sağlanır. Bu birim beyannameleri Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik uyarınca verilen mal bildirimleriyle karşılaştırılması için mal bildirimlerinin verileceği mercilere gönderir. Karşılaştırma işlemi sonuçlandıktan sonra, konut tahsis işlerini yürütmekle görevlendirilen birimde, beyannamedeki bilgilere göre ek (4) sayılı cetveldeki puanlar dikkate alınır ve her yıl Ocak ayı içinde gerekli değerlendirme bilgisayar ortamında yapılarak toplam puana göre sıra cetveli düzenlenir. Sonuç bir yazı ile ilgili personele veya bu personele duyurulmak üzere görev yaptığı birime bildirilir. Beyanname, sıra cetveli ve diğer belgeler saklanır.

Ancak, birinci fıkraya göre puan sıralaması yapılanlardan, kendisine konut tahsis edilmeden başka bir il veya ilçeye atananlar; bulundukları son görev itibariyle, yeniden puanlamaya tabi tutulur ve o yılın puan sıra cetvelinde gösterilir.

Göreve yeniden veya ilk defa atananların konut tahsis talepleri, ataması Ocak ayı içinde yapılmış ise o yıl, aksi halde boş konut yok ise müteakip yılda değerlendirilir ve puanlaması yapılır.

Beyannameyi kasden noksan veya yanlış doldurduğu anlaşılanlar hakkında kanuni kovuşturma yapılır ve bunlara konut tahsis edilemez.?

hükümlerini taşımaktadır.

Yönetmeliğe ekli 4 sayılı ?Sıra Tahsisli Konutların Puanlama Cetvelinin? (c) bendinde; personelin 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu kapsamında olan kurum ve kuruluşlarda, daha önce konuttan yararlandığı her yıl için 3 puan düşüleceği düzenlenmiştir

Yönetmeliğe ekli 5 sayılı ?Kamu Konutları Tahsis Talep Beyannamesinin? 5. maddesinde, Kamu Konutları Kanunu kapsamına giren kurum ve kuruluşlarda geçen hizmet süresi, 6. maddesinde ise Kamu Konutları Kanunu kapsamına giren kurum ve kuruluşların konutlarından daha önce yararlanmış iseniz konutta oturduğunuz süre şeklinde sorulara yer verilmiştir.

IV-Değerlendirme: Kamu Konutları Yönetmeliğinin 9. maddesinde sıra tahsisli konutların Yönetmeliğe ekli (4) sayılı puanlama cetveli esas alınarak hak sahiplerine tahsis edileceği belirtildikten sonra devamında, hak sahiplerinden daha önce Yönetmelikte belirtilen oturma süresince veya daha fazla süre konutta oturanlara, konut tahsis edilemeyeceği, bu durumda olanlara tekrar konut tahsisinin mevcut talepler karşılandıktan sonra, boş konut kalması halinde mümkün olabileceği ifade edilmiştir.

Aynı yönetmeliğin 12. maddesinde, kendisine konut tahsis edilen biriyle evli bulunanların bu konutta oturdukları sürece kamu konutlarından yararlanamayacağı, 13. maddesinde, konutlarda oturanların yanlarında yalnız kendisinin veya eşinin usûl ve fürûu ile üçüncü dereceye (üçüncü derece dahil) kadar hısımları veya gelenek, görenek ve ahlâk kuralları gereği, korumak ve bakmakla yükümlü bulundukları kimseler oturabileceği düzenlenmiştir.

Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, Kamu Konutları Kanunu kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlarda görev yapan personelin her birinin kamu konutlarından yararlanma hakkı bulunduğu ancak, eşlerden birine tahsis edilmiş konutta oturulmakta iken diğer eşin kamu konutlarından yararlanamayacağı, ancak eşine tahsis edilen konutta oturmayan ya da oturmakta iken konutu tahliye eden ya da eşinin kamu konutunda oturma süresi bittiği için konuttan eşiyle birlikte tahliye edilen diğer eşin, kendi adına konut tahsis edilmesi için başvuruda bulunabileceği, bu eş hakkında Yönetmeliğin mükerrer başvuru talebine ilişkin 9. maddesinin 4. fıkrasının ise bu Yönetmelikte geçen ?tahsis? ibaresini ?personelin bizzat kendisine tahsis? olarak anlamak gerektiğinden, dikkate alınamayacağı sonucu çıkmaktadır.

Yönetmeliğin 14 maddesinde, kamu konutlarından yararlanmak isteyenlerin talep beyannamesi doldurarak en yakın sicil amirine başvuracağı ve bu beyannamedeki bilgiler esas alınarak Yönetmeliğe ekli 4 sayılı cetvele göre puanlama yapılacağı ve sonucuna göre sıra cetveli düzenleneceği açıklanmıştır.

Yönetmeliğe ekli 5 sayılı ?Kamu Konutları Tahsis Talep Beyannamesinin? 6. maddesinde, Kamu Konutları Kanunu kapsamına giren kurum ve kuruluşların konutlarından daha önce yararlanmış iseniz konutta oturduğunuz süre şeklinde soruya yer verildiği görülmekte olup, Yönetmeliğin 14. maddesinde de belirtildiği gibi, talep beyannamesindeki bilgiler esas alınarak 4 sayılı cetvele göre puanlama yapılacağından ve 4 sayılı cetvelde başvuruda bulunan personelin bizzat kendisi daha önce konuttan yararlandığı sürenin puanlamada etkili olduğu belirtildiğinden, ayrıca Yönetmeliğin 9. maddesi uyarınca kendisine konut tahsis edilen hak sahiplerinden Yönetmelikte belirtilen oturma süresince veya daha fazla süre konutta oturanlara konut tahsis edilemeyeceği dikkate alındığında, daha önce eşine tahsis edilen konutta oturmuş olan diğer eşin, kendi adına konut tahsis edilmesi için başvuruda bulunması durumunda, Yönetmeliğe ekli 5 sayılı Kamu Konutları Tahsis Talep Beyannamesinin 6. maddesindeki ?Kamu Konutları Kanunu kapsamına giren kurum ve kuruluşların konutlarından daha önce yararlanmış iseniz konutta oturduğunuz süre? şeklindeki soruya kamu konutunda eşiyle birlikte oturduğu süreyi belirterek cevap vermenin hukuken mümkün olmadığı, her bir personelin ayrı bir şahsiyeti olduğu açık ve tartışmasızdır.

Memur olan personelin ayrı ayrı kamu konutlarından yararlanma hakkı bulunduğu aşikardır. Bu da personelin bizzat kendisine tahsis edilen konutla ilgili cevap verebileceği sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca personelin konuttan kendisinin yararlanması bizzat kendisine tahsis edilen bir konutla mümkündür.

V-Sonuç ve görüş özeti: Yukarıda yapılan açıklamalar ve mevzuat hükümleri doğrultusunda, daha önce eşine tahsis edilen kamu konutunda oturmuş olan diğer eşin, kendi adına konut tahsis edilmesi için başvuruda bulunması durumunda, Yönetmeliğe ekli 5 sayılı Kamu Konutları Tahsis Talep Beyannamesinin 6. maddesindeki ?Kamu Konutları Kanunu kapsamına giren kurum ve kuruluşların konutlarından daha önce yararlanmış iseniz konutta oturduğunuz süre? şeklindeki soruya burada kastedilen yararlanmayı bizzat ?kendisine tahsis edilmek suretiyle oturmak? şeklinde anlamak gerektiğinden, kamu konutunda eşiyle birlikte oturduğu süreyi yazarak cevap vermelerinin söz konusu olmadığı, 4 sayılı cetvelin (c) alt bendinde yar alan 3 puan eksiltme işlemin de yapılmaması gerektiği düşünülmektedir.

Bilgilerini rica ederim.

Ali Ramazan ACAR
I.Hukuk Müşaviri


MAAŞA HACİZDE USUL NASIL OLMALIDIR?

T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.09.1TKG061-647-03-01-07-307/ / /2007

Konu :Görev ve Sorumluluklar hk.

DÖNER SERMAYE İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜNE

İlgi: 07/03/2007 tarihli ve 1072 sayılı yazınız.

I-Hakkında Görüş İstenen Mesele:

Kurumlarında çalışmakta olan geçici işçilere ait nafaka ve icra kesintileri, işçi servisi tarafından icra dairelerinden gelen talimatlar çerçevesinde kesildiğini, nafakası bulunan personellerinden zaman zaman ?yıllık TÜFE artışına göre icralarının tekrar hesaplanması, gelecek nafaka kesintilerinin öncelikle kendilerine bildirilmesi, icra sahibine yazılı ve sözlü bilgi verilmeden icra dairesinden gelen borçların kesinlikle kesilmeye başlanmaması, icra dairelerinden yazı gelmesine rağmen borcum yok maaşım neden kesiliyor? vb. gibi isteklerde bulunulduğu belirtilerek birimlerine iletilen istek ve şikayetler çerçevesinde; icra ve nafaka kesintisi olan personellerinin işlemlerinin yürütülmesi ve takibi konularında hukuki açıdan taraflarına düşen sorumluluklarının bildirilmesi istenilmiştir.

II- Görüş isteyen birimin 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge hükümlerine göre yaptığı inceleme neticesi:

İlgi yazı ve eki hakkında, mevzuat hükümleri çerçevesinde, Başkanlıkları nezdinde ne gibi değerlendirmelerde bulunulduğu ve bu değerlendirmelere rağmen, ?hukuki? yönden hangi sebepten veya sebeplerden dolayı, ne gibi tereddüde düşülmüş olduğu ve neden dolayı ?hukuki? görüş sormak ihtiyacı duyulduğu, ilgi yazıdan anlaşılamamıştır.

Hukuk Müşavirliğimden görüş istenmesine ilişkin 2005/1614 sayılı Genelgede belirtilen usul ve esaslara uyularak görüş istenilmesi gerekmektedir.

III- Konu ile ilgili Kanun ve Diğer Mevzuat:

İcra İflas Kanununun, maaş ve ücretlerin kesilmesinde usul başlıklı 355. maddesi ? Devlet işlerinde veya hususî müesseselerde bulunan borçlu memur veya müstahdemlerin maaş ve ücretlerinden kesilmesi için icra dairelerinden yapılacak tebligatın kanuni muhatapları haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücreti miktarını nihayet bir hafta içinde bildirmeğe ve borç bitinceye kadar icra dairesinin tebligatı mucibince haczolunan miktarı tevkif edip hemen daireye göndermeğe mecburdurlar.

Memurun maaş, ücret veya memuriyetinde yahut başka bir şubeden maaş almağı mucip olacak surette vukubulacak tebeddülleri ve hizmetine nihayet verildiği takdirde bu keyfiyetide malmemuru veya daire âmiri yahut hususî müesseselerin kanuni muhatapları derhal icra dairesine bildirmeğe ve ikinci halde haciz muamelesinden o şube veya âmirini haberdar etmeğe mecburdur.? hükmüne amirdir

İcra ve İflas Kanununun, yukarıdaki maddeye riayet etmeyenler hakkında hükümler başlıklı 356. maddesi ?Yukarıdaki madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya sair mallarından alınır.

Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rücu hakkı vardır. Yukarıdaki madde hükümlerine riayet etmeyen her hangi bir memur veya âmir hakkında istenecek malûmatın icra dairesine hemen verilmesi bunların mensup olduğu dairenin vazifesidir.? hükmüne amirdir

İcra ve İflas Kanununun Cumhuriyet Savcılığınca takip başlıklı 357 . maddesi ?İcra dairesince kanuna göre yapılan tebliğ ve emirleri derhal yapmağa ve neticesini geciktirmeksizin icra dairesine bildirmeğe alâkadarlar mecburdur. Makbul sebep haricinde tebliğ ve emirleri yapmayanlar hakkında ait olduğu dairece tahkikatı evveliyeye hacet kalmaksızın Cumhuriyet Savcılığınca doğrudan doğruya takibat yapılır. ? hükmüne amirdir

İcra ve İflas Kanununun Kısmen haczi caiz olan şeyler başlıklı 83 . maddesi ? (Değişik: 3890 - 3.7.1940 / m.1) Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilâma müstenid olmayan nafakalar, tekaüd maaşları, sigortalar veya tekaüd sandıkları tarafından tahsis edilen iradlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.

(Değişik fıkra: 1045 - 12.5.1968 / m.1) Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.? hükmüne amirdir

İş Kanununun ücretin saklı kısmı başlıklı 35. maddesi "İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve temlik olunamaz. ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hakim tarafından takdir edilecek miktar bu paraya dahil değildir. nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır.? hükmüne amirdir

İş Kanununun Ücret hesap pusulası başlıklı 37. maddesi ?İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır.

Bu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.

Bu işlemler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır? hükmüne amirdir.

IV- Değerlendirme:

Kanundaki maaş ve ücretten maksat, Devlet işlerinde veya özel iş yerlerinde çalışan (borçlu) memur veya işçilerin maaş ve ücretidir. (İİK m.355-1)

Borçlunun böyle bir ücreti haczedilince, icra dairesi, borçlunun yanında çalıştığı işverene durumu bir yazı ile bildirir. Bu bildiride, borçlunun ücretinin (bir kısmının, kural olarak dörtte birinin, İİK m. 83, II) haczedildiği, borçlunun ücret miktarının en geç bir hafta içinde icra dairesine bildirilmesi ve borç bitinceye kadar icra dairelerinin bildirisi gereğince haczedilen ücret miktarının borçlunun ücretinden kesilip, hemen icra dairesine gönderilmesi hususları işverene ihtar olunur (İİK m. 355,1). İşveren, borçlunun durumundaki değişiklikleri de derhal icra dairesine bildirmek zorundadır. (İİK m.355, II).

İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez ve başkasına devredilemez (İş K. m.35)

İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır.

Bu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.(İş K. m. 37)

Ücretin haczi ve başkasına devri konusunda, salt işçinin kendisi değil, aynı zamanda, bakmak zorunda olduğu aile üyeleri de korunur. Nitekim bunlar için yargıç tarafından taktir edilecek miktar, haciz ve devir sınırlamasına ilişkin dörtte üçlük miktara, ayrıca eklenir. Buna karşılık, işçi, nafaka alacaklarına karşı söz konusu sınırlamaları ileri süremez. (İş K. m.35)

İlamsız icrada ödeme emrinde yapılan itiraz (icra dairesine yapılan) icrayı kendiliğinden durdurduğu halde; ilamlı icra takibine itiraz, bu konuda bir karar getirilmedikçe, icrayı durdurmaz .

İlamlı başvuru alınınca icra dairesi, edimin niteliğine uygun olarak düzenlenmiş, 7 gün süreli icra emrini borçluya gönderir. (İc. ve İf. K. m .24,26, 30, 32). Böylelikle borçlu icraya konulan ilamın konusunu para borçlu ise miktarını öğrenmiş olup, icra emrine karşı yasal süresi içinde, İcra ve İflas Kanununda belirtilen yollara başvurabilir.

İİK m. 355'in anılan hükümlerine uymamış olanların, kesmedikleri veya kesip de ilk vasıta ile göndermedikleri para, ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına gerek kalmaksızın, icra dairesince bu kimselerin ücretlerinden veya diğer mallarından alınır. (İİK m. 356)

Ücret üzerine birden fazla haciz konulmuşsa, bu hacizler konuluş tarihine göre sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez (İİK m. 83,11).

Bu hükümlere uymayanlar hakkında ceza kovuşturması da yapılır. (İİK m. 357).

V- Sonuç ve Görüş Özeti:

İcra emri veya ödeme emri icra dairesi tarafından ilgiliye tebliğ edildiğinde, borçlu, borcun konusunu para borcu ise borcun miktarını, uygulanacak faizi öğrenmekte olup, tebliğinden itibaren süresi içinde İcra ve İflas Kanununda belirtilen yollara başvurabilmektedir. İşverenin ayrıca ödeme emri veya icra emrini borçluya bildirmek zorunluluğu bulunmamaktadır.

İcra Dairesi, icra emri veya ödeme emri ile ödenecek miktar ile borca uygulanacak faizi işverene bildirilir. Bu konuda işveren, icra dairesinin bildirgesi ile bağlı olup işveren ödenecek para miktarını, uygulanacak faizi kendisi belirleyemez.

İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde, işçiye ücret hesabını gösterir yani nafaka ve icra gibi her çeşit kesintileri ayrı ayrı gösteren imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır.

Yukarıda açıklanan hususlar da göz önüne alınarak, icra ve nafaka kesintisi olan personellerinizle ilgili, İcra ve İflas Kanunu ile İş Kanununun ilgili maddeleri uyarınca işlem yapılması gerektiği düşünülmektedir

Bilgilerini rica ederim.

Ali Ramazan ACAR
I. Hukuk Müşaviri


BOŞANMA HALİNDE ÇOCUKLAR MEMUR OLMAYAN EŞE VERİLİRSE?

Boşanan Memur ve Çocuk Yardımı 27 Mart 2008

T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.09.1.TKG.061-647-03-01-07-203/ ?/?/2007

Konu :

PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: 14/02/2007 tarihli ve 4975 sayılı yazınız.

I. Hakkında hukuki görüş sorulan mesele:

İlgi yazınız eki dosyada mevcut olan belgelerden, Simav Kadastro Müdürlüğü kadastro teknisyeni Mehmet Akkoyun'un mahkeme kararıyla eşinden boşanmış olduğu ve müşterek çocuklarının velayetinin eski eşine verildiği, boşanma kararının kesinleşmesi üzerine adı geçene verilen aile yardımı ödeneğinin kesildiği ve eşine verilen sağlık karnesinin iptal edildiği, ancak çocuklar için aile yardımı ödenmeye devam edilerek sağlık karnelerinin annenin herhangi bir sosyal güvencesi olmaması nedeniyle iptal edilmediği, yapılan bu uygulamalar hakkında tereddüt hasıl olduğu anlaşılmaktadır.

II. 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge hükümlerine göre yapılan inceleme ve neticesi:

Başkanlığınızın konuya ilişkin görüşünün bildirilmediği gözlenmiştir.

Konuyla ilgili kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ve yargı kararları.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun ?Aile yardımı ödeneği:? başlıklı 202. maddesi ? Evli bulunan Devlet memurlarına aile yardımı ödeneği verilir.

(Değişik: 27/6/1989 - KHK - 375/10 md.) Bu yardım, memurun her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan veya herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan aylık almayan eşi için 1500, çocuklarından herbiri için de 250 gösterge rakamının (72 nci ay dahil olmak üzere 0-6 yaş grubunda yer alan çocuklar için bir kat artırımlı) aylık katsayısı ile çarpılması sonucu elde edilecek miktar üzerinden ödenir. Ancak ikiden fazla çocuk için aile yardımı ödeneği verilmez. Eşlerden birine iş akdi veya toplu sözleşme gereği çocukları için yapılan aile yardımı ödeneği daha düşük ise, yalnız aradaki fark ödenir. (Ek: 9/4/1990 - KHK - 418/7 md.; iptal: Ana. Mah'nin 5/2/1992 tarih ve E. 1990/22, K. 1992/6 sayılı Kararı ile, Yeniden düzenleme:18/5/1994 - KHK - 527/9 md.) Bu fıkrada yer alan gösterge rakamlarını 3 katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.(1)(2)

Dul memurların çocukları için yukarıki fıkralar hükmü uygulanır.

Boşanma veya ayrılık vukuunda mahkeme bu yardımın hangi tarafa ve ne oranda verileceğini de kararında belirtir.

Devlet memurunun, geçimini sağladığı üvey çocukları için de bu ödenek verilir.?

hükmünü,

657 Sayılı Kanunun ?Aile yardımı ödeneğinin ödeme usulü:? başlıklı 203. maddesi;

?Aile yardımı ödeneği Devlet memurlarına her ay aylıklariyle birlikte ödenir.

Karı ve kocanın her ikisi de memur iseler bu ödenek yalnız kocaya verilir.

Aile yardımı ödenekleri hiç bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ödenir ve borç için haczedilemez.?

hükmünü,

Aynı Kanunun ?Aile yardımı ödeneğine hak kazanma:? başlıklı 204. maddesi,

?Memur, eş için ödenen aile yardımı ödeneğine evlendiği; çocuk için ödenen yardıma da çocuğunun doğduğu tarihi takip eden ay başından itibaren hak kazanır.?

hükmünü amirdir.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 205. maddesi;

Memur, eş için ödenen aile yardımı ödeneği hakkını eşinden boşanma veya eşinin ölümü, çocuk için ödenen yardım ödeneği hakkını da çocuğun ölümü veya 206 ncı maddedeki hallerin vukuunu takip eden ay başından itibaren kaybeder,

hükmü ile aile yardımı ödeneği hakkını kaybetmeyi düzenlemiş, 206. maddesiyle de çocuklara aile yardımı ödenmeyecek halleri düzenlemiştir. 206. madde hükmüne göre;

1.Evlenen çocuklar,

2. (Değişik: 21/4/2005-5335/28 md.) 25 yaşını dolduran çocuklar (25 yaşını bitirdiği halde evlenmemiş kız çocukları ile çalışamayacak derecede malûllükleri resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilenler için süresiz olarak ödeneğin verilmesine devam olunur

3. Kendileri hesabına ticaret yapan veya gerçek veya tüzel kişiler yanında her ne şekilde olursa olsun menfeat karşılığı çalışan çocuklar (Öğrenim yapmakta iken tatil devresinde çalışanlar hariç),

4. Burs alan veya Devletçe okutulan çocuklar,

çocuklar için yapılan aile yardımından yararlanamazlar.

Tedavi yardımına ilişkin olan 657 sayılı Kanunun 209.maddesinin birinci fıkrası da ;

Devlet memurları ile herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanmayan eşlerinin veya bakmakla yükümlü bulundukları ana baba ve ikiden fazla dahi olsa aile yardımı ödeneğine müstehak çocuklarının hastalanmaları halinde, evlerinde veya resmî veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında ayakta veya yatarak tedavileri kurumlarınca sağlanır. Ancak, tedavi ve yol masraflarının ödenebilmesi için, tedaviye tabip raporu ile lüzum gösterilmesi şarttır.

Hükmündedir.

Türk Medeni Kanununun 350. maddesi, ?Velâyetin kaldırılması hâlinde ana ve babanın yükümlülükleri ? başlıklı olup;

Velâyetin kaldırılması hâlinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder.

Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır.

Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.

hükmünü içermektedir.

Maliye Bakanlığınca yayımlanan 88 Seri No.lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği aile yardımı ödeneğinin ?Eşlerden biri memur, diğeri çalışmıyor ve çocuğun velayeti mahkeme kararı ile çalışmayan eşe verilmiş ise, aile yardımı ödeneği çalışan eşe verileceğini ? belirtmiştir.

IV-Değerlendirme: Dosyada mevcut olan Simav Kadastro Müdürlüğünün 22/01/2007 tarihli ve 103 sayılı yazısından ve Gediz Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 27/01/2004 gün ve E.2003/881, K.2004/32 sayılı kararından Mehmet Akkoyun'un eşi Selma Akkoyun'dan boşanmasına karar verildiği, müşterek çocuklar Merve, Hasene ve Samiye'nin velayetinin anneye verildiği, kararda eş ve çocuklar için nafakaya hükmedilmiş olduğu ancak aile yardımı ödeneği konusunda bir hükme yer verilmediği anlaşılmaktadır.

Velayet'in tanımı Medeni Kanun'da ifade edilmemiştir. Kabul edildiğine göre velayet, ana babanın, gerek ergin olmayan gerekse bazı durumlarda ergin olan çocukların kişilikleri ve mal varlıkları konusunda sahip olduğu hak ve yükümlülüklerin tümüdür. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi velayet ana babaya haklar yanında bir takım ödevler de yükler.

Ana ve baba çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar.

Yukarıdaki mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; velâyetin kaldırılması hâlinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülüklerinin devam ettiği, çocuklar için hangi hallerde aile yardımı ödeneceğinin ve hangi hallerde de kesileceğinin belirlenmiş olduğu görülmektedir.

Hakkında görüş istenen olayda eş için ödenen aile yardımı kesilmiştir. Çünkü eşler boşanmışlardır. Çocuklar için ödenen aile yardımı ödeneği ise 657 sayılı Kanunun 206. maddesinde aile yardımı ödeneğinin kesileceği haller gerçekleşmemiş olduğundan ödenmeye devam edilecektir. Ayrıca 88 Seri No.lu Devlet memurları Kanunu Genel tebliğinde de açıkça ifade edildiği üzere boşanmadan sonra çalışmayan eş çocukların velayetini almış olup çocuklar için aile yardımı ödenmesine devam olunacaktır.

Çocuklar için tedavi yardımı konusuna gelince; Devlet Memurları Kanununun 209. maddesi hükmünde açıkça yer aldığı üzere tedavi yardımı alabilmek için aile yardımına müstehak olmak gerekmektedir. Çocuklar için İdaremiz memuru olan babaya aile yardımı yapılması hukuka uygun olduğu için çocuklara tedavi yardımı yapılması da hukuka uygundur.

V-Sonuç ve görüş özeti:

Sonuç olarak eş için yapılan aile yardımı ödeneğinin kesilmesi, çocuklar için yapılan aile yardımı ödeneğinin ödenmesine devam edilmesi, aile yardımı ödenmesine müstehak olan çocukların tedavi yardımının da sağlanması ve bu kapsamda sağlık karnelerinin iptal edilmemiş olmasının hukuka ve usule uygun olduğu görüşüyle bilgilerini rica ederim.

Ali Ramazan ACAR
I.Hukuk Müşaviri


4/B'Lİ HAKKINDA GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA UYGULANMAZ

T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.09.1TKG061-647-03-01-07-407/ / /2006

Konu :

PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: : 12/04/2007 tarihli ve 15141 sayılı yazınız.

I.Hakkında hukuki görüş sorulan mesele: Başkanlığınızdan alınan ilgi yazıda; Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen çalışma kapsamında örgüt adına suç işlemek, rüşvet almak suçundan Antalya 1.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünde 657 sayılı Yasanın 4/B maddesine göre sözleşmeli Tapu Arşiv Uzmanı olarak görev yapan ????????? 24/03/2007 tarihinde tutuklanarak cezaevine konulduğu, halen cezaevinde bulunan adı geçenin Valilik Makamınca görevden uzaklaştırılmış olduğu belirtilerek hakkında ne gibi bir işlem yapılacağı konusunda tereddüde düşüldüğü belirtilmiş ve Müşavirliğimiz görüşü talep edilmiştir.

II.26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı genelge ve İmza Yetkileri Yönergesine göre yapılan inceleme ve neticesi: : Hukuki açıdan tereddüde düşülen veya anlaşılamayan hususun ne olduğunun belirtilmiş olduğu ve konuya ilişkin Başkanlık görüşünün bildirildiği gözlenmiştir.

III.Konuyla ilgili anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuat hükümleri ile yargı kararları:

Anayasanın 128. maddesi, ?Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir?? hükmündedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinde, ?Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.? hükmünü içermektedir.

Aynı Kanunun 4/B maddesinde ise sözleşmeli personel; ?Kalkınma planı, yıllık program ve iş programında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde kurumun teklifi üzerine, Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri? olarak

tanımlanmıştır. Şu halde 4/B personeli memur veya işçi statüsünde olmamak üzere sözleşme ile istihdam edilen geçici kamu hizmeti görevlileridir.

Bilindiği üzere; 6.6.1978 tarih ve 7/15754 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulmuş olan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 12. maddesi ?Sözleşmeli olarak çalıştırılacakların, ilgili kurumun saptayacağı özel koşulların yanı sıra, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 48 inci maddesinin (A) fıkrasının 4,5,6 ve 7 nci bentlerinde belirtilen koşulları da taşımaları gereklidir.? hükmündedir.

657 sayılı Kanunun 137/1. maddesinde ?Görevden uzaklaştırılma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet Memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbirdir?? denilmektedir.

Yine aynı Kanunun ?Ceza Kovuşturması sırasında görevden uzaklaştırma? başlıklı 140. maddesinde de, ?Haklarında Mahkemelerce cezai kovuşturma yapılan Devlet Memurları da 138. maddedeki yetkililer tarafından görevinden uzaklaştırılabilirler? hükmündedir.

IV. Değerlendirme:Yukarıya alınan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde adı geçenin de içinde olduğu 4/B personeli memur ya da işçi statüsünde istihdam edilmeyen kamu hizmeti görevlileridir.

Adı geçen Antalya 1.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü emrinde sözleşmeli statüde görev yapmakta iken Valilik Makamınca görevden uzaklaştırılmış ise de, yukarıda belirtilen hükümler muvacehesinde adı geçenin görevden uzaklaştırılamayacağı, buna karşılık Sözleşmeli Personel ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararı ve taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerine müracaat edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

???????? hakkında nasıl hareket edileceği; 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan, ?Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar? ve adı geçen ile İdaremiz arasında yapılan ?sözleşme? hükümlerine göre belirlenmelidir.

Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar' ın 09/02/1979 tarih ve 7/17150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik 12' nci maddesinde, ?Sözleşmeli olarak çalıştırılacakların, ilgili kurumun saptayacağı özel koşulların yanı sıra 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu' nun değişik 48' nci maddesinin (A) fıkrasının 4, 5, 6 ve 7' nci bentlerinde belirtilen koşulları da taşımaları gereklidir.? denilmekte olup, ilgilinin hali hazırda kamu haklarından mahrum veya hükümlü bulunup, bulunmadığı bu safhada söylenememektedir. Bu sebeple ilgilinin 657 sayılı Kanun'un 48 inci maddesindeki koşulları taşımadığı gerekçesi ile sözleşmesinin doğrudan ve bu gerekçeyle feshi uygun bulunmamaktadır. Söz konusu olayda takip edilebilecek yollar aşağıdaki şekilde belirlenmiştir;

1- İdare; yargılama sonucunu beklemek ve mahkumiyete binaen sözleşmeyi feshetmek istiyorsa, personeli yargılama sonucuna kadar çalıştırmaya devam edebileceği,

2- Taraflar arasında yapılan Hizmet sözleşmesinin 8' nci maddesi ? ilgilinin, bu sözleşme ile 06/06/1978 gün ve 7/15794 sayılı Kararname hükümlerine aykırı davranışı tespit edildiğinde, bu durumu Kurumca ilgiliye yazılı olarak tebliğ edilir. Tebligatta belirtilecek günden geçerli olmak üzere sözleşme sona erer. ? hükmünde olup, olayda bu hükmün işletilebileceği,

3- Hizmet Sözleşmesinin 8 inci maddesi (b) bendinde, ? Taraflar bir ay önce ihbar etmek şartıyla sebep göstermeksizin sözleşmeyi feshedebilir? denilmekte olup, istenirse olayda bu hükmün de işletilebileceği ,

düşünülmektedir.

Ancak, kamu davasına esas alınan suçlamalarla ilgili olarak, ilgilinin görevine son vermeyi gerektiren ?sözleşme hükümlerine aykırı davranışları? gerçekleştirip, gerçekleştirmediği, bu konuda ne kadar kusurlu olduğunun öncelikle tespiti vs. yönünden İdaremizce yapılacak tahkikata dayalı olarak sözleşmenin feshi yoluna gidilmesinin daha uygun olacağı düşünülmektedir.

V.Sonuç ve Görüş özeti:

İdare, yukarıda ayrıntısıyla belirtildiği üzere yargılama sonucunu bekleyerek mahkumiyete binaen sözleşmeyi sona erdirebilir, ilgilinin sözleşme hükümlerine aykırı hareketi nedeniyle sözleşme sona erdirebilir veya İdarenin tek yanlı bir irade beyanıyla neden göstermeksizin sözleşmeyi sona erdirmesi mümkündür. Ancak sözleşmenin kusura dayanılarak feshedilmesi için İdaremizce tahkikata dayalı olarak sözleşmenin feshi yoluna gidilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

Bilgilerini rica ederim.
Ali Ramazan ACAR
I. Hukuk Müşaviri


4046 İLE GELEN 4/C'Lİ PERSONELE HARCIRAH VERİLİR Mİ?

T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.09.1.TKG.061-647-03-01-07-705/ / /2007

Konu : ????????.

PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: 22/06/2007 tarihli ve 22377 sayılı yazınız.

I.Hakkında hukuki görüş sorulan mesele: Başkanlığınızdan alınan ilgi yazıda 03/05/2004 tarihli ve 2004/7898 sayılı B.K.K. ile yürürlüğe konulan ?Özelleştirme Uygulamaları Sonucunda İşsiz Kalan ve Bilahare İşsiz Kalacak Olan İşçilerin Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Geçici Personel Statüsünde İstihdam Edilmelerine İlişkin Esaslar? çerçevesinde Devlet Personel Başkanlığının 23/12/2005 tarih ve 17654 sayılı yazısına istinaden Özelleştirme kapsamında 19/01/2006 tarih Makam Oluru ile 657 sayılı Kanunun 4/c maddesine göre İdaremiz Konya Bölge Müdürlüğü emrine, bilahare de 03/02/2006 tarihli Makam oluru ile İzmir Bölge Müdürlüğü emrine atandığı bildirilen ??????????. harcırah talebinde bulunduğu bildirilerek adı geçene harcırah ödenip ödenmeyeceği konusunda Müşavirliğimiz görüşünün sorulduğu anlaşılmıştır.

II. 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge ve İmza Yetkileri Yönergesine göre yapılan inceleme ve neticesi: İlgi yazıda Hukuk Müşavirliğinden görüş istenilmesine ilişkin 2005/1614 sayılı Genelge hükümlerine aykırı olarak, görüş isteyen birim olarak Başkanlığınız görüşünün belirtilmediği görülmüş olmakla birlikte, adı geçenin yaptığı başvuru tarihi dikkate alınarak verilecek cevabın gecikmemesi için konu incelenerek görüşümüz aşağıda belirtilmiştir.

III.Konuyla ilgili anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuat hükümleri ile yargı kararları: Bilindiği üzere; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 62. maddesinin 3. fıkrasında yer değiştirme suretiyle yapılan atamalarda, memurlara , atama emri tebliğ edilince, yolluklarının ödeme emri beklenmeksizin saymanlıklarca derhal ödeneceği hükme bağlanmıştır.

6245 sayılı Harcırah Kanununun ?Harcırah Verilecek Kimseler? başlıklı 4. maddesinde ise;

?Bu Kanunda belirtilen hallerde:

1. Bu Kanun kapsamına giren kurumlarda çalışan memur ve hizmetliler ile aile fertlerine ve aynı kurumlarda fahri olarak çalışanlara;

2. Memur veya hizmetli olmamakla beraber kurumlarca geçici bir vazife ile görevlendirilenlere;

3. Kadrosuzluk dolayısıyla açıkta kalan memurlara ve bunların aile fertlerine;

4. Hizmetlilerden cezaen olmamak üzere vazifelerine son verilenlere ve bunların aile fertlerine;

5. Memur veya hizmetlinin vefatında aile fertlerine, çocuklara refakat ettirilecek memur ve hizmetlilere;

harcırah verilir.? hükmüne amirdir.

Aynı Kanunun 9. maddesinde naklen veya tahvilen başka bir mahalle gönderilenlere, bu tayinleri sırasında mezunen başka bir mahalde bulunsalar dahi, eski memuriyet mahallerinden yeni memuriyet mahalline kadar sürekli görev yolluğu verileceği, 10. maddesinin (1) numaralı bendinde de, yurt içindeki sürekli bir göreve naklen atanan memur ve hizmetlilere yol gideri, gündelik, aile gideri ve yer değiştirme giderinin birlikte verileceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 657 sayılı Kanunun ?İstihdam Şekilleri? başlıklı 4.maddesinin (c) bendinde geçici personel ?Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir.? şeklinde tanımlanmıştır.

IV. Değerlendirme: ?????????. 15/05/2007 tarihli dilekçesinin ve eklerinin incelenmesinden, adı geçenin Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş.'de çalışmakta iken 11/09/2005 tarihinde işsiz kaldığının, 08/06/2006 tarihinde İdaremiz Konya Bölge Müdürlüğüne, bilahare İzmir Bölge Müdürlüğüne , 21/02/2006 tarihinde de Kemalpaşa Tapu Sicil Müdürlüğüne atamasının yapıldığının ileri sürüldüğü ve tüm bu atamalarının harcırahsız yapılması nedeniyle söz konusu tüm atamaları için harcırah talep ettiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda 3 numaralı kısımda yer alan 657 sayılı Kanunun 4/c maddesi kapsamında ve 03/05/2004 tarihli ve 2004/7898 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan ?Özelleştirme Uygulamaları Sonucunda İşsiz Kalan ve Bilahare İşsiz Kalacak Olan İşçilerin Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Geçici Personel Statüsünde İstihdam Edilmelerine İlişkin Esaslar? çerçevesinde istihdam edilen söz konusu personel, özelleştirme sonucunda çalıştıkları kuruluşlarla ilişiği kesilmek suretiyle işsiz kalan kişilerdir. Dolayısıyla daha önce çalıştıkları kuruluşlarla ilişiği kesilmiş olan personelin anılan Kararname çerçevesinde istihdam edilmelerinin naklen atama olarak değerlendirilmeleri mümkün bulunmamaktadır.

Esas itibariyle, 657 sayılı Kanunun 4. maddesinin ( c) bendine göre istihdam edilen personele yapılacak ödemeler, anılan maddeye dayanılarak çıkarılan Bakanlar Kurulu kararlarında yer almaktadır.Nitekim, 03/05/2004 tarihli ve 2004/7898 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Esasların 3. maddesinde,

?Bu kapsamda istihdam edilecek personele verilecek harcırah ve yapılacak ayni ödemeler ile suç ve disipline ilişkin yaptırımlar, çalışma saat ve süreleri, sosyal güvenlik yönünden tabi olunacak mevzuat, izin hakları ve buna benzer diğer hususlar her kurum için çıkarılacak Bakanlar Kurulu kararında belirtilir.?

denilmekte, 14/02/2005 tarihli ve 2005/8502 sayılı, 12/12/2005 tarihli ve 2005/9815 sayılı, 29/12/2005 tarihli ve 2005/9862 sayılı. 15/01/2007 tarihli ve 2007/11555 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları eki Kararların 3. maddesinde ise, ?Geçici personelden, bu Kararda belirtilen görevleri yapmak üzere, görevli oldukları memuriyet mahalli dışında görev yapacaklara 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine göre harcırah ödenir.?hükmü yer almaktadır.

Yukarıda yer alan hükümlerin incelenmesinden, bu kapsamda istihdam edilen personele sürekli görev yolluğu ödeneceğine dair belirleme yapılmadığı görülmektedir. Ayrıca, anılan Bakanlar Kurulu Kararları eki Kararların 3. maddelerinde yer alan söz konusu hükmün ise atama işlemi yapılıp göreve başlayan kişilerin memuriyet mahalli dışında görevlendirilmeleri halinde geçici görev yolluklarının ödenmesine yönelik olduğu değerlendirilmektedir.

V.Sonuç ve Görüş özeti: Bu itibarla, yukarıda yapılan açıklamalar ve mevzuat hükümleri karşısında, 2004/7898 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları eki Kararlar uyarınca bir yıldan az süreli istihdam edilerek Geçici Personel Hizmet Sözleşmesi ile İdaremiz taşra teşkilatındaki geçici mahiyetteki işleri yürütmek üzere görevlendirilen personelin işe başlama şeklinin ilk atama olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu bağlamda adı geçene sürekli görev yolluğu ödenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca, adı geçenin İdaremizde göreve başladıktan sonra başka Müdürlüklere yapılan atamalarında da kendisine sürekli görev yolluğu ödenmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir. Zira, söz konusu 3. maddede yer alan ?görevli oldukları memuriyet mahalli dışında görev yapacaklara? ifadesinden atama yapılması (yani görev yerinin değişmesi) değil, görev yeri değişmeksizin görevli oldukları memuriyet mahalli dışında görevlendirilenler için harcırah ödenebileceği anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan davacının dilekçesi ekinde emsal karar olarak sunduğu karar 27/12/2006 tarihli olup, derecattan geçerek kesinleşmiş bir karar olmadığı gibi, karar gerekçesinde dayanılan ve sürekli görev yolluğu ödeneceğine dair Maliye Bakanlığı görüşünün tarih ve sayısı belirtilmemiş ve içeriğine ilişkin bir açıklamada yapılmamış olduğundan emsal olarak alınamayacağı düşünülmektedir.

Bilgilerini rica ederim.

Ali Ramazan ACAR
I. Hukuk Müşaviri


ÖSYM İLE YERLEŞEN AMA BAKAYA OLAN ADAY ATANIR MI?

T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği

Sayı :B.09.1TKG061-647-03-01-07-810 / /2007

Konu : Açıktan Atama

PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

İlgi : 28/08/2007 tarihli ve 29059 sayılı yazınız.

I- Hakkında hukuki görüş sorulan mesele: Başkanlığınızın -??????. ile alakalı- ilgi yazısında, "Devlet Memurluğu sınavında başarılı olması nedeniyle ÖSYM'ce kurumumuza yerleştirilen ??????? atanmasına esas teşkil edecek evrakları ile birlikte Askerlik durumunu gösterir belge olarak Bakaya durumuna düştüğüne dair ilgide kayıtlı kararı ibraz ettiğinden, anılan kararın adı geçenin atanmasına engel teşkil edip etmeyeceği? konusunda Müşavirliğimiz görüşlerinin istenildiği anlaşılmakla gerekli inceleme yapılmıştır.

II- Görüş istenen birimin 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge hükümlerine göre yaptığı inceleme ve neticesi: İlgi yazı ve ekleri hakkında, Başkanlığınız nezdinde ne gibi değerlendirmelerde bulunulduğu ve bu değerlendirmelere rağmen, "hukukî" yönden hangi sebepten veya sebeplerden dolayı tereddüde düşülmüş olduğu ve neden dolayı "hukukî" görüş sormak ihtiyacı duyulduğu, ilgi yazıdan anlaşılamamaktadır.

Hukuk Müşavirliği'nden görüş istenilmesine ilişkin 2005/1614 sayılı genelgede belirtilen usûle ve esaslara uyulmadan istenilmesine rağmen, konunun önemi, aciliyeti ve sürüncemede kalmaması sebepleriyle keyfiyet hukukî yönden incelenmiştir.

III- Konuyla ilgili mevzuat hükümleri ve yargı kararları: Bilindiği üzere; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ?Genel ve Özel Şartlar? başlıklı 48. maddesinin (A) bendinin 6. fıkrası, Devlet Memurluğu'na alınacaklar ile ilgili ?askerlik durumunu? düzenlemiştir. Bu fıkraya göre, devlet memurluğuna atanacak kişilerin;

a) Askerlikle ilgisi bulunmamak,
b) Askerlik çağına gelmemiş bulunmak,
c) Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,

şartlarını haiz olmaları gerekir.

Diğer taraftan, 22 Mayıs 1930 tarihli ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun ?Kaçaklara Yardım Edenlerin Cezaları? başlıklı 75. maddesinin birinci fıkrası, ?Asker kişileri kaçmağa kışkırtan veya kaçmalarını veya kaçaklığın devamını kolaylaştıran veya kaçakları, izinsizleri, bakayayı, yoklama kaçaklarını, saklıları ve çağrılıp da gelmiyen yedek subaylarla yedek askerî memurları bilerek özel ve resmi hizmete alanlar veya gizliyenler veya Devlet, il ve belediyelerle bunların deneti altındaki bütün kuruluş ve kurumlarda ve banka ve kamu faydasına çalışan dernek ve mesleki kuruluşlada her ne suretle olursa olsun çalıştıranlar ve Hükümetten yapılacak tebligat üzerine işlerinden çıkarmıyanlar barışta üç aydan bir yıla ve tekerrüründe bir yıldan üç yıla, seferberlikte veya olağanüstü hallerde altı aydan iki yıla kadar hapis ve bu eylemin seferberlikte veya olağanüstü hallerde tekerrüründe yedi yıla kadar ağır hapis cezasiyle cezalandırılır.? hükmüne amirdir.

IV- Değerlendirme: Görüşe konu mevcut dosyanın tetkik edilmesinden;

- ????????.., Kamu Personeli Seçme Sınavında (KPSS) başarılı olması sebebiyle Öğrence Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından kurumumuza devlet memuru olarak yerleştirildiği,

- Adı geçen kişinin atanmasına esas teşkil edecek evrakları ile birlikte askerlik durumunu gösterir belge olarak ?Bakaya? durumuna düştüğü,

-????????? 2005 yılı Nisan ve Aralık celp dönemlerinde bakaya kalmasına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 27/08/2007 tarihli ve Soruşturma No:2007/152745 sayılı kararında, ?Soruşturmaya yer olmadığı? yönünde karar verildiği,

-Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Ön Ödeme Bürosu'nun ???????. ilişkin- 27/08/2007 tarihli ve 2007/152745 sayılı yazısında ise, ?Emsalleri ile celbe tabi olduğu halde mazeretlerine binaen yedek subay adayı olarak askerlik şubesine başvurmayarak Bakaya durumuna düşen şahsın evrakının bakaya kaldığı dönemler itibariyle ?Ağustos 2005, 2006 celp dönemi ve 2007 Nisan, Ağustos dönemleri için bakaya kalması sebebiyle- 1632 sayılı Askeri Ceza Yasasının 63/1-a maddesi gereğince kamu davası açılmış olup, yargılama sonucu verilen karar ayrıca kurumunuza? bildirileceği,

hususları tespit edilmiş olup, görüşe konu olayda, KPSS sınavında başarılı olması nedeniyle ÖSYM'ce kurumumuza yerleştirilen ??????. atanmasına esas teşkil edecek evrakları ile birlikte ibraz ettiği Askerlik durumunu gösterir belgede bakaya durumuna düştüğü anlaşıldığından, adı geçenin bakaya durumuna düşmesi hususunun -657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesi gereğince- atanmasına engel teşkil edip etmeyeceği sorulmaktadır.

Mevcut dosya münderecatı -yukarıda ifade edilen mevzuat hükümleri ile- birlikte değerlendirildiğinde;

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ?Genel ve Özel Şartlar? başlıklı 48. maddesinin (A) bendinin 6. fıkrasının (c) alt bendinde, ?Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,? hükmü karşısında ilgili kişinin askerlik çağına gelmiş olmakla birlikte muvazzaf askerlik hizmetini yapmamış olması yanında bakaya durumuna düştüğünden askerlik şartını yerine getirmediği açıkça görülmektedir. Yukarıdaki maddenin amir hükmü karşısında ilgili kişinin atamasının yapılması hukuken mümkün değildir.

Diğer taraftan, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun ?Kaçaklara Yardım Edenlerin Cezaları? başlıklı 75. maddesinin birinci fıkrasında, bakaya durumuna düşünleri bilerek özel ve resmi hizmete alanlar veya gizleyenler veya Devlet, il ve belediyelerle bunların deneti altındaki bütün kuruluş ve kurumlarda ve banka ve kamu faydasına çalışan dernek ve mesleki kuruluşlarda her ne suretle olursa olsun çalıştıranlar üç aydan bir yıla kadar ağır hapis cezasiyle cezalandırılır hükmü karşısında, ilgili kişinin atanması yönünde işlem tesis edilmesi halinde sorumluların cezai müeyyide ile karşılaşacakları aşikardır.

Açıklanan hükümler karşısında ?yerleştirildiği kadronun niteliklerini taşımayan? (Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak) ilgili kişinin, 657 sayılı Kanun'un 48. maddesi ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun 75. maddesinin birinci fıkrası gereğince, İdaremizce atamasının yapılması hukuken mümkün değildir.

V. Sonuç ve görüş özeti: Yukarıda açıklanan maddî ve hukukî sebepler karşısında; hakkında mütalâa sorulan hâdisede; ilgili kişinin İdaremizce atamasının yapılması hukuken mümkün olmadığı gibi sözkonusu atama işleminin tesis edilmesi halinde, sözkonusu işlemi tesis edenlerin cezai müeyyide ile karşılaşacakları düşünülmektedir.

Bilgilerini rica ederim.

Ali Ramazan ACAR
I. Hukuk Müşaviri


KADASTRO KANUNUNDAKİ EK ÖDEME 4/B'LİYE VERİLİR Mİ?

T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.09.1.TKG.061-647-03-01-07-1302/ / /2007

Konu : 4/B Sözleşmeli Personelin

Sözleşme Ücreti Hk.

PERSONEL DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: a) 13/12/2007 tarihli ve 39766 sayılı yazınız,

b) 14/11/2007 tarihli ve 2379 sayılı yazı.

I- Hakkında hukuki görüş sorulan mesele:

İlgi (a) Yazınız ve eki Tapu ve Kadastro XVII. (Eskişehir) Bölge Müdürlüğünün ilgi (b) yazısında; 5620 sayılı Kanun uyarınca, geçici işçi pozisyonlarında çalışmakta iken sözleşmeli personel olarak atamaları yapılan ve bunlardan Kadastro Müdürlüklerinde Tekniker, Teknisyen, Büro Personeli ile Destek Personeli unvanlarında görev yapan sözleşmeli personele 31.12.2005 tarihli vizenin dipnot kısmının 3. bendinde "Baraj, arazi, fabrika ve atölyelerde fiilen çalışanlara çalıştıkları gün sayısına isabet eden sözleşme ücretleri; baraj ve arazilerde % 50 fabrika ve atölyelerde % 30 oranında artırılarak ödenebilir" hükmü yer almakta iken, bu ibare diğer 5620 sayılı kanuna göre istihdam edilen personelin vize cetvelleri ile yazılarının tetkikinde bu meyanda bir ibareye rastlanılmadığından, Kadastro Müdürlüklerinde çalışan personele herhangi bir ek ödeme yapılıp yapılmayacağı konusunda tereddüt hasıl olduğu belirtilerek, Kadastro Müdürlüklerinde çalışan ve yukarıdaki unvanlarda istihdam edilen sözleşmeli personele tapu fen hizmetleri ile ilk tesis kadastrosunda arazi üzerinde çalışmış olduğu günlere münhasır olmak üzere ücret verilip verilmeyeceği, verilecek ise bunun Harcırah Kanunu hükümleri doğrultusunda mı yoksa almış olduğu günlük ücreti tutarına göre mi ücret ödeneceğinin bildirilmesi, ayrıca 3402 sayılı kanunun 3. maddesi ile aynı maddede değişiklik yapılmasına dair 5304 sayılı Kanuna göre ödenecek aylık ödeneğin verilip verilmeyeceği konusunda müşavirliğimiz görüşünün bildirilmesini istenmektedir.

II- Görüş isteyen birimin 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge hükümlerine göre yaptığı inceleme ve neticesi:

Konuya ilişkin görüş belirtilmemiştir.

III-Konuyla ilgili Anayasa, Kanun, Tüzük, Yönetmelik ve diğer mevzuat hükümleri ile yargı kararları:

Bilindiği üzere, 5620 sayılı Kamuda Geçici İşçi Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 1. maddesinin (a) bendinde; Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler ve (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, kanunlarla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları, özel kanunlarla kurulan kuruluş ve teşekküller ile hizmetlerini genel bütçenin transfer tertiplerinden yardım alarak yürüten kamu kurumu ve kuruluşlarındaki geçici işçilerin sürekli işçi kadrolarına veya sözleşmeli personel statüsüne geçirilmesi düzenlenmiştir.

Aynı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise, Bu Kanunun 1. maddesinin (a) bendinde belirtilen idarelerde fabrika, şantiye, atölye, çiftlik, arazi gibi işçi istihdamının zorunlu olduğu yerlerde işçiler eliyle gördürülmesi gereken işlerde fiilen çalışanlar sürekli işçi kadrolarına, bunların dışında kalan geçici işçilerin ise istekleri halinde 14/07/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (B) fıkrası hükümleri uyarınca sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirileceği belirtilmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (B) fıkrasının birinci paragrafında, (B) fıkrası kapsamında çalıştırılacakların tanımı yapılırken; Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zarurî ve istisnaî hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar kurulunca geçici olarak özleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir, (36 ncı maddenin II - Teknik Hizmetler Sınıfında belirtilen görevlerde yukarıdaki fıkra uyarınca çalıştırılanlar için, işin geçici şartı aranmaz.) denilmektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (B) fıkrasının ikinci paragrafında 5620 sayılı Yasanın 4/a maddesi ile yapılan değişiklik ile, ?Sözleşmeli personel seçiminde uygulanacak sınav ile istisnaları, bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları ile verilecek iş sonu tazminatı miktarı, kullandırılacak izinler ve bu hususlara ilişkin esas ve usuller Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır.? hükmü getirilmiştir.

06/06/1978 tarh ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın 3. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Sözleşme ile çalıştırılacak personele ödenecek ücretlerin aylık brüt tutarı ile, sağlanacak diğer parasal ve ayni menfaatlerin yıllık brüt tutarının üst sınırı Bakanlar Kurulunca belirlenmekte, bu fıkrada belirtilen üst sınır, görevin önemi ve özelliği ile çalıştırılacak personelin niteliği dikkate alınarak Devlet Personel Başkanlığı ile Maliye Bakanlığının görüşleri üzerine Başbakanın onayı ile artırılabilmektedir.

Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın 3. maddesinin ikinci fıkrasında ise, sözleşme ile çalıştırılacak personele sözleşme ücreti dışında herhangi bir ad altında ödeme yapılamaz ve sözleşmelere bu yolda hüküm konulamaz, denilmektedir.

Öte yandan, ilgi (b) yazıda, sözleşmeli personele 31.12.2005 tarihli vizenin dipnot kısmının 3. bendinde "Baraj, arazi, fabrika ve atölyelerde fiilen çalışanlara çalıştıkları gün sayısına isabet eden sözleşme ücretleri; baraj ve arazilerde % 50 fabrika ve atölyelerde % 30 oranında artırılarak ödenebilir" hükmü yer almakta iken, bu ibare diğer 5620 sayılı kanuna göre istihdam edilen personelin vize cetvelleri ile yazılarının tetkikinde bu meyanda bir ibareye rastlanılmadığı belirtilmektedir.

Bu nedenle, sözleşmeli personelin gerek istihdamında ve gerekse ücretlerinin belirlenmesinde yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine titizlikle uyulması, 5620 sayılı kanuna göre (4/B pozisyonunda) istihdam edilen personelin vize cetvellerinde ek ödemelere yer verilmemiş ise böyle bir ödemenin yapılmasının anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde olanaklı olmadığı, vize cetvellerinde bu türde bir ek ödemeye yer verilmiş olsa bile bunun ihtiyari nitelikte olduğu ve idareyi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı düşünülmektedir.

Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (B) fıkrası kapsamında istihdam edilen personele ödenecek sözleşme ücretinin üst sınırının nasıl belirleneceği ve bunun hangi hallerde artırılabileceği Yasa ile düzenlenmiş olup Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın 3. maddesinin ikinci fıkrasında ise, sözleşme ile çalıştırılacak personele sözleşme ücreti dışında herhangi bir ad altında ödeme yapılamaz ve sözleşmelere bu yolda hüküm konulamaz denildiğinden, kadastro komisyonlarında veya kadastro hizmetlerinde görevli personele, arazide fiilen çalıştıkları sürelere münhasır olmak üzere, Kadastro Kanunun 3. maddesi uyarınca öngörülen ödemelerden yararlanmalarının da mümkün olmadığı düşünülmektedir.

Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (B) fıkrası pozisyonunda istihdam edilen personele 6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında yapılacak ödemelerin ise, yukarıda değinilen mevzuat hükümleri dışında, 6245 sayılı Yasa çerçevesinde değerlendirmek gerekmekte olup bu konuya ilişkin Müşavirliğimiz görüşü 14/04/2006 tarihli ve 1866 sayılı yazımız ile Başkanlığınıza bildirilmiştir.

IV-Değerlendirme ve Sonuç:

Sözleşmeli personelin gerek istihdamında ve gerekse ücretlerinin belirlenmesinde yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin dikkate alınması, 5620 sayılı kanuna göre (4/B pozisyonunda) istihdam edilen personelin vize cetvellerinde ek ödemelere yer verilmemiş ise böyle bir ödemenin yapılmasının anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde olanaklı olmadığı, vize cetvellerinde bu türde bir ek ödemeye yer verilmiş olsa bile bunun ihtiyari nitelikte olduğu ve idareyi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı ve bu kapsamda çalışanların Kadastro Kanunun 3. maddesi uyarınca öngörülen ödemelerden yararlanmalarının da mümkün olmadığı düşünülmektedir.

Bilgilerini rica ederim.

Ali Ramazan ACAR
I. Hukuk Müşaviri


BİR YILINI DOLDURMAYAN 4/B'LİNİN İZİNLERİ

T.C.

BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.09.1TKG061-647-03-01-07-1207/ /2007

Konu : İzin

STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: 07/12/2007 tarihli ve 2607 sayılı yazınız.

I-Hakkında hukuki görüş sorulan mesele:

İlgi sayılı yazınızda, Başkanlığınız emrinde, atamaları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4-B statüsünde yapılan personellerden henüz 1 (bir) yılı dolmamış olanların zaruri olarak izne ihtiyacı olduğu durumlarda uygulamanın ne şekilde yapılacağı hususunda tereddüde düşüldüğü, bu nedenle görüşümüzün bildirilmesi istenmiştir.

II-Görüş isteyen birimin 26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı Genelge hükümlerine göre yaptığı inceleme ve neticesi:

Söz konusu Genelge hükümlerine göre Başkanlığınızca inceleme ve değerlendirme yapılmadığı tespit edilmiştir.

III. Konuyla ilgili Kanun ve diğer mevzuat hükümleri:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin sözleşmeli personele ilişkin düzenlemesi:

?B) SÖZLEŞMELİ PERSONEL

Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zarurî ve istinaî hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak Bakanlar kurulunca geçici olarak özleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir. (36 ncı maddenin II - Teknik Hizmetler Sınıfında belirtilen görevlerde yukarıdaki fıkra uyarınca çalıştırılanlar için, işin geçici şartı aranmaz.

Ancak, yabancı uyrukluların; tarihî belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin mütercimlerin; tercümanların; (Ek ibare: 5473 - 21.3.2006 / m.6/a) "Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin;" dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatlarını, (bu Kanunun 196 ncı maddesi uyarınca tespit edilen mahrumiyet yerlerinde.)(*) Kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde (...) (*) tabip veya uzman tabiplerin; Adlî Tıp Müessesesi uzmanlarının; Devlet Konservatuvarları sanatçı öğretim üyelerinin; İstanbul Belediyesi Konservatuvarı sanatçılarının; (Değişik ibare: 5620 - 4.4.2007 / m.4/a) "bu Kanuna tabi kamu idarelerinde" ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir. (Ek paragraf: 5620 - 4.4.2007 / m.4/a) "Sözleşmeli personel seçiminde uygulanacak sınav ile istisnaları, bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları ile verilecek iş sonu tazminatı miktarı, kullandırılacak izinler ve bu hususlara ilişkin esas ve usuller Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır." hükmündedir.

Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar 06/6/1978 Tarih ve 7/15754 Sayılı Bakanlar Kurulu Karan ile yürürlüğe konulmuş olup, 28/06/1978 tarih ve 16330 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Son olarak 28/06/2007 tarihinde bir takım değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu Esaslar'ın 9. maddesi: ? 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinde sayılan kurumlarda ve Sosyal Güvenlik Kurumlarına prim ödemek suretiyle geçen hizmet süresi, bir yıldan on yıla kadar olan personele yirmi gün, on yıldan fazla olanlara otuz gün ücretli yıllık izin verilir.

(Ek: 05/06/2006-2006/10557 K.) Milli Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde sözleşme ile çalıştırılacak öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar. Bunlara, hastalık ve diğer mazeret izinleri dışında, ayrıca yıllık izin verilmez

(Ek:03/08/2005-2005/9245 K) .Sözleşmeli kadın personele, doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam on altı hafta süre ile izin verilir. Çoğul gebelik halinde, doğum öncesi sekiz haftalık izin süresine iki hafta eklenir. Ancak beklenen doğum tarihinden sekiz hafta öncesinde, sağlık durumunun uygun olduğunu doktor raporu ile belgeleyen sözleşmeli kadın personel, isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, sözleşmeli kadın personelin isteği halinde doğum öncesi çalıştığı süreler, doğum sonrası izin süresine eklenir.

Sözleşmeli personele, bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Süt izninin kullanımında annenin saat seçimi hakkı vardır.

(Ek fıkra, 11.9.1990?90/902 K.)Sözleşmeli Personele isteği üzerine; eşinin doğum yapması halinde iki gün, kendisinin veya çocuğunun evlenmesi, annesinin, babasının, eşinin, çocuğunun veya kardeşinin ölümü halinde ve her olay için üç gün ücretli mazeret izni verilir.

(Ek: 24/04/2007?2007/12061) Hizmetleri sırasında radyoaktif ışınlarla çalışan ve doğrudan radyasyona maruz kalan sözleşmeli personele ilgili mevzuatı uyarınca ücretli sağlık izni verilir.?

10 uncu maddesinde ise; "Resmi tabip raporu ile kanıtlanan hastalıklar için yılda 30 günü geçmemek üzere ücretli hastalık izni verilebilir. Hastalık sebebiyle, Sosyal Sigortalar Kurumunca ödenen geçici iş göremezlik tazminatı ilgilinin ücretinden düşülür." hükmü yer almaktadır.

IV- Değerlendirme- Sonuç ve Görüş Özeti:

Yukarıdaki mevzuatın bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucu; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesine göre sözleşmeli olarak çalışan personele mezkur Esaslarda belirtilen şartlara uyulması kaydıyla izin verilebileceği açıktır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesine göre ilk defa atanan ve daha önce hiç kamu hizmeti bulunmayan bir kişi ancak bir yıl çalıştıktan sonra yıllık izin hak etmektedir. Atanan kişi, ilk yıl yıllık izin kullanamayacaktır.

Sözleşmeli personelin isteği üzerine; eşinin doğum yapması halinde iki gün, kendisinin veya çocuğunun evlenmesi, annesinin, babasının, eşinin, çocuğunun veya kardeşinin ölümü halinde ve her olay için üç gün ücretli mazeret izni verilmektedir.

Bilgilerini ve gereğini rica ederim.

Ali Ramazan ACAR
I. Hukuk Müşaviri


ADAY MEMUR AKİTLİ-AKİTSİZ İŞLEM HAZIRLAYABİLİR Mİ?

T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.09.1TKG061-647-03-01-07-801/ / /2007

Konu : Aday Memurun İşlem Yapma Yetkisi

TAPU DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

İlgi: : 21/08/2007 tarihli ve B.09.1.TKG0120002-900.99/2903 sayılı yazınız.

I.Hakkında hukuki görüş sorulan mesele: Başkanlığınızdan alınan ilgi yazıda; Aday memurun aday olarak atandığı kurumun hizmeti ile ilgili konularda yetişmesi, başarısının ölçülmesi, hakkında müdürlük görüşünün oluşabilmesi için zaman zaman işlem havale edilmesi ve akitli-akitsiz işlem hazırlamasının; bu aday memur tarafından hazırlanan işlem evrakının tüm imza aşaması tamamlanmadan önce yetkili bir personel tarafından kontrol edilip, imzalandıktan sonra işlemin tekemmül ettirilmesinin faydalı olacağı görüşü belirtilerek bu şartlarla aday memurların akitli-akitsiz işlem hazırlayıp hazırlayamayacakları hakkında Müşavirliğimiz görüşü talep edilmiştir.

II.26/12/2005 tarihli ve 2005/1614 sayılı genelge ve İmza Yetkileri Yönergesine göre yapılan inceleme ve neticesi: : Hukuki açıdan tereddüde düşülen veya anlaşılamayan hususun ne olduğunun belirtilmiş olduğu ve konuya ilişkin Başkanlık görüşünün bildirildiği gözlenmiştir.

III.Konuyla ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuat hükümleri ile yargı kararları:

2644 sayılı Kanunun 26/1. maddesi ??resmi senetler tapu sicil muhafızları veya memurları tarafından tanzim edilir.?, 26/3.maddesi ??resmi senedi, taraflar ile hazırlayan memur ve tapu sicil muhafızı imzalar?? hükmünü, Tapu Sicil Tüzüğünün 16/2. maddesi ise ?Tarafların imzası alındıktan sonra resmi senedi, müdür ve düzenleyen memur da imza ederler?? hükmünü içermektedir .

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706. maddesi ?Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.? kuralını koymuştur.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 54. maddesi ?Sınavlarda başarılı olanlardan Devlet memurluğuna girmek isteyenler başarı listesindeki sıraya ve 47. maddeye göre ilan edilen kadro sayısı kadar, kurumlarınca memur adayı olarak atanırlar.

Aday olarak atanmış Devlet memurunun adaylık süresi bir yıldan az, iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz.?

?Adayların yetiştirilmesi? başlığını taşıyan 55. madde ?Aday olarak atanan memurların önce bütün memurların ortak vasıfları ile ilgili temel eğitime, bilahara sınıfları ile ilgili hazırlayıcı eğitime ve staja tabi tutulmaları ve Devlet memuru olarak atanabilmeleri için başarılı olmaları şarttır.

Temel eğitim ile hazırlayıcı eğitim aynı kurumda yapılır.

Eğitim süreleri, programları, değerlendirme esasları ve hangi kurumların sorumluluğunda yapılacağı ve diğer hususlar Başbakanlıkça hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir?.

?Adaylık devresi içinde göreve son verme? başlığını taşıyan 56. madde ?Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin sicil amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir.

İlişikleri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir?.

?Adaylık süresi sonunda başarısızlık? başlığını taşıyan 57. madde ?Adaylardan en geç iki yıl içinde Devlet memuru olabilmeleri için olumlu sicil alamayanların sicil amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir. İlişikleri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.

Adaylık devresi içinde veya sonunda, 56'ncı ve bu madde hükümlerine göre ilişikleri kesilenler (sağlık nedenleri hariç) 3 yıl süre ile Devlet memurluğuna alınmazlar. ?

?Asli memurluğa atanma? başlıklı 58. madde ?Adaylık devresi içinde eğitimde başarılı olan ve olumlu sicil alan adaylar sicil amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile onay tarihinden geçerli olmak üzere asli memurluğa atanırlar.

Asli memurluğa geçme tarihi adaylık süresinin sonunu geçemez.?

Hükümlerini içermektedir.

Aday Memurların Yetiştirilmelerine Dair Genel Yönetmeliğin 3/a maddesinde aday memur, ilk defa Devlet memurluğuna atanacaklar için uygulanacak merkezi sınavı kazanarak temel, hazırlayıcı eğitim ve staja tabi tutulmak üzere herhangi bir kurum ve kuruluşa atananları, 3/b maddesinde ise asli memur: adaylık süresi içinde temel, hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarılı olan ve bu süre içinde olumlu sicil alarak adaylığı kaldırılan kişileri; şeklinde tanımlamıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesinde de ?Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.? hükmü yer almıştır.

IV. Değerlendirme

Yukarıdaki hukuk kurallarının birlikte değerlendirilmesinden görüleceği üzere Devlet memurluğunun aday ve asil olmak üzere iki aşamaya ayrılması gerektiği ve adaylık döneminin de bir kamu görevlisinin iş yapma kabiliyetine sahip olup olmadığının, hal ve hareketlerinin memuriyetle bağdaşıp bağdaşmadığının tespit edileceği bir dönem olduğu açıktır.

Aday memurun hizmetle ilgili konularda yetişmesi, kendini geliştirmesi ve bu aşamaları gerçekleştirirken de başarısının ölçülebilmesi için her türlü işlemin hazırlanmasında deneyim kazandırılması, gerçekleştirdiği bütün işlere katılmasının sağlanması ve bu suretle adaylık süresi sonunda hakkında Müdürlük görüşünün oluşması esastır.

V.Sonuç

Açıklanan nedenlerle; Medeni Kanunun 706, 1007, Tapu Kanununun 26, Tapu Sicil Tüzüğünün 16, 657 sayılı Yasanın 54-58 ve Aday Memurların Yetiştirilmelerine Dair Genel Yönetmelik hükümleri uyarınca henüz asli memurluğa ataması yapılmayan aday memurların her türlü işlemin hazırlanmasında yetiştirilmek amacıyla görev alması, işlemi hazırladıktan sonra (hazırlayan sıfatıyla) imzalaması ve tapu sicil müdürü tarafından da imzalanmak suretiyle işlemin tekemmül ettirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

Bilgilerini rica ederim.

Ali Ramazan ACAR
I.Hukuk Müşaviri

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber