Ramazan Davulu hak ihlali mi? İşte AYM kararı

Anayasa Mahkemesi, Ramazan ayında gece vakti davul çalınmasının özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği iddiasını kabul etmedi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 27 Temmuz 2018 07:45, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Ramazan Davulu hak ihlali mi? İşte AYM kararı

İzmir'de yaşayan bir inşaat mühendisi, 2008 yılında Ramazan ayında davul çalınarak özel hayatına ve aile hayatına müdahale olduğu gerekçesiyle idare mahkemesinde dava açmıştır.

İzmir İdare Mahkemesi kararında; İslam dinine inanmayan ya da ibadet yöntemlerine kayıtsız kalan kişilerin salt davul çalınması nedeni ile ibadete zorlandığının, bu yolla inanç özgürlüklerine müdahale edildiğinin kabulüne olanak bulunmadığı değerlendirmesine yer verilerek davacının manevi zararına neden olduğu ileri sürülen davul çalınarak oluşturulan gürültünün engellenmesi ve denetiminde davalı idarenin görev ve sorumluluğunun incelenmesi, varsa üstlendiği görevin yerine getirilmesinde hizmet kusurundan söz edilebilmesinin mümkün olup olmadığı irdelenmiştir.

Davacı bu kez Danıştay'a başvurmuş ancak Danıştay da, Ramazan ayında geceleri davul çalınmasının örfi olarak uygulanan ve toplum içinde de çok büyük oranda hoşgörü ile karşılanan geleneksel bir uygulama olduğu ve dava konusu işlemin de bu geleneksel uygulamanın kontrollü olarak yapılmasını, dolayısıyla muhtemel kötüye kullanımlarının önlenmesini amaçladığını belirtmiştir. Kararda ayrıca davalı idarenin mahalle halkının talebini karşılamak üzere bu konuda denetimsiz olarak birçok şahsın davul çalıp bireyleri rahatsız etmesinin önlenmesi için bu konuda belli kişilere izin verme yetkisinin bulunduğu da gözönüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır.,

Davacı bu kez Av. Özge Ayşe ÇAVUŞ aracılığıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

Anayasa Mahkemesi şu gerekçelerle başvuruyu reddetmiş ve hak ihlali yaşanmadığını belirtmiştir.

40. Başvurucunun çevresel rahatsızlık olarak ileri sürdüğü davul çalınması nedeniyle oluşan sesin ancak başvurucunun yaşam kalitesini olumsuz etkilediği ölçüde Anayasa'nın 20. maddesi kapsamındaki güvenceleri harekete geçirebilecektir. Davul çalınması nedeniyle oluşan ve tekrarlayan gürültünün başvurucunun evinin önünde gece saatlerinde meydana gelmesi nedeniyle başvurucunun özel hayatını doğrudan ve yakından etkilediği açıktır.

41. Öte yandan bu çevresel etkinin Anayasa'nın 20. maddesi kapsamındaki güvenceleri harekete geçirecek asgari ağırlıkta olup olmadığı değerlendirilmelidir (Benzer yöndeki kararlar için bkz. Mehmet Kurt, § 67; Ahmet İsmail Onat, § 82; Hüseyin Tunç Karlık ve Zahide Şadan Karluk, § 66).

42. Özel hayata saygı hakkının gündeme gelebilmesi için aranan bu ikinci koşul, her olayın somut koşullan içinde değerlendirilmesini gerektiren göreceli bir alan olup rahatsızlığın yoğunluğu, etkiye maruz kalınan süre veya kişi üzerindeki fiziksel veya zihinsel etkileri gibi unsurlar koşulun oluşması bakımından dikkate alınmaktadır (Benzer yöndeki kararlar için bkz. Mehmet Kurt, § 58; Fevzi Kayacan (2), B. No: 2013/2513, 21/4/2016, § 53; Binalı Özkaradeniz ve diğerleri § 48).

43. Şikayete konu davul çalma, her yılın farklı zaman diliminde ve bir ay süreyle gece saatlerinde genellikle birkaç dakikayı geçmeyecek şekilde gerçekleşen geleneksel bir faaliyettir. Türkiye'de yaşayan bireylerin çoğunluğu bakımından benimsenen ve sahiplenilen bu gelenek, birlikte yaşama amacını taşıyan diğer bireyler yönünden hoş görülmesi beklenen bir olgudur. Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesinin temelini, bu geleneğin sürdürülmesinden başvurucunun duyduğu rahatsızlığın hoş görülmesi beklenmeyecek düzeye ulaşıp ulaşmadığı hususu oluşturmaktadır.

44. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikayetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir {Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

45. Başvurucu, yaşadığı toplum tarafından gelenek olarak kabul edildiği şekliyle davul sesine maruz kalmaktadır. Sesin gece uyku saatlerinde oluşması nedeniyle başvurucunun yaşam kalitesinin etkilendiği tartışmasızdır. Ancak maruz
kalınan sesin ortalama bir insanda oluşturacağı etkinin ve sese maruz kalma süresinin kural olarak katlanılmayacak boyuta eriştiğini söylemek güçtür. Ayrıca meydana gelen rahatsızlığın yılın sadece belli bir zaman diliminde gerçekleşmesi ve bu zaman diliminin belirliliği nedeniyle öngörülebilir oluşu da başvurucunun ortaya çıkan rahatsızlığa katlanabilmesini sağlayacak önemli bir etkendir.

46. Diğer yandan başvurucunun ülke genelinde gerçekleşen bu faaliyetten diğer bireylere nazaran daha fazla etkilenmesini gerektirecek unsurların somut olayda mevcut olması ihtimal dahilinde ise de bu yönde bir bilgi veya olgu başvurucu tarafından ortaya konmuş değildir. Hal böyle olunca Türkiye'de yaşayan diğer kişilerle birlikte başvurucunun da maruz kaldığı sesin süresi ve yoğunluğu Anayasa'nm 20. maddesinde koruma altına alınan güvenceleri işletecek asgari ağırlıkta bulunmamaktadır. Dolayısıyla üçüncü kişiler tarafından belli bir kural dahilinde kontrollü olarak gerçekleşen davul çalma eylemi nedeniyle oluşan gürültünün devletin müdahalesini gerektirecek seviyeye ulaşmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

47. Açıklanan gerekçelerle başvuruya konu çevresel meselenin özel hayata saygı hakkının korumasından yararlanacak ağırlıkta bulunmadığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşullan yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Kararın tam metni için tıklayınız.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber