Kurtulmuş: Bakanlar, 180 günlük eylem planını verdi

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş: Hükümetimizin 180 günlük eylem planı ile ilgili, bakanlıkların planlarınının genel çerçevesi ifade etmiştir. Bakanlar, 180 günlük eylem planını verdiler, hükümetin toplam bir eylem planı ortaya çıkacaktır. Bu 180 günlük planın önemli olduğunu, hayati olduğunuz biliyoruz.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 03 Temmuz 2017 15:44, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin, "Türk toplumu garanti altına alınmadan, Türkiye güvenlik ve garantiler konusunda geri adım atmayacaktır, bu konudaki pozisyonunu değiştirmeyecektir. Haritalar ve toprak meselesi ise Türkiye'nin bu garantiler ve güvenlik konusundaki yaklaşımları çerçevesinde ele alınabilir. Burada Türkiye'nin bu tavrı, tarzı devam edecektir." dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Son günlerde terör saldırılarında şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyen Kurtulmuş, AK Parti Lice Başkan Yardımcısı Orhan Mercan, Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Ahi ile Hakkari ve Van'da bir asker ve bir korucunun, Uludere'de de yol çalışmaları yapan 2 işçinin de şehit terör örgütü PKK tarafından şehit edildiğini hatırlattı.

Kurtulmuş, "Bu saldırıların farklı mahiyetteki insanlara karşı yapılmış olması bir kere daha gösteriyor ki terör örgütünün amacı bütünüyle Türkiye'deki siyasi ortamı, barış ve huzur ortamını ortadan kaldırmak, bu anlamda Türkiye'nin istiklal ve istikbalini tehdit altına almaktır. Ayrıca yol çalışmaları sırasında şehit edilen insanlara, işçilere karşı tavır da çok net bir şekilde gösteriyor ki terör örgütü, zaten daha evvelki saldırılarda da anlaşıldı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun imarında, orada yol, baraj, okul yapılmasına, herhangi bir şekilde oranın kalkınmasına vesile olacak bir yatırımın yapılmasına, yani bölge insanının insanlık onuruyla yaşayabilecekleri bir ortamın hazırlanmasına karşı olduklarını ortaya koymuşlardır. Dolayısıyla bu, bölge insanının insanlık onuruna karşı yapılmış doğrudan doğruya bir saldırıdır." diye konuştu.

Bu saldırıların bir diğer yanına da dikkati çeken Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz şunu söylüyoruz, Türkiye'nin her yerinde herkes siyaseti meşru zeminlerde yapsın. Siyaset meşru zeminlerde yapıldığı, herkesin katıldığı, fikrini rahatça, özgürce söylediği ve sonuç itibarıyla halk kimi istiyorsa, kimi seçiyorsa onu seçtiği bir şekilde, demokratik bir yarış şeklinde olsun. Maalesef terör örgütleri başından itibaren, özellikle bölücü terör örgütü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da halkımızı baskı altına alarak terörle, baskıyla, şantajla oy almanın ve siyaseti şekillendirmenin peşinde olmuştur. İki ilçe başkan yardımcısı arkadaşımıza karşı yapılan bu hain saldırı da hiç kuşkusuz meşru siyasetin zeminini daraltmak, hatta yok etmek amacıyla yapılmış bir saldırıdır. Dolayısıyla biz son günlerde yaşadığımız bu saldırıların hepsini sadece belli şahıslara, belli nitelikteki kardeşlerimize yapılan bir saldırı olarak değil, bölgede insan onuruna, insanca yaşama şartlarına, Türkiye'nin istiklal ve istikbaline ve siyasetin zemininin yok edilmesine, meşru siyasete karşı yapılan açık bir saldırı olarak görüyoruz. Bütünüyle bu saldırıyı gerçekleştirenleri, arkasındaki güçleri, terör örgütlerine şu ya da bu şekilde destek verenleri açıkça lanetliyor, kınıyor ve onların da bu suçun ortağı olduğunun bir kere daha altını çizmek istiyorum. Terör örgütleri hangi güçle saldırırsa saldırsın, kime karşı saldırırsa saldırsın sonuçta bu ülkede kazanan asla terör örgütleri olmayacak, kazanan milletimiz olacak. Bunlar bize aldıkları dışarıdan ve bazı çevrelerden desteklerle 'Türkiye'ye, bu aziz millete diz çöktüreceğiz zannedebilirler.' Asla Türkiye diz çökmeyecek, Türkiye Cumhuriyeti diz çökmeyecek. Terör örgütleri, isimleri, amaçları ne olursa olsun, arkasındaki destekleri kim olursa olsun, terör örgütleri diz çökecek ve Türkiye'den Allah'ın izniyle tasfiye edileceklerdir."

- Kıbrıs müzakereleri

Bakanlar Kurulu toplantısında çeşitli konuların ele alındığını, bunlardan birinin devam eden Kıbrıs müzakereleri olduğunu bildiren Kurtulmuş, Türkiye'nin Kıbrıs müzakereleri konusundaki tavrını açık ve net olarak ortaya koyduğunu, adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözümüden yana olduklarını vurguladı. Bunun için masada Kıbrıs müzakerelerinin başlangıcından itibaren hep olumlu hareket edildiğini ama adil ve kalıcı olmayan, kapsamlı şekilde bütün Ada halkını içermeyen barışın kurulamayacağının teyit edildiğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları ifade etti:

"Son günlerde İsviçre'de 3,5 gün süren görüşmelerde belli bir noktaya gelindi. Müzakereler zaman zaman belli noktada tıkanıyor. Kilitlenen noktalar bulunuyor olmakla birlikte müzakereler olumlu bir şekilde cereyan ediyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin de katıldığı oturumlarda özellikle kitlenen noktaların aşılmasına dönük bazı olumlu yaklaşımlar da ortaya konuluyor. Ancak Türkiye olarak bir kez daha şunu ifade etmek isteriz; Bu konuda, güvenlik ve garantiler meselesinde, diğer meseleler çözülmeden, diğer meselelerde Türk toplumu garanti altına alınmadan, Türkiye, güvenlik ve garantiler konusunda geri adım atmayacaktır. Bu konudaki pozisyonunu da değiştirmeyecektir."

Haritalar ve toprak meselesinin de Türkiye'nin garantiler ve güvenlik konusundaki yaklaşımları çerçevesinde ele alınabileceğini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada Türkiye'nin bu tavrı, tarzı devam edecektir. Ayrıca zaman zaman Rum tarafının zamana oynayarak müzakereler sırasında yaymak istediği dolaşım özgürlükleri konusu, mal, hizmet, sermaye ve insan dolaşımı konusunda da Türkiye'nin olumlu bir yaklaşım içinde olduğunu, dolaşım özgürlüklerinin de mutlaka tesis edilmesi gerektiğini gündeme getirdiğini hatırlatmak isterim. Türkiye, masada olumlu bir şekilde yaklaşımını sürdürüyor. Samimi olarak adil, kalıcı, kapsamlı bir barışın gerçekleşmesi için niyetlerini, gayretlerini ortaya koyuyor. Ümit ederiz ki sonuç alınabilir. Bu görüşmeler nihayetinde ilanihaye devam edecek görüşmeler değildir. Sonuçta yapıcı bir şekilde her iki taraf da masaya gelmeli ve sonuç alınmalıdır."

- Bakanlıkların 180 günlük eylem planı

Bakanlıkların yıl sonuna kadarki planların genel çerçevesinin Bakanlar Kurulunda müzakere edildiğini de ifade eden Kurtulmuş, 180 günlük söz konusu planların Başbakan Yıldırım'a sunulduğunu belirtti. Kurtulmuş, "Verilen bu eylem planları olgunlaşacak ve sonuçta hükümetin toplam bir eylem planı ortaya çıkacaktır. Bildiğiniz gibi AK Parti Hükümetleri, vizyoner hükümetlerdir. Vizyoner olmanın temel şartlarından biri sadece bugünü ya da yakın geleceği planlamak değil, uzak geleceği de planlayabilecek bir planlama yeteneğine, niteliğine sahip olmaktır." diye konuştu.

Bir taraftan 2023 ve ötesindeki planları gözden geçirilirken, diğer taraftan da bunun halka birebir yansıyacağı eylem planlarının ortaya konulması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, "180 gün içinde tabiri caizse halkın, Bakanlıklarımızın takip edeceği bir eylem planının ve karnenin ortaya konulması bakımından da bu 180 günlük planın önemli, hayati olduğunu biliyoruz. Önümüzdeki günlerde netleştikten sonra bu plan paylaşılacak ve planın uygulanmasına devam edilecektir." dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, CHP'nin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki için başlattığı yürüyüşe ilişkin, "Biz, devlet olarak, Türkiye'nin iç işleri, güvenlikle ilgili birimleri olarak, başından itibaren yürüyüşte herhangi bir provokasyonun olmaması için gayret sarf ediyoruz. CHP'liler de bu gayreti sarf etsinler. Terör örgütlerinin yer bulmamasını sağlamak, CHP'nin boynunun borcudur. Bu kortejin içine FETÖ'nün kriptolarının sızmamasını sağlamak, CHP'nin vazifesidir." dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın G20 Zirvesi için gerçekleştireceği Almanya ziyareti ve bazı Alman siyasetçilerin açıklamalarına dair soru üzerine Kurtulmuş, Almanya ile referandum sırasında yaşanan gerilimlerin, esas itibarıyla bu ülkedeki siyasi takvim ve siyasi tansiyonla ilgili olduğunu söyledi.

Bazı Alman siyasetçilerin, kendi iç politikalarının aracı olarak Türkiye ve özellikle Erdoğan karşıtlığını kullandıklarına dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Dolayısıyla Almanya ile Türkiye arasında son dönemlerde yaşadığımız gerilimlerin hemen hiçbirisi Türkiye tarafından üretilmemiştir. Bu üretilen gerilimler, Almanya'daki bazı siyasetçiler tarafından üretilen gerilimlerdir. Dolayısıyla buna bizim yapacak bir şeyimiz yok. Kendi iç siyasetleri başka bir şey... İç siyasetleri uğruna Türkiye-Almanya ilişkilerini bir şekilde kötü duruma düşürmek de hiçbir akıllı siyasetçinin yapacağı iş değildir. Biz kendi programımızı yaparız, Sayın Cumhurbaşkanımız kendi programını yapar, G20 Zirvesi dolayısıyla gideceği Hamburg'da da görüşmelerini yapar, oradaki Türk vatandaşlarıyla da buluşur, Alman siyasetçilerle de en üst düzeyde görüşmelerini yapar.

Dolayısıyla biz kendi programımızla ilgiliyiz. Alman siyasetçiler ne söylerse söylesinler, bizim açımızdan, bizim programımızı etkileyecek hiçbir şey söylemiş olmazlar. Sadece kendi iç siyasetlerini ilgilendiren birtakım çıkışlar yapmış olabilirler, bunu da doğru bulmayız, doğru değildir.

Türkiye-Almanya ilişkileri, birkaç kişinin kendi kafasından söyleyeceği sözler çerçevesinde zehirlenecek ilişkiler değildir."

- "CHP, maalesef zamanlamada da bir yanlışlık içerisinde oldu"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, partisinin İstanbul Milletvekili Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki olarak başlattığı yürüyüşte provokasyonların olabileceği yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine Kurtulmuş, CHP'nin yürüyüşünün tam da 15 Temmuz öncesine geldiğini söyledi.

Kurtulmuş, "Diyelim ki tesadüf. Gönlümüz arzu ederdi ki CHP, bu yürüyüşünü Anadolu topraklarının, Türkiye topraklarının tarih boyunca gördüğü en büyük ihanet hareketi olan FETÖ'nün darbe teşebbüsüne karşı yapmış olsaydı. 15 Temmuz'a birkaç gün kaldı. Yine milyonlarca insanla beraber, hep beraber FETÖ'ye karşı, PKK'ya karşı, DEAŞ'a karşı, Türkiye'yi yok etmek isteyen terör örgütlerine karşı, darbelere karşı, demokrasi karşıtı güçlere karşı hep beraber yürüyebilseydi. Bu anlamda CHP, maalesef zamanlamada da bir yanlışlık içerisinde oldu. Tam da 15 Temmuz öncesinde böyle bir yürüyüşün gündeme getirilmesi manidardır." açıklamasında bulundu.

Yürüyüşte, İstanbul'a yaklaştıkça birtakım terör örgütlerinin provokasyonuna müsait zemin oluşturulmaması ve buna dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"CHP bayrağının altına girerek bazı radikal, marjinal unsurların orada, kendi siyasetlerini gerçekleştirmesine asla zemin hazırlamasınlar, müsaade etmesinler. Ayrıca, yine gönlümüz arzu eder ki CHP'nin bu yürüyüşü vesilesiyle, FETÖ'nün bir senedir üretmeye çalıştığı, gayret ettiği ama eline yüzüne bulaştırdığı birtakım darbe sever görüşler de zemin bulmasın, FETÖ'cü bazı görüşler de zemin bulmasın. Gönlümüz arzu ederdi ki bu yürüyüş, FETÖ'ye karşı olan bir yürüyüş olsaydı, demokrasi düşmanlarına karşı yürüyüş olsaydı, eli kanlı terör örgütlerine karşı yapılan bir yürüyüş olsaydı. Ne yazık ki zamanlaması itibarıyla birtakım terör örgütlerinin sahip çıkmasına müsait zemin oluşturması dolayısıyla da dikkatle izlenmesi gereken bir yürüyüştür. CHP'li yöneticilerin özellikle hassas davranmalarını istirham ediyoruz. Dikkatli bir şekilde davranmalarını istirham ediyoruz. Böyle bir şekilde uyanık olmalarını, buna dikkat etmelerini istirham ediyoruz. Bu zemini hazırlamasınlar.

15 Temmuz'dan sonra yurt dışına çıkmış, orada bölücü terör örgütünün birtakım derneklerinde kalkıp konuşma yapan sözde sanatçılar, bütün legal, illegal örgütleri bu yürüyüşe davet ediyor. Bu yürüyüşte, CHP'li kortejle birlikte olmaya davet ediyor. Bu, dahi CHP'nin tek başına uyanık olmasını gerektiren bir durumdur. Biz devlet olarak Türkiye'nin iç işleri, güvenlikle ilgili birimleri olarak başından itibaren yürüyüşte herhangi bir provokasyonun olmaması için gayret sarf ediyoruz. CHP'liler de bu gayreti sarf etsinler. Bizim hükümet olarak sorumluluğumuz, bu tür toplumsal eylemlerde herhangi bir taşkınlığın yapılmaması, herhangi bir provokasyona zemin hazırlanmaması ve bu yürüyüşü sürdürenlerin de güvenliklerinin temin edilmesidir ama fikri ve siyasi zemini hazırlama sorumluluğu CHP'dedir. Onu biz yapamayız."

Kurtulmuş, "Terör örgütlerinin yer bulmamasını sağlamak, CHP'nin boynunun borcudur. Bu kortejin içine FETÖ'nün kriptolarının sızmamasını sağlamak, CHP'nin vazifesidir. Aynı şekilde PKK'dan bilmem kime kadar türlü terör örgütlerinin artıklarının da bu yürüyüşü istismar etmesini önlemek, CHP'nin siyasi sorumluluğudur. Biz, güvenlik kısmında üzerimize düşen her şeyi yaparız ve gerçekten Türkiye'nin ana muhalefet partisi olarak da CHP'den bunu rica ederiz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye, güvenlik riski, tehdidi oluşturan her hareketi yakından izler"

Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, "Suriye sınırında yeni bir operasyon gündeminizde mi? Böyle bir planlama yapıldı mı?" sorusu üzerine, Suriye'nin içinde bulunduğu duruma işaret ederek, şunları kaydetti:

"Dünyanın neredeyse bütün orduları orada. Son 3-4 yıldır kullanılan bütün örgütler, bütün silahlı gruplar orada. Bu gruplardan önemli bir kısmı da maalesef son zamanlarda aldıkları siyasi ve askeri desteklerle, silah destekleriyle de Türkiye'ye karşı tehdit oluşturuyor. Belki burada bulunan birçok askeri varlık için Suriye, çok uzaktaki bir topraktır. Türkiye için ise burnunun dibidir. Türkiye, burnunun dibinde olan olaylara seyirci kalmaz, kalamaz, sınırımızın ötesinde cereyan eden ve güvenlik riski, tehdidi oluşturan her hareketi yakından izler, izlemek mecburiyetindir. Dolayısıyla sınırlarımızın öte tarafında ister Kobani'de ister Afrin'de ister Cizre'de ister başka tarafta Türkiye'ye karşı yönelmesi muhtemel hangi terör hadisesi varsa hangi terör grubunun hareketlenmesi varsa bunu yakinen takip ediyoruz.

Türkiye'ye karşı hasmane tutum içinde bulunanlara karşı da gerekli cevabı anında misliyle veririz. Bu, devlet olmanın gereğidir. Türkiye'nin bağımsızlığının, Türkiye'nin ulusal egemenliğinin, toprak bütünlüğünün sağlanmasının gereğidir. Dolayısıyla hiç kimse, Türkiye'ye karşı bir oldubitti içinde olacağını zannetmesin. Sınırının öte tarafından Türkiye'ye karşı gelebilecek düşmanca her tavır, karşısında Türkiye'nin cevabını bulur.

Aynen Fırat Kalkanı Operasyonu'nda olduğu gibi. Bundan sonra da Türkiye'ye karşı gelecek olacak tehditlere karşı Türkiye, gerekli cevabı verir."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin Katar'daki askeri üssünün sadece Katar'ın güvenliğiyle ilgili değil, bölgenin güvenliğiyle ilgili bir mesele olduğunu belirtti. Kurtulmuş, "Bölgesel güvenliğin bir parçası olarak Türkiye'nin Katar'da üssü vardır. Türkiye'nin oradaki askeri varlığı da devam edecektir. Dolayısıyla, Türkiye'nin askeri varlığını, Suudi Arabistan-Katar arasındaki siyasi krizle ilişkilendirmek, son derece yanlış sonuçlar doğurur." dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın, "15 Temmuz'da yeniden bir demokrasi nöbetinin başlatılacağına" yönelik açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, 15 Temmuz tarihinin yaklaşmasıyla içlerinin yeniden burkulduğunu, yüreklerinin sızladığını ve bütün yaşananların gözlerinin önüne gelerek hain darbe teşebbüsünü bir kere daha hatırladıklarını söyledi.

Hain darbe teşebbüsünün kenarında, kıyısında, köşesinde, arkasında olan herkesi lanetlediklerinin altını çizen Kurtulmuş, sadece lanetlemekle kalmadıklarını, darbe girişiminin içerisinde olan herkesten hesap sorduklarını, hesap sormaya da devam edeceklerini ifade etti.

Kurtulmuş, "15 Temmuz, Türkiye tarihinin iki taraflı önemi olan bir günüdür. Bir taraftan bu toprakların tarih boyunca gördüğü en büyük ihanet hareketinin yaşandığı gündür, gecedir. Aynı zamanda da bu toprakların son asırlarda belki yaşadığı en önemli kahramanlık destanının yaşandığı gecelerden birisidir." değerlendirmesinde bulundu.

İhaneti, kahramanlıkları ve kahramanları unutturmayacaklarına dikkati çeken Kurtulmuş, 15 Temmuz gecesi Türkiye'ye karşı yapılan şer odaklarının ittifakını unutmayacaklarını, bunu da sonuna kadar deşifre edeceklerini dile getirdi.

Dünyanın her tarafından Türkiye'ye 15 Temmuz gecesi sahip çıkan dostları da asla unutmayacaklarına işaret eden Kurtulmuş, "15 Temmuz, bizim bir taraftan kinimizin ve nefretimizin sürekli hatırlanarak darbecilere, Türkiye ve millet düşmanlarına karşı yek vücut olmamızı sağlayacak olan bir dönüm noktası, yıl dönümüdür. Aynı zamanda şehitlerimiz, gazilerimiz ve istiklal ruhu etrafından birleştiğimiz tek yürek olduğumuz bir gündür." vurgusu yaptı.

Kurtulmuş, 15 Temmuz'un, anma etkinliklerinin olduğu resmi bir gün haline getirildiğini, bunun gereğinin yapılarak 11-16 Temmuz haftasında Cumhurbaşkanlığının riyasetinde ve kontrolünde etkinlikler düzenleneceğini söyledi.

- "Demokrasi nöbeti tutacağız"

İllerde valiliklerin, belediyelerin, yurt dışında ise temsilciliklerin, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının 15 Temmuz'u hatırlatan konsept içerisinde etkinlikler düzenleyeceğini bildiren Kurtulmuş, meydanlarda demokrasi nöbetlerinin tekrarlanacağını dile getirdi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bedenlerini, güçlerini, tankların, tüfeklerin, helikopterlerin ve uçakların karşısında siper ederek vatanı koruyan şehitleri hatırlayacaklarını belirtti.

"Yeniden on binlerce, milyonlarca insan bütün ruhumuzla ve bedenlerimizle sokaklarda olacağız, demokrasi nöbetleri tutacağız." diyen Kurtulmuş, 15 Temmuz gecesini hatırlayarak, beraber olmanın kıvancının yaşanacağını dile getirdi.

İstanbul ve Ankara'da demokrasi anıtları açılacağını, TBMM'nin 15 Temmuz ile ilgili özel bir toplantı düzenleyeceğini aktaran Kurtulmuş, büyükelçiliklerde, yurt dışındaki temsilciliklerde de toplantılar, sergiler, film gösterileri yapılacağını belirtti.

Bazı ülkelerde kamu diplomasisi çerçevesinde faaliyetler olacağını anlatan Kurtulmuş, 15 Temmuz'un birinci yılında bütün yönleriyle hatırlanacağını ifade etti.

Tekrar millet olmanın gereğini hatırlatacak olan 15 Temmuz'un, millet olmanın hazzını ve onurunu da yeniden yaşatacağını söyleyen Kurtulmuş, demokrasi nöbetinin 15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gece saat 00.13'te başlayacağını bildirdi.

Kurtulmuş, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye'nin her yerinde demokrasi nöbetlerini sürdüreceklerini kaydetti.

- "Enflasyonla ilgisi yoktur"

Başbakan Binali Yıldırım'ın, "Kamu işçilerine yüzde 10'un üzerinde zam yapılacağını açıkladığını" anımsatan bir gazetecinin, "Bu rakamın yüzde 10'un üzerinde olması enflasyonun yüzde 10'un altına düşmeyeceği anlamına gelebilir mi?" sorusu üzerine Kurtulmuş, böyle bir yorum yapılamayacağını ifade etti.

Kamu işçilerine yönelik toplu iş sözleşmesinde zam oranının, bu yılın ilk 6 ayı için yüzde 7,5, ikinci 6 ayı için yüzde 5, gelecek yılın ilk 6 ayı için yüzde 3,5, ikinci 6 ayı için yüzde 3,5 olarak belirlendiğini hatırlatan Kurtulmuş, bu rakamların bir günde ortaya çıkmadığını, uzun müzakereler sonucu ilgili bütün tarafların mutabık kaldığı bir sonuç olduğunu bildirdi.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Enflasyon tek haneli rakamlara inecek. Bu rakamın bu şekilde açıklanmış olmasının enflasyonla hiçbir ilgisi yoktur. Enflasyonun yüzde 10'un üzerine çıkacağı için böyle açıklanmış değildir. Enflasyon inşallah hükümetin, bütün ilgili bakanlıkların gayretleriyle yeniden tek haneli rakamlara doğru inme eğilimi zaten gösteriyor. Bu bir iyileştirmedir. 200 bini aşkın kamu çalışanını, işçisini ilgilendiren ücretlerde bir iyileştirmedir. Yıllık olarak yapılmış, daha önceki sözler, ortaya konulan görüşmeler, müzakereler sonucu ortaya çıkmış bir şeydir. Enflasyonla ilgisi yoktur."

"İran Cumhurbaşkanı'ndan bir açıklama var. 'Bölgemizdeki bir ülkenin 22 baraj yapımını planlaması, Dicle ve Fırat Nehirleri üzerinde, çok yıkıcı etkileri olabilir. Bu eylemlerin yıkıcı etkilerine karşı kayıtsız kalamayız.' dedi. Buna yorumunuz nedir?" sorusuna karşılık Kurtulmuş, detayları gördükten sonra bir yanıt verilebileceğini dile getirdi.

Bir gazetecinin, Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun Türkiye ziyaretini hatırlatarak, "Bu ziyarette Rusya, Afrin'deki askerlerini çekeceği yönündeki bir bilgiyi Türkiye ile paylaştı mı?" sorusu üzerine ise Kurtulmuş, Türkiye'nin, Suriye'nin Türkiye tarafındaki bölgelerin hepsiyle ilgili süreci dikkatle takip ettiğini, bu yerlerden birisinin de Afrin olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Afrin'de terör örgütünün varlığı ve oradan Türkiye'ye gelecek olan her türlü tehdidin, Türkiye tarafından bir ulusal güvenlik tehdidi, tehlikesi olarak karşılandığını Rus karşıtlarımız biliyor. Rus tarafıyla da Amerikan tarafıyla da Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetleri konuşuluyor. Özellikle Afrin bölgesiyle ilgili orada Rusların bir varlığı söz konusu olduğu için bu hassasiyetlerimiz tekrar kendileriyle paylaşılmıştır. Ruslar da bizim hassasiyetimize saygı duyduklarını ifade eden olumlu görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Bu görüşmeler zaten Astana görüşmeleri çerçevesinde, orada tarafsızlık, çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili garantör üç devlet olarak Türkiye, Rusya Federasyonu ve İran olarak zaten görüşmelerimiz devam ediyor. Önümüzdeki 3-5 Temmuz tarihinde tekrar Astana'daki dördüncü görüşmeler başlayacaktır. Dolayısıyla Afrin ile ilgili olarak Türkiye'nin hassasiyetlerini, bunun siyaseten ne anlama geldiğini, askeri varlık olarak ne anlama geldiğini Rus tarafının gayet iyi anladığını görüyoruz. Burada yapılan görüşmeler de olumlu cereyan etmiştir. Ümit ederim ki, Türkiye'nin hassasiyetlerini yakından Rusların görmesi bakımından bu görüşmeler faydalı oldu."

- "Türkiye'nin Katar'daki üssü sadece Katar'ın güvenliğiyle ilgili değil"

"Katar'daki Türk üssüne yeni giden asker var mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin Katar'daki varlığının, 2014'te konuşulmuş bir sürecin sonucu olduğunu bildirdi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Katar'da bir kriz çıktı. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve diğer ülkeler, Bahreyn, Mısır bunlar Katar'a karşı bir tavır içinde oldu, bunun için de Türkiye orada bir üs yapıyor değildir. Türkiye'nin Katar'daki üssü 2014 yılında yapılan görüşmeler çerçevesinde gündeme gelmiş olan bir konudur. İki tarafın anlaşması gereği, Türkiye'nin varlığı orada vardır, meşrudur. Kaldı ki, Türkiye'nin Katar'daki üssü sadece Katar'ın güvenliğiyle ilgili değil, bölgenin güvenliğiyle ilgili bir meseledir. Yani Türkiye Katar'daki üssünü bölgedeki diğer ülkelere karşı bir eylem olarak ortaya koymuyor. Bölgesel güvenliğin bir parçası olarak Türkiye'nin Katar'daki üssü vardır, Türkiye'nin oradaki askeri varlığı da devam edecektir. Dolayısıyla bunu Türkiye'nin askeri varlığını Suudi Arabistan-Katar arasındaki siyasi krizle ilişkilendirmek son derece yanlış sonuçlar doğurur. Hiçbir şekilde ilgisi yoktur. Birisi devam eden sürecin bir parçası, diğeri ise bir krizdir. Bu kriz de öyle çok derin kökleri olan, çözülmez, içinden çıkılmaz bir kriz de değildir. Yapay bir krizdir, sunidir, başından beri söylüyoruz. Üretilmiş bir krizdir, sunidir."

Katar'dan istenen 13 maddelik teklifin bağımsız devletlerin kabul edeceği teklifler olmadığının altını çizen Kurtulmuş, söz konusu sürecin aşılması için Türkiye'nin her türlü gayreti gösterdiğini belirtti.

- "Üssü, Katar krizinin içinde bir konu olarak görmek yanlıştır"

Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk andan itibaren başta ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olmak üzere bütün taraflarla her türlü görüşmeyi yaparak zemini rahatlatmaya çalıştığını kaydetti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da çeşitli toplantılarda bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, Türkiye'nin krizin bir an önce çözülmesi için çaba sarf ettiğini vurguladı.

Yapay krizin bir an önce çözülmesini ümit ettiklerine dikkati çeken Kurtulmuş, "Eğer bu kriz derinleştirilirse, bu krizin faturası da sadece bir tek ülkeye olmaz, bütün bölge ülkelerine olur. Bölgeyle ilgilenen bütün ülkelerin de derinleşen bir krizden şu ya da bu şekilde etkilendiği durum söz konusu olur. Üssü, Katar krizinin içinde bir konu olarak görmek yanlıştır. Türkiye'nin Katar'daki üssü başka bir konu, Katar-Suudi Arabistan arasındaki tartışma ve gerilim başka bir konudur." diye konuştu.

- Sabotaj olduğuna dair elimizde veri yok

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Son dönemde meydana gelen orman yangınlarında sabotaj ihtimali değerlendiriliyor mu?" sorusu üzerine, bu konuda ellerinde herhangi bir değerlendirme ve rapor olmadığını söyledi.

Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğünün son derece profesyonel bir kadroya sahip olduğunu belirten Kurtulmuş, "Yangınları önleme konusunda imkanlarını artırıyorlar. Yangınların çıkış nedenlerini elde edebilecek becerileri ve imkanları var. Her bir yangınla ilgili Orman Bakanlığının raporları var, bunlar kamuoyuna ilan edilir ve paylaşılır." dedi.

Rusya'nın Afrin'den askerlerini çekmesine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, "Devam eden görüşmeler var. Afrin bölgesinden Türkiye'ye gelecek olan tehditlerin anlatımımız sonucunda Rusya tarafından iyi anlaşıldığını biliyoruz. Olumlu görüşmeler devam ediyor, ona göre olumlu sonuç alınacağını ümit ediyoruz." şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber