230 kişi hakkındaki KPSS iddianamesi kabul edildi

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 Temmuz 2010'da yapılan KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 230 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 25 Aralık 2015 16:23, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
230 kişi hakkındaki KPSS iddianamesi kabul edildi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10 Temmuz 2010'da yapılan KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 230 kişi hakkında hazırladığı iddianame Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Mahkeme, "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ile zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından hazırlanan iddianame üzerindeki incelemesini tamamladı. Mahkeme, inceleme sonucunda iddianamenin kabulünü kararlaştırdı.

Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı Yücel Erkman'ın hazırladığı iddianamede, ÖSYM Başkanlığı ve Maliye Bakanlığı "mağdur kurumlar" olarak yer alırken, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk'un da arasında bulunduğu 272 kişi şikayetçi olarak gösterildi.

Sanıklar arasında eski ÖSYM Başkanları Prof. Dr. Ünal Yarımağan ve Prof. Dr. Ali Demir ile eski Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan da bulunuyor.

Yarımağan'a "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, göreve ilişkin sırrın açıklanması, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçlamaları yöneltilerek 27 yıla kadar hapsi isteniyor.

Demir'in ise "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçunu işlediği öne sürülüyor ve 4 yıla kadar hapsi talep ediliyor.

- Terör örgütü yönetmek ve kurmakla suçlananlar

İddianamede, sınav sorularının sanıklara dağıtıldığı kaydedilen Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneğinin Genel Sekreteri Mehmet Hanefi Sözen, eski Rektör Şerif Ali Tekalan ile Cemil Koca, Yusuf Rodoplu, Bülent Sırtaş, Yusuf Hayri Yıldızhan, Ayhan Kelebek, Ümüt Çakıcı, Süleyman Savat, Abidin Pişgin, Kadir Tufan, Ramazan Şahin, Muharrem Öztürk, Nebil Ekiz ve Ramazan Gözel'e "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ile zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlamaları isnat ediliyor ve 36'şar yıla kadar hapisleri talep ediliyor.

Diğer sanıklara da "terör örgütüne üye olmak, kamu kurumunun zararına zincirleme dolandırıcılık, zincirleme resmi belgede sahtecilik, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, suç delillerini yok etmek, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" gibi çeşitli suçlamalar yöneltiliyor.

İddianamede, sanıklardan Koca'nın "Paralel yapı içerisinde faaliyet gösteren ve Ankara'da yapılanmaya ait okullardan sorumlu emekli öğretmen", Başkent Eğitim Yayın ve Ticaret A.Ş. Anadolu Kurul Eğitim A.Ş. ve Atlantik Eğitim Yayın A.Ş. firmaların ortağı ve açık kaynak araştırmalarına göre Samanyolu Kolejleri Genel Müdürü olduğu belirtiliyor.

Rodoplu'nun "2010 yılı Türkiye eğitimden sorumlu imam" ve açık kaynak araştırmalarına göre "FETÖ/PDY kuruluşlarından olduğu değerlendirilen" Körfez Dershaneleri sahibi, Çakıcı'nın Yeni Renk Dershaneleri ve Eksen Bilimsel Eğitim AŞ'nin ortaklarından olduğu bilgilerine ulaşıldığı aktarılan iddianamede, Savat'ın "Ankara bölge mali sorumlusu" ve Turgut Özal Üniversitesi mütevelli heyeti üyesi olduğu kaydediliyor.

İddianamede, Prof. Dr. Tekalan'a yönelik ise şunlar kaydediliyor:

"Şerif Ali Tekalan isimli şahsın, 2014/37666 sayılı soruşturma kapsamında alınan ifadelerde örgütün üst kurul üyesi ve örgütün kara kutusu olduğu bir dönemde YÖK üyeliği yaptığı, üniversiteler imamı olduğu, asker ve siyasetçilerle görüşme ve koordinasyonu sağladığı, cemaatin üst düzey kişilerle görüşmesini organize ettiği, adının FETÖ/PDY'de yönetici olarak geçtiği, siyaset, parti teşkilatları, yargı, Emniyet, askeriye ve HSYK içerisinde yapılanmayı yönlendiren CIA ve MOSSAD ile güçlü bağlantıları olduğuna dair beyanların olduğu, ayrıca 2014/25405 sayılı soruşturma kapsamında alınan ifadede 'Paralel Devlet Yapılanmasına katkıda bulunduğu ve çalışmalarına katıldığı' yönünde beyanlar olduğu, şahsın yapılan açık kaynak araştırmalarında FETÖ/PDY kuruluşlarından olduğu değerlendirilen Fatih Üniversitesi Rektörü olduğu anlaşılmıştır."

Öztürk'ün, "işadamı olduğu ve Gümüşhane esnaf imamı olarak görev yaptığı" yönünde beyanlar bulunduğu ifade edilen iddianamede, Fatih Üniversitesinin kurucu vakfı olan Türkiye Sağlık ve Tedavi Vakfının mütevelli üyesi Bülent Sırtaş'ın şüphelilerden Koca, Sözen, Savat ve Öztürk ile irtibatı bulunduğu belirtildi. Öztürk'ün, Turgut Özal Üniversitesinin mütevelli heyeti üyesi ve Feza Özel Eğitim Şirketi, Anadolu Kurul Eğitim A.Ş, Başkent Eğitim Yayın A.Ş'nin eski şirket ortaklarından olduğu kaydedilen iddianamede, Öztürk'ün "soruları temin ettiğine" dair ihbar olduğu belirtiliyor.

İddianamede, Yıldızhan, Kelebek, Pişgin, Tufan, Şahin, Ekiz ve Gözel'in FETÖ/PDY içerisinde yönetici olarak adı geçen diğer sanıklarla irtibatları bulunduğu, Ekiz ve Gözel'in "açık kaynak araştırmalarında FETÖ/PDY ile ilişkili olduğu değerlendirilen" dershanelerde çalıştıklarına dikkat çekildi.

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kabulüne karar verdiği 10 Temmuz 2010'da yapılan KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 230 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, profilleri, iş yerleri, mali ve sosyal irtibatları incelendiğinde sanıkların, kamuoyunda sıkça gündeme getirilen, son dönemde haklarında adli ve idari birimlerce soruşturmalar yürütülen FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması (PDY) içinde yer aldıkları ileri sürüldü.

İddianamede, soruşturmanın 10 Temmuz 2010 tarihli KPSS Eğitim Bilimleri, Genel Kültür ve Genel Yetenek alanlarında gerçekleştirilen 3 sınav öncesinde soruların Fetullah Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Ankara Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneğinde görevli ofis elemanı Berat Koşucu tarafından Yalvaç'ta kuyumculuk yapan Süleyman Mustafa İnanıcı aracılığıyla, yine o dönem Yalvaç'ta ikamet eden sanık Baki Saçı'ya e-maille gönderildiğine dair deliller üzerine başlatıldığı anımsatıldı.

Buradan hareketle sınavlarda usulsüzlük yapıldığı ve soruların sınav öncesinde aralarında irtibat bulunan bazı kişiler tarafından elde edildiği ve paylaşıldığının anlaşıldığı aktarılan iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Devam eden soruşturmada olayın sadece yerel ölçüde kalmadığı, soruların bu şahıslar haricinde sınava giren birçok adaya da örgütlü şekilde ulaştırıldığı, şüpheli konumunda bulunan kişilerin birlikte hareket ettikleri, bu birlik ve beraberliğin tesadüflerden ibaret olmadığı ve birçok ortak noktalarının olduğu, dosya kapsamında bulunan şüpheli ve müşteki ifadeleri, dijital veri incelemeleri, bilirkişi raporları ve dosya kapsamındaki diğer delillerle tespit edilmiştir. Elde edilen tüm delillerin değerlendirilmesinde eylemlerin hiyerarşik ve örgütlü biçimde gerçekleştiği anlaşılmıştır."

Sanıklar arasında "cemaat bağı" olduğu, soruların sınavdan günler önce genellikle bu bağa uygun dağıtıldığına işaret edilen iddianamede, profilleri, iş yerleri, aralarındaki mali ve sosyal irtibatları incelendiğinde, soruşturma konusu eylemleri gerçekleştiren örgüte mensup sanıkların, kamuoyunda sıkça gündeme getirilen, son dönemde haklarında adli ve idari birimlerce soruşturmalar yürütülen FETÖ/PDY içinde yer aldıkları öne sürüldü.

Örgütün, 2010 KPSS'den önce soruları elde ederek cemaate mensup veya yakın birçok kişinin kamu kurumlarına haksız, hukuka aykırı şekilde yerleştirilmesini sağladığına dair kuvvetli suç şüphesi oluşturan deliller elde edildiği bildirilen iddianamede, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, hakimlik, komiser yardımcılığı, Polis Akademisi ve 2012 KPSS gibi sınavlarda da soruların önceden teminine yönelik soruşturmaların sürdürüldüğü anımsatıldı.

- Gülen'in sözleri nakledildi

Fetullah Gülen'in yurt dışında bulunması sebebiyle, örgüt mensuplarına medya araçları üzerinden, örgütün hedef ve amaçlarının gerçekleştirilmesine yönelik stratejilerin uygulanması adına talimatlar verildiği ifade edilen iddianamede, Gülen'in, geçmişte, kendisine tabi elemanlara verdiği talimatlara ilişkin bazı kayıtlar aktarıldı.

Gülen'in, devlete sızmayı esas alan ve geçmişte televizyon kanalında yayınlanan konuşmasının dökümünün de nakledildiği iddianamede, "Fetullah Gülen'in, mensuplarına yönelik geçmiş yıllardaki konuşma kayıtlarında, devletin yasama, yürütme ve yargı erklerinin ele geçirilmesine ilişkin talimatlar verildiği, örgütün gerçek amacına ulaşmak maksadıyla ve örgüte bağlı kadroları kamu kurumlarına yerleştirmek suretiyle devleti ele geçirmeyi hedeflediği görülmektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.

İddianamede, örgüte ilişkin, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu uyarınca yapılan değerlendirmeye yer verildi ve buna ilişkin başlık altında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun ana örgüt soruşturma dosyasından alınan "Fetullahçı Terör Örgütü Hakkında Özet Bilgi" konulu yazısı özetlendi.

- "Kanunlarda tanımlanan silahlı terör örgütü özelliklerini taşıyor"

Buna göre, örgütün, kamuoyunda "Paralel Yapı" ismiyle tanındığı ancak devlet düzenine alternatif diğer örgütlenmelere yönelik de aynı ifadenin kullanıldığı, bu sebeple davalarda "Fetullahçı terör örgütlenmesi" isminin tercih edildiği, bu isimle yapıya yönelik kamu davaları açıldığı belirtildi.

Gülen ve çevresindekilerin, dini ilke ve kuralları istismar ederek, dini cemaat olmadığını duyuran örgüte dönüştüğü aktarılan özet bilgide, örgütün, Türkiye'yi cumhuriyet olmaktan çıkarıp, cemaat devletine dönüştürmek ve hizmet hareketi olarak, ülkeyi siyasi partisiz yönetmek, egemenliği seçime girmeden kamu kurumlarındaki kadrolarıyla kullanmak, ülke ekonomisini ve zenginliklerini kontrol edip her şeye hükmetmek istediği öne sürüldü.

Özet bilgide, örgütün kendinden olmayan veya boyun eğmeyen toplum kesimlerini devlete yerleştirdiği silahlı kadrolarını da kullanarak sindirmek, yıldırmak, korkutmak ve bu yöntemle devleti ele geçirip egemenliği fiilen bir zümre olan cemaatin/örgütün kullanmasını temin etmeyi amaçladığı ve örgütün, Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan "silahlı terör örgütü" özelliklerini taşıdığı bildirildi.

Bir örgütün silahlı terör örgütü olup olmadığını inceleyip görüş bildirmeye tek yetkili mercinin Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı olduğu, buradan sorulan görüşte yapılanmanın terör örgütü olduğunun ayrıntılarıyla açıklandığı aktarılan özet bilgide, bu örgütün niteliğinin Milli Güvenlik Kurulunda tartışıldığı ve devletin iç ve dış güvenliğine tehdit oluşturan, mücadele edilmesi gereken illegal terör örgütü olduğunun basın-yayın aracılığıyla duyurulduğu anımsatıldı.

- "Rüyada sınav sorularının görülmesi"

Özet bilgide, FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğu konusunda yeterli ve kuvvetli deliller elde edildiği, örgüt yöneticileri ve suçlara karışanlara yönelik soruşturmalar yürütüldüğü ve bazı davalar açıldığı vurgulandı.

Ayrıca, Gülen'in, "Fasıldan Fasıla 4" isimli kitapta rüyada sınav sorularının ayrıntılarıyla görülmesi olayının anlatıldığına işaret edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen 9 Mart 2015 tarihli rapora göre, FETÖ/PDY'nin Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. ve 7. maddelerinde ifade edilen, Anayasa'da belirtilen, cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde olduğu, temel hedefinin Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını ele geçirmek, devletin kılcal damarlarına sızma olduğu, kamu, ÖSYS vb. sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesinin sağlandığı, mevcut sistemi yıkmak yerine devletin tüm kurumlarının ele geçirilmesinin hedeflendiği, memur maaş ve ödüllendirmelerinden yüzde 5-10 himmet adı altında paralar toplandığı belirtilmiştir."

MASAK tarafından 2 Ekim 2014'te hazırlanan rapora da değinilen iddianamede şunlar bildirildi:

"Raporda, 'Fethullah Gülen Okulu', 'Gülenist Kuruluş', 'Gülen Hareketi Okulu' olarak tanımlanan ve yurt dışında faaliyet gösteren 20 yabancı kuruluş ortaya çıkarılmıştır. Bu 20 yabancı kuruluşun Türkiye temsilcilikleri aracı kılınarak, özellikle 2011, 2012, 2013 arasında bazı şirketler ve özel şahıslar tarafından bağış, eğitim ve diğer adlar altında düzenli para aktarıldığı tespit edilmiştir. İş bu dosya kapsamında soruşturulan bin 435 şüphelinin sınav öncesi çalışmış olduğu 121 özel şirket tarafından da MASAK raporunda belirtilen 20 yabancı kuruluşa para aktarıldığı anlaşılmıştır.

Ayrıca, yine soruşturma dosyamız kapsamında bulunan Erdoğan Özel, Bayram Baktemur ve Ramazan Özbakır isimli şahısların da aynı 20 yabancı şirkete şüpheli para transferleri gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır. Dolayısıyla bu grubun yurt dışı bağlantılarının da bulunduğu görülmüştür."

Barış Kılıç, Zafer Fatih Beyaz

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber