Milli Teknolojiler ve Yeni Yatırımlar Toplu Açılış ve Tanıtım Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de 20 yıl önce 62 olan savunma projesi sayısının bugün 750'yi geçerken, bu alanda faaliyet gösteren firmaların sayısının 56'dan bin 500'e çıktığını, savunma sanayi projelerinin bütçesinin 5,5 milyar dolardan 75 milyar dolara, sektörün yıllık cirosunun 1 milyar dolardan 10 milyar dolara, ihracatın 248 milyon dolardan 3 milyar 224 milyon dolara yükseldiğini kaydetti.
"Sektörün yıllık cirosu 1 milyar dolardan 10 milyar dolara yükseldi"
Türkiye'nin harp endüstrisinin tarih öncesine kadar dayandığını söyleyen Cumhurbaşkanı
Erdoğan, "Milattan önce 3'üncü yüzyılda Hunların menzil ve darbe gücü yüksek
çift kavisli yayları imal ettiğini biliyoruz. Gazneliler'in savaş fillerine
zırh giydirmesinden Selçukluların donanma inşasına kadar bir çok alanda tarihimizde
kendi döneminin ilki mahiyetinde çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Osmanlı da
ilk yıllarından itibaren tersaneciliğini geliştirmiş, Avrupa ordularında henüz
yokken topçu ocağı kurmuştur. Asırlar boyunca dünyaya top, tüfek, gemi başta
olmak üzere pek çok ürün ihracatı yapan Osmanlı, 18. yüzyıldan sonra bu alandaki
öncülüğünü yitirmeye başlamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal'in
liderliğinde başlatılan kalkınma hamlesinde savunma sanayimiz özel bir yere
sahiptir. Bu dönemde Vecihi Hürkuş, Nuri Demarağ, Şakir zümre, Nuri Killigil
gibi müteşebbislerin çabalarını maalesef iç ve dış engellemeler sebebiyle akamete
uğradığını görüyoruz. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu bünyesinde kurulan fabrikalar
da arzu edilen etkinlikte çalıştırılmamıştır. Sonuçta savunma sanayimiz neredeyse
tamamen dışa bağımlı hale getirilmiştir. Kıbrıs Barış Harekatı döneminde önce
tehditle başlayan, ardından ambargo ile devam eden gelişmeler, kendi kendine
yeten bir savunma sanayine olan ihtiyacımızı bir kez daha ortaya koymuştur.
Halkımızın destek ve teveccühleri ile kurulmuş olan Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme
Vakıfları eliyle hayata geçen ASELSAN, TUSAŞ, HAVELSAN, ROKETSAN gibi kurumlar
bu sürecin ürünleridir. Rahmetli Turgut Özal döneminde de yerli ve modern savunma
sanayinin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla Savunma Sanayi Müsteşarlığı kurulmuştur.
Bu çerçevede 2000'li yıllara kadar yerli üretim yanında ofset projeleri vasıtasıyla
ülkeler arası ortak programlara ağırlık verilmiştir. Hükümete geldiğimizde her
alanda olduğu gibi savunma sanayinde de artık hiçbir şey eskisi olmayacak dedik
ve adımları atmaya başladık. Kendi kendine yeten, ülkemizi kimseye muhtaç etmeyecek,
yerli ve milli sistemleriyle de dostlarına elini uzatan tam bağımsız bir savunma
sanayi kurmak için tüm imkanları seferber ettik. Savunma Sanayi İcra Komitemizin
2004 yılı Mayıs toplantısı, dışarıdan hazır alımların terk edilmesi ve milli
savunma sanayimizin öncelikli kaynak olarak yapılandırılması konusunda adeta
bir dönüm noktası olmuştur. Bugün Türk savunma sanayi Cumhurbaşkanlığına bağlı
Savunma Sanayi Başkanlığımızın koordinasyonunda yüklenicileri, araştırma kuruluşları,
üniversiteleri, geliştirdiği özgün ürünleri ve ihracatı ile ülkemizin en önemli
sektörlerinden biri haline gelmiştir. Nitekim ülkemizde 20 yıl önce sadece 62
olan savunma projesi sayısı bugün 750'yi geçerken, bu alanda faaliyet gösteren
firmalarımızın sayısı 56'dan bin 500'e çıkmıştır. Savunma sanayi projelerinin
bütçesi 5,5 milyar dolardan 75 milyar dolara, sektörün yıllık cirosu 1 milyar
dolardan 10 milyar dolara, ihracatımız 248 milyon dolardan 3 milyar 224 milyon
dolara yükselmiştir" diye konuştu.
"Geleceğin harp ortamına da ülkemizi hazırlıyoruz"
Kara ve deniz araçlarında sadece Türkiye'nin değil, dost ve müttefik ülkelerin
de ihtiyaçlarını karşılayan bir ülke haline geldiğini kaydeden Erdoğan, "Kendi
savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilin 10 ülke
arasında yer alıyoruz. İHA, SİHA ve TİHA üretiminde ise artık dünyanın ilk 3
ülkesi içindeyiz. Türkiye, küresel tedarikçilerin çıkardığı tüm zorluklara,
maruz kaldığı gizli açık ambargolara, dışarıdan ve içeriden yürütülen sabotajlara
rağmen bu seviyelere gelmiştir. Şöyle bir geri dönüp baktığımızda neler görüyoruz
neler. İHA istedik vermediler, biz de Bayraktar'ı, Anka'yı, Akıncı'yı, Aksungur'u
yaptık. Mühimmat istedik vermediler, bizde MAM'ı, SOM'u, TEBER'i yaptık. Füze
istedik vermediler, biz de Bora'yı, Atmaca'yı, Bozdoğan'ı yaptık. Hava savunma
sistemi istedik vermediler, ilk etapta başka ülkeden aldık, şimdiler Hisar'ları
yaptık, yakında Siper'i ve daha ötesini de tamamlayacağız. İHA'larda kullandığımız
kamera ambargo koydular. Sandılar ki böyle yapınca biz HA'yı kullanamayacağız,
onu da kendimiz yaptık. Sınırlarımız içinde terörle mücadele operasyonlarını
rahatça yürütebilmeyi, sınır ötesi barış harekatlarımızı istediğimiz gibi gerçekleştirmeyi
işte bu başarılara borçluyuz. Artık çıtayı daha yukarıya çıkartarak geleceğin
harp ortamına da ülkemizi hazırlıyoruz. Ar-Ge yatırımlarımızı artırarak ileri
teknoloji gerektiren sistemleri birer birer hayata geçiriyoruz. Sürü İHA'lar
ve deniz platformlarından savaş yönetim sistemine, insansız araçlardan yapay
zekaya, elektromanyetik sistemlerden lazer silahına, uydulardan uzay sistemlerine
kadar savunma sanayinde olmamız gereken hangi teknoloji alanı varsa hepsine
varız" şeklinde konuştu.
"Milli muharip uçağımızı inşallah 2023 yılında hangardan çıkartıp bütün
dünyaya göstereceğiz"
Türkiye'nin havacılık ve uzay sanayi çalışmalarındaki öncü kuruluşlarından olan
TUSAŞ'ın geliştirdiği ve ürettiği ürünlerle hem güvenlik güçlerine hem de dost
ve kardeş ülkelere önemli sistemler kazandırdığını kaydeden Erdoğan, "Burada
üretilen ve yeni elektronik harp sistemleri ile donatılan FAZ-2 versiyonunun
da güvenlik güçlerimize teslim edildiği Atak helikopterimiz, terörle mücadelemizde
en önemli araçlarımızdan biri haline gelmiştir. İhracına başladığımız Atak Taarruz
Helikopterimizin bir üst sınıfı olan ağır sınıf taarruz helikopteri projemiz
devam ediyor. Tamamen kendi mühendis ve teknisyenlerimizin alın teri ve akıl
teri bu ürünler ile ilk özgün helikopterimiz Gökbey'i bu sene teslim etmeye
başlıyoruz. Anka'nın daha üst modeli Aksungur silahlı insansız hava araçlarımız
göklerdeki yerini aldı. Bayraktar TB-2 ve Akıncı TİHA'larla beraber silahlı
insansız hava araçları alanında hem ürün zenginliğimiz artıyor hem de dünyadaki
yerimiz güçleniyor. TUSAŞ'tan en büyük beklentimiz ise uçak teknolojisinde bizi
dünya ile rekabet ile edebilir seviyeye çıkartmasıdır. Eğitim uçağımız HÜRKUŞ'un
teslimatları sürerken, ülkemizin ilk jet motorlu uçağı HÜRJET eğitim uçağımızın
üretimi de devam ediyor. Şimdi sıra ülkemizin en önemli savunma sanayi projelerinden
biri olan milli muharip uçağımızda. Açılışını yapmak üzere bir araya geldiğimiz
mühendislik merkezi milli muharip uçak merkezimizin inşallah kalbi olacaktır.
Projede görev alacak 2 bin 300 mühendisimiz çalışmalarını son teknolojik sistemlerle
donatılan bu merkezde yürütecekler" dedi.
"Milli muharip uçağımızı inşallah 2023 yılında hangardan çıkartıp bütün
dünyaya göstereceğiz"
"Milli muharip uçağımızı inşallah 2023 yılında hangardan çıkartıp bütün dünyaya
göstereceğiz" diyen Erdoğan, "Özellikle ilk uçuşunu fazla geciktirmeden en kısa
zamanda gerçekleştirmeyi planladığımız bu adım hızla devam ediyor. 2025'te ilk
uçuşu gerçekleştirilecek olan milli muharip uçağımız test ve kalifikasyon süreçlerinin
ardından Hava Kuvvetlerimizin vurucu gücü olarak 2029'da göklerdeki yerini alacaktır.
Bu uçağı geliştirirken onun alt sistemlerini, bileşenleri ve malzemelerini yerli
ve milli olarak üretmemizi sağlayacak hazırlıkları da ihmal etmiyoruz. Havacılık
sektörü için çok önemli olan kompozit malzemelerinin imalatının yapılacağı ve
yaklaşık bin kişinin görev alacağı kompozit imalat tesisimizi de bugün ülkemize
kazandırıyoruz. Türkiye'nin en büyük, dünyanın da tek çatı altında dördüncü
büyük kompozit tesisi olan bu merkez küresel hava yapıları kompozit pazarının
yüzde 2'sini karşılaşacak kapasiteye sahiptir. Hava araçlarımızın parçalarının
bakım, onarım ve yenilemelerinin yapılacağı bakım ve onarım merkezimizi de bugün
hizmete alıyoruz. Burası da bünyesinde görev yapacak 500'den fazla mühendisimizle
sektörün önemli bir ihtiyacını giderecektir. Açılışını yaptığımız tesislerde
görev alacak mühendislerimiz bir anlamda havacılık ve uzay alanında geleceğimize
yaptığımız büyük yatırımların ispatıdır" ifadelerini kullandı.
"Uzay Sistemleri Mühendislik Merkezimiz ülkemizin uzay yolculuğuna çok önemli
katkı sunacak"
"Ülkemizi yaşadığı gecikmeleri hızla telafi ederek ileriye taşıdığımız, bu devler
ligindeki yerini almasını sağladığımız alanlardan biri de uzay teknolojileridir"
diyen Erdoğan şunları kaydetti:
"Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile Türkiye Uzay Ajansı tarafından yürütülen
uzay programımıza en büyük katkıyı bu alanda temeli, alt yapısı, tecrübesi olan
savunma sanayi kuruluşlarımız verecektir. ROKETSAN'ın mikro uydu fırlatma projesi
kapsamında yapılan testlerde katı-sıvı yakıtlı sonda roketimiz uzay sınırını
aşarak uzaya erişen ilk Türk aracı oldu. Aynı roketin hibrit yakıtlı versiyonunu
çalışan Delta ve firmasının roketi de uçuş testini başarıyla gerçekleştirdi.
Hali hazırda uzayda dördü haberleşme, üçü de gözlem olmak üzere yedi uydumuz
görev yapıyor. İlk defa yerli ve milli unsurların katkısıyla yapılan TÜRKSAT
5-B uydumuzun uzaydaki yolculuğu devam ediyor. Tamamı yerli ve milli uydumuz
TÜRKSAT 6-A ile farklı ihtiyaçlara cevap verecek birçok uydu projesinin yürütüldüğü
ülkemiz uzay çalışmalarının kalbi niteliğindeki TUSAŞ'ın bu alandaki yatırımlarını
artırıyoruz. Halen faaliyet gösteren uzay sistemleri entegrasyon ve test merkezine
destek güç olacak yeni bir merkezi de devreye sokuyoruz. Bugün açılışını yapacağımız
ve 700'den fazla mühendisimizin görev yapacağı Uzay Sistemleri Mühendislik Merkezimiz
ülkemizin uzay yolculuğuna çok önemli katkı sunacaktır."
"150'si sanayi kuruluşu olmak üzere 300 işletmeye ev sahipliği yapacak HAB'ın
istihdama katkısı 15 bin kişiyi bulacak"
Ankara'nın savunma ve havacılık sektörünün can damarı haline geldiğini ifade
eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başbakanlığım döneminde Başkentimizi dünyanın en
önemli savunma sanayi merkezlerinden birisi yapacağımızı söylemiştik. Bu sözümüzü
yerine getirerek ülkemizin ilk savunma sanayi ihtisas organize sanayi bölgesini
Ankara'da kurduk. Ankara Uzay ve havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgemizi,
kısa adıyla HAB'ı TUSAŞ'ın hemen yanındaki 730 hektarlık bir alanda faaliyete
geçirdik. HAB ile uzay ve havacılık alanlarında kendi sanayimizi desteklemeyi,
yerli ve yabancı firmaları bir araya getirerek sinerji sağlamayı, yüksek katma
değerli ürünler üretip ihracat yapmayı hedefliyoruz. Yatırımcılarımız buraya
beklediğimiz ilgiyi gösterdi. Arsa tahsislerini neredeyse tamamı doldu, yatırımlar
da başladı. Hali hazırda sanayicilerimiz tarafından yatırımı tamamlanmış 18
tesis, yatırımı devam eden 57 tesis bulunuyor. İnşası tamamlanan 16 tesisimiz
ile OSB Yönetim binamızı da bugün hizmete açıyoruz. Tüm yatırımlar tamamlandığında
150'si sanayi kuruluşu olmak üzere 300 işletmeye ev sahipliği yapacak HAB'ın
istihdama katkısı 15 bin kişiyi bulacaktır. Firmaların araştırma geliştirme
çalışmalarını sürdüreceği TEKNOHAB Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nin kuruluş
çalışmaları da aynı alanda sürüyor. TEKNOHAB'ın birçok ulusal ve uluslararası
şirketi, önemli araştırma kurumlarını, teknoloji devlerini bölgeye çekeceğine
inanıyorum. Bölgedeki üniversitelerin, ilgili kurum ve kuruluşların da desteği
ile yeni ve ileri teknoloji geliştirmek ve üretmek isteyenlere çok özel imkanlar
sunulacaktır" dedi.
"Tüm yalancılara ve sahtekarlara sesleniyorum, biz ülkemize ve milletimize
hizmet etmekten asla yorulmayacağız"
Tüm unsurları ile savunma sanayini her zaman ayrı bir yere koydukları belirten
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mehmetçiğimizin, polisimizin, jandarmamızın, yurt içi
ve sınır ötesi operasyonlarda kullandığı silahları kimseye muhtaç olmadan geliştirmek
ve üretmek için bu alana milli hassasiyetlerle eğiliyoruz. Savunma sanayini
her zaman siyaset üstü bir alan olarak gördük. Ancak zaman zaman, özellikle
son dönemde dozu artan bir şekilde bu konudaki çarpıtma ve yalan kampanyalarının
kimi zaman iftira derecesine varacak ölçüde artırıldığını görüyoruz. Arifiye'deki
tank palet fabrikası ile ilgili söylenen yalanları yüzlerine vurmaktan bıktık,
ama onlar aynı yalanları tekrarlamaktan bıkmadılar. Son olarak bir milli savunma
sanayi şirketimizin küresel ülkelere satıldığı yalanını dolaşıma soktular. Bu
haberi ilgili kuruluşlar başta olmak üzere herkes yalanlamasına rağmen tezvirata
devam ediyorlar. Biz bu yalanların amacının söz konusu savunma sanayi kuruluşlarımıza
sahip çıkmak değil, ülkemizin savunma sanayi hamlelerini baltalamak olduğunu
biliyoruz. Buradan tüm yalancılara ve sahtekarlara sesleniyorum, biz ülkemize
ve milletimize hizmet etmekten asla yorulmayacağız ama siz bir gün mutlaka yalanlarınızda
boğulacaksınız" ifadelerini kullandı.
"Kendi üretebileceğimiz ürünlerin yurt dışından tedarikine rıza göstermeyeceğiz"
"Buradan bir kez daha ilan ediyorum, savunma sanayinde artık daha planlı ve
sistematik, orta ve uzun vadeli hareket edeceğimiz döneme giriyoruz" diyen Cumhurbaşkanı
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gençler, mühendislerimiz, kızlı erkekli burada. Hepsi adeta 7/24 çalışıyorlar.
Niçin? Bu ülke savunma sanayinde adeta erişilemez hale gelsin diye. Kendi üretebileceğimiz
ürünlerin yurt dışından tedarikine rıza göstermeyeceğiz. Elimizdeki sınırlı
kaynağı kendi savunma sanayimizi geliştirmek ve güçlendirmek için kullanmak
asıl önceliğimiz olmaya devam edecek. Kamu ve özel şirketleri ile bu konuda
savunma sanayi sektöründen daha fazla gayret, daha verimli çalışma, daha hızlı
sonuç beklediğimi zaten biliyorsunuz. Geldiğimiz seviye önemlidir ama kesinlikle
yeterli değildir. çok daha iyisini yapmak, çok daha ileri seviyelere ulaşmak
için sektörü daha çok çalışmaya, daha çok ürün ortaya koymaya, daha çok küresel
başarılar sergilemeye davet ediyorum. Kurumlarımız arasındaki işbirliğini, uyumu,
paylaşımı geliştirerek savunma sanayindeki hedeflerimize en kısa süre de ulaşacağımıza
inanıyorum. Cumhurbaşkanı olarak savunma sektörüne bugüne kadar olduğu gibi
bundan sonra da en güçlü şekilde destek vermeyi sürdüreceğim."
"Yerli ve milli imkanlar ile üretilen silah sistemlerimizin katkısı açıkça
görülmekte"
Yerli ve milli savunma sistemlerinin sahalarda denenerek elde edilen başarıların
en büyük destekçilerinden biri olduğuna dikkat çeken Milli Savunma Bakanı Hulusi
Akar ise, "Geçmişte hatırlanacağı üzere piyade tüfeğimizi dahi dışarıdan tedarik
ederken, çok şükür artık milli piyade tüfeğimizi, akıllı hassas mühimmatımızı,
milli deniz topumuzu, çok namlulu roket atarımızı, fırtına obüslerimizi, İHA,
SİHA ve TİHA'larımız, Atak helikopterlerimizi, firkateynlerimizi ve savaş gemilerimizi
tasarlayıp, inşa, imar ve ihraç seviyesine gelmiş durumdayız. Yurtiçi ve sınır
ötesinde icra edilen harekatlarda Ege, Akdeniz ve Kıbrıs'ta hak ve menfaatlerimizin
kararlılıkla korunmasında, başta Azerbaycan olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin
bir çok coğrafyada üstlendiği görevleri başarı ile yerine getirmek için; yerli
ve milli imkanlar ile üretilen silah sistemlerimizin katkısı açıkça görülmektedir"
şeklinde konuştu.
"Türkiye artık savunma güvenliğini başkalarının keyfiyetine göre değil kendi
imkan ve kabiliyetleri ile sağlayan gözde bir ülke konumuna gelmiştir"
Türkiye'nin savunma sanayiinde çok çok ilerlediğini ve artık tüketen değil üreten
konuma geldiğine dikkat çeken Bakan Akar, "Türkiye artık tüketen değil üreten,
ithal eden değil ihraç eden, savunma güvenliğini başkalarının keyfiyetine göre
değil kendi imkan ve kabiliyetleri ile sağlayan, aynı zamanda ürettiği silah
sistemleri ile sadece kendimizin değil dost, kardeş ve müttefik ülkelerinde
ihtiyaçlarını karşılayan ve uluslararası ilişkilerde güç dengelerine etki eden
bir gözde ülke konumuna gelmiştir" diye konuştu.
MMU binası tamamen tamamlandıktan sonra 2 bin 300 mühendis çalışacak
MMU binasının şu an da bin 300 mühendisi bünyesinde barındırdığını vurgulayan
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil, bina tamamen
tamamlandıktan sonra burada çalışacak mühendis sayısının 2 bin 300 olduğunu
söyledi. Kotil, teknisyenler ile birlikte toplamda MMU için çalışacak kişi sayısının
3 bine ulaşacağını kaydetti. Kotil ayrıca, TUSAŞ olarak MMU, HÜRJET ve HÜRKUŞ
olmak üzere 3 adet sabit kanat üzerine çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek,
yakın bir zamanda 6 adet HÜRKUŞ'u daha Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim
edeceklerini açıkladı. Kotil ayrıca, HÜRJET'in de 2023 yılında ilk uçuşunu gerçekleştireceğini
ve 2025 yılında seri üretime geçileceğini açıkladı. Kotil, 2025 yılında toplamda
18 adet Hürjet'in de ihraç edileceğin belirtti. Kotil, öte yandan TUSAŞ'ın son
5 yılda toplamda 700 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini söyledi. Kotil
ayrıca, 2'nci sınıfa giden Trabzonlu bir çocuğun, 'inşallah gelecekte birlikte
çalışırız' temennisini içeren bir ses kaydını da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile paylaştı.
MMU mühendislik binasının inşaat maliyeti 220 milyon TL olurken merkezde 2 bin
300 kişi çalışacak. Yüksek güvenlikli ve teknoloji ile donatılan MMU binasında
mühendisler dışarıya bağlı kalmadan tüm aktivitelerini de bina içerisinde gerçekleştirebilecek.
Ayrıca, 65 bin metrekare alanı olan MMU binası içerisinde spor merkezi, yemekhane
ve otonom kütüphane yer alıyor. Öte yandan 412 Milyon TL maliyeti olan Kompozit
Üretim Binası Türkiye'nin en büyük kompozit tesisi ve Dünyanın tek çatı altında
olan 4'ncü büyük kompozit tesisi olma özelliğine de sahip. Kompozit Üretim Binası;
Ana üretim, boyahane binası ve yardımcı binalar olmak üzere 19 bloktan oluşuyor.
Kompozit Üretim Binası, dünyadaki hava yapısalları kompozit pazarının yüzde
2'sini karşılayacak kapasiteye sahip ve Kompozit Üretim Binası'nda 150 mühendis,
850 teknisyen görev yapacak.
Uzay Sistemleri Mühendislik (USM) Merkezi
Uzay Sistemleri Mühendisleri (USM) Merkezi, 31 milyon TL yatırım aldı ve 390
günde tamamlandı. Uzay alanındaki tasarım faaliyetleri ve donanım üretimleri
için kurulan merkezde açık ofisler, toplantı odaları, class 10 bin ve class
100 bin temiz odaları, yemekhane, donanım ve yazılım laboratuvarları ve konferans
salonu gibi alanlar yer alıyor. Sistem, yazılım ve donanım tasarım, üretim,
entegrasyon ve test laboratuvarlarını içeren Uzay Sistemleri Mühendislik (USM)
Merkezi'nde toplam 718 kişi görev yapacak.
Fabrika Seviyesi Komponent Bakım Onarım Kontrol Merkezi
Fabrika Seviyesi Komponent Bakım Onarım Kontrol Merkezi, 53 milyon TL yatırım
ile oluşturulan merkezin kapasitesi 510 kişi olacak. Merkezde minimum maliyetle
işletimini sağlayacak idame konsepti oluşturmaya yönelik mühendislik faaliyetleri
yürütülecek. Hava araçlarının işletiminde kullanılacak her türlü araç ve donanımının
yüzde yüz milliliğini sağlayacak tasarım ve üretim süreçleri yürütülecek. Dışa
bağımlılığı tamamen ortadan kaldırmaya hedefli milli kabiliyetlerin gerçekleştirilebilmesi
için mühendislik çalışmaları yürütülecek ve yüzde yüz yerli kabiliyetler oluşturulacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HÜRJET'in üretilen ilk parçasını imzaladı. Ardından Erdoğan
ve beraberindeki protokol mensupları Milli Helikopter GÖKBEY'in 4'üncü prototipinin
önünde fotoğraf çektirdi.
Kahramankazan TUSAŞ Tesisleri'nde gerçekleşen programa; Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa
Varank, Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, AK Parti Genel Başkanvekili Binali
Yıldırım, TUŞAS Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil ve çok sayıda davetli katıldı.