Dinçer'in Mevzuat projesi neden rafa kalktı?

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 28 Mart 2013 00:01, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Milli Eğitim Eski Bakanı Ömer DİNÇER göreve geldiği ilk dönemlerde bir projeye imza atarak MEB'de uygulama olasılığı bulunmayan ya da değiştirilmesi gereken mevzuatlarla ilgili görüşler sorumuştu.

Biz de bu projeyi;

MEB'in Geleceğinde Söz Sahibi Olun başlığıyla duyurmuştuk.

Bir çok öneriye rağmen MEB, mevzuat gelişimi yönünden en kısır dönemini sayın Dinçer zamanında yaşamıştır.

Görevinin büyük bir kısmını ve enerjisini Okullar Hayat Olsun ve kendisine dahi danışılmadan yürürlüğe giren 4+4+4 sistemine harcamıştır. Her iki konuda da başarılara imza atıldığını söylemek pek mümkün değildir.

Sayın AVCI MEB'deki mevzuat düzenlemelerine el atarsa gerçek anlamda bir icraat gerçekleştirmiş olur.

Eğer bu el atma Yönetici Atama Yönetmeliği formatında olursa mevcut halde kalmak tercih edilecektir. Yöneticiye 8 yıl kımıldama diye yönetmelik çıkaranlar eminiz ki öğretmene, doğu batı demeden 30 yıl kımıldama diyebilir. Müdürlükte geçen süre puan olarak sayılmazken alt kademelerin sayıldığı bir yönetmeliği örnek alanlar öğretmen yer değiştirmesinde de öğretmenlik dışındaki süreyi esas alabilirler.

Peki mevzuat neden önemli?

Özellikle son yıllarda mevzuat MEB'deki en önemli sorundur. Eskiden bir başucu kitabına sahip bir yönetici yıllarca kurumu yönetebilirken son yıllarda değişen mevzuatların da sürekli değiştirilmesi nedeniyle değişim takip edilememektedir.

Bu durum mevzuatın etkilendiği kesimin geleceği planlamasını engellemektedir.

Örneğin;

1- 4+4+4 sistemi önceden planlansa ve gerekli mevzuat düzenlemesi yapılmış olsa idi bugün yaşanan sorun ve karmaşalar olmayacaktı

2- Şubat ayında özür grubundan yer değiştiren öğretmen eşinden çocuğundan ayrı kaldığı dönemde dokuz doğurmayacaktı.

3- Gelecekte ne olacağını bilmeyen yönetici okulla ve geleceğiyle ilgili planlamasını daha iyi yapabilecekti.

Tabii ki istikrar da önemli. Yani akşamdan sabaha değişen yada yargıdan dönen değil hukuk devleti ilkesine uygun olarak tüm paydaşları ortak müşterekte buluşturan düzenlemeler yapılması gerekir. Böylece uygulamada da istikrar yakalanmış olur. Bir öğretmen ne zaman yer değiştireceğini, bir müdür görev süresinin ne kadar olduğunu, bir veli çocuğunu nasıl ve nereye kaydedeceğini, bir öğrenci sınıfı hangi şartlarda geçebileceğini bilir ve baştan konulmuş kurallarla sınırlandırılmış olur.

Bir öğretmen düşünün ki atanırken bir yıl içinde eş durumundan yer değiştirebilirim derken bir yıl dolduğunda Şubat-Ağustos tartışmasıyla karşı karşıya kalıyor.

Bir yönetici düşünün ki iki yılını doldurduğunda boş olan bir okula yer değiştirebileceğini düşünürken bir anda köy yada beldelere gidebilme ile karşı karşıya kalıyor.

Bir şube müdürü düşünün ki ben bu ilden emekli olurum diye düşünürken birkaç il dolaşmadan emeklilik yok düzenlemesiyle karşılaşabiliyor.

Bir öğrenci düşünün ki iki yıl üst üste 12.sınıflara hastalık raporu verilirken kendisine sıra geldiğinde rapor isteniyor…

İşte MEB'deki temel sorun bu. Bu sorunları aşmanın yolları açık ve nettir. Fakat görülmektedir ki MEB yerinde saymaya devam etmektedir. Yayımlanalı daha bir ay bile olmayan yönetici atama yönetmeliği ile ilgili olarak sayın bakan çıkıp düzenleme yapıyoruz, komisyon kurduk diyor ve komisyondan hiçbir ses çıkmıyor. Sınavı kazanıp atama bekleyen on binlerce yönetici diken üstünde bekliyor. Ne olacak sorusuna cevap arıyor? Sorunun muhatapları kafalarını kuma gömmüşler, kerpetenle bile olsa ağızlarından laf alınamıyor.

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber