Özürlü Memurların Emekliliği

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 08 Temmuz 2003 16:44, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Ziyaretçimiz Beyza Aytekin tarafından, özürlülerin emekliliğine ilişkin olarak sitemize gönderilen yazıyı ve konuya ilişkin mahkeme kararlarını yayımlıyoruz: "5434 sayılı Kanunun 39'uncu maddesinin (j) bendinde; Sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine emekliye ayrılabileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre özürlülerin emekli olabilmesi için gerekli olan hizmet süresi 15 yıldır. Özürlü memurlarda diğer memurlarda olduğu gibi ayrıca bir yaş şartı yoktur. Diğer taraftan, memuriyete normal statüde giren ancak daha sonra özürlü olduğunu belgelendiren kişilerin de 15 yıl hizmet yapması halinde emekli olup olamayacağı sorunu henüz tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. 5434 sayılı Kanunun Ek Geçici 22'nci maddesi gereğince, Ankara 3. İdare Mahkemesi bu konuda özürlülerin lehine karar verirken, Danıştay temyizen incelemede bu kararı bozmuştur. Bu konuya ilişkin düzenleme Ankara 3. İdare Mahkemesinin vereceği karara göre belirlenecektir. Özürlü Memurların Emekliliği

Ziyaretçimiz Beyza Aytekin tarafından, özürlülerin emekliliğine ilişkin olarak sitemize gönderilen yazıyı ve konuya ilişkin mahkeme kararlarını yayımlıyoruz: "5434 sayılı Kanunun 39'uncu maddesinin (j) bendinde; Sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine emekliye ayrılabileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre özürlülerin emekli olabilmesi için gerekli olan hizmet süresi 15 yıldır. Özürlü memurlarda diğer memurlarda olduğu gibi ayrıca bir yaş şartı yoktur. Diğer taraftan, memuriyete normal statüde giren ancak daha sonra özürlü olduğunu belgelendiren kişilerin de 15 yıl hizmet yapması halinde emekli olup olamayacağı sorunu henüz tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. 5434 sayılı Kanunun Ek Geçici 22'nci maddesi gereğince, Ankara 3. İdare Mahkemesi bu konuda özürlülerin lehine karar verirken, Danıştay temyizen incelemede bu kararı bozmuştur. Bu konuya ilişkin düzenleme Ankara 3. İdare Mahkemesinin vereceği karara göre belirlenecektir.

5434 sayılı Kanunun Ek Geçici 22'nci maddesinde; "Sakat olup sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesine göre tescili yapılmaksızın T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere giren ve bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle çalışma güçlerini en az % 40 oranında yitirdiği sağlık kurulu raporu ile belgelenen ve 15 yıl ve daha fazla fiili hizmeti olanlar da 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 39 uncu maddesine, 13/11/1981 tarih ve 2559 sayılı Kanunla eklenen (j) fıkrası hükmünden yararlanırlar." hükmüne yer verilmiştir.

Bu maddedeki şartları şu şekilde formüle edebiliriz.
Memurun;
1- Bu hükümden faydalanabilmesi için sakat olması,
2- Sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesine göre tescili yapılmaksızın T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere girmesi, yani işe girmeden önce sakat olduğunu belgelemesi,
3- Bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle çalışma güçlerini en az % 40 oranında yitirdiği sağlık kurulu raporu ile belgelemesi,
4- 15 yıl ve daha fazla fiili hizmeti olması,
gerekmektedir.

Bu madde dikkatli bir şekilde incelendiği takdirde sakat olup da sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın Emekli Sandığına tabi görevlere girenlere ilişkin bir düzenleme getirmiştir. Kaldı ki sakatların sınavlarının ayrı olması ve kurumların belirli oranlarda(%3 oranında) sakat çalıştırma zorunluluğu sakatlara tanınmış bir ayrıcalıktır. Bu nedenle sakat olmayan personelle aynı sınava girerek başarılı olanların emeklilikle ilgili haktan faydalandırılmamaları adaletsiz bir uygulama olacaktır. Ayrıca, bu maddenin yürürlüğe girmesinden sonra memuriyete girenler için uygulanamayacağı hususunu madde metninden çıkarmak mümkün değildir. Madde metninde belirli bir tarihle sınırlandırma da söz konusu değildir. Şunu da belirtmek gerekir ki sakat olarak girmeyip de memuriyette sakatlananlar için herhangi bir hak getirmemektedir. Bu hususun bir eksiklik olduğunu düşünüyoruz ve T.C. Emekli Sandığı Kanununda düzenlenmesi daha uygun olacaktır.


Aşağıda bu konu ile ilgili olarak verilmiş bulunan idare mahkemesi kararı ve bu kararı bozan Danıştay kararı bulunmaktadır. Şunu da belirtmek gerekir ki Danıştay 11. Dairesinin vermiş olduğu kararda Danıştay Tetkik Hakimi ve Danıştay Savcısı İdare Mahkemesinin kararının yerinde olduğu görüşünü savunmuşlardır. Ancak, bu kararların ikisi de kesin değildir. Şayet idare mahkemesi kararında direnirse (ısrar ederse) konu İdari Dava Daireleri Genel Kurulunda görüşülür ve nihai kararı orası verir ve karar kesinleşir.

Ankara 3. İdare Mahkemesi Kararı

Sakatlığı nedeniyle, 2559 ve 2889 sayılı Yasalardan yararlandırılarak emekliye ayrılması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin 19.11.1998 gün ve 6.3.311.052 sayılı davalı idare işleminin; İş ve İşçi Bulma Kurumunca işe girmeden önce sakatlık tespiti için gönderildiği Bolu Devlet Hastanesi Sağlık Kurulunca %40 sakat olduğunun belirtildiği, yasaları bilememesi sebebiyle sakatlık kontenjanından değil sınava katılıp memuriyete başladığı, aynı hastalıktan GATA tarafından askerliğe elverişli değildir raporu verildiği, sakatlığının Bolu Vergi Mahkemesi kararı ile de tecil edildiği, sakatlığının kalıcı olması nedeniyle bu Yasalardan yararlandırılması gerektiği öne sürülerek iptali için Ankara 3. İdare Mahkemesi nezdinde açılmış olan E:1999/367, K:1999/1295 Nolu davada, söz konusu mahkemenin kararı:

Türk Milleti Adına
Dava, davacının sakatlığı sebebiyle 2559 ve 2889 sayılı Yasalardan yararlandırılarak emekliye ayrılması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin 19.11.1998 gün ve 6.3.311.052 sayılı davalı idare işleminin, davanın özeti bölümünde yer alan nedenlerle iptali istemiyle açılmıştır.

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 39 uncu maddesine 2559 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile eklenmiş (j) fıkrasında, "sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve atananlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine" emekliye sevk edilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Uyuşmazlık konusu olayda davacının fiili hizmetinin 15 yılı aştığı konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. Dava ve tahsis dosyası içeriğine göre adı geçen ilk defa sakatlık tecili yapılmaksızın memuriyet görevine başlamıştır. Hal böyle olunca, yukarıda anılan yasanın açık hükmü karşısında davacının emekliye sevk edilebilme olanağı bulunmamaktadır.

Öte yandan, sakatlık tescili yapılmaksızın göreve girenlerden anılan 39/j maddesi hükmünden yararlandırılması amacıyla 2889 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Yasaya eklenen ek geçici 22 nci madde de ise; sakat olup sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 25.08.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesine göre tescil yapılmaksızın T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere giren ve bedensel ve zihinsel yeteneklerindeki eksiklik nedeniyle çalışma güçlerini en az %40 oranında yitirdiği sağlık kurulu raporu ile belgelenen ve 15 yıl ve daha fazla fiili hizmeti olanlar da 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 39 uncu maddesine 2559 sayılı Kanunla eklenen (j) fıkrası hükmünden yararlanırlar" hükmü yer almıştır.

Anılan maddenin geçici bir hüküm olduğu, 2889 sayılı Yasada yürürlük tarihinden sonra girenleri de kapsayacağı yolunda bir hüküm bulunmadığı davalı idare tarafından iddia olunmakta ise de, anılan Yasada belirli bir süreye yönelik olarak uygulanabileceği yolunda bir düzenlemenin yer almadığı, anılan maddenin bu haliyle 5434 sayılı Yasada halen mevcut olduğu, dolayısıyla davacı gibi anılan Yasanın yürürlük tarihinden sonra göreve girenleri de kapsayacağı sonucuna varılmıştır.

Davacının sakatlık tescili yapılmaksızın memuriyet görevine başladığı, hizmet cetveline göre borçlanılmış sigortalı hizmetleriyle birlikte fiili hizmet müddetinin 15 yılı aştığı ve dosya içeriğinde bulunan Bolu Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu Raporlarına, GATA sağlık kurulu raporuna ve Bolu Mahkemesinin davacı hakkındaki (sakatlık indirimi) kararında bahsolunan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporuna göre sakatlık derecesinin %40'ın üzerinde bulunduğu açık olduğundan adı geçenin 2889 sayılı Yasa hükümlerinden yararlandırılması zorunluk içermektedir.

Her ne kadar Ankara Numune Hastanesinin 21.06.1994 tarihli Sağlık Kurulu Raporunda adı geçenin arızasının malulen emekliliği gerektirecek ölçüde olmadığı belirtilerek bu görüşe Sandık Sağlık Kurulunca da itibar edilmiş ise de, davacının mevcut durumu ve eldeki Sağlık Kurulu raporlarına göre 2889 sayılı Yasa hükmünden yararlandırılması gerektiğine göre; adı geçenin başvuru tarihindeki sağlık şartlarını sakatlık derecesi açısından inceleyip ya da ilgili bilimsel kuruluşlar vasıtasıyla incelettirip neticesinde uyuşmazlık hakkında nihai kararın verilmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemde hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline...


Davalı idare tarafından, söz konusu mahkeme kararının incelenerek bozulması istemiyle Danıştay 11. Dairesinde açılmış bulunan E:2000/6618, K:2003/1678 nolu davada vermiş olduğu karar:

Türk Milleti Adına

5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 39/j maddesinde, sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine emekliye sevk edilebilecekleri hükme bağlanmış, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 53 üncü maddesi hükmü uyarınca 27.07.1983 günlü, 18117 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan, Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Hangi İşlerde Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmeliğin olay tarihinde yürürlükte bulunan 6 ncı maddesinde, kurum ve kuruluşların çalıştırmak zorunda oldukları sakat elaman sayısını ve bunları hangi kadrolarda çalıştıracaklarını Devlet Personel Başkanlığı ile İş ve İşçi Bulma Kurumuna bildireceği hususuna değinilmiş, 8. maddesinde bu kişilerin, İlk Defa Devlet Memurluğuna Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliğinde belirlenen esaslar dairesinde Devlet Personel Başkanlığınca gerçekleştirilecek sınav sonucunda atanacakları belirtilmiş, 6 ncı maddesinin son fıkrasında da, bu şekilde atananların takip ve kontrolü için bir ay içinde İş ve İşçi Bulma Kurumuna bildirileceği kuralına yer verilmiştir.

22.09.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2889 sayılı Yasayla ekli 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun ek geçici 22 nci maddesinde ise, sakat olup sakatlarla ilgili mevzuattan yararlanmaksızın ve 1475 sayılı İş Kanununun 25 nci maddesine göre tescili yapılmaksızın Emekli Sandığına tabi görevlere girenlerin de 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesi hükmünden yararlanabilecekleri hükme bağlanmıştır.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte incelenmesinden, sakatlıkları sebebiyle istihdam edilecek personelin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 53. maddesi ve bu madde hükmü uyarınca yürürlüğe konulan Yönetmelik hükümlerinde yer verilen usul ve yönteme göre göreve alınanların ancak 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesinden yararlanabildikleri, 2889 sayılı Yasayla getirilen düzenlemenin ise, geçici mahiyette olduğu ve ancak bu yasanın yürürlük tarihinden önce, ilgili mevzuatlarından yararlanmaksızın göreve başlatılanları kapsadığı, bunun geçici bir düzenleme olduğunun, 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesinde bir değişiklik yapılmamış olmasından da görüldüğü, nitekim 5434 sayılı Yasaya "Ek geçici madde" olarak eklenmiş olmasının da, maddenin belirtilen niteliğinin bir gereği olduğu anlaşılmaktadır.

Olayda ise, 2889 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden çok sonra 1985 yılında işe girdiği anlaşılan ve işe girdiğinde ilgili mevzuattan yararlanmadığı, başka bir anlatımla atamasının yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca yapılmadığı görülen davacının, 5434 sayılı Yasanın 39/j maddesinden yararlandırılmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, mevzuata aykırı bulunmayan dava konusu işleme karşı açılan davanın reddi gerekirken, işlemin iptali yolunda verilen idare mahkemesi kararında usul ve yasaya uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 3. İdare Mahkemesinin 15.12.1999 gün ve E:1999/367, K:1999/1295 sayılı kararın bozulmasına, 14.04.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber