Yargıtay taciz olayları ile ilgili emsal niteliğinde bir karara imza attı. Bir mağazada çalışan yeni evli bir kadının taciz iddiası nedeniyle işten atılan mağaza müdürü Yargıtay'dan eli boş döndü. Yargıtay, yeni evli bir kadının yalan 'taciz iddiasında bulunması hayatın olağan akışına ters' diyerek, mağaza müdürünün yalan beyat iddialarını gerçekçi bulmadı.
Yargıtay kararında özetle;
"... Somut olayda, davacı işçinin, iş yerinde başka çalışanlara karşı taciz eylemi yanında, küfürlü, hakaret ve arğo içeren konuşmalarda bulunduğunun dosya kapsamından sabit olduğu davacının bu davranışının işin normal işleyişini ve işyerindeki uyumu olumsuz etkilediği gibi bahsedildiği üzere işverenin işçilerini yine kendi işçilerine karşıda koruma yükümlülüğü olduğu dolayısıyla 4857 sayılı Kanunun 25 /2-c. maddesi gereğince feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından davanın reddi gerekmektedir...."
Davanın ayrıntıları ise şöyle:
9. Hukuk Dairesi 2018/11266 E. , 2019/10658 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda
bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunun
kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar
vermiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde taraflar
avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından
düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 24.10.2002-14.03.2016 tarihleri arasında davalı iş
yerinde mağaza müdürü olarak çalıştığını, başarılı biri olduğunu, hiç uyarı
almadığını ancak; iş akdine diğer çalışanları taciz ettiği gibi gerçeğe aykırı
nedenler ileri sürülerek fesih yapıldığını, işverenin 4857 sayılı Yasanın 26.
maddesinde belirtilen sürelere uymadığı gibi fesih bildirimindeki ithamlar ile
fesih gerekçesinin birbirini tutmadığını iddia ederek feshin geçersizliği ve
işe iade talep ederek 8 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatı ile
boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık ücreti tutarında tazminat istemiyle davanın
kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının müvekkili şirkette 24.10.2012 tarihinde çalışmaya başladığını,
en son ... Mağazasında mağaza müdürü olarak görev yaptığını, mağaza çalışanları
tarafından davacının küfür, taciz ve hakaret içeren eylemlerine ilişkin şikayette
bulunulduğunu, bunun üzerine müvekkili şirket nezdinde soruşturma başlatıldığını,
şikayet dilekçelerinde belirtilen hususlara ilişkin savunmasının alındığını,
mağaza çalışanları ile yapılan görüşmede küfürlü konuşmaları, kaba davranışları
ve hakaret içeren söylemlerde bulunduğunun tespit edildiğini savunarak; davanın
reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesi tarafından, davacının iş akdinin, her ne kadar mağaza çalışanlarına
karşı küfür taciz ve hakaret içeren eylemleri nedeniyle İş Kanunu'nun 25/II-e-d
maddesi uyarınca feshedilmiş ise de; feshin haklı ve geçerli bir fesih olduğunun
ispat yükü kendisinde olan davalının duruşmada dinlenen tanıklarının feshe konu
olaylara ilişkin görgüye dayalı bilgiye sahip olmamaları, sadece dosyaya olaya
ilişkin yürütülen soruşturmaya ilişkin belgelerin sunulması, işveren tarafından
yürütülen soruşturma henüz sonuçlanmadan davacının iş akdinin sonlandırılmış
olması hususları bir arada değerlendirilerek, davalı tarafça feshin haklılığının
ve geçerliliğinin ispatlanamadığı bu nedenle feshin geçersizliği ile işe iadeye
karar verilerek 5 aylık işe başlatmama tazminatı ve 4 aylık boşta geçen süre
ücretine hükmedilmiştir.
D) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E)İstinaf Sebepleri:
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının, Mağaza Müdürü görev tanımına
ve davalı şirketin etik kurallarına açıkça aykırı davrandığını, davacının, özellikle
kimsenin göremeyeceği ve kameranın olmadığı alanlarda tacizde bulunduğunu; yeni
evli kadının cinsel tacize uğradığı yönünde yalan beyanda bulunmasının hayatın
olağan akışına aykırı olduğunu; davacının çalışanlara karşı küfürlü konuşmaları
ve kaba davranışları olduğu tespitinin sabit olduğunu; davacının iş ilişkisini
haklı nedenle feshetme şartları oluşmuşsa da davalı şirket tarafından sağlıklı
soruşturma yapabilmek için davacıya görev yeri değişikliği teklifinde bulunulduğunu,
geçici olarak 15.02.2016 tarihinde ... Mağazası'nda Ayakkabı Çocuk Kategori
Satış Yöneticisi olarak çalışması teklif edildiğini; davalı şirketin haklı nedenle
fesih hükümleri uyarınca hareket etmesinin son derece doğal ve hukuka uygun
olduğunu'' belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
F) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge adliye mahkemesince; Dosyadaki mevcut deliller dikkate alındığında davalı
işveren açısından iş akdinin devamının beklenemeyeceği, işçi ile işveren arasındaki
güven ilişkisinin sarsıldığı, bu nedenle feshin en azından geçerli nedene dayalı
olarak yapıldığının, feshin haklı olup olmadığı olgusunun ileride açılması muhtemel
kıdem ve ihbar tazminatı davasında değerlendirilebileceği, davalı işverenin
iş sözleşmesini feshetmesinin en azından geçerli nedene dayandığının anlaşılmasına
göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı
olup, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin
kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
G) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararı karşı davacı ve davalı vekili tarafından temyiz
edilmiştir.
H) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu'nun 20/II.c.1 maddesinde açıkça, feshin geçerli nedenlere
dayandığının ispat yükü, davalı işverene verilmiştir.
İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına
uyduğunu kanıtlayacaktır. Buna göre fesih işlemini yazılı yapmış olması, belli
durumlarda işçinin savunmasını istediğini belgelemesi, yazılı fesih işleminin
içeriğinde dayandığı fesih sebeplerini somut ve açık olarak göstermiş olması
gerekir. İşverenin biçimsel koşulları yerine getirdiği anlaşıldıktan sonra,
içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunun kanıtlanması
aşamasına geçilecektir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve
yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir.
İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha
önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma
bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması
olasılığından kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi
için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının
varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve
bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından
kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur
ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir
sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli
fesih nedeninden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın
25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte,
işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin
davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin
sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği
durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir. Özellikle
işçinin davranışı işyerinde olumsuzluklara yol açmış ise feshe son çare olarak
bakılması işverenden beklenmemelidir.
İspat yükü kendisinde olan işveren, geçerli ve haklı nedende davacının davranışının
veya yetersizliğinin işyerinde olumsuzluklara yol açtığını ve iş ilişkisinin
çekilmez hal aldığını da ispat etmelidir.
Somut olayda; İşçinin işyerinde diğer çalışanlara karşı cinsel tacizde bulunması,
küfür ve hakaret içerikli konuşmaları nedeniyle iş sözleşmesinin feshinin haklı
olup olmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşverenin cinsel tacizde bulunması, 4857 sayılı İş Kanununun 24 . maddesinin
(II) numaralı bendinin (b) alt bendinde, işçinin haklı olarak iş sözleşmesinin
feshine imkan veren nedenler arasında gösterilmiştir. İşveren vekilinin bu tür
davranışı da aynı bent kapsamında değerlendirilmelidir. İşyerinde cinsel taciz
eyleminin başka bir işçi ya da üçüncü bir kişi (örneğin müşteri) tarafından
gerçekleştirilmesi de imkan dahilindedir. İşyeri, işverenin hakimiyet alanını
oluşturur ve işverenin işçiyi gözetim borcu, cinsel içerikli bu saldırı kimden
gelirse gelsin işçiyi korumayı gerektirir.
İşçinin diğer bir işçi ya da üçüncü kişiler tarafından cinsel tacize uğraması
halinde, bu durum yasa gereği işçi tarafından işverene bildirilmeli ve gerekli
önlemlerin alınması istenmelidir. İşverence cinsel taciz olayı bilinmekte veya
bilinebilecek durumda ise, işçinin durumu ayrıca bildirmesine gerek yoktur.
İşverenin önlemi, işçinin maruz kaldığı olayın tekrarlanmasını engellemeye yönelik
olmalıdır. Bu yönde önlemin yetersiz kalması da işçiye haklı fesih imkanı verir.
Maddenin gerekçesinde, tacizin ağırlığına göre tacizcinin işine son verilmesi
de işverence alınması gereken önlemler arasında sayılmıştır.
Cinsel tacizin, işyerinde çalışan bir işçi yerine bir üçüncü kişi tarafından
yapılması durumunda, işverenin önlem olarak müşteriyi uyarma, müşteri ile ilgilenecek
bir başka işçi görevlendirme ve eylemin ağırlığına göre müşteri ile ilişkisini
kesme gibi yollara başvurması gerekir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup,
417 nci maddesiyle, "İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak
ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla,
özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere
uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla
yükümlüdür" hükmü getirilmiştir.
Dosya içeriğine göre ; davacı ile aynı mağazada çalışan başka işçiler tarafından
verilen şikayet dilekçelerinde bahsi geçen taciz eylemleri ile davacının diğer
çalışanlara karşı küfür içeren, hakarete varan konuşma ve hitaplarının olduğuna
dair şikayetler olduğu, bu şikayetler sebebi ile işveren tarafından işyerinde
soruşturma başlatılarak çalışanların konu ile ilgili bilgisine başvurulduğu,
birden fazla çalışanın davacı ile ilgili olarak ortak beyanlarında davacının
bazı çalışanları sözlü olarak taciz ettiği, birkaç çalışanın verdiği dilekçede
ise kimsenin göremeyeceği yerlerde fiziksel tacizde bulunduğu, küfürlü konuşmalarla
rencide ettiği, bazı çalışanların dini duyguları ile dalga geçtiği, dosya kapsamından
anlaşılmaktadır. İşverenin, diğer işçilere karşı yapılan bahsi geçen eylemler
için önlem alması gerektiği gibi bu durumun işverene haklı fesih imkanı da tanımaktadır.
Somut olayda, davacı işçinin, iş yerinde başka çalışanlara karşı taciz eylemi
yanında, küfürlü, hakaret ve arğo içeren konuşmalarda bulunduğunun dosya kapsamından
sabit olduğu davacının bu davranışının işin normal işleyişini ve işyerindeki
uyumu olumsuz etkilediği gibi bahsedildiği üzere işverenin işçilerini yine kendi
işçilerine karşıda koruma yükümlülüğü olduğu dolayısıyla 4857 sayılı Kanunun
25 /2-c. maddesi gereğince feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından davanın
reddi gerekmektedir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3. maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde
karar verilmiştir.
Hüküm: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- ... . Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesinin kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Davanın REDDİNE
3- Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT.
uyarınca belirlenen 2.725,00 TL. maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile
davalıya verilmesine,
4- Alınması gereken 44,40 TL karar-ilam harcından davacının yatırdığı 29,20
TL peşin mahsubu ile bakiye 15,20 TL karar-ilam harcının davalıdan tahsili ile
hazineye irat kaydına,
5- Davalının yaptığı toplam 82,90 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili
ile davalıya verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde
ve isteği halinde ilgilisine iadesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi'ne,
kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine,Kesin olarak
13/05/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.