3 bin kişilik sınav çetesinin hayatı karartılmalıdır

KPSS Eğitim Bilimleri sınavı iptal oldu. Skandal ortaya çıktıktan sonra başlayan savcılık soruşturması ise halen devam etmekte... Süreç ne kadar uzayacak olursa olursa olsun, menfaati için ketum hale gelen, bencillikten başka ilkeleri olmayan 3 bin kişilik sınav çetesinin- hukuki anlamda- hayatı karartılmalı ve bir daha böyle bir olayı kimse düşünememelidir. Değil öğretmenliği hiçbir kamu görevini haketmeyen 3 bin kişilik sınav çetesine ilişkin Milay Köktürk'ün yazısını okumak için başlığa tıklayınız.

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 27 Eylül 2010 00:17, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Milay Köktürk/ Haber10.com

ÖSYM'den sızan soruları paylaşan ve sayılarının üç bin iki yüz civarında olduğu söylenen kişilerden söz ediyorum. Gerçi bunlar çete kavramının anlattığı bilinçli kurulmuş, uzun süreli ve sınırları belli bir organizasyon değil. Sadece bir sınavın sorularını aralarında paylaşmışlar. Yani geçici bir menfaat çetesi.

Binlerce kişi soruları ele geçirmiş. Ama bir teki bile çıkıp durumu ifşa etmedi. Bir sendika durumu kamuoyuyla paylaşmasaydı, kimsenin haberi olmayacaktı.

Demek ki birbirini hiç tanımayan insanlar menfaat için son derece ketum olabiliyorlar. Birbirinin sırrını koruyabiliyorlar, birbirini koruyup kollayabiliyorlar. Ve menfaat için yüz binlerce kişinin hakkını gasp edebiliyorlar. Bu nedir? Menfaatin saltanatı ve tüm değerlerin ayaklar altına alınışı? Hak etme ve liyakat değil, kurnazlık, sahtekârlık ve hırsızlıkla ele geçirme.

***

İşin iki boyutu olduğunu düşünüyorum.

İlki, göz bebeğimiz, kokuşmuş kurumlar karşısında ?elimizde bir o kaldı? dediğimiz, sınavlarını büyük bir titizlikle yürüttüğümüz ÖSYM'nin paldır küldür çöküşü. Soruşturma ile ilgili bilgiler sızdıkça anlıyoruz ki, kuş uçurtulmayan duvarlar arkasında hakkaniyetli sınavlar hazırladığını düşündüğümüz ÖSYM'miz kevgir gibi olmuş.

Herkesin hayatının yönünü belirlemekte önemli bir payı olan bir kurumdaki skandal hepimizin trajedisidir. Gerçi zaman zaman ?her kurum kokuşmuşsa, nasıl oluyor da burası ayakta kalabiliyor? sorusu zihnimizi kurcalamadı değil. Duyduğumuz bazı bölük pörçük olaylar; mesela son üniversite sınavından önce dershanelerden birinde öğrencilere Hürmüz Boğazı'ndan Amerika'ya kadar olan boğazların ezberletildiği bilgisi, mesela İstanbul'daki dinci bir dershanenin, sınavdan birkaç gün önce öğrencilerini paldır küldür toplayıp mantık dersi anlatmaları gibi doğrulanmamış bilgiler bu kaygımızı destekliyordu. Yine aynı şekilde, yabancı dil sınavında (ÜDS yahut KPDS) öncesi sınavlarda trajik notlar alan birilerinin bir zaman sonra hayli yüksek notlar aldığına tanık olduğumuzda da bu kaygımız depreşmişti. Fakat işin bu kadar vahim boyutlara ulaştığını asla düşünmemiştik.

Demek ki yıllardan beri birileri zahmetsiz kazanç yollarını bulmuş ve diğer hak sahiplerini ezip geçmiş. Kim bilir kaç sınavda kaç bin kişi bu yolla diğerlerinin hakkını yok saydı! Şimdi onların hakkını kim geri verebilecek?

Ey ortak akıl, (halen kaldıysan) seni başkaldırıya davet ediyorum.

***

İşin ikinci boyutu, yaklaşık 3200 civarında olduğu söylenen ve aralarında takdir edilesi (!) bir dayanışma sergileyen ?öğretmen? adayları? Evet, onlar öğretmen olacaktı. Çocuklarımızı ?eğitecek?, onlara erdemli ve ilkeli olmayı anlatacak, onları kişilikli insanlar olarak yetiştirecekti.

Bütün gayretiyle çalışarak ?hak? etmektense hırsızlıkla sahip olmayı seçen, üstelik kör menfaat uğruna tanımadığı insanların ?sahtekârlık sırrı?na ortak olup onu ketum biçimde koruyacak derecede gözü dönmüş olan bu insanların eğiteceği memleket evlatlarının hal-i pür melalini varın siz düşünün.

Onlar değil öğretmenliği, hiçbir kamu görevini hak etmiyorlar. Bu insanların bencillikten başka hiçbir ilkeleri olamaz. Menfaati için memleketi satan insan tipi böyle bir şey herhalde!

Ey ortak akıl, (halen kaldıysan) seni bir kez daha başkaldırıya davet ediyorum.

***

Bu kopya olayının bütün boyutları tespit edilmeli, bu ahlaksız fiile katılanların öğretmen olmalarının önüne geçilmeli, deyim yerindeyse -hukuki anlamda- hayatları karartılmalıdır. Daha önceki sınavlara ilişkin sahtekârlık tespitlerinde, failler teşhir edilerek cezalandırılmalı, tüm hakları ellerinden alınmalıdır. Binlerce genç insan gecesini gündüzüne katarak çalışıp başarılı olmaya çabalarken, bu entel hırsızların hak gasplarının bedeli ödetilmelidir. Hangi sınav olursa olsun, hiçbir gerekçe binlerce kişinin hakkını gasp etmeyi meşrulaştıramaz. Tüm ahlaki ilkeleri kendinden sıyırıp atmış zihniyet dışındaki hiçbir zihniyet, bu sınavlardaki hırsızlığı onaylayamaz. Böyle bir ilkesiz ve ahlaksız zihniyetten ise her şey beklenir.

ÖSYM tablosu içine düştüğümüz ahlaki sefaletin resmidir. Aynı zamanda ?ortak iyi?ye olan ihtiyacımız da dile gelmiştir. Kim bilir, belki bu musibetten bir hayır doğar da kokuşan kurumlar yeniden yapılandırılır!

Buna sağcının solcunun dincinin laikin; herkesin aynı derecede ihtiyacı var. Herkesin güvendiği kurumlar çürüyüp olup giderse, bireyler haklarını nasıl alacaklar? ?Bir arada? nasıl yaşanacak?

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber